Anasayfa / Kütüphane / Sözlük

Ribât nedir? Ribatlar hangi amaçla kullanılmışlardır?

İlk yıllarında cihat amaçlı sınır karakolları olarak kullanılan ribatlar, zamanla değişik amaçlara hizmet etmişlerdir. Kimi kervansaray, kimi tekke ve medrese binası, kimi ise kadın sığınma evi olmuştur.

 

Sınır boyları ve stratejik mevkilerde önceleri askerî amaçlı müstahkem alanlardır. İslamiyetin ilk yıllarında sınır karakolları denenilebilecek türden savaşta kullanılan hayvanların bağlandığı çitler ile savaşa gidenlerin konakladığı basit çadırlardan ibaret olan ribâtlar giderek müstahkem yapılara dönüştü. Zamanla kalelere de ribat denilmeye başlandı. Sınırlar genişledikçe sayıları artan ribatların zamanla işlevleri de değişmeye başladı. Çoğunluğu vakıflarla idare edilen ribat denilen binalar içerisinde barınanların her türlü ihtiyacını karşılayabilecek konfora sahip oldular.

Zamanla savaş işlevini yitiren ribatlar, bulundukları coğrafyanın şartlarına göre, kervensaray, tekke ve medrese binalarına dönüştüler.

Ribat Arabça Rbt (rabata) kökünen türeyen bağ, bend anlamına gelir ki "bağlamak, sağlamlaştırmak, kollamak" filine karşılık gelir.  Arapça sözlükteki karşılığı “düşman saldırılarını önlemek için sınır boylarında nöbet tutmaktır.  

İslam'ın kusal Kitab Kuran'da ve İslam Peygamberinin hadislerinde de "din uğruna savaşmakla" bağlantılı kullanılan ribat kelimesi, önceleri sınır boylarında askerlerin atlarını bağlayıp nöbet tuttukları mekânlara ve buralarda inşa edilen müstahkem yapılara denilmiştir. İslamiyein ilk yıllarına cihad ve ribat birbirinden ayrılmayan iki kavramdı. Zamanla sınır şehirleri de ribât kavramı içine girmiştir.

Cihad için kullanılan binek hayvanlarının bağlandığı ve murâbıtların konakladığı çadırlardan oluşa ribâtlar önce Bizans’a karşı Suriye ve Kuzey Afrika sahillerinde inşa edildi.  Halife Osman zamanında özellikle Bizans saldırılarına açık Suriye ve Mağrib sahillerinde Bizans’tan kalma kalelerin yanı sıra ribat denilen yeni askerî binalar inşa edildi.

Kuzey Afrika’nın fethinin ardından Akdeniz sahilinin güvenliği için kullanılan kalelere de ribât denildi.

Mâverâünnehir’de ticaret yolları üzerindeki menziller ve Türkistan’daki koruma duvarlarıyla çevrili çiftlikler askerî amaçla kullanılırken sınır boylarına ribâtlar inşa edildi.

Filistin sahillerinde yaptırılan ribâtlar müslüman esirlerin kurtarılması amacıyla da kullanılmıştır. Ribâtların kulelerinden müslüman esirleri taşıyan hıristiyan gemileri gözetlenir, esirler yakınları tarafından fidye ödenerek kurtarılırdı.  Ribâtlar aynı zamanda saldırıya uğrayan gemiler için sığınaktı.

Ribâtlarda bu yıllarda askerî eğitimin yanı sıra ibadete ve dini, zanatsal ve bilimsel eğitime önem verilmeye başlandı. Murâbıtûn denilen gönüllü askerler askerî eğitim dışında bu tarz eğitimler de alırdı.

İran ve Mâverâünnehir bölgesindeki ribâtlar, muhtemelen IX. yüzyılın sonlarından itibaren askerî karakterlerini kaybedip dinî ve tasavvufî bir karaktere büründü.  Tasavvufun gelişmesi ribâtlara yeni işlev kazandırdı ve ribâtlar giderek birer tekke ve zâviyeye dönüştü. Bir kısım ribatlar medrese olarak da kullanımıştır.

Ticaret yolları üzerindeki geçitlerde inşa edilen ribâtlar ise bölgede İslâmlaşma’nın tamamlanmasından sonra kervanların yol güvenliğini ve konaklama ihtiyaçlarını sağlamaya yönelik birer kervansaraya dönüştü. En erken Türk kervansarayı, Gazneli Mahmud’un emriyle Serahs yolu üzerinde Meşhed yakınında yaptırılan Ribât-ı Mâhî / Ribât-ı Çâhe’dir. Büyük Selçuklular döneminde İran’da kervansaray tipinde birçok ribât inşa edildi. Hükümdarların yanında devlet adamları ve büyük tüccarlar çok sayıda ribât yaptırıp buralara vakıflar tahsis ettiler. Anadolu Selçukluları’nda da bu uygulama devam etti. İlhanlı hükümdarları ve devlet adamları büyük yollar üzerinde ribât adı verilen kervansaraylar yaptırdılar.

Ribâtların nitelik değiştirmesiyle Hicaz, Irak, Mısır, Suriye ve Filistin’de ribât kelimesi “dervişlere mahsus zâviye-hankah, yolcuları, kimsesizleri, hacıları barındıran misafirhane” anlamında kullanılmaya başlandı.

Mısır tarihçileri ribâtları zâviye ve hankahlardan ayrı olarak zikretmişler, ancak aralarındaki farklara işaret etmemişlerdir. 

Ribatların değişen işlevleri arasında şüphesiz en ilginci ilk kadın sığınma evlerine dönüşmeleriydi. Ribât aynı zamanda eşlerinden ayrılan kadınların barınağı idi. Mekke, Kahire, Bağdat ve Dımaşk gibi büyük şehirlerde de kadınlara mahsus ribâtlar vardı.