Anasayfa / Arkeoloji / Türkiye

Prof. Dr. Necmi Karul: Göbeklitepe arkeoloji kazıları tarih yazımındaki yanlışları düzeltti

Taş Tepeler Projesi Başkanı arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul, "Göbeklitepe'deki arkeoloji kazılarının bulguları, tarım ve hayvancılığın yerleşikliğin nedeni değil sonucu olduğunu, 12 bin yıl önce yaşayan toplulukların sadece hayatta kalma mücadelesi vermediğini, mimarlıkta, teknolojide ve sanatta da gelişmiş bir toplum olduğunu ortaya koyuyor" açıklamasında bulundu.

 

Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesi sınırlarında kırsal Örencik Mahallesi yakınlarında keşfedilen Göbeklitepe'deki bulgular tarihi değiştiren bulgular ortaya çıkartmayı sürdürüyor. 

Şanlıurfa Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki Örencik Mahallesi'ndeki alanda ilk arkeolojik inceleme 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinin ortaklaşa yaptığı yüzey araştırması olmuş ama proje raporunda herhangi bir keşif söz konusu olmayıp, sadece potansiyel bir neolitik mezarlık olma ihtimali taşıdığı notu düşülmüştü.

Göbeklitepe Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından keşfedildi

Göbeklitepe'deki tarihi değiştiren asıl arkeolojik keşif 1995 yılında Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından alanı tarla olarak kullanan çiftçilerin getirdiği eserlerden yola çıkılarak gerçekleştirildi.. 1995 yıllında alanda Şanlıurfa Müze Müdürlüğü'nün denetiminde, Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. Harald Hauptmann'ın başkanlığında kazılara başlandı. Daha sonra Kazı Başkanlığını ölene dek merhum Prof. Dr. Klaus Schmidt devraldı. 

UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de dahil edilen Göbeklitepe'deki kazılarda elde edilen sonuçlar hem dünyanın ilgisini bu alana çekti hem de tarih yazımını değiştirecek veriler ortaya koydu.

Prof. Dr. Karul: Kamusal özellik taşıyan anıtsal yapılar arkeoloji camiasında büyük etki yarattı.

Günümüzde Göbeklitepe Arkeoloji Kazı Başkanı olan Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1995'te başlayan kazılarla Göbeklitepe'nin neolitik çağın anıtsal yapılarını barındırdığının ortaya çıktığını belirterek, kazılarda, M.Ö. 9600'lü yıllar ile 8200'lü yıllar arasına tarihlenen yaklaşık 1500 yıllık süreci yansıtan yerleşim katmanlarının kısmen açığa çıkarıldığını söyledi. 

Karul, "Burada kamusal özellik taşıyan anıtsal yapılar olması arkeoloji camiasında büyük etki yarattı. Göbeklitepe'nin içerisinde insanların günlük hayatlarını sürdürdükleri konutların da olduğu kamusal yapıların olması, dolayısıyla buraların insanların bir araya geldikleri inançlarla ilgili bir yer olmasından öte bir yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşıldı.

Nitekim 2021'de Taş Tepeler ile bu bölgedeki Neolitik çağ araştırmaları daha geniş bir bölgeye yayıldığında da benzer sonuçlarla karşılaştık. Bugün Harran Ovası'nın etrafında çok sayıdaki çağdaş yerleşmede yine özel kamusal yapılar ile konutları bir arada gördüğümüz yerleşim yerleri açığa çıkardık. Göbeklitepe'nin bunların içerisindeki en önemli farkı, bu döneme ilişkin sonraki süreçteki araştırmaları tetikleyen bir yönü oldu. Bunun da başında özellikle buradaki anıtsal yapıların, onlar içerisindeki T biçimi dikili taşlar ve daha da önemlisi T biçimdeki taşların üzerindeki sembollerin varlığı... Bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman bize 12 bin yıl önceki insanın mimarlıkta, teknolojide, sanatta ne kadar ileri toplumlar olduğunu gösterdi diyebiliriz." dedi.

Tarım ve hayvancılık yerleşik hayata geçişin nedeni değil sonucu

Karul, Taş Tepeler Projesi kapsamında Göbeklitepe ve çağdaş alanlarda yürütülen çalışmalarda elde edilen bilgilerle, o dönemdeki yaşama ilişkin önceki düşüncelerin aksine sonuçlara ulaştıklarını, avcı-toplayıcı bir yaşam süren toplulukların yerleşik yaşamı benimsediklerini gördüklerini anlattı.

Yerleşik hayata geçilmesine rağmen bu toplulukların henüz tarım ve hayvancılığı bilmediğinin anlaşıldığını vurgulayan Karul, Göbeklitepe'de yerleşiklikle beraber çevredeki kaynakların daha etkin bir şekilde değerlendirildiğinin görüldüğüne işaret etti.

Dönemin ileri aşamalarında bitki yetiştiriciliği ve hayvan evcilleştirme denemeleriyle karşılaştıklarına dikkati çeken Karul, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yerleşikliğin hemen ardından bitkileri tarıma aldıklarını ve hayvanları evcilleştirdiklerini görüyoruz. Dolayısıyla Göbeklitepe ve benzeri yerlerde yerleşiklikle başlayan süreç, bugünkü toplumsal düzenin temelindeki en önemli girdi olan üretici yaşamın da başlangıcını gördüğümüz bir yer olarak arkeoloji tarihçesinde önemli bir yer tuttu.

"Göbeklitepe'yi önemli kılan, geçmişe bakış açımızın, algımızın ne kadar yanlış olduğunu göstermesi"

 

Göbeklitepe'yi bu kadar önemli yapan, toplumun büyük bir kısmının ilgisini çeken, dünya ölçeğinde ilgisini çeken şey, bizim geçmişe bakış açımızın, algımızın ne kadar yanlış olduğunu adeta gözler önüne sermesi. Başka bir ifadeyle de yüzümüze vurması oldu.

Bunu nasıl biraz daha açıklayabiliriz derseniz, Göbeklitepe gibi yerlerin özellikle geçmişteki toplumların ilkel, az gelişmiş toplumlar olduğu algısını köklü bir şekilde değiştirdiğini anlıyoruz. Modern insan geçmişe ilerlemiş bir şekilde bakar ve geçmişi düşündüğünde de kendisi zamanın sonunda olduğu için kendisini geçmişe göre en gelişmiş bireyler, insanlar ve toplumlar olarak algılar. Göbeklitepe bize 12 bin yıl önce burada yaşayan insanların anıtsal mimariler yapabilen, bir araya gelip bu yapıların içerisinde meclisler kuran ve o dikili taşları, onların üzerindeki ağırlıklı hayvan betimleriyle oluşturdukları sahneleri işleyebilen ve bunlarla birtakım mitolojik hikayeleri yaşamlarının bir parçası haline getiren topluluklar olduğunu gösterdi.
Böyle düşünüldüğünde 12 bin yıl önce Göbeklitepe'deki insanın bugünkü toplumdan hiç de geri kalmayacak yönlerinin, sanatçılarının, hikaye anlatıcılarının olduğunu, o hikayeleri bu dikili taşların üzerine işleyebilecek sanatkarların, bu binaları yapan, tasarlayan o dönemin mimarları ve ustaları olduğunu gösterdi. Bizim bugünkü bakış açımızın geçmişi ne kadar küçümseyici olduğunu da yüzümüze vurmuş oldu diyebiliriz."

Göbeklitepe ve çağdaşı alanlardaki arkeolojik bulgular tarih yazımını değiştirdi

Göbeklitepe ve çağdaşı alanlardaki bulguların tarih yazımını değiştirebildiğini ifade eden Karul, şu bilgileri aktardı: "Tarih kitapları dünyanın hemen hemen her yerinde son yıllarda kuşkusuz değişiyordur. Özellikle yerleşikliğin nedeninin tarım ve hayvancılık olduğu düşünülürken Göbeklitepe ve çağdaşı yerler, yerleşikliğin nedeninin tarım ve hayvancılık değil, tarım ve hayvancılığın yerleşiminin bir sonucu olduğunu gösteren yerlerin başında geliyor. Bilginin değişmesi bakımından düşündüğümüzde en önemli dizilerden biri.
Yine okul kitaplarında geçmiş dönemdeki, 12 bin yıl önceki insanların yaşam mücadelesi vermekle sınırlı bir hayat sürdürdükleri algısı var. İnsanların mağaralarda yaşadığı ve zorluklar içerisinde yaşadığı gibi bir algı vardı. Göbeklitepe'de bunun ne kadar gerçek dışı olduğunu, 12 bin yıl önceki insanların becerilerinin, başarılarının her anlamda, teknolojide, mimarlıkta ne kadar üst düzeyde olduğunu gösterdiğini de rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Böyle bakıldığında tarih yazımındaki yanlışları büyük bir oranda düzelten arkeolojik keşiflerin başında geliyor diyebiliriz."

Eşber Ayaydın - AA