Anasayfa / Aktüel

Özel müzelerdeki objelerin çoğu Çanakkale'ye ait değil

Türkiye'nin tek resmi Çanakkale koleksiyoneri Sılay: Çanakkale Muharebeleri'ne ait objelerin hepsinin kayıt altına alınması lazım. Aksi takdirde gelecek nesillere başka türlü aktaramayız"

 

 "Türkiye'nin tek resmi Çanakkale koleksiyoneri" unvanını elinde bulunduran Seyit Ahmet Sılay, Çanakkale Savaşları'na ait objelerin rant kapısı haline geldiğini belirterek, kaydı olmayan "özel müze" adı altında müzelerin açıldığını ancak bunların denetimden yoksun olduğunu söyledi.

Sılay'ın, ilk kez 1995'te gittiği Gelibolu Yarımadası'nda Büyük Anafartalar Ovası'nda yerde bulduğu bir mermi, onu koleksiyonerliğe götüren yolda attığı ilk adım oldu. Hayatını Çanakkale Savaşları malzemelerini toplamaya adayan Sılay, şimdi hatırı sayılır bir koleksiyonun sahibi oldu.

Bugün 5 bini aşan obje sayısıyla Türkiye'nin tek resmi Çanakkale koleksiyoneri unvanını elinde bulunduran Sılay, savaş objelerinin rastgele satılmasının ve kayıt altına alınmamasının rahatsızlığını yaşıyor. 

"Çanakkale Savaşları 9 Ocak 1916'da biter ve itilaf askerleri çekilir. Benim işim o zaman başlar" diyen ve yıllardır biriktirdiği objeler ışığında edindiği Çanakkale Savaşları tarihi konusundaki donanımına rağmen "Ben tarihçi değilim" diyerek de mütevazılığını koruyan Sılay, "rant kapısına" dönüştüğüne inandığı Çanakkale Savaşları objeleriyle ilgili düşüncelerini AA muhabirine anlattı.

Seyit Ahmet Sılay, muharebeler sırasında boşaltılan Gelibolu Yarımadası'ndaki köylere daha sonraki yıllarda Balkan göçüyle gelen ailelerin yerleştirildiğini, Cumhuriyet'in kurulmasının ardından 7-8 köyün de içinde yer aldığı bu bölgenin 1980'li yıllara kadar ziyarete yasaklandığını söyledi.

O yıllarda yöre halkının tek geçim kaynağının hurda satışı olduğunu aktaran Sılay, "O halka hiçbir zaman 'Niye sattınız' demiyorum, devlete soruyorum 'Niye sattırdınız?' Bu insanlar bir şekilde yaşamlarını idame ettirmek zorunda" dedi.

"Bu kadar malzemeyi nereden buldun" sorusunun kendisine sık sık yöneltildiğini belirten Sılay, "Köylü Allah'tan tüfeği, matarayı, çantayı, fıçıyı kullanmış. Fransız topçu askerinin giysisini, çobanlık yaparken giymiş. İyi ki de kullanmışlar, yoksa elimizde, kendi topraklarımızda Çanakkale gibi önemli bir muharebenin kalıntısı olmayacaktı çünkü hurda niyetine sattık ve göz yumduk" diye konuştu.

- "Objelerin nereye satıldığı belli değil"

Gelibolu Yarımadası'nda hala toprak altından çıkan muharebe döneminden malzemelerin olduğunu ifade eden Sılay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çanakkale'ye ilgi artınca benim gibi koleksiyoner olmak isteyen, obje biriktiren kişi sayısı da arttı. Gelibolu Yarımadası'nda dedektörlerle kaçak kazılar yapılmaya başlandı. Bu malzemeleri iyi rakamlara satıyorlar. Beni korkutan şu; bu malzemeleri kimin aldığı, nereye gittiği belli değil. Ben yurt dışına giden objeleri de biliyorum. 

Ben resmi bir koleksiyoner olduğum için evdeki her obje kayıt altına alınıyor yani devletin kontrolü altında ama envanteri bilinmeyen bir şahsın elinde çok kıymetli bir belge, obje olabilir. Bunları nasıl takip edeceksiniz? Objelerin nereye satıldığı belli değil. Onun için o bölge çok önemli, bizim önemli bir tarih alanımız. Oradan çıkan objelerin, titizlikle korunması lazım."

- "Kaşıkçı Elması'na bakış açısı neyse, bir mermiye de bakış açısı o"

Topkapı Sarayı Müzesi'ne kayıtlı bir koleksiyoner olduğunu anlatan Sılay, şunları kaydetti:

"Devletin, Kaşıkçı Elması'na kağıt üzerinde bakış açısı neyse, burada gördüğünüz bir mermiye de bakış açısı odur. Ben denetlemeye tabiyim. Üç şeye bakılır denetlemede. Obje iyi korunuyor mu? Eksik var mı? Fazla var mı? Çanakkale Savaşları malzemelerinin korunması gerekir çünkü taşınır kültür varlıkları olarak kabul görüyor. Çanakkale Muharebeleri, korunması gereken bir alan ve oradan çıkan her bir parça korunmalı."

Sılay, Çanakkale'de Askeri Müze bulunduğunu ancak koleksiyoner belgesi vermeye yetkilerinin olmadığını, Arkeoloji Müzesi'nde ise silah uzmanının görev yapmadığını belirtti. 

Çanakkale Muharebeleri'nin geçtiği sahada, devlete ait bir müzenin bulunmadığına dikkati çeken Sılay, "Tanıtım merkezinde açılan bir kaç camekan, müze sayılmaz. Bu devletin de ayıbı" dedi.

Sılay, Çanakkale Savaşları'na ait objelerin rant kapısı haline geldiğini, denetimi, kaydı olmayan, "özel müze" adı altında müzelerin açıldığını, ancak bu yerlerin denetimden yoksun olduğunu söyledi. 

Bu müzelerde, Çanakkale Muharebeleri'nde kullanılan objelerin sayısının çok az olduğunu aktaran Sılay, "Batı Cephesi'ne ait malzeme, internet üzerinden alınıp, Çanakkale Muharebeleri objesi diye satılmaya başlandı. O müzelerde gördüğünüz objelerin birçoğu bunlardır zaten, Çanakkale objesi değil."

- Toprak altında test 

Koleksiyoner Sılay, keten, pamuk, yün ve değişik metalleri, bir kısmını et parçalarına sararak yıllardır toprağa gömdüğünü, belli aralıklarla fotoğraflarını çekerek kondüsyonlarına baktığını anlattı.

Bu testi, eğer asker, üzerindeki giysisiyle toprağa düşmüşse, ne kadar sürede yok olduğunu veya boş bir kumaş parçasının ne kadar sürede kaybolduğunu anlamak için yaptığını ifade eden Sılay, "Bu materyaller 5 sene sonra toprakta yok oluyor. Asker, üzerindeki kıyafetiyle şehit olmuşsa daha kısa sürede kayboluyor" bilgisini aktardı.

Sılay, sözde bir koleksiyonerin, bir paltoyu gösterip "Gelibolu Yarımadası'nda toprak altında buldum" diyerek, insanları yanılttığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O bölgede, obje ve belge kirliliği maalesef şu anda had safhada. Bana sürekli satın almam için savaş malzemeleri geliyor. Bakıyorum asla Çanakkale Muharebeleri'nde kullanılmış bir parça değil. Kondüsyonunun o şekilde olma ihtimali de yok. Benim 17-18 senedir tuttuğum kayıtlar var. Siz topraktan o kumaşı 15 sene sonra çıkartamazsınız. Topraktan çıkartılmış kumaş, çadır, bez parçaları var fakat bir hava boşluğu yakalamışsa, o küçük parçalar günümüze ulaşabiliyor. Bir düğmenin üzerindeki kumaş parçası kalabiliyor ama 100 sene geçti. Bunların bulunma şansı yok."

Yasada konunun açık şekilde yer aldığını anlatan Sılay, "İdarecilerimiz bunu çok iyi biliyor. Sadece bu kanunları uygulayacaklar. Çanakkale Muharebeleri'ne ait objelerin hepsinin kayıt altına alınması lazım. Aksi takdirde gelecek nesillere başka türlü aktaramayız. Çanakkale'de Kültür ve Turizm Bakanlığının ilgili birimleri var. Kanunu çok iyi bilmelerine rağmen uygulama safhasında bir boşluk var" ifadelerini kullandı.

- Tek hayali müze

Şehit Teğmen İbrahim Naci'nin günlüğünü ortaya çıkarıp "Allahaısmarladık" adıyla kitaplaştıran Seyit Ahmet Sılay, devletin Çanakkale Savaşları'na ait kayıtlı 800 objesi bulunduğunu, kendi koleksiyonunda ise 5 bini aşkın objenin yer aldığını kaydetti.

Koleksiyonundaki objelerin, kamuya mal olmasını istediğini dile getiren Sılay, "İstanbul, Çanakkale Muharebeleri'nin değişmez bir parçası. Yenikapı'da bir miting alanı var. Devletimiz bu alanda bir yer göstersin, biz binayı yaparız. Çanakkale Savaşları Müzesi'ne sponsor olmak isteyen firmalar var. Resmi koleksiyoner olduğum için sponsor firmalar vergiden muaf oluyor. Öncelikle devletimizin 'Buyurun bu sahada siz bu müzeyi açın' demesi lazım. Demiyorsa bu malzemeleri alsın benden, gerekirse bilabedel alsın ve kendi müzesini kursun. En azından Çanakkale Savaşları müzemiz olsun" diye konuştu.

Sılay, projesi çizim aşamasında olan müzeyi 2 bin 500 metrekarelik alana inşa etmeyi istediklerini, müzenin üst bölümünde ise obje dışında çok sayıda kitap, belge ve mektubun olması sebebiyle araştırmacılar için bir kütüphane kurulmasını planladıklarını sözlerine ekledi.