Ordu Müzesi'ndeki kadeh tutan Balbal heykelciğinin sırrı çözülmeye çalışılıyor
On yılı aşkın süredir Ordu Müzesinde sergilenen ve ancak ziyaretçilere nerede bulunduğuna dair bilgi aktarılamayan Balbal heykelciğin 2010 yılında Altınordu İlçesindeki yol çalışmaları sırasında bulunduğu ortaya çıktı. Arkeoloji ve Sanat Dergisi'nde yayınlanan makaleye göre heykelciğin İskitlere ait olabileceği öne sürüldü. Hatta makale yazarlarına göre kadeh tutan balbal, İskitlerin Karadeniz Bölgesi'nde yaşamış olduklarına dair önemli bir kanıt ve bulunduğu yerde kazı yapılmalı.
Yaklaşık 10 yıldır, Ordu Müzesi'ni gezenler etnografik, arkeolojik ve tarihi eserler arasında dikkat çeken bir Balbal heykelinin orada ne aradığını merak ediyorlardı. Ancak heykelin nerede, ne zaman bulunduğuna dair bilgi sergilendiği alanda yer almıyor ve o an müzede bulunan görevlilerin verdiği cevaplar da belirsizlik içeriyordu.
Yayınlanan bilimsel makale ile heykelin hangi tarihte ve nerede bulunduğu ortaya çıktı. Balbal'ın orada ne aradığı sorusunun yanıtının ise İskit bağlantısı ile açıklanabileceği öne sürüldü.
Not: Fotoğraflar Arkeoloji ve Sanat Dergisinin izniyle yayınlanmaktadır..
Arkeoloji ve Sanat Dergisi'nin 171. Sayısında; Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bahattin Çelik, Ordu Müzesi Müdürü Mustafa Kolağasıoğlu ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Rukiye Satan Sönmez imzaları ile yayınlanan "Ordu’da Ele Geçen Bir Balbal Heykeli" başlıklı makalede yaklaşık 13 yıldır Ordu Müzesi'nde sergilenen Balbal heykelciğinin İskitlerle bağlantılı olduğu iddia edilidi.
Makalede Karadeniz Bölgesi'nin uygarlık tarihininin yakın döneme kadar kolonicilerle birlikte başladığına dair yaygın bir tarih görüş olduğuna ancak yörede arkeolojik çalışmalar arttıkça ve buluntular çoğaldıkça bu yaygın tarih görüşünün gerçekleri yansıtmadığının ortaya çıktığına dikkat çekiliyor.
Bölgeye MÖ 8. yüzyılda Kimmerlerin ardından MÖ 7. yüzyılda İskitlerin geldiğinin Grek, Roma ve Ermeni tarihi kaynaklarıyla da desteklendiği belirtilen makalede "İskitlerin Karadeniz Bölgesi'ndeki etkilerini daha ayrıntılı anlayabilmemiz için arkeolojik malzemeye ihtiyacımız olduğu ve Karadeniz Bölgesi'nde bugüne kadar yapılan arkeolojik çalışmaların bölge tarihini tamamen aydınlatmaya yetmediği bilgisine yer veriliyor.
Karadeniz Bölgesi'nde bugüne dek bulunan kaya resimleri, damgalar ve ok uçları gibi malzemelerin İskitler döneminden itibaren bölgedeki Türk yerleşimine ait somut veriler olduğu savunulan makalede şu bilgiler aktarılıyor: "Ordu İli Mesudiye İlçesi Esatlı Köyü'ndeki kaya resimleri ilk önemli buluntudur. Farklı dönemlerden hatta farklı kültürlerden izler bulunan bu alan için tam bir tarihlendirme yapmak mümkün değildir. Latin ve Grek yazısının yanında runik Türk alfabesi ya da Orhun alfabesi olarak bilinen alfabe ile hazırlanmış üç satırlık yazı ilk çağda bölgeye yerleşen Türklerle ilgili en eski izlerdendir. Servet Somuncuoğlu tarafından bulunan ve Cengiz Saltoğlu tarafından okunan bu yazıdaki harflerin Türk runiği olduğu çok açıktır. Aynı alanda bulunan uçan at figürü insanın geldiği evrene geri dönme duygusunu ifade etmektedir ve Türk mitolojisinde önemli bir yer tutar. Bu resimlerin birebir örneği 8000 km doğudaki Altay Dağları, Kalbaktaş bölgesinde de bulunmaktadır. Samsun’un Terme İlçesi Ambartepe Köyü ile Salıpazarı İlçesi'nin Yeşilköy ve Çağlayan mahallelerinde bulunan kaya yazıt ve damgaları bölgedeki en eski Türk izleri olarak kabul edilir. Yeşilköy Mahallesi'ndeki damga ve runik yazıtlar dört ayrı taş üzerinde işlenmiş olup ölü gömme kültü, defin adetleri ve inanç ritüelleri ile ilgilidir. Orhun Yenisey ve diğer Türk runik yazıtlarıyla büyük benzerlik gösterir. Aynı yerde bulunan damgalar içinde de ok ve dağ keçisi damgası Türklere ait olup bunlardan ilki ölen bir kişinin günahsız olarak tanrıya ulaştığını göstermektedir. Bu damgada ayrıca gök tanrıyı ifade eden ayın sembolü olan bir karakter de bulunmaktadır. Mahalledeki Murat Uşağı Sokağı'ndaki yazıtta ise adak taşı ve Tengri damgaları açıkça görülebilir. Terme Ambartepe'deki Tellipınar Mahallesi'ndeki yazıt Kervansaray Camisi'nin bahçesinde yer almaktadır. Taş üzerinde Uç-at kişi damgası olup "gök Tengriye atıldı" ya da "uçtu yükseldi" gibi bir anlama gelmektedir. Samsun Lâdik ile Amasya Taşova ve Gümüşhacıköy İmirler’deki kurganlarda MÖ 6. yüzyıla tarihlendirilen İskit tunç ok uçları bulunmuştur (Atasoy 1997: 19). Arkeolog Oktay Hacıoğlu 2015 yılında Artvin Yusufeli İlçesi'ne bağlı Alanbaşı Köyü Savangil Mezrası'nda piktogram1 bulmuş ve runik alfabeye geçiş öncesinde kullanılan damgalara çok benzeyen bu yazının günümüzden 2000 ila 4000 yıl öncesine ait bir dua metni olduğunu ifade etmiştir. Hacıoğlu ayrıca, buradan yaklaşık 15 km uzaklıktaki Artvin Arhavi’de bulunan 2600 m yüksekliğinde- ki Demir kapı yaylasında 100 kadar kaya resmi de bulmuştur. Ural Altay bölgesindeki kaya resimleriyle birebir aynı olan bu kaya resimleri bölgenin önemli bir ibadet alanı olduğunu göstermektedir"
Ordu Müzesi'ndeki Kadeh tutan Balbal Heykeli'nin geldiği yer
Müzedeki heykelin nereden geldiği sorusuna makalede şöyle yanıt veriliyor: Ordu İli, Altınordu İlçesi, Gerce Mahallesi ile Pelitli Mahallesi arasında 2010 yılında gerçekleştirilen yol çalışmaları sırasında bir balbal (insan biçimli taş heykel) bulunmuştur. Dönemin Pelitli Köyü muhtarlığı tarafından bölgenin güvenlik birimlerine teslim edilmiş, oradan da Ordu Müzesi'ne getirilmiştir. A-460 Müze Envanter Numarası ile kayıt altına alınan balbal heykeli, yaklaşık 44.5 cm yüksekliğinde, 18 cm genişliğinde ve 14 cm kalınlığındadır. Baş kısmının çapı yaklaşık 54 cm’dir. Alt kısmı yapılmamış olan balbal heykelinin taban kısmında 8.5 x 7.2 x 2.6 cm boyutlarında dörtgen şeklinde bir oyuk bulunmaktadır. Bu oyuğun yapılmış olması, muhtemelen balbal heykelinin bir kaideye oturtulmuş olduğunu göstermektedir.
Ordu Müzesi'nde yer alan balbal heykelinin gövde bölümü dörtgen kesitlidir. Heykelin gövde kısmına baktığımızda, iki kolunun yapılmış olduğu ve bu kolların sadece cepheden tasvir edildiğigörülmektedir. Kolların boyutları gövde ile orantılıdır. Yaklaşık 85 derecelik açıyla açılmış olan sağ koluyla elinde bir kadeh tutmaktadır. Yaklaşık 90 derecelik bir açı ile açılmış olan sol eliyle ise muhtemelen kemerini tutmaktadır. Her iki el tasvirinde parmaklar eksik olup sadece ikişer parmak şeklinde yapılmıştır.
Heykelin baş kısmına baktığımızda gövdeye boyun kısmı yapılmadan oturtulmuş ve gövdeye oranla oldukça büyük yapılmış olduğu görülmektedir. Baş, tam olarak yuvarlak yapılmış, göz çukurları başka bir taş yerleştirmek için oyulmuştur. Ayrıca her iki kulak, ağız ve burun belirgin olarak yapılmışlardır. Burun kısmı günümüze kadar korunamamış ancak kırık kısmının izleri görülmektedir. Yüz kısmına baktığımızda yuvarlak bir yüzün tasvir edildiği, çene bölü münün yüz ile orantılı olduğu ve gözlerin birbirine yakın yapılmış olduğu görülmektedir.
Ordu’da bulunmuş olan balbal heykelinin işçiliğine bakıldığında ise son derece kaba bir işçilikle yapılmış olduğu, yontu aleti izlerinin hâlen heykel üzerinde yer aldığı görülmektedir.
Demir çağı üslubu olduğunu tahmin ettiren özellikler içeriyor
Heykelin yerel ustalar tarafından yapıldığı ve daha çok bir taşra üslubu özelliği gösterdiği anlaşılmaktadır. Göz kısımlarının, farklı renklerde taşların yerleştirilmesi için oyuk olarak yapılmış olması, Demir Çağı'nın bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da hey- kelin Orta Asya’daki benzerlerine göre geç dönemde değil de Erken Demir Çağı'nda yapılmış olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bu heykel bir balbal heykelinde bulunması gereken tüm unsurları taşımaktadır. Özellikle kolların duruş şekline bakıldığında sağ eliyle bir kadehi, sol eliyle kemerini tutması, baş ve gövde arasında boynun yapılmamış olması, baş kısmının gövdeye oranla büyük olması, bu heykelin bir balbal heykeli olduğunu belirgin bir şekilde göstermektedir (Res. 3-5).
Ordu’da bulunmuş olan balbal heykeli sayesinde, Karadeniz ve çevresinde varlığını bildiği- miz İskitler, somut ve arkeolojik bir veri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu arkeolojik malze- me, erken dönemlerde Orta Asya unsurlarının bölgede var olduğunu kanıtlamaktadır.
Makale yazarlarına göre İskit Balbalı
Not: Fotoğraflar Arkeoloji ve Sanat Dergisinin izniyle yayınlanmaktadır..
Makale yazarlarına göre balbal heykeli, Karadeniz Bölgesi’nde ele geçen diğer İskit buluntularına ek olarak ele geçmiş karakteristik özellikle- re sahip bir İskit balbalıdır.
Bu balbalın, aynı yerde kazılar yapıldığı takdirde benzerleri de ortaya çıkartılacaktır. Stil özelliklerine bakılarak bu balbal heykelinin MÖ 1. binyıl başlarına tarihlendirilmesi gerekir.
Konu hakkında ayrıntılı bilgiyi Arkeoloji ve Sanat Dergisi'nin 171. Sayısından edinebilirsiniz.
arkeolojikhaber