Prenses Akiko Mikasa, Prens Mikasa Vakfı Onursal Başkanı oldu
Japon Prensesi Akiko Mikasa, Anadolu arkeolojisi, kültürleri ve tarihi ile ilgili bilimsel çalışmalar yürütmek ve yürütülen çalışmaları desteklemek amacıyla faaliyet gösteren Prens Mikasa Vakfı Onursal Başkanı oldu.
"Prenses Akiko'nun Prens Mikasa Vakfı Onursal Başkanlığı Kabul Töreni" 13 Ocakta Sakıp Sabancı Müzesi'nde düzenlendi.
Törene, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ömer Arısoy, Japonya Prensesi Akiko Mikasa, Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Akio Miyajima, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Prens Mikasa Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sachihiro Omura ve çok sayıda davetli katıldı.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ömer Arısoy, törende yaptığı konuşmada, Türkiye ile Japonya arasındaki dostluğun başlangıcının 130 yıl önce yaşanan Ertuğrul Fırkateyni kazasına dayandığını dile getirerek, "O elim kaza sonrasında Japon dostlarımızın hassasiyeti, gösterdikleri tutum iki milleti sımsıkı şekilde birbirine bağlamıştır. İki ülke arasında bu vesileyle büyük bir dostluk doğmuştur. Bu imrenilesi dostluğu bu tarihe kadar taşıyan birçok faaliyet, kurum ve kişi olmuştur. Bunlardan en önemlisi, Türkiye için önemli olan Prens Mikasa'nın destekleriyle kurulan Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü'dür." dedi.
Türkiye ve Japonya arasındaki dostluğun 2013'te stratejik ortaklık düzeyine çıkarıldığını hatırlatan Arısoy, yaklaşık çeyrek asırdır Türkiye'de bulunan ve hayatını Türk-Japon dostluğunu pekiştirmeye adayan Prens Mikasa Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sachihiro Omura'ya ve 130 yıllık süreçte Türkiye-Japonya ilişkisine, iki ülke halklarının birbirine yakın hissetmesinde emeği geçen başta kültür sanat insanları olmak üzere, kazı çalışmalarını destekleyenlere teşekkür etti.
Japonya Prensesi Akiko Mikasa, törende yaptığı konuşmada, bu yaz Japonya'da meydana gelen afetler için Türkiye'den iletilen nezaket mesajlarına teşekkür ederek, "Bu sene olağanüstü doğal afetler yaşadık. Bu olaylar, insanların doğayla ve doğanın nimetleriyle yaşadığını bana hatırlattı. En kısa sürede afetzedelerin normal hayata kavuşmasını ve Türk halkının duygusal desteğinin devamını diliyorum." diye konuştu.
Prenses Akiko, Türkiye'nin kendisi için özel bir ülke olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye benim için özel bir ülkedir. Yurt dışında gittiğim ilk ülke Türkiye idi. Babam 'Ancak yerli halkla iletişim kurabilir hale geldiğinde yurt dışına gitmeye değer' düşüncesine sahipti. Bu yüzden ben çocukken İngilizce'yi tam olarak konuşamadığım için yurt dışına göndermezdi. Ben lisenin ikinci sınıfındayken babam ilk defa yurt dışına gitmeme izin verdi. Dedem Prens Mikasa'nın yıllarını verdiği Kaman Kalehöyük'ü mutlaka görmek istediğimi babama söyledim. İlk defa ziyaret ettiğim Kalehöyük'te 10 binlerce senenin zaman akışını araştırmak için adeta iğne ile kuyu kazarcasına yapılan çalışmadan derinden etkilendim. Kazı çalışması ve bu höyüğün dünyadaki değerini gözlerini parlatarak anlatan Sayın Omura'nın konuşmasına kendimi kaptırdım. O zaman Kalehöyük'ün, Prof. Omura’nın hocası olan Prof. Dr. Tahsin Özgüç'ün araştırmak istediği bir yer olduğunu öğrendim. Özgüç yakın dostu olan Prens Mikasa'nın başkanlık ettiği bir cemiyetin Sayın Omura'nın başında olduğu bir kazı ekibine kazı hakkını gönül hoşluğu ile devretmiştir."
Kalehöyük'ün, Prens Mikasa ile Prof. Dr. Özgüç'ün dostluk ilişkisini ve Japonya ile Türkiye arasındaki bağını temsil eden bir yer hale geldiğini ifade eden Prenses Akiko, şunları söyledi:
"Kalehöyük'te yürütülen arkeoloji kazıları ve araştırma çalışmasını zenginleştirmek amacıyla Japon Anadolu Arkeoloji Müzesi projesi gündeme gelmiştir. Dedem, babama 'Tomo-chan' diye hitap ederek, 'Sen bu işi biliyorsun. Bu iş için bağış toplar mısın?' diye rica etti. Babam bağış toplama kampanyası için Japonya'nın dört yanına koşarken ben de arada sırada yanında bulundum. Gayretimizin sonucunda Kalehöyük Arkeoloji Müzesi inşa edilmiştir ve dünyanın dört köşesinden uzmanların toplandığı bir araştırma merkezi olarak büyük ölçüde gelişme kaydetmiştir. Prens Mikasa'nın fikriyle düzenlenen Japon Bahçesi ise birçok turistin ve evlilik fotoğraflarını çekmek isteyen çiftlerin uğrak yeri olmuştur. Dedem, babam ve benim olmak üzere üç nesil Mikasa Ailesi'nin gönül verdiği bu merkezin çalışmasına sürekli destek verilmesi adına Türk Hükümetinin izniyle 2017 yılının Mart ayında Prens Mikasa Vakıfı kurulmuştur. Bu vakıfta başkanlık görevini üstlenmek, Mikasa Ailesi'nin bir mensubu olarak onur vericidir. Ancak aynı anda büyük sorumluluğun altında olduğumun da farkındayım."
Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Akio Miyajima, Prens Takahito'nun Anadolu'nun dünya tarihinin merkezi konumunda bulunduğunu söylediğini aktardı.
Türkiye'ye atandığından bu yana Kaman'daki arkelojik kazı çalışmalarını ve enstitüyü üç kez ziyaret ettiğini belirten Miyajima, "Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü, Kaman'ın yerli halkı tarafından sevilen bir mekan haline gelmiştir. Kazı ile ilgili çeşitli eğitimler alan halklar uzmanlaşmak üzere kendilerini geliştirmişlerdir. Bazıları ise 10 sene hatta 20 senedir yabancı araştırmacılarla birlikte çalışmaya devam etmektedir. Enstitüde Türkiye’nin dört bir yanından müze küratörleri ve araştırmacılar için workshoplar düzenlenerek arkeoloji alanındaki insan kaynaklarının yetiştirilmesi ve müze işletmeciliğinin gelişime katkıda bulunulmaktadır." diye konuştu.
Miyajima, Japonya ile Türkiye arasındaki iş birliğinin siyaset ve iktisat alanında kalmayıp mülteci desteği, afetle mücadele, eğitim ve spor alanlarına da genişlediğini vurgulayarak, "Anadolu Arkeoloji Enstitüsünün yıllarını verdiği araştırma ve insan kaynakları yetiştirme çalışmaları, iki ülke arasındaki ortaklığın son derece başarılı bir örneğidir. Japonya ve Türkiye iki devlet, tek yürektir." dedi.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ise Sabancı Topluluğu'nun Japonya ve Japon şirketleriyle birlikteliğinin 1974-1975'te başladığını ve ortaklıklarının hala başarıyla devam ettiğini hatırlattı.
Ülkeler arasındaki ilişkillerin güçlenmesi için ekonomik ilişkilerin yanı sıra diplomatik ilişkilerin de önem taşıdığına işaret eden Sabancı, "İki ülke arasındaki dostluk köprüsünü sağlamlaştıran, derinleştiren ise esasında kültür ve sanattır. Daha kalıcı, daha uzun vadeli ilişkiler... Birbirimizin geçmişini ve bugününü anladıkça ilişkilerimiz güçlenir, ortak bir gelecekten bahsetmek ancak o zaman mümkün olabilir. Bu nedenle Türkiye ve Japonya'nın kültürlerini yakınlaştıran her adımı çok değerli buluyorum. 1985 yılında başlayan çalışmalarla sadece bir arkeoloji müzesi kazanılmadı, iki ülkenin dostluğu bir dünya mirasını gün ışığına çıkardı." diye konuştu.
Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık da Japonya'nın Türkiye ile yakınlaşmasının siyasi ve ticari ilişkilerin yanı sıra, kültürel ve tarihi olarak pek çok işbirliğinin gelişmesine sebep olduğunu belirterek, Kalehöyük'teki kazıların Anadolu'nun kültür birikimine önemli katkı sağladığını ve bu kültürün dünyaya tanıtılmasında önemli rol oynadığını söyledi.
Çalık, "Dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, medeniyetlerin kesişim noktası olan ülkemizin ve kültür hazineleriyle göz kamaştıran Anadolu'muzun tarihi değerlerinin ve arkeolojik gelişiminin desteklenmesi için ilk adımı atan Prens Mikasa'yı ve bir sonraki nesil olarak bu çalışmaları ara vermeden sürdüren Prens Tomohito'yu minnetle anıyorum." dedi.
Prens Mikasa Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sachihiro Omura, 47 yıldır Türkiye'de bulunduğunu belirterek, kazı çalışmalarının tarihine ilişkin bilgi verdi.
Konuşmaların ardından Ahmet Çalık, Japonya Prensesi Akiko Mikasa'ya bir plaket takdim etti. Daha sonra katılımcılar, fotoğraf çektirdi.
Andaç Hongur- AA