Saggarios: Sangarius
Saggarios nedir? Sangarius nedir? Saggarios kimdir
Saggarios (Sangarius); Yunan Mitolojisi'ndeki nehir tanrısı ve günümüzdeki Sakarya Nehri'nn antik dönemdeki adıdır. Saggarios Antik Yunanca kökenlidir ancak asıl kökenin Sankara/Sangara kelimesine dayandığını savunanlar da vardır. Bilge Umar’ın iddiasına göre bu isim Luvi kökenlildir ve “Kutsal ve Güzel” anlamlarına gelen “Swa” ön takısı almıştır. S(wa)-Anka-(u)ra... Ki Umar'a göre Ankara adı da bu kökene dayanmaktadır.. Sangariosuna adı Frigya (Phyrigia) bölgesine ait birçok mitolojik hikayede geçmektedir.
Nehir Tanrısı Saggarios; Bütün ırmak tanrıları gibi Okeanos ile Tethys'in oğludur. Troya kraliçesi Hekabe'nin babasıdır ve aynı zamanda Athena'ya flüt çalmasını öğreten tanrıdır.
Pausanias'ın naklettiği ana tanrıça Kybele'nin Pessinus'taki kültüne ilişkin Agdistis efsanesi'ne göre; Zeus bir gece düş görerek tohumlarını yeryüzüne serper. Tohumlardan Agdistis doğar. Hem kadın, hem erkek özeşşiği taşıyan çift cinsiyetli yaratıktan ürken tanrılar onun erkeklik uzvunu kesip atarlar, uzuvdan bir badem ağacı meydana gelir, ırmak tanrı Sangarios'un (Sakarya) kızı bu ağaçtan bir badem koparıp göğsüne saklar, bundan gebe kalarak Attes (Attis) adlı bir oğlan doğurur. Öykünün sonrasını bilmeyenler ilgili başlıklarımızdan yardım alabilirler...
Efsanenin bir diğer varyantına göre ise Phyrgia sınırlarında yer alan Kibele'ye tapınılan Agdos adlı bir kaya varmış. Kşbele'ye aşık olan Zeus, onunla birleşmeyi başaramayınca tohumunu o kayanın üstüne bırakmış. Bu tohumdan öift cinsiyetli Agdistis doğmuş... Dionysos, Agdistis'i sarhoş ederek erkekliklik organını kesmiş. Onun attığu uzuvdan bir badem ağacı çıkmış, onun meyvesini Sangarios ırmağının kızı Nana göğsüne almış, gebe kalıp Attes'i doğurmuş. Sangarios Nana'ya çocuğu dağa bırakmasını buyurmuş. Bebek gelen geçenin ilgisini çekmiş, onu bir tekenin sütüyle beslemişler, tekenin sütü olamayacağı halde, adının Phrygia dilinde teke anlamına gelen "attagus" teke ile ilişkisini göstermektedir. Agdistis ile Kybele ikisi birden gönül vermişler bu güzel delikanlıya, ama Phrygia kralı Midas onu kendi kızına almak istiyormuş. Derken Agdistis Attes'i çıldırtmış, delikanlı bir çam ağacının dibinde erkekliğini keserek can vermiş. Kybele tanrıça onu gömmüş, toprağa akan kanından biten menekşeler dibinde öldüğü çamı çepeçevre sarmışlar. Midas'ın kızı da umutsuzluğa düşerek canınakıymış, Kybele onu da gömmüş ve onun mezarı üstünde de menekşeler bitmiş. Ayrıca mezarı üstünde bir badem ağacı büyümüş. Agdistis Zeus'a yalvarmış Attis'in bedeni hiç bozulmadan kalsın, çürümesin diye, Zeus da bu dileğini yerine getirmiş. Attis'in saçları büyümeye, küçük parmağı da oynamaya devam edecekmiş. Bu sözü aldıktan sonra Agdistis sevgilisinin ölüsünü Pessinus'a götürmüş, orada gömmüş ve anısına bir bayram ile bir rahip heyeti kurmuş.
Halikarnas Balıkçısı'nın aktardığı Sangarios (Sakarya) ırmağının kızı Agdistis efsanesi de benzerlik içermektedir... Sakarya ırmağının kızı, su perisi Nana, sıcak bir günün akşamı serinlemek için, kendini Sakarya suyuna atmış. Şıpır şıpır yıkanırken, bir badem ağacının dalı üzerine eğilmiş. Su perisi bademi kırıp soymuş. Beyaz badem içini yemeden önce, her nedense, badem içinin aklığını, teninin aklığı üzerine tutmuş. Badem içini, yumuşak iki göğsü arasında tutarken, hayret ve hayranlıkla bakakalan gözleri önünde tuhaf bir şeyler olmaya bağlamış: Sanki badem içinin ve göğsünün aklığı eriyerek birbirine karışmaya koyulmuş. Nana böyle bakadururken, içine tatlı bir baygınlık yayılmış. O sıralarda güneş, pembe pembe batmaktaymış, bütün dünya pespembe bir boşluk olmuş. Uyandığında yıldızlar pırıl pırılmış. Tatlı tatlı esnerken, gebe kalmış olduğunun farkına varmış. Dokuz ay sonra, yüzüne; bakılmayacak güzellikte bir oğlan doğurmuş".
Bir diğer efsaneye göre de Nikaia, Sangarios ile Kybele'nin kızıdır....