Musalar: Muzalar - Müzler nedir?
Musalar nedir? Muzalar nedir? 9 esin perisi kimdir? 9 musa hangileridir?
1. Musalar (Muzalar / Muzlar); Yunanca Mousa yaratıcılık gücü, akıl ve düşünce kavramlarının içeren men kökünden gelmektedir.
Yunan mitolojisinde Helikon Dağı ve Pieria Bölgesinde bulunan ve kardeş olan dokuz esin perisidir.
Bunlar;
Kleio: tarih
Erato: Korolu şiir,
Kalliope; lirik veya destan şiiri,
Polymnia: Pandomim,
Euterpe: flüt,
Thalia: Komedya,
Melpomene: tragedya,
Urania: gök bilimi,
Terpsikhore: dans.
Tanrılar için yapılan şenliklerde şarkı söyleyip, dans ederler.
Bütün şiirlerde isimlerine hemen hemen rastlanır.
Sanatta her Musa, koruyucusu sayıldığı bili ya da sanat dalını simgeleyen nesnelerle gösterilmektedir.
2. Musalar: İlkçağ edebiyatında bir tanrısal varlık vardır ki ondan söz ederken her ozan her yazar duygulanıp sesi bir başka içtenlik ve dokunaklılıkla çınlar kulaklarımızda. Bu varlık Yunanca "mousa", Latince "muşa" diye adlandırılıp Batı dillerinin hepsi ne giren esin perisidir. Ama Musa yalnız şairlere şiirler esinleyen bir peri de değildir, etki alanı çok daha geniştir. Adının kökeni asıl kimliğinin açıklanmasına yardım eder: "Mousa" Yunanca akıl, düşünce, yaratıcılık gücü kavramlarını İçeren "men" kökün den gelmedir. Bu kök Zeus'un Musaları üretmek için birleştiği Titan Tanrıça Mnemosyne'nin adında da görülür, Athena'ya gebe kalan Metis'in adında da.
O da demektir ki, kaba güçleri yenip başa geçtikten sonra kendi egemenliğini kurabilmek için Tanrı Zeus'un ilk işi düzenli ve ölçülü oldukları oranda yaratıcı olan güçleri benimsemek olmuştur. Musalar işte bu gücün ürünü ve simgesidir.
Bu güç ise tanrıya olduğu kadar insana da vergidir, giderek Olympos tanrıları insa nüstü doğa güçlerinden uzaklaşıp insana yaklaşmayı amaç edindikleri zaman benimsedikleri bir güçtür. Musalar böylece insan ve tanrı arası birer varlık olarak düşünülebilir; insanı tanrı, tanrıyı insan yapar Musalar. Onun içindir ki böyle duygulanır şairler de onlardan söz ederken, insana yaşamanın asıl tadını bağışlayan bu tanrısal varlığı her alana, özellikle sanat alanına yerleştirmiş olmak İlkçağ düşüncesinin bir parıltısıdır.
Kuru bir şair diye tanınan Hesiodos bile bakın nasıl coşar Musalardan dem vurunca.
Hesiodos kendi anlatır ki Helikon Dağı'nın yamaçlarında sürülerini otlatan bir çobanmış, "dünyanın yüz karası zavallı bir yaratık" iken Musalar onu görür, çiçek açan bir demetden kopardıkları bir dalı ona asa diye verir.
Homeros'un iki büyük destanı da "Musalara Sesleniş"le başlar, ama burada ozan tek bir Musa'ya seslenir ve ona tanrıça der sadece:
Söyle tanrıça, Peleus oğlu Akhilleus'un öfkesini söyle..
Anlat bana, tanrıça, binbir düzenli yaman adamı.
Musaların sevgilisi ozanın toplumda ne kadar saygı ve sevgi gördüğü Odysseia'da canlandırılan Demodokos tipinden bellidir.
Bu tutum ve davranış Homeros'la başlar, ilkçağ'ın son demlerine kadar süregider.
Musalann yetki alanları çağlar ve şairlere göre değişir. Genellikle şöyle bir bölümleme yapılır:
Kalliope: destan şairi ya da lirik şiir,
Klio: tarih,
Polhymnia: pandomim,
Euterpe: flüt,
Terpsikhore: dans,
Erato: korolu şiir,
Melpomene: tragedya,
Thalia: komedya,
Urania: gökbilimi,
Musaların kendilerine özgü efsaneleri yoktur, tanrıların bütün şenliklerinde ezgi söyler, dans ederler, Thetis'le Peleus'un, Kadmos'la Harmonia'nın düğünlerinde bulunmuşlardır.
Adlarının geçmediği şiir de hemen hemen yoktur.