Roma veya Rome
Roma veya Rome neresidir?
1. Roma: Roma şehrinin kurucu kahramanı üstüne kaynaklar birbirini tutmaz.
Birine göre Odysseus Kirke ile yaşadığı sırada ondan birkaç çocuğu olmuş, bunların biri de Roma şehrine adını veren Romos'muş. Daha güvenilir bir kaynak kurucu olarak Roma adlı bir kız gösterir. Aeneas'la Odysseus bir arada Latium kıyılarına vardıklarında yanlarında getirdikleri Troyalı esirler arasında Roma adlı biri varmış. Denizlerde sürüklenmekten bıkmış, usanmış olan bu kız öbür esirleri gemileri ateşe vermeye kandırmış, böylece yolculuk sona ermiş ve göçmenler de Palatinus tepesinin eteğine yerleşerek ilk Roma şehrinin temellerini atmışlar. Bundan dolayı da Roma hem şehrin adı olmuş, hem de bir tanrıça gibi saygı görmüş. Bu efsanenin politik nedenlerle kurulduğu besbelli.
2. Roma veya Rome: İtalya’nın batısında, Tiren Denizi’nden 24 km. içeride yer alan antik şehir.
Orta İtalya’nın en büyük nehri olan Tiberis’i (Tiber Nehri) geçmek için en uygun noktayı sunan adacık Roma kentinin kuruluşunda çok önemli rol oynamıştır, zira Kuzey İtalya’dan gelen trafik için burası çok uygun bir mola yeriydi.
Kentin kuruluşu çeşitli inanç ve efsanelere konu olmuştur. Yedi Tepe üzerine kurulmuş kentin tarihi bizzat Romalılarca Anadolu kökenine bağlanır.
Efsaneye göre Troia kral soyundan gelen Aeneas Latium kralının kızı Lavinia’yla evlenmiş, onun soyundan gelen Romulus ile Remus/ Romus Roma şehrini kurmuşlardır.
Roma’nın bulunduğu bölge yaklaşık MÖ 1500’lerde yerleşime açılmakla birlikte, bölgedeki ilk kalıcı yerleşme MÖ yaklaşık 1000’de kuruldu.
Bu dönemde Latince konuşan kavimler Tiber Nehrinin güneyine yerleştiler.
Hint-Avrupa kökenli bu halklar tarafından MÖ 8. yüzyılda önce Palatinus ve Aventinus, daha sonra da Esquilinus ve Quirinalis tepelerinde ayrı ayrı köyler kuruldu.
Varrû’nun önerisiyle kentin kuruluş tarihi MÖ 753 olarak kabul edilmiştir. Bu dönemin Roma’sında Etrüsk kültürüne ait izlerle sıklıkla karşılaşılır.
Roma’nın ilk kralları arasında Etrüsk kökenli olanlar da vardı.
Yaklaşık olarak MÖ 600’de Roma başlıca rakibi Alba Longa’yı ele geçirerek bölgede tek bir siyasal yönetim altında birleşmiş güçlü bir kent olarak boy gösterdi.
Yaklaşık MÖ 510’larda Etrüsk etkisinden kurtuldu ve cumhuriyet idaresine dönüştü.
Her yıl seçilen eş yetkili iki konsül kentin yönetiminden sorumluydu.
MÖ 396’da ’Veii’yi yenerek önemli bir rakibini daha egemenliği altına aldı.
MÖ 390’larda kent Kelt kavimlerinin yağmasına maruz kaldı. Ancak buna rağmen MÖ 3. yüzyıla gelindiğinde Roma komşuları Samnitler, Etrüskler ve Sabinleri yenmiş, Floransa’dan İtalya’nın en güney ucuna dek tüm yarımadayı kontrolüne almış bir konumdaydı.
MÖ 312’de inşa edilen ve Roma’yı Güney İtalya’ya bağlayan Via Appia (Roma Yolları) yolu bu egemenliği pekiştiren bir etken olmuştur.
Kentin sorunlarıyla planlı bir şekilde ilgilenen ilk yönetici Iulius Caesar olmuştur.
Kanallarla Tiber Irmağı’nın akışını düzenletti, Campus Martius’u yaptırdı.
MÖ 1. yüzyılın sonundaki nüfus tahminleri 600.000 ile 1.250.000 arasında değişir.
MS 1. yüzyılın sonlarıyla 2. yüzyılın başlarında en parlak dönemini yaşadı.
İlk imparator Augustus tuğladan bir kenti devralıp onu mermerden bir kente dönüştürmüş olmakla övünür.
Bir başka imar hareketi Nero döneminde yaşandı. MS 64’teki yangından sonra Nero kenti yeniden inşa ettirdi, kalıntıları günümüze kadar ulaşan ünlü Altın Ev’i yaptırdı.
Marcus Aurelius’un hükümdarlığı sırasında ortaya çıkan veba salgını kent nüfusunun azalmasına yol açarken, salgını izleyen ekonomik bunalım kentin bir gerileme dönemine girmesine neden oldu.
MS 4. yüzyılın ikinci yarısında başlyan göçebe kabilelerin saldırıları Alarik önderliğindeki Gotların MS 4l0’da Roma’yı yağmalaması ile zirveye ulaştı. Dünyanın merkezi sayılan bir kentin yağmalanması o çağda yaşayanlarda büyük psikolojik yıkım gerçekleştirdi. Öyle ki Eusebios Hieronimus dünyanın sonunun yakın olduğunu bile düşünmüştür.
İzleyen dönemde Roma kenti önem ve görkem açısından liderliği Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti Konstantinopolis’e kaptırdı.