Anasayfa / Etkinlikler

Nasrettin Hoca nerelidir tartışması sürüyor

Sivrihisar Belediye Başkanı, "Nasreddin Hocamız Sivrihsar’da doğmuş ve Sivrihisar’da vefat etmiştir. Kabri Sivrihisardadır. Bilim adamlarının yaptığı çalışmalar bunu belgelemiştir" dedi. Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya ise geçen sene “Nasreddin Hoca’mızın kabri, 700 yıldır şu anda da önünde bulunduğumuz gibi Akşehir’de bulunmaktadır" demişti.

 

Nasreddin Hoca'nın ünlü 'sen de haklısın' nüktesinin kullanılacağı ilginç tartışma, "bilimsel dayanaklarla" sürüyor...

30 Haziran ve 2 Temmuz tarihleri arasında Sivrihisar’da düzenlenen, Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivali kapsamında Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü yaptığı konuşmada Nasreddin Hoca’nın Sivrihisar’da doğduğu ve öldüğünü belirtti.

Yüzügüllü konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Hoşgeldiniz Yunus Emre’nin diyarına, hoşgeldiniz Hızır Beyin divanına, hoşgeldiniz Sinan Paşa’nın mekanına, hoşgeldiniz şenliklerimize konu olan Nasreddin Hocamızın topraklarına, hoşgeldiniz bakarsanız tablo, gezerseniz tarih olan dünyanın merkezi Sivrihisarımıza. Bunu ben değil, bu topraklardan yüzyıllar önce doğmuş ve bu topraklarda vefat etmiş, bu toprakların insanı Nasreddin Hocamız söylemiş. Bizler de Nasreddin Hocamız kadar hoca, onun kadar bilge yürekli, onun kadar bu topraklara aşık insan Bakanımız Prof. Dr. Nabi Avcımızın destekleriyle Sivrihisar Uluslararası Nasreddin Hoca Kültür ve Sanat Festivalini gerçekleştiriyoruz. Teşekkür ediyoruz sayın bakanım, iyi ki varsınız ve bizimlesiniz. Buradan bir gerçeği tekrar paylaşmak ve sizlere de aktarmak istiyorum. Nasreddin Hoca, Sivrihisar’da doğmuş ve burada vefat etmiştir. Başka yerlerde temsili makamlarının olması hocamızın büyüklüğünü gösterir. Ama bilim ışığında tekrar ediyoruz, Nasreddin Hocamız Sivrihsar’da doğmuş ve Sivrihisar’da vefat etmiştir. Kabri Sivrihisardadır. Bilim adamlarının yaptığı çalışmalar bunu belgelemiştir” dedi.

Geçtiğimiz yıl bazı basın yayın organlarında yer alan Sivrihisar’da Nasreddin Hoca için anıt mezar yapıldı, Nasreddin Hoca’nın türbesi Sivrihisar’da şeklindeki haberlere ise Akşehirlilerden tepki gelmişti.

Konu ile ilgili olarak Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Dumlupınar Üniversitesi’nden Akşehir’e gelerek bir araya gelen akademisyenler, Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya ve Akşehir’deki Sivil Toplum Kurulu temsilcileriyle birlikte Akşehir’deki Nasreddin Hoca Türbesi önünde bir basın bildirisi yapmışlardı.

Bilimsel verilere göre açıklama yaptığını iddia eden grup basın açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

KIRIK BİR MEZAR TAŞI VE VARSAYIMLAR ÜZERİNE KONUŞMUYORUZ

Basın bildirisi öncesi bir açıklama yapan Akşehir Belediye Başkanı Dr. Salih Akkaya “Geçtiğimiz günlerde Sivrihisar ilçemizde Nasreddin Hoca’mızın kabrinin orada olduğu şeklinde bazı basın yayın organlarında haber çıkmıştı. Nasreddin Hoca’mızın kabri, 700 yıldır şu anda da önünde bulunduğumuz gibi Akşehir’de bulunmaktadır. 700 yıl boyunca sürekli şehrimize gelen misafirlerimiz ve Akşehir’deki Nasreddin Hoca torunlarımız, bu türbeyi ziyaret ederek Fatiha okur. Cennet mekan Abdülhamit Han Hazretleri, 1900’lü yılların başında bir çok ecdadımızın, evliyanın türbesini restore ettirdiği gibi, Hoca’mızın da türbesini restorasyonu için ödenek tefrik ettiler, bu ödenek kapsamında da türbemiz onarılmıştır. Şu anda türbemizde bulunan kitabelerde bunlar apaçık ifade ediliyor. Yine Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde, Sarı Saltuk’un Saltukname’sinde, İbrahim Hakkı Konyalı’nın Akşehir Tarihi kitabında, Tarihçi Fuat Köprülü’nün yayınlarında Nasreddin Hoca’nızın mezarının, kabrinin Akşehir’de olduğu ile ilgili detaylı bilgiler mevcuttur. Bir varsayım üzerine, bir kırık kabir taşı üzerine biz bunları söylemiyoruz. Hoca’mızın kabri burada ve burada olmaya devam edecek. Akşehirli torunları olarak biz Hoca’mızın kabrini ziyaret etmeye ve Hoca’mızın mesajlarını bütün dünyaya vermeye devam edeceğiz” dedi.

Basın bildirisi öncesi konuşan Selçuk Üniversitesi Rektör Danışmanı, Türk Dili Bölümü Başkanı, SÜ TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı ise “Bilim insanları olarak bir şeylere inanırız. Bu inandığımız şeylerin tamamı delillere dayanır. Bilim insanları bir araştırma yaptığı zaman bu araştırmaların sonuçlarını yayınlarlar. Bu sonuçlarda bilimsel bir makale ile kamuoyuna duyurulur. Biz o açıklanan, kamuoyuna duyurulan bilimsel makaleleri alırız, okuruz, eğer çok bilinen bir gerçek aslında farklıysa ve bu gerçekten de bilimsel verilerle ortaya konmuşsa amenna kabul ederiz. Fakat Sivrihisar’da önceden farklı şekillerde gündeme gelen ama çok itibar edilmeyen, daha sonra bazı bilim insanlarının adı kullanılarak gündeme getirilen iddialar sanki gerçekmiş gibi kamuoyuna duyurulunca biz bir bilim heyeti oluşturalım dedik. Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Dumlupınar Üniversitesi’nden oluşturduğumuz bilim heyetiyle bilimsel gerçeklere sahip çıkalım istedik ve bir basın bildirisi hazırladık” diye konuştu.

Bilim heyeti tarafından hazırlanan ve Doç. Dr. Ufuk Deniz Aşcı tarafından okunan basın bildirinde şu ifadeler yer almıştı:

5 Haziran 2016 tarihli bazı gazetelerde “Onun Artık İki Mezarı Var” başlığı ve “Nasreddin Hoca’nın Son Şakası” sürmanşetiyle verilen bir haber yayımlanmıştır. Haberde özetle “yapılan son araştırmalara göre Nasreddin Hoca’nın naaşının Konya’nın Akşehir ilçesinde değil Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde gömülü olduğu” iddia edilmiş ve “onun için bir anıt mezar” yapıldığı belirtilmiştir. Bu haber ve haberde konu edilen olay tamamen hayal ürünü, gülünç, bilimsel gerçeklere aykırı ve çıkar amaçlı bir girişimdir.

Sadece Türkiye’de değil bütün dünyada Nasreddin Hoca ile ilgili yapılan araştırmalar, Hoca’nın Sivrihisar’da doğduğu konusunda hemfikirdir. Yine aynı araştırmalara göre Hoca Akşehir’de yaşamış, dünyaya gözlerini burada yummuş ve cansız bedeni yine Akşehir’e defnedilmiştir. Bu bilimsel gerçek yedi yüz yıldır Hoca’yı seven herkes tarafından bilinir. Kabri de Akşehir’dedir ve onu sevenler buraya gelip bir Fatiha okumayı ihmal etmezler.

Gazetelerde yer alan haber, bazı bilim adamlarının Eti Arkeoloji Müzesi ve Sivrihisar Belediyesi ile yürüttüğü çalışma sonucuna dayandırılarak yapılmıştır.

Öte yandan haberi okuduğumuzda birçok tezat ve soru işaretleri göze çarpmaktadır. Mesela haberde Nasreddin Hoca’nın kızının kemiklerine ulaşıldığı belirtilmiş fakat bu kemiklerin kızına ait olduğunun nasıl tespit edildiği açıklanmamıştır. Şayet onun adına yaptırılan mezar açıldı, kemikler de onundur, deniliyorsa; haberin devamında Hoca’nın kemiklerine ulaşılamadığı, zamanla kemiklerin yok olduğu kanısına nasıl varılmıştır? Hoca’nın kemikleri yok olduysa kızı Hatun’un kemikleri, oğlu Ömer’in kemikleri neden hâlâ yerindedir? Hoca’nın oğluna değil bizzat kendisine ait olduğu iddia edilen mezar taşı nerededir? Zamanında bu iddia ortaya atıldığında incelenmek için neden Selçuk Üniversitesi veya Necmettin Erbakan Üniversitesindeki ilgili bilim insanlarına mezkûr mezar taşı gösterilmemiştir? Sadece kızının mezar taşındaki yazı türünden yola çıkarak Hoca’nın kabrinin Sivrihisar’da olduğu nasıl iddia edilebilir? Yedi yüz yıl önce Akşehir’de Nasreddin Hoca için yapılmış olan mezar sahte ise, bu mezarı kim, hangi amaçla yapmıştır? Yoksa onların da amacı Akşehir’i turizm merkezi yapmak mıydı?

Haberin sonunda, “Hoca’nın mezarının Sivrihisar’da olduğu düşünülüyor” yazılmıştır. Birileri Hoca’nın naaşının orada olduğunu düşünmüş, birileri de dikkatleri Sivrihisar’a çevirmek ve Sivrihisar turizmine katkı sağlamak amacıyla anıt mezar yaptırmıştır.

Nasreddin Hoca önemli bir değer olduğu ve bütün dünyaya namı yayıldığı için, geçmiş yıllarda da onu başka diyarlara mâl etmeye çalışan girişimler olmuştur. Çünkü yaşadığı dönem, doğum ve ölüm yılları, tarihî kişiliği ve ailesi hakkındaki bilgiler tartışmalıdır. Yaşadığı dönem ve yöre hakkındaki en önemli kanıtlar Akşehir’deki türbesi, soyundan geldikleri söylenen kişilere ait mezar taşı kitabeleri ve adına kurulmuş olan vakıfla ilgili Fâtih Sultan Mehmet devrine ait bir arşiv belgesidir. İbrahim Hakkı Konyalı, Nasreddin Hoca’nın Akşehirli olduğunu söyler.

1284 yılında vefat eden Nasreddin Hoca’nın mezarı Akşehir’dedir. Bunun böyle olduğunu gerek Saltuknâme’de gerekse türbe kitabesinde açıkça görmekteyiz. Ayrıca türbenin kuzeybatıya bakan sütunun üzerine, 1393 (H. 796) yılında Yıldırım Beyazıt’ın askerlerinden Fakir Mehmet’in düştüğü not tarihî bir ders

niteliğindedir.
Habere konu olan ve kimin olduğu belli olmayan bir mezar taşı kitabesindeki baş tarafı silik “…din” yazısından Nasreddin Hoca’nın Sivrihisar’da olduğunu çıkarmak mümkün değildir.

Tamamıyla Sivrihisar’a turizm geliri getirmek için yapılmış bu haber algı operasyonundan başka bir şey değildir.  Söz konusu haber Nasreddin Hoca’yı sevenleri, Akşehirli hemşehrilerini, Nasreddin Hoca hakkında araştırma yapan bilim insanlarını; özellikle de onun aziz ruhunu sızlatmıştır. Hz. Mevlâna’nın kabrinin Konya’da olduğu ne kadar kesinse, Hoca’nın kabrinin Akşehir’de olduğu bir o kadar kesindir.

Bildirimize Hoca’nın sözleriyle noktayı koymak istiyoruz:  Nasreddin Hoca merhum, kapı önünde bir şeyler arıyormuş. Komşuları merakla sormuş: “Hayırdır hocam ne arıyorsun?” Hoca, “Ahırda yüzüğümü kaybettim, onu arıyorum.” demiş. Komşuları ise, “O zaman neden burada arıyorsun, ahırda arasana?” demişler. Hoca cevap vermiş: “Ahır karanlık da ondan…”

Kamuoyuna saygıyla duyurulur…” denilmişti.

Ramazan Sarı - istasyongazetesi.com