Osman Hamdi Bey'in hatırasını yaşatan müze
Ressam, müzeci ve arkeolog Osman Hamdi Bey'in hatıraları, hayatında ve kariyerinde önemli bir yeri bulunan Gebze Eskihisar'daki sayfiye evinde yaşatılıyor.
Sultan 2. Abdülhamid tarafından 1881'de Müze-i Hümayun, 1882'de de Sanayi-i Nefise Mektebi’nin müdürlüğüne atanan ve vefat ettiği 24 Şubat 1910'a kadar bu görevlerine devam eden Osman Hamdi Bey'in Gebze Eskihisar'da bulunan, mimari çizimleri kendisine ait olan yazlık evi, her yıl ortalama 50 bin ziyaretçiyi ağırlıyor.
Bahçesinde bağımsız olarak inşa edilen resim atölyesi ve kayıkhane de bulunan müze ev, başta resim, arkeoloji, mimarlık, sanat tarihi araştırmacıları ve öğrencileri olmak üzere yerli ve yabancı pek çok kişinin ilgisini çekiyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007 yılından beri işletilen ve haftanın 7 günü ücretsiz sanatseverlere müze hizmeti veren evde Osman Hamdi Bey'e ait çok az sayıda orijinal obje bulunuyor.
"Kaplumbağa terbiyecisi" adlı dünyaca ünlü tablonun sahibi ünlü kültür ve sanat adamının yaşamına ışık tutan müze evde, Osman Hamdi Bey'in bazı tablolarının reprodüksiyonları ile balmumu heykelleri sergileniyor. Osman Hamdi Bey'in evin giriş katındaki iç kapıların üzerine çizdiği renkli çiçek resimleri ilk günkü orijinalliğini koruyor.
Müzenin önemli bölümlerinden olan ve restore edilerek kentin kültür hazinesine kazandırılan kayıkhane ve resim atölyesi de orijinal mimari yapılarıyla dikkati çekiyor.
- "Siyasi idealleriyle bilimsel hedeflerini dengede tutmuştur"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osman Hamdi Bey'in 1842 yılında İstanbul'da doğduğunu belirterek, babasının bir devrin önde gelen devlet adamlarından Sadrazam Ethem Paşa olduğunu söyledi.
Osman Hamdi Bey'in 19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin modernleşme, değişim ve dönüşümünün yaşandığı bir dönemde önemli rol oynadığını dile getiren Ürekli, "Osman Hamdi Bey, Avrupa'da müzecilik alanında büyük şöhret yapmıştır. Ressam olarak da yine Osmanlı toplumunun mekanlarını resmeden tarihi belge niteliğinde eserleri vardır. Avrupa'nın üst düzey devlet adamlarından Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph de bir tablosunu satın almıştır." diye konuştu.
Ürekli, Osman Hamdi Bey'in siyasi idealleriyle bilimsel hedeflerini dengede tutturmayı başaran sanat ve kültür adamlarından birisi olduğuna işaret ederek, "Sultan 2. Abdülhamid döneminde Müze-i Hümayun ve Sanayi-i Nefise Mektebi'nin başına getirilen Osman Hamdi Bey'in talepleri mümkün mertebe reddedilmemiştir çünkü kararlıdır, çalışkandır, dürüsttür ve azimlidir. Kendi görev ve yetkisinin dışında da pek siyasi işlere karıştığı olmamıştır." ifadelerini kullandı.
- "Gebze Eskihisar ve buranın tarihi eserlerine ait tabloları var"
Osman Hamdi Bey'in yoğun çalışmalarından fırsat buldukça Gebze Eskihisar'da inşa ettirdiği sayfiye evinde dinlenmeyi tercih ettiğini anlatan Ürekli, şöyle devam etti:
"Osman Hamdi Bey, yaz aylarını ailesiyle Eskihisar'da geçirmiş ve en önemli tablolarını da burada yapmıştır. Gebze Eskihisar ve buranın tarihi eserlerine ait tabloları vardır. Bunlar önemli bir tarihi belge niteliğindedir. Buraya ilgisi başladıktan sonra buradaki mekanları, manzarayı ve tarihi eserleri de tuvaline aktarmıştır, kalıcı belgeler olarak bugün bize bırakmıştır. Gebze'nin ve bu mekanın latif havası, dinlendirici etkisi, sakinliği Osman Hamdi Bey'e çok iyi gelmekteydi. Hatta kiraz mevsiminde bütün ailenin burada toplandığı bilinmektedir. 1890'lardan sonra bu eve yerleştiğini biliyoruz. Hatta planını da kendisi çizmiş ve pek çok malzemesini yurt dışından getirtmiştir. Bahçesine rengarenk çiçekler ve ağaçlar ekmiştir. Boş vakitlerinde de onlarla meşgul olmuş, resim yapmış ve balık tutmuştur. Bazen de o yoğun çalışma ortamı içerisinde kafası bozulunca istifa edip buraya kaçtığı da oluyor ama yine de onun çalışkanlığı, disiplini ve çalışma azmi dikkate alındığında dönemin padişahı onun yerine kimseyi tayin etmemiştir."
Prof. Dr. Ürekli, Osman Hamdi Bey'in 24 Şubat 1910'da Kuruçeşme'deki yalısında vefat ettiğini ve vasiyeti üzerine çok sevdiği Eskihisar'da defnedildiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eskihisar'daki evi bir süre atıl durumda kalıyor. 1966 yılında tescilleniyor. 1982'de de kamulaştırılıyor. 1985-1987 arasında geniş çaplı bir restorasyondan geçiriliyor. Ondan sonra da müze ev olarak ziyaretçilere açık hale getiriliyor. Burada çok az orijinal eşyası var. Osman Hamdi Bey'in burada yazları geçirdiği sırada kullandığı resimhanesi vardır. O da bugün galeri olarak kullanılmaktadır. Hayatını kaybettikten 3 ay sonra Osman Hamdi Bey'i onurlandırmak için Bakanlar Kurulu tarafından müzenin bahçesinde bulunan iki Selçuklu mezar taşı Osman Hamdi Bey'in baş ve ayak uçlarına konuluyor. Ayrıca Arkeoloji Müzeleri'nin giriş kısmına da Osman Hamdi Bey'in hizmetlerini hatırlatan bir plak asılıyor."
- "Uzun yıllar ülkenin sanat eğitimine yön verdi"
Osman Hamdi Bey'in başında bulunduğu Sanayi-i Nefise Mektebi'nin uzun yıllar ülkenin sanat eğitimine de yön verdiğine ve yetenek konusunda hiçbir müsamahası olmadığına dikkati çeken Ürekli, şunları kaydetti:
"Anadolu'nun farklı yerlerine öğretmen olarak atanacak kişilerin sınav evrakı oradaki eğitim müdürleri tarafından yapılır, gerekli bütün evraklarla birlikte Sanayi-i Nefise Mektebi'ne gönderilirdi. Öğretmen adaylarının sınav evrakları Osman Hamdi Bey'in başında bulunduğu komisyon tarafından değerlendirilir, onların yetenekli olup olmadığına bu komisyon karar verirdi. Öyle sert cevapları vardır ki, mesela Bağdat'taki bir idadiye tayin edilecek resim öğretmeninin sınav evrakını inceliyor ve 'Böyle yeteneksiz bir kişiyi resim öğretmeni olarak tayin etmektense bu dersler boş geçsin daha evladır.' diyor. Bu denli işine, mesleğine, aşık ve titizdir." şeklinde konuştu.
Ürekli, Osman Hamdi Bey'in, kuruculuğunu yaptığı ve geliştirilmesi için çalıştığı Sanayi-i Nefise Mektebi'nin bugünkü mirasçısı olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından her 24 Şubat'ta Eskihisar'daki kabri başında anıldığını da sözlerine ekledi.
Şahin Oktay - İbrahim Aktaş