Pandora
Pandora nedir?
Pandora: Pandora efsanesi Hesiodos'un eserinde önemli bir yer tutar.
Prometheus efsanesiyle sıkı sıkıya bağlı olarak Theogonia'da (570-612) ve İşler ve Günler'de (42-105) uzun uzadıya anlatılır.
Prometheus tanrılardan ateşi çalarak insanlara verince, tanrılar bu suçuna ceza olarak hem iapetos oğulları soyunun hem de bütün insanlığın başına bela olsun diye kadını yaratırlar.
İki öyküde de kadının nasıl bir özenle tanrılarca yaratıldığı ve Prometheus'un ahmak kardeşi Epimetheus'un aklını çeldiği belirtilir.
Kadın bütün kusurları ve zaaflarıyla Epimetheus'a dert olmakla kalmaz, tanrıların kendisine verdikleri bir kutuyu da açarak bütün salgın ve hastalıkların dünyaya yayılmasına neden olur.
Merakını yenemeyen dişi yaratık son anda kutunun kapağını kapamaya çalışır, ama umuttan başka bütün dertler, belalar artık kutudan fırlamış olur.
Hesiodos da bu meseli kadının yeryüzünde ne denli bir bela olduğunu vurgulamak için abartarak anlatmaktadır. Pandora efsanesi Ortadoğu ve özellikle Sami kaynaklı bir efsane olsa gerek, çünkü ilk kadının yaratılışı, yani Âdem ile Havva efsanesinin Yunan mythos'una aklarılmış bir kopyasına benzer.
Kadın her kötülüğün, her türlü dert ve belanın başlangıcında görmek Yunan görüşlerine uymaz, nitekim Hesiodos'tan sonra bu efsaneyi pek işleyen olmamıştır.
Yunan yazınında Homeros'un şiiri ve onun yansıttığı iyimser, gülümser dünya görüşü ağır basmış, karamsarlığı olduğu kadar kadın düşmanlığını, kadın hor görmeyi ve her türlü kötülüğü ve suçu ona yükleme eğiliminı silip süpürmüştür.
düzenle
2. Pandora: Hesiodos'un hem "Theogonia", hem de "İşler ve Günler" adlı eserlerinde uzun uzadıya anlattığı Pandora efsanesi Ortadoğu ve özellikle Samî kaynaklı olsa gerek, çünkü ilk kadının yaratılışı, yani Âdem'le Havva efsanesinin Yunan mythos'una aktarılmış bir kopyasına benzer. Kadını her kötülüğün, her dert ve belanın başlangıcında görmek Yunan görüşlerine pek uymaz, nitekim Hesiodos'tan sonra bu efsaneyi işleyen pek olmamıştır. Yunan yazınında Homeros şiiri ve onun dile getirdiği iyimser, gülümser dünya görüşü alr basmış, karamsarlığı olduğu kadar kadın düşmanlığını da silip süpürmüştür. Hesiodos'un yansıttığı akım başka çag ve ülkelerin sanatını etkilediği içindir ki, Pandora efsanesini buraya almayı uygun gördük. Aşağıdaki anlatım, "İşler ve Günler"deki an-latımdır, Pandora ile Prometheus efsanelerinin bir karışımını verir:
Tanrılar yeraltına gizlemiş besinleri. Yoksa insan bir gün çalışıp rızkını sağlar, sonra bir yıl sırt üstü yatardı, asar bırakırdı sabanını ocak başında, çözerdi çiftini çubuğunu, öküzlerini. Zeus kızınca Prometheus'a, kendini aldatan o sivri akıllıya, sakladı varını yoğunu insanlardan, o gün bugündür dertlere boğdu insanoğlunu, Zeus gizledi besini insandan. Ama İapetos'un güçlü oğlu Prometheus çaldı Zeus'un ateşini insanlar için, sakladı onu narthex kamışının içinde.
Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona: "İapetos oğlu, sivri akıllı kişi, seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye, ama bil ki dert açtın kendi basına da: aldığın ateşe karşılık bir bela öyle bir bela salacağım ki insanlara, sevmeye, okşamaya doymayacaklar bu belayı", Böyle dedi ve kah kah güldü insanların ve tanrıların babası. Namlı şanlı Hephaistos'u çağırdı hemen: "Bir parça toprak al, suyla karıştır dedi, içine insan sesi koy, insan gücü koy, bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin, Bedeni güzelim genç kızlara. Athena, sen de ona el işlerini öğret dedi, renk renk kumaşlar dokumasını öğret. Nur topu Aphrodite, sen de büyülerinle kuşat onu, istekler, arzularla tutuştur gönlünü. Yüz gözlü devi öldüren Hermeias, sen de bir köpek yüreği, bir tilki huyu koy içine". Böyle dedi Zeus, onlar da yaptılar dediğini: Koca Hephaistos, topal tanrı hemen bir kız biçimine soktu toprağı. Gök gözlü Athena süslü kuşağını sanverdi beline. O canım Kharitler ve o güzelim Peitho altın gerdanlıklar taktılar boynuna. Horalar bahar çiçekleriyle donattılar
saçlarını, Hermeias doldurdu göğsüne yalanı dolanı, uzaktan gür ley en Zeus'un oluyordu isteği. Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu ve Pandora adını taktı. Pandora demek bütün tanrıların armağanı demekti, çünkü bütün Olymposlular insanların basına bela etmişti onu. Tanrıların babası kurunca bu düzeni, Epimetheus'a gönderdi Pandora'yi kılavuz tanrı Hermeias'la. Epimetheus unuttu Prometheus'un dediğini: Zeus'tan armağan alma demişti ona Prometheus, alırsan, ölümlüleri derde sokarsın demişti. Armağanı aldı ve alınca anladı başına bela aldığını. Eskiden insanoğullan bu dünyada dertlerden, kaygılardan uzak yaşarlardı, bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları. Pandora açınca kutunun kapağını, dağıttı insanlara acılan, dertleri. Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık kapağı açılan dert kutusundan. Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı, böyle istemişti bulutlar devşiren Zeus. O gün bugündür insanların başı dertte,
toprak bela doludur, deniz bela dolu, geceler dert doludur, gündüzler dert dolu, belalar başıboş dolaşır sessizce ölümlülerin çevresinde, derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar. Görüyorsun ya Zeus'un dilediğine karşı konmaz.