Pazırık Halısı Balıkesir Üniversitesi'nde taş ve kumdan imal edildi
1947 - 1949 yıllarında Sovyet Arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko tarafından Pazırık bölgesindeki araştırmalarda bulunan kurganlardan çıkan, tarihte bilinen ilk Türk halısı olan iki bin 300 yıllık geçmişe sahip Pazırık halısının, farklı malzemelerle replikası yapıldı. Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksekokulu öğrencileri ve akademisyenleri tarafından birebir ölçüsünde yapılan halıda çakıl, kum ve kömür parçaları kullanıldı.
Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü Mimari Restorasyon Programı’nda okuyan 120 öğrenci, “Ruhunu yaşat, okuluna kalıcı eserler bırak” sloganıyla başlattıkları proje kapsamında, Pazırık motifi oluşturmaya karar verdi.
İplik yerine doğadan toplanan taşlar ile kömür, tuğla, kil gibi malzemeler kullanılarak bir metre 89 santimetre eninde ve iki metre boyunda birebir ölçüsünde yapılan eser, eskimemesi için epoksi yöntemiyle yüksekokul binasının girişindeki zemin yapıştırıldı.
Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Yakup Dinç, yaptığı açıklamada, çalışmayı çok beğendiğini söyledi. Dinç, “Uzun yıllar Altay Dağları’nda buzların arasında kalıp günümüze kadar gelen Pazırık halısının figürlerinin birebir çakıl, kum, kil ve kömür ile yapılması çok hoşumuza gitti. Orijinal halini, herkesin üzerinden geçebileceği kalıcı bir değer haline getirdik” dedi.
Okulun müdür yardımcısı ve Bölüm Başkanı Dr. Figen Erdoğdu da derslerde Orta Asya, Anadolu ve Osmanlı Türk sanatlarının motiflerini kullanmayı özellikle tercih ettiklerini aktardı.
Bu eseri epoksi ile koruyarak gelecek nesillere ve öğrencilere aktarılmasını amaçladıklarını dile getiren Erdoğdu, “Bu sayede Anadolu’muzun çok zengin olan Türk sanatlarını öğrencilerimiz, aslına uygun restore edecekler, koruyacaklar ve gelecek kuşaklara aktaracaklar” ifadesini kullandı.
Reklamdan sonra devam ediyor
Mimari Restorasyon Programında misafir öğretim görevlisi olan Gülcan Kaba ise projenin, geçen akademik yılda öğretim elemanı Barış Kandemir tarafından başlatıldığını belirtti.
Yüksek lisans öğrencisiyken bu çalışmaya dahil olduğu bilgisini veren Kaba, bu tür eserleri ortaya çıkarırken mozaik sanatlarının iyi bilinmesi gerektiğini anlattı.
Her öğrencinin kendi dersinde, malzemeleri yapıştırma tekniği ile mozaiğe yerleştirdiğini ifade eden Kaba, şöyle konuştu: “Normalde mozaik çalışmaları, saf sıvı haldeyken yapılıyor ama bu eserde bir çeşit yapıştırıcı kullandık. Yaklaşık üç ayda halımızı tamamladık. Tamamen çevreden toplanan taş ve benzeri malzemelerle yaptığımız için halımızın maliyeti neredeyse sıfırdır. Tabii harcanan özverili emeklere bakıldığında bu işin manevi değeri son derece yüksektir. Bu ve benzeri eserlerin ortaya çıkarılması için kesinlikle disiplinli çalışılması gerekiyor. Öğrencilerimiz, hummalı çalışmaların ardından ortaya çıkan eseri kendileri de gördü çünkü dokuz ayrı parça halindeydi. Bu parçaları birleştirdiğimizde öğrenciler de ortaya çıkan eser karşısında hayranlıklarını gizleyemediler. Pazırık halısının birebir replikası olan eserimizi görenler çok şaşırıyor. Okulumuzu ziyaret eden herkesten halımızla ilgili övgüler alıyoruz.”
Pazırık Halısı nedir?
Bilinen en eski düğümlü halı olan Pazırık halısı 1947-1949 yıllarında Sovyet Arkeolog Sergei Ivanovich Rudenko tarafından yapılan araştırma sonucunda Sovyet Altaylarının Pazırık bölgesindeki bir mezar odası içerisinde bulundu. Halının M.Ö. 2-3 ya da M.Ö. 3-5. yy. da dokunmuş olabileceği düşünülüyor. Halının mucizevi bir şekilde günümüze kadar ulaşması ise mezar odası içerisine dolan suyun buzlaşması ve halının da buzun içerisinde kalmasıyla mümkün olmuş. 1.89×2 metre ebatlarındaki halıda süvari, geyik, sığır ve griffon figürleri yer alıyor. Halının desimetrekaresinde üç bin 600 düğüm bulunuyor. Sovyet arkeologlar bu halının İran’ın Ahamenidler devrinde imâl edildiğini ve Altaylara ihraç edildiğini savunmuşsa da, tasarım, ölçü ve şekil bakımından Türkmen halılarına çok benziyor. Atkıları da çözgüleri de çok ince yünden.
Ayrıca, Pazırık halısı ‘Türk düğümü’ olarak bilinen Gördes düğümüyle dokunmuş. Sadece iki milimetre kalınlığındaki halı, Saınt Petersburg’daki Ermitaj Müzesinde sergileniyor.