Anasayfa / Arkeoloji / Asya

Ölülere saygı geleneği Çin Arkeolojisini nasıl etkiliyor?

Çin'de ölüme dair inançlar ve tabular, sadece yüzyıllık geçmişe sahip arkeoloji çalışmalarının önünde ciddi engel oluşturdu. Öyleki bu yüzden çoğu Çinli defineci, arkeologlardan daha fazla tarihi bilgiye sahip durumdaydı. Halk nazarında ise defineciler ile arkeologlar arasında fark yoktu.

 

Zhang Jizhou'nun sixthtone.com sitesinde yayınlanan makalesi

Ölüme dair inançlar ve mezar tabuları, Çin Arkeolojisininin ilerlemesinin önünde engel teşkil ediyordu.

Çinli muhafazakarlara göre; mezar soyguncuları ile kürekli tarihçiler olarak adlandırılan arkeologlar arasında fark yoktur. 

Konfüçyüs'ün klasik metinlerinde yer alan “Ölülere onlar canlıymış ve aranızda yaşıyormuş gibi saygı gösterin” ifadesi, Çin'de ölülere saygının temelini oluşturur. Çinlilerin ölenlere karşı geleneksel tutumlarını daha iyi ifade eden cümle bulamazsınız. 

Eski Mısırlılar gibi, Çin'deki insanlar da tarih boyunca ölülere gçrkemli mezarlar ve harikulade anıtlar inşa ettiler. Onları cömert mezar hediyeleri ile zenginleştirdiler.  Mezarları zenginleştiren unsurların amacı cenazeyi mümkün olduğu kadar iyi korumaktı. Doğal olarak imparatorluk aileleri ve soyluların mezarları daha da gösterişli inşa edildi. Ölüler çoğunlukla, değerli eşyalarla birlikte gömüldüler.

İlk merkezi bürokrasi hükümetini kuran Çin imparatoru, Qin Hanedanlığı'nın kurucusu ünlü Qin Shi Huang için yapılan pişmiş toprak askerlerinin (Terracotta Ordusu) onu yeraltı dünyasında savunmak için yapıldığı sanılılıyor.  Daha sonraki Han Hanedanlığı sırasında aristokratlar altınlarla kaplı yeşim giysilerle gömüldüler. Bu elbiselerin onların vücutlarının çürümesini engellediğine inanılıyordu.

Fakat bu gösterişli mezar uygulamaları, çağlar boyunca ölüleri korumak yerine, onları mezar soyguncuları için çekici hedef haline getirdi. Sonsuza kadar huzur içinde yaşamaları hedeflenen ceseter, genellikle gömüldükleri yerlerde on-onbeş yıl içinde çırılçıplak kalıverdiler.

Mezar soygunculuğu asiller arasında da yapılıyordu

Mezar soygunculuğu (definecilik) eski gelenektir. Hatta resmi kayıtlara göre soylular arasında dahi kabul gören zenginleşme yöntemidir. Han Hanedanı'ndan ünlü general Cao Cao'nun mezar soygun ekipleri kurduğu iddia edilmektedir. Geçmişte hanedanların mezarlarını kasalarını zenginleştirmek için soyluların yağmaladığı bilinmektedir.

Hırsızlar her zaman ahlaki olarak kınanmıştır. Ama Qing Hanedanlığı zamanında iş o kadar çığırından çıkmıştır ki mezar soygunculuğu yasal olarak kınanmış ve suç sayılmıştır. Mezar soyarken yakalananlar ölümle cezalandırılmıştır.

Ölüleri rahatsız etme eylemi neden tarihsel olarak neden ölümle cezalandırılıyordu?

Bunun cevabı Feng Shui'nin inancında yatmaktadır. Feng Shui inancına göre, bir ailenin atalarının türbesinin yeri, yönleri ve durumu onların torunlarının servetlerini etkilemektedir. Mezar soyguncuları, sitenin sahip olduğu herhangi bir “pozitif” enerjiyi yok edebilir. Bu nedenle Yasa, ölülere karşı saygısızlığı, ölenlerin torunlarına karşı açık düşmanlık ilan etmekle eşdeğer görür.

Çinde bugün bile, aile mezarını küçümsemek, halk nazarında, bir kişiye karşı nihai intikam eylemi olarak düşünülür.

Komünist sistemde dahi Sosyalizme karşı düşmanlıkla suçlananların kalıntılarını ortaya çıkarmak yaygın uygulamadır.

Tabi ki bu tür uygulamaların kökleri Çin İmparatorluğu tarihinin derinliklerindedir. 13. yüzyılın sonlarında tahtta yer aldıktan sonra devrilen Yuan Hanedanı yöneticilerinin mezarlarının seleflerince tarumar edilemesinin izleri günümüz Çin'indeki şarkılarda dahi yaşamaktadır.

Çin'de her ne kadar resmi kurallar, insanların yoğun nüfuslu ve çok az tarıma elverişli arazilere sahip bölgelerde ölüleri yakmalarınıi şart koşsa da insanlar kendi bedenlerini sağlam tutup, gömülmeyi tercih ediyorlar. Hatta bir çok aile kremasyondan sonra bile, ölenlerin küllerini eleneksel mezarlarda barındırmakta ısrar ediyorlar.

Çin'de geleneksel tarihçilik

Mezarların kutsallığı inancı ve ölülerin cesetlerine saygı, Çin'de pek çok bilimsel çalışmayı ve doğal olarak  arkeolojik kazıları doğrudan etkiliyor.

Çin'de modern arkeolojinin geçmişi ancak yüzyıl geriye uzanır. ve büyük ölçüde Batı'dan ithal edilmiştir. Çinli tarihçiler geleneksel olarak eski steller, bambu slipler ve tarihi metinler üzerindeki yazıtları deşifre etmekle yetinirlerdi.

Tarihçiler, eski mezarları kazarak manevi inançları ve tabuları çiğnemeye cesaret edememiştir.  Bu durum ironik olarak, mezar soyguncularının zaman zaman bilim adamlarından çok daha eski tarih bilgisine sahip olmalarını sağlamıştır.

Modern Çin arkeolojisinin başlangıcı

Modern Çin arkeolojisi 1916'da Birleşik Krallık'taki Glasgow Üniversitesinden mezun, Ding Wenjiang'ın Çin Jeoloji Derneği'ni kurmasıyla başlar. Ülkenin tarih öncesini ortaya çıkarmayı amaçlayan ilk organizasyondur bu ve Batının arkeolojik prensipleri ile çalışmayı amaçlamıştır. Tarihi eserleri ortaya çıkarmak için sistematik metodolojiler uygulamıştır. Defineci ve mezar soyguncularının dışında tarihi eserleri bulmak ve kayıt altına alıp, araştırmak için yapılan resmi ilk girişimdir.

Arkeologlar binlerce yıl yaşamış inançlara meydan okuyor gibi algılandılar.

Fakat Çin kültürüne gömülen bir yüzyıl söz konusudur. Geleneksel Çin Kültürü ve muhafakar inançlar arkeolojiye pek izin vermedi.  Arkeologlar binlerce yıl yaşamış inançlara meydan okuyor gibi algılandılar.

Çin’deki tüm arkeolojik kazılarda devlet bir dereceye kadar yer alıyor. Çünkü bilim adamları resmi mezar soyguncusu gibi algılanıyor. Çin'de pek çok kişi arkeoloji hâlâ sadece devlet destekli mezar-soygunu olarak nitelendirilen olgu.

Arkeoloji kazısı amacıyla mezarın sakinlerinin rahatsız edilmesi, arkeolojiyi halk nazarında aşağılayıcı pozisyona itti.

Defineciler ile arkeologlar arasındaki fark internetle anlaşıldı

İnternetin gelişi arkeologları biraz rahatlattı. İnternet, insanları farklılıklar konusunda eğitmeye teşvik etti. Akademik disiplinleri ile mezar soygunları arasında fark olduğunu algılamalarına yardımcı oldu. Arkeolojinin yasal olduğunu, etik ve ölülere saygılı davrandığı kavranıldı.

Defineciler ile arkeologlar arasındaki fark daha iyi anlaşıldı. Birincisinin kâr için çalışan yağmacı ve yıkımcıdan daha fazlası olmadığı, ikincisinin ise geçmişini kaydetmeye ve araştırmaya yönelik sistematik girişimciler olduğu fark edilebildi.

Pratikte, bugün Çin'deki arkeolojik kazıların çoğu, hasar görmüş mezarları temizlemek veya mühendislik projeleri sırasında beklenmedik şekilde ortaya çıkan mezar alanlarında yapılan kurtarma kazıları ile sınırlı. Her durumda, amaç daha fazla kültürel miras kaybını önlemek. Arkeologların son zamanlara kadar, imparator ve ünlülere ait dahi olsa mezar kazıları yapmaları cesaret istiyordu.

Arkeologların geçmişte geri dönüşümsüz hasara neden olmaları da arkeolojiyi geriletmişti

Devletin bu konuda işi kolaylaştırmamasının bir nedeni geleneksel inançlar olsa da bir başka nedeni de bilinçsiz kazılardı. Arkeologların geçmişte geri dönüşümsüz hasara neden olduğu kazılar vardı. O hatalar mesleğe daha mesefeli bakılmasına neden olmuştur.  

Örneğin1958 yılında, Ünlü bilim adamı Guo Moruo ve diğer önde gelen akademisyenler tarafından başlatılan arkeolojik kazılarda arkeologlar, 1620 yılında Ming Hanedanlığı'nın son imparatoru olarak vefat eden Wanli İmparatorunun Pekin merkezli mozolesini kazdılar. Kazılarda işçiler çok miktarda 400 yıllık ipek elbiseler keşfettiler. Ancak uzmanlıklarından yoksun oldukları için, kumaşlar dışarıdaki hava ile temas ettiğinde oksitlendi, soluklaştı hatta parçalandı.

Neyse ki bugün modern imkanlarla yapılan arkeolojik kazılarda bu tür yıkım riski oldukça düşük.

Mezar soygunculuğu ise tüm hızıyla sürüyor. 10 yıla kadar hapis cezası uygulansa da ülkenin tarihi mezarları yağmalanıyor ve parçalanıyor.

Daha fazla yıkımı göz almak yerine arkeologların ellerinden geleni yapmasına neden izin vermeyelim? Mezarın sakinlerinin anısına saygılı duymanın en iyi yolu onların ölmeden önce hayatlarının nasıl olduğunu anlayabilmektir.

Çok şükür, Çin arkeolojisindeki son gelişmeler, arkeologların elini güçlendirmekte ve tercihleri onlardan yana itmektedir.

2016 yılında Çin’in doğusundan Zhejiang eyaletinde arkeolog Zheng Jiali, Güney Song Hanedanlığı'ndan kalma mezardaki arkeoloji kazısına dair notları yayınladı. Arkeolog kazıya başladığında  mezardakilerin soyundan gelenler kazı alanına koştular. Ama niyetleri arkeologları durdurmak, onlara geri çekilmelerini söylemek değildi. Tersine onlara işlerinde yardımcı olabilecek ellerindeki şecere kayıtlarını göstermeye gelmişlerdi.

Gelecekte böyle güzel vakaların olağan hale gelmesi umudumumuzdur.

Zülfiar Emin - Arkeolojikhaber.com  (Zhang Jizhou - sixthtone.com)