Osmaniye Tarihi Eser Envanteri
Osmaniye Tarihi Eser Envanteri
KALELER
Aşılı Kalesi
Kadirli ilçesi, Yoğunoluk köyü (yaylası), Günece mahallesi, Harnıplı mevkiindedir. Kaleye ana yoldan sonra 3 km lik stabilize yol ile ulaşılmaktadır.
Dik kayalık üzerine kurulan kaleye ulaşmak zordur. Kuzey yönü çıkışa en uygun alandır. Bu taraftan çıkıldığında karşınıza kalenin giriş kapısı olabilecek yer gelir. Her iki tarafı burçla desteklenmiştir. Kale dört farklı kotta birbirinden bağımsız bölümler halinde inşa edilmiştir. Girişin olduğu 1. platfrom da tek odalı kemerli penceresi bulunan gözetleme kulesi ve giriş yapıları mevcuttur. 2.platformda sekizgen yapılı mekân hemen yanında ve 7x4 boyutlarında bir mekân daha var. Büyük ihtimalle yaşam yerleri olmalıdır. Burada çok az bir kısmı kalmış olan güney sur duvarı da bulunmaktadır. 3. platformda dikdörtgen bir mekân dışa oval iki mimari öğe, bunların kuzey tarafında bitişik dikdörtgen bir oda daha vardır. Büyük bir ev olmalıdır. 4.platformda doğuya bakan yönde dıştan iki metre duvarı olan fakat içerisi moloz malzeme ile dolmuş bir oda vardır. Platform arasında basamaklar vardır.
Orta çağ kalesidir. Yapı malzemesi kaba şekillenmiş kesmetaş ve dolgu molozdur.
Kürek Kalesi
Toprakkale kale ilçesi, Tüysüz beldesi, Lale Gölü köyü sınırları içerisinde Gök Osman mevkisindedir
Osmaniye – Adana karayolunun 15 km de sola Tüysüz köyü yönüne dönülür. Lale Gölü köyüne kadar yol asfalttır. Lale gölü köyünden toprak yolla Kürek kalesi ve yerleşim alanının kurulu olduğu tepenin eteklerine gelinir. Yürüyerek önce kayadan çıkan su kaynağına varılır. Bu su kaynağı kalenin ve yerleşim yerinin ihtiyacını karşılıyordu. Günümüzde de Lale Gölü köyünün bir kısmının suyu buradan gitmektedir. Su kaynağının 30 m batısında bulunan 4x8 m ölçülerinde kilise kalıntısı görülür. Kemer seviyesine kadar tavanları yıkılmış yapının içerisi molozla dolmuştur. Ana kaya düzleştirilerek elde edilen alana inşa edilmiştir. Yapım malzemesi olarak kesmetaş ve tuğla kullanılmıştır.
Kiliseden yukarı devam edildiğinde Kale ve yerleşim yerine gelinir. Kürek kalesi diye adı geçen yerin eski adı bilinmemektedir. Ancak kale ve yerleşim yeri, yüzeydeki buluntulardan Bizans dönemine ait olmalıdır. Kale, kilise, su kaynağı, eteklerde ki duvar kalıntıları, düzlük alandaki mimari kalıntılar buranın antik bir kent olduğunu gösterir. Yapım malzemesi olarak kesmetaş, tuğla, dolgu olarak moloz ve az da olsa görülen mermer malzeme kullanılmıştır.
Kürek kalesi ve yerleşim yerine Lale Gölü köyü yolunun dışında otoban kenarından da ulaşmak mümkündür. Otoban kenarından Kaleye kadar 800 m. Düzlük alanda bulunan mimari kalıntılar buranın yerleşim yeri olduğunu kanıtlar.
Babaoğlan Kalesi
Osmaniye’ye 20 km mesafedeki, Kazmaca köyünün, Babaoğlan mahallesindedir. Osmaniye, Kadirli yolu, Kastabala Ören yerinden 3 km. sonra, Babaoğlan Mahallesine (Köyü) ana koldan sola dönülerek, köyün 2 km kuzeyinde bulunan kaleye toprak yoldan ulaşılır.
Yapısal olarak orta çağ kalesidir. Büyük bir kısmı doğa şartları ve insanlar tarafından tahrip edilmiş kalenin ayakta kalan kısımları yıkılmak üzeredir. Günümüze kadar gelen yapısıyla iki katlı bir mimarisi olduğu görülmektedir. Sur duvarlarının dış yüzeyi iyice işlenmiş iç kısımları kabaca bırakılmıştır. Kalınlığı farklı ölçülerdedir. Arası dolgu malzemesi ile doldurulmuştur.
Babaoğlan kalesinin en önemli özelliklerinden biri 300 m. kadar uzağındaki tepede ana kayaya oyulmuş kabartmadır. Kabartma da belinde kılıç, sol elinde mızrak, sağ eli dua eder durumda Hitit Krallarınınkine benzer başlıklı bir erkek ile şahlanan bir ata binmiş bir süvari betimlenmiştir. Süvarinin bir kısmı tahrip olmuştur.
Bahçe Kalesi
Bahçe ilçesindeki tepelik alanda yer alır. Dört duvardan ibarettir. Osmaniye’den Gaziantep’e giden yol bu ilçeden geçer. Yolun kuzey tarafında görünen Caminin olduğu alanın arkasındadır.
15 x 15 ölçülerinde sadece temelden 1 metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış Garnizon kalesi olmalıdır. Duvar kalınlığı yaklaşık 90 cm. dir. Diğer Garnizon kaleleri gibi dört duvar ve çatıdan ibaret olmalıdır.
Yapı malzemesi ve işçiliğine göre iki dönem görülmektedir. Roma ve Ortaçağ dönemlerinde kullanılmıştır. Şimdiki yol gibi eski yolu da kontrol eder konumdadır. Ancak bu kalenin gördüğü orta büyüklükte bir kale yapısı olmalıdır. Kurtlar kalesi üzerinden Harun Reşit kalesi ile bağlantısı vardır.
Bahçe Köyü Kalesi
Çardak Kalesi
Osmaniye’nin, Çardak köyü yakınında, yaklaşık 200 m. yükseklikteki tepe üzerindedir. Bölgedeki kervan ticaretini korumak amacıyla yapılmış askeri bir kaledir.
Osmaniye’nin doğusunda ve 6 km’lik uzaklıktadır. Çardak köyünden yaya olarak gidilebilir. Kale, dikdörtgen biçiminde ve 10 burçludur. Romalılardan kalma bir kaledir.
Çem Kalesi
Çem kalesi olarak bilinen kale ovaya hâkim yüksek bir kayalığın üstündedir. Tepenin batı ve doğu yönleri çok dik ve ulaşılması mümkün olmayacak şekilde sarptır. Kaleye giriş kuzeybatı yönündeki burcun solundaki üstü kemerli kapıdan sağlanmaktadır. Giriş kapsının sol tarafında taşa oyularak yapılmış ve oldukça yıpranmış bir kitabe görülmektedir. Giriş kapısının sağ yanında taşa oyularak yapılmış daire içinde haç motifi bulunmaktadır. Kemerli giriş kapısının üst kısmında kemer duvarlarının içine oturtulmuş yüksek kabartma karşılıklı birbirine bakan 2 aslan figürü dikkat çekmektedir. Kalenin girişini kontrol altına almak amacıyla kapının üst tarafında bir pencere açılmıştır. Üst yapısı moloz taşlardan oluşturulmuş pencere açıklığının sol yanında daire içinde haç motifi yer almaktadır. Pencerenin sağ alt kısmında ters şekilde duran kitabe ve bu kitabenin üstünde yer alan mimari bir parçanın devşirme olarak kullanıldığı muhakkaktır. Giriş kapısının üzerindeki bu bölümde kullanılan bu malzemeler dikkate alınırsa söz konusu pencere açıklığının daha sonradan yapıldığı söylenebilir. Giriş kapınsın sağ yanında yer alan burcun dış yüzeyinde giriş yönünde bulunan kabartma şeklinde yapılmış aslan figürü vardır.
Domuztepe Kalesi
İl merkezine 33 km mesafede, Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesinin karşısında, Aslantaş Baraj gölü içerisinde küçük bir ada üzerinde bulunmaktadır.
Burada Demir Çağı kalesine ait M.Ö. 9. yüzyıldan kalma iki kapı aslanı, çifte boğalı bir heykel kaidesi, M.Ö. 9. ve 8. yüzyıla ait kabartmalar bulunmuştur.
Domuztepe’de İstanbul Üniversitesi ekiplerince yapılan kazı ve araştırmalar (1947-1952, 1983-2002) bu ören yerinin Karatepe-Aslantaş’ tan çok daha uzun bir yerleşim tarihi olduğunu gösterdi. Günümüzde baraj suyu altında kalan güney ve batı yamacında Neolitik’ten başlayarak Tunç ve Demir Çağları boyunca bir dizi yerleşme ortaya çıkarılmıştır.
Tepenin kendisi Demir Çağı döneminde yerleşme görmüş ve kale duvarları ile çevrilmişti. Bunu Helenistik ve Roma Çağına ait kalıntılar izliyordu. Son Roma Çağına ait bir tarım tesisi, villa rustica, tepenin doğusundaki terasta yer alıyordu. Buluntularından anlaşıldığına göre bu tesis M.S. 4. y.y. sonu - 5 y.y. başı ile M.S. 6. y.y. ilk yarısına ait olup 6.y.y.’ın ikinci çeyreğinde terk edilmiş olmalıydı. Taraçanın doğu dibinden fışkıran kaynaklardan pişmiş toprak pöhrenklerle tarım tesisine su getirilmişti. Tepenin 1 km. güneydoğusunda 20x30 m. boyutunda Son Roma-İlk Hıristiyanlık Çağına ait bir bazilika bulunmuştur.
Esenli Kalesi
Bağdaş belinin 4 km. güneyindedir. Yolun Güney - Doğu Bölümlerini kontrol eder durumdadır. Onarım ve ilaveler yapılmıştır. Ulaşılması zor olduğundan diğer kalelere nazaran daha sağlam durumdadır. Orta çağ kalesidir.
Gebeli(Kötü) kalesi
Osmaniye’nin doğusunda Gökbekirler mevkiinde Gebeli mahallesinin hemen üstünde yer almaktadır. Büyük ölçüde tahrip olmuş hemen hemen hiçbir mimari kalıntısı sağlam olarak görülmeyen kalenin sadece güney sur duvarından bir bölüm ayaktadır. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait olan yüzey buluntuları görülmektedir.
Etrafta görülen anakaya’ya oyulmuş pitos’u (topraktan saklama kabı) andıran boşluklar vardır. Bunları su, yağ, şarap gibi sıvı ve gıdalarını saklamak için kullandıkları bilinmektedir.
Gebeli Kale (Kötü Kale) çevresi aynı zamanda Roma dönemine ait Kaya mezarları, Roma hamam kalıntısı ve şu an tanımlanamayan yapı kalıntıları ve depo olarak kullanılan mağaralar bulunmaktadır.
Harun Reşit Kalesi
Osmaniye’nin Düziçi ilçesi, Kurtlar köyü, dumanlı yaylasındadır. Eski Maraş yolu üzerinde stratejik bir noktada 785/786 yılında yaptırılmıştır. Abbasi yazıtlarında da adı geçen köyün 3 km. kuzey doğusundadır. Nurdağları ( Gabal Lukkam ) üzerinde yayılmış Arap kalelerinin stratejik bir noktası olarak tasarlandığı görülmektedir.
Al- Yagut’a göre Nicephoros Phocas komutasındaki Bizanslılar 15.000 Haruniyeli müslümanı 959 yılında ele geçirir.
Savaşlarda tahrip olmuş olan kaleyi 967’ de Sayf ad- Dawlah onartmıştır.
1198 / 1199 ve daha erken dönemde Baron Levon döneminde Ermeni yerel Krallığı kontrolünde olduğunu biliyoruz. Levon’dan sonra Godfrey Haruniye Lord’u olmuştur.
22 Temmuz 1236’ da kral 1. Hetum ve Karısı Zapel krallığa hizmetlerinin karşılığı olarak Cermen şovalyelerine bağışlamıştır. Fakat kalede ki arkeolojik özelliklerin hiçbirinde Cermen Şovalyelerine ve o döneme ait hiç bir ize rastlanmaz.
13 yy sonunda Haruniye Memluklerin kontrolüne geçer.
14 yy. ortasında Mısırlılar Haruniye’yi Doğu Kilikya’nın idari merkezi haline getirirler.
Planı diğer Kilikya yerleşimleri gibidir.
Kuzey ve Batı yönde birbirinin devamı olan galeriler yapmışlardır. Kapı A’dan Kule E’ye kadar engebeli bir yükselti mevcut. Bu kalede ünik olan üç tip duvar tekniğinin kullanılmasıdır. Bu günkü yapıya benzerlikler gösteren orijinal kale tamamen kireçtaşı ve bazalttan yapılmıştır. Bazı duvar işçilikleri Kum ve Amuda ( Hemite ) kalelerindeki duvar tekniğini andırır. Haruniye kalesinde Ermeni inşaat tekniğini gösteren herhangi bir kanıt yoktur.
Planda “A” yapısı olarak görülen yer, ana giriş kapısıdır. Kapının dış yüzeyi resimlerde görüldüğü gibi tahrip olmuş ve iç yüzeyi de çökmüştür.
Kuzeybatıda ki sur duvarları ve mazgalların bir kısmı tahrip olmuştur. Burada ki mazgallar Arap mimari tekniği için en güzel örneklerdir. Kaba yontu taştan yapılmıştır. Bizans mazgallarının ok yarığı üçgen, Arap mimari tekniğinde ise bunlar yuvarlak yüzlüdür. Kuzeybatı duvarı boyunca uzanan bütün mazgallar kalenin ilk dönem inşaatına aittir. G mazgalı bunlara pek benzemez olasılıkla 967’ de ki onarımda yapılmış olmalıdır.
B yapısı tonozlu yaşam yeri olabilecek mimari öğedir. Fakat üst örtüsünün tonoz tipi hakkında bilgi yok. B yapısının yan duvarlarında bulunan iki çıkmanın amacı belli değildir.
C yapısı da bir yaşam yeridir. Yedi siperlikli mazgal vardır. C yapısının ortasında J yapısı dediğimiz yerde, dar bir geçit ve kırılmış bir merdiven, duvar içine yerleştirilmiştir. Bu gün kayıp olan üst kat yürüme yoluna çıkar. Muhtemelen bu kat ahşaptan yapılmış olmalıdır.
C yapısının kuzeydoğu yönündeki yerinde 85 cm. yükseklikte 4 adet destekleme çıkıntıları vardır. Bunlarında 5 adet küçük paralel destekleri var. Bunların amacı belli değildir. Ancak ahşaptan yapılmış ara kat için konmuş olmalılar.
Haruniye kalesinin planında D isimli yapı olarak görülen yer 2 nci bir kapıdır. Kapının dış tarafında perdahlı kesmetaş’ tan merdiveni mevcuttur. D yapısının diğer en önemli özelliği de kalede çalışan ustaların sembollerinin buluntu tek yerdir ( Resim : usta sembolleri )
E yapısı D kapısına bitişik Kuledir. Bazalttan yapılmıştır. Kulenin üçüncü katını ayıran ince dekoratif kireçtaşından bir sıra duvar örgüsü vardır. E kule yapısı ahşap malzeme ile katlara ayrılmış olmalıdır. Duvarda yeralan ahşap hatıl taşamak için bırakılan çıkıntılar bunu kanıtlar. Kule yapısının alt katının sarnıç olabileceği düşünülmektedir.
B ve C yapısı arasında kalan duvarın ortasında dar bir merdiven vardır. Bu merdiven özel oda olan F yapısı ve avlunun kuzeydoğusundaki E yapısının güneybatısında ki alan çıkar.
F yapısı tonozlu dar özel bir odadır.
Yaptığımız fotoğraflama çalışmaları sırasında kalenin elimizdeki planında olmayan ve kaynaklarda da rastlanmayan buluntuları gördük.
Kalenin kuzey yönünde etrafını saran ikinci bir sur duvarını tespit ettik. Kuzey tarafta batı-doğu yönünde uzanmaktadır. 1.m genişliğinde ve 1 m. yüksekliğinde kalıntılar ağaçların arasında görülmektedir. Aynı duvarın güney yönde de izlerine rastladık. Sanki bu duvar dış sur oluşturmaktadır. Toprakkale’de ki ikinci suru andıran yapısı vardır.
Doğu yönünde yürüme yolunun sağ kenarında bir kule yapısı mevcuttur. Aynı yerin güneydoğu tarafında buna benzer bir yapı kalıntısını geçmişte olduğu yaşayanlar tarafından söylenmektedir. Burada da dikkat edilirse yapı kalıntılarına benzer izler vardır.
Burada yaşayan bir kişinin kendim girdim dediği yeni tespit ettiğimiz iki kulenin hemen yakınında başlayan ve şu an ki kale girişi olan yere giden bir tünelden bahsetmektedir.
Bölgede çabuk zengin olma hayali içindeki insanların yaptığı tahribatlar kaleye çok zarar vermiştir. Bölgede ki ağaçlanmada kale duvarları ve içerideki mimari öğelerde tahribata yol açmaktadır. Kale manzarası, tarihi önemi ve mistik havası için gezme ve dinlenme alanı olarak düzenlenmelidir.
Hasanbeyli Kalesi
Heçkeren Kalesi
Kadirli’den 12 km.kuzeyde yeni yapılan barajın kenarındadır. Ada şeklindeki kaya üzerine yapılmış olan kaleye tek giriş vardır. Buradan da kaleye geçiş ahşap köprü ile yapılıyor olmalıdır. Tamamına yakın kısmı ayakta olan kale ortaçağ dönemine aittir.
Hemite Kalesi (Amuda)
İsmini Osmaniye-Kadirli yolunun 20 km.sindeki Hemite (Gökçedam) Köyü’nden alan kale yüksekliği 70 m. olan Gökçedağ yükseltinin üstüde yer alıyor. Ceyhan Nehri kenarında yer alan kale, verimli ovaya hakin bir noktada inşa edilmiş. Toprakkale, Tumlu, Bahçe Köyü Kalesi, Kastabala ve Yılan Kalelerini görebilecek konuma sahip. Bu nedenle Hemite Kalesi; Amunus Geçidi ve Kozan’dan Kadirli’ye giden stratejik kuzey-güney yolu ile Gökçedağ’ın yanından kuzeydoğuya Babaoğlan, Kum, Andırın, Geben ve Göksun’u bağlayan yolu da kontrol edebilen özel bir konuma sahip. Hemite Köyündeki eski yerleşimin üzerine yapılmış olmasından, bereketli ve güvenli olan Amuda’da her dönem yerleşimin olduğu anlaşıyor. Kilikya tarihinde önemli bir yere sahip olan “Amuda” 1146–1148 yıllarında II. Toros tarafından idari merkez olarak kullanılmıştır. Amuda Kalesinden 19. yy. seyyahları sıkça söz etmişler. 1212’de Wilbrond Von Oldenburg’un “balık ve hurmanın bol olduğu bir Pazar” olarak bahsettiği yer, bugünkü Hemite’dir. Hemite Kalesiyle ilgili, ilk bilimsel araştırma 1976’da Hellenkemper tarafından yapılmış ve yayınlanmış. Moloz taşla inşa edilmiş olan kalenin giriş yönü tam bilinmemekle birlikte kaleye çıkabilecek en uygun yer olarak doğu yönü görünüyor. Kesin yapılış tarihi bilinmemekle beraber dış surları içerisinde bugün mevcut olmayan ancak kaynaklardan öğrenildiği üzere Roma’dan kalma tiyatro, tapınak ve hamam bulunmamakta ve kalenin yaklaşık 600 m. güney doğusunda bulunan küçük gölün kenarında kayaya oyulmuş Hitit kabartmalarına benzer özellikteki kaya kabartmaları da kalenin önemini artırmaktadır.
Kalealtı Kalesi
Kadirli – Andırın karayolu üzerinde bulunan Paşaoluğu yaylasından sola (ana yoldan batı’ ya) dönülerek, 4 km sonra kalealtı yol ayrımına gelinir. Ana yoldan sağa dönülerek, 1200 m. mesafeden sonra Kalealtı kalesine ulaşılır.
Kale kapısının tamamına yakını sağlam olarak durmaktadır. Etrafı dik kaya üzerine yöresel malzemeden yapılmıştır. Doğu yönünde iki adet burcu vardır. Burçlardan biri 8 m, diğeri 3 m yükseklikte kalıntıları görülmektedir. Klasik ortaçağ kalesidir.
Güneydeki iki bölümlü burcun bir tarafı üç diğer tarafı iki katlıdır. Duvarın içerisinde ahşap hatıl veya suyolu (ark) olabilecek boşluklar var. İki adet yan yana yapılmış olan bu suyollarının ısınma veya pis su tahliye boruları olmalıdır. Tahliye veya ısınma amaçlı olan bu borular dikdörtgen şeklindedir. Kanallardan biri dışa açılmaktadır. Buradan da doğu taraftaki odaya geçtiği görülen 3 adet özellikle yapıldığı belli olan kanal var. Doğu odasının sağında ayrı bir mimari öğe var. Oda mezar veya malzeme saklama yeri olabilir. Alt katlar görülebildiği kadar sıvaları bile sağlam durmaktadır. Üst katlarda ise tonozun başladığı yere kadar sıvalar durmaktadır.
Kalkan Kalesi
Sumbas ilçesinin Esenli – Bağdaş yolunun 15 km. Güney doğu yönünde asfalt yoldan 4.5 km içeride kayalıktadır. Kalenin aşağısında Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari ve yapı kalıntıları görülmektedir. Roma dönemine ait kuyu, Sütun parçaları ve yapı malzemeleri etrafa dağılmış durumdadır.
Kalkan Kalesi aşağıdan görülemeyen çıkılması zor bir kayalığın üzerine yapılmıştır. Yaklaşık 50 m. boyunda sur kalıntısı ve 6x6 m. boyutlarında yapı kalıntısı görülmektedir. Kule yapısını andıran kalıntılarda görülmektedir.
Ortaçağ kalesi olmasına karşın Roma döneminden beri yerleşim gördüğü kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Kalenin üzerinde bulunduğu kayalıktan doğu ve batı geçitleri rahatlıkla gözlemlenebilmektedir.
Kalenin hemen alt tarafında Esenli yolu üzerinde gözetleme yeri diyebileceğimiz yapı kalıntısı vardır. İri blok taşlardan yapılmıştır. Batı tarafa bakan bir pencereye ait mimari kalıntılar görülmektedir.
Karafenk Kalesi
Hasanbeyli ilçesinden doğuya doğru 7 km. toprak yoldan gidilerek araçla yanına ulaşılır. Kara Frenk Kalesinden kuzeye gidilirse Bahçe’ye, doğusuna devam edilirse Fevzipaşa’ ya ulaşılır. Bu gözetleme kulesi (kale) buradan geçişleri engellemek için önemli noktadadır.
Kara Frenk kalesi dört köşesinde köşe kuleleri olan basit bir yapıdır. Kulelerin yüksekliği 5 m.dir. Kuzeybatıdaki kule en büyük olanıdır. Batı duvarındaki iki payanda sonra ki dönemde yapılmış olmalı. Kesin bir bilgi yok. Kuzey batıda ki kulenin taşları dökülmüş olmasına rağmen temelden yukarıya doğru konik yapısı görülmektedir.
Kara Frenk Kalesi, Tumil ve Kütüklü kalelerine plan olarak benzer. Ancak duvar işçiliği farklıdır. Yapıldığı tarih hakkında farklı görüşler vardır. Ne yazık ki antik dönem ve ortaçağdaki adı bilinmemektedir.
Yapım malzemesi olarak kara taş kullanılmış. Duvarlarında üst örtüyü taşıyacak ahşap hatıl yerleştirmek için boşluklar var. Kale iki katlı ve ahşap çatılıdır.
Kalenin batı yönündeki yamaçta bulunan mezarlıkta insan motifini andıran mezar taşları var.
Karatepe Kalesi
İl Merkezine 33 Km, Kadirli İlçemize 22 km. uzaklıkta ve Ceyhan ırmağının kenarında yer alan Milli Parka Adana- Kadirli ve Adana-Osmaniye karayolu ile ulaşılmaktadır.
Anadolu’da Kızılırmak kavisi içerisine M.Ö. 2000 yıllarında yerleşen Hattilerin devamı olan Hititler, M.Ö. 1750’de krallık kurmuşlar ve M.Ö. 1450’de doğunun en önemli İmparatorluklarından biri olmuşlardır. M.Ö. 1200 yıllarında Deniz kavimleri tarafından yıkılan Hitit İmparatorluğu’ nun merkez Hattuşaş (Boğazköy) ‘ı terk ederek güneydoğuya çekilen Hititler M.Ö. 8. yüzyılda Kilikya bölgesine hâkim olan Kral Asitowada tarafından Karatepe - Aslantaş yöresinde bir Hitit Krallığı kurmuşlardır. Sınır kalesi olan Karatepe - Aslantaş ile Ceyhan nehrinin karşı yakasındaki Domuztepe ‘de görülen harabeler ve özellikle kuzey-güney kapıları ile kapı aslanları, kalıntılarının en ilginç olanlarıdır. Ortaya çıkarılan eserler modern müzecilik anlayışına uygun olarak tarihi çevreleri içinde onarılarak açık hava müzesi haline getirilmiştir.
Karatepe - Aslantaş’ın en önemli özelliklerinden biride yapılan kazılarda bulunan Fenike alfabesi ile yazılmış olan yazıtın aram diline çevrilmesi, Hitit niyeoglif yazısının çözülmesine yardımcı olmuştur. Kızılçam, ılgın, meşe türleri ve maki florasının meydana getirdiği bitki örtüsü, karaca, domuz, çakal, tavşan, tilki,turaç,keklik gibi yaban hayvanlarının toplulukları ile Ceyhan nehrinde yayın ve sazan balıkları bulunmaktadır.
Roma ve Bizans döneminde de yerleşim gören alanda özellikle Pınarözü köyü yakınlarında bazilika tipinde bir tapınağın tabanında görülen çok renkli mozaikler üstün sanat değeri ve kültürel peyzaj özelliği taşımaktadır. Nisan ve Kasım ayları arasında Parkın arkeolojik ve tabii değerleri, açık hava müzesi görülebilir.
Kastabala (Bodrum) Kalesi
Osmaniye İl merkezinin 12km kuzeyinde Ceyhan nehrinin kuzeybatıya döndüğü kıvrımın içinde Kesmeburun ile Bahçeköy arasında bulunan ovaya hâkim bir kaya çıkıntısı üzerinde Bodrum Kalesi adını taşıyan bir kaledir. Kastabala M.Ö. 1.yy’da yerel bir kral olan Tarkondimos’un başkentiydi. Kent 525 ve561 yıllarında meydana gelen iki büyük depremden önemli ölçüde etkilendi. Osmaniye’den Cevdetiye, Kesmeburun üzerinden Karatepe-Aslantaş Örenyerine ulaşan yolun doğusunda bulunan kalenin eteklerinden başlayarak kalıntıları çepeçevre birkaç kilometrelik alanı kaplayan Kastabala ören yerini ilk kez 1875’de İngiliz diplomat ziyaret edip ayrıntılı olarak tanımlamıştır. Kentin antik devirdeki diğer adı Hierapolis’tir.
Kastabala adı, ören yerinin 20km kadar kuzeyinde ki Bahadırlı Köyü civarında 1961’de bulunan bir sınır taşı üzerinde geçmektedir. Bu yazı Aramice’dir.
Burada bulunan yapılar: Şehir Kapısı, Şehir Surları, Kuzey Hamamı, Sütunlu Caddeler, Propylon, Ortaçağ Kalesi, Kaya Kesiği, Kaya Mezarları, Tapınak, Tiyatro, Stadion, Güney Hamamı, Sarnıç, Güney Kilisesi, Kuzey Kilisesi, Tonozlu Yapı, Dikdörtgen Yapı.
Kum Kalesi
Kumkale Haçlılar kalesi, Karatepe-Aslantaş’ ın 2 km. kuzeyinde, Ceyhan ırmağı sahilinden 200 m. uzaklıktaki kayalık bir taraçanın üzerinde kurulmuştu. Kale, güney ovalardan orta Anadolu’ya giden Akyol denen kervan yolu ve doğu - batı yönündeki diğer bir yolun kesiştiği yerdedir.
Kumkale üç katlı yüksek bir donjon ve batı tarafına yerleştirilmiş köşeleri yuvarlak kulelerle donanmış dikdörtgen bir avludan oluşur.1978 yılında İstanbul Üniversite’sinden bir ekiple burada kurtarma kazısı yapılmış, M.S. 11. ve 12. yüzyıllara, en son 13. yüzyıla ait çanak çömlek parçaları bulunmuştur.
Baraj suyu altında kalmaması için kalenin uygun bir yere taşınması olanakları Üniversiteler ve Bakanlıklar arası bir komisyon tarafından araştırılmıştır. Ancak taş kaplı duvarların içi moloz taşlarıyla doldurulmuş olduğundan, kalenin böyle bir nakilde özelliğini kaybedeceği için buna olanak bulunamamıştır. Bu nedenle kaleyi kurtarmak mümkün olmamıştır. Ancak baraj suyunun çok alçaldığı nadir zamanlarda kalenin dendaneleri görülebilir.
Kurt Kalesi
Harun Reşit Kalesinin güneyinde kuş uçumu 4 km. mesafede, Bahçe ilçesi yolu üzerindedir. Haruniye’ den 2,5 km. güneyde Hacılar Mahallesi Top yeri Tepesinin güneye doğru üçüncü tepesi üzerindedir. Aşağıdan görmek imkânsızdır. 6*6 m. boyutlarındadır. Ancak Gözetleme kulesi olabilir. Sadece temelleri kalmıştır. Yüzeydeki seramik parçacıkları ve taş temeller dışında bilgi verecek buluntu yoktur. Harun Reşit Kalesini görmekte ve Bahçe Kalesine geçit veren yolu kontrol etmektedir.
Mitisin Kalesi
Mitisin Kalesi Nur dağlarının içerilerinde ulaşılması güç bir yerdedir. Osmaniye - Zorkun yaylası yolundan gidilir. Zorkun’dan 3 km. kuzeydoğu’daki Mitisin Yaylasındadır.
Orijinal adı bilinmeyen orta çağa ait gözetleme kulesinin yanında Mitisin yaylası bulunmaktadır ve bu yaylanın adı ile anılmaktadır.
Yola hâkim güney tarafı yuvarlak, ormana bakan tarafı düz duvardan yapılmıştır. Gözetleme kulesinin alanı ve duvar işçiliği diğer ortaçağ gözetleme kuleleri ile aynı özelliktedir. Kabaca taştan yapılmış duvarlar içten kaplanmış olmalı. Duvarların arası moloz malzeme ile doldurulmuş bunlarda birbirlerine harçla tutturulmuştur. Duvarlar da sıva izlerine de rastlanmaktadır. Gözetleme kulesinin üstü ahşap çatı ile örtülmüş olmalıdır. Yapım tekniği ve malzeme olarak Grekler döneminde yapılmış, daha sonra ortaçağda kullanılmıştır. Ermeni dönemine ait duvar işçiliği ve yapı tekniği görülmemektedir.
Savranda Kalesi
Osmaniye’nin doğusunda, Kaypak köyü yolu üzerinde il merkezine 30km mesafede ortaçağda yapılmış yedi burçlu dağ kalesidir. Kalecik barajının yanında yer almaktadır. Kalenin çevresi 800metredir.Araziye uydurularak Dikdörtgen Biçimde kurulmuştur. Bütün gücünü güneydeki bir noktaya veren kalenin bu yöndeki sur ve burçları aşılması güç denecek kadar yüksektir. Kale içerisindeki düzlük, çam ağaçlarıyla kaplıdır. Kale meydanında su sarnıçları, bina kalıntıları vardır. Birçok defa yenilenmiştir. Surları 7-10metre yüksekliktedir.12 burç kulesi vardır. Romalılardan kalmadır.
Tapu Kalesi
Toprakkale Kalesi
Toprakkale ilçesi sınırlarında olup, Osmaniye-Adana ve İskenderun yollarının kavşak orta noktasındadır. Osmaniye’ye 10 km.dir. Kale ilk çağlarda Çukurova’yı Suriye’ye bağlayan yolu kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Ovaya hakim kayalıklar üzerine yığılmış 75 m. toprak tepe üzerindedir.
Kaleyi MÖ 2000 li yıllara tarihlemek mümkündür. Kale daha sonra, Abbasi halifesi Harun Reşit zamanında siyah taşlarla yeniden yapılandırılmıştır. Dikdörtgen planlı kalenin 12 burcu ve bir dış avlu surları vardır. Osmanlılar’ın Kınık Kalesi dedikleri Toprakkale bu adını yakın tarihte almıştır.
Bölgedeki Anavarza, Hemite, Bodrum, çardak kalelerinin görüş ve kontrol merkezi olması nedeniyle Ortaçağda Anavarza ile birlikte çok büyük önem kazanmıştır
Kadirli Ala Cami
Kadirli merkezinde bulunan cami, Roma, Bizans ve Türk medeniyetlerini bir arada yaşatan bir özelliğe sahiptir.2. asrın başlarında Romalılar tarafından bir manastır olarak yapılmıştır. 5.asrın başlarında bir kilise ilave edilmiştir. Dulkadiroğlu Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu sarı Kaplan namıyla anılan Kasım Bey, bu kiliseyi babası adına camiye çevirerek buraya “Alaüddevle Mescidi” adını vermiştir. Caminin üzerini de kurşunla kaplamıştır. (1480–1490)1865’ten 1921’e kadar aralıksız cami ve medrese olarak hizmet vermiştir. Yapının içindeki odalarda ise köyden gelen öğrenciler yatılı olarak kalmışlardır.1563 yılında tutulan Kars-zül Kadiriye Sancak defterinde Ala Cami civarındaki mahalle “ Ala Mescit Mahallesi” olarak geçmektedir.