Samsun Tarihi Eser Envanteri
Samsun Tarihi Eser Envanteri
Müzeler
◦ Müzeler ve Örenyerleri
◦ Doğal Sit Alanları
◦ Camiler, Türbeler, Kiliseler
◾ Tayyar Paşa Camii
◾ Göğceli camii
◾ Taşlı Çeşme
◾ Nuri İbrahim Camii
◾ Hüseyin Bey Çeşmesi
◾ Çınaralan Camii
◦ İmaretler, Hamamlar
◦ Hanlar, Bedestenler
◦ Anıtlar
◦ Korunan Alanlar
◦ Kaplıcalar
◦ Plajlar
◦ Mesire Yerleri
◦ Sportif Etkinlikler
◦ Bandırma Vapuru
◾ Bandırma Resim Galerisi
◦ Tarihi Bedesten
◦ Kaya Mezarları
◦ Bafra Baraj Gölleri
◦ Diğer Höyükler
◦ Kabaceviz Şelaleleri
Sit Alanları
AMİSOS ANTİK KENTİ: Bugünkü şehrin kuzeybatısında yer alan Cedit Mahallesinin bulunduğu bölgedir.Amisos’un ilk adının Enete olduğu daha sonra MÖ. 6.y.y başlarında Miletoslular tarafından bu yerleşmenin zaptedilerek kolonize edildiği antik kaynaklar tarafından bildirilmektedir.Şehir Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinde de iskan edilmiştir.Sahra Sıhhıye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nın bulunduğu saha kentin akropol(yüksek şehir) bölümüdür.Son yıllarda Kalkanca , Karasamsun ve Baruthane Mahallelerinde Müze Müdürlüğünce yapılan Kurtarma Kazısı Çalışmalarında kentin Nekropol(Mezarlık) alanının buralara kadar genişlediği anlaşılmıştır.Bölge I. ve III. derece arkeolojik sit alanıdır.
Dündartepe Höyüğü (Öksürüktepe):Samsun Merkez Adalet Mahallesinde yer alan höyük tipi yerleşme, 1940-1941 yıllarında iki dönem kazılmış ve burada Kalkolitik çağ, İlk tunç çağı ile Hitit kültürüne ait belgeler ortaya çıkarılmıştır. Bu höyükte yerleşim tarihinin en son MÖ. 1700-1500 yıllarına ait olduğu anlaşılmıştır. I. ve II. derece arkeolojik sit alanıdır.
Höyüğün Öksürüktepe ve Dündartepe diye iki adı vardır. Bu adların birincisi tepede gömülü olan pir’in öksüren çocuklara tedavi etmesinden, ikincisi de Dündarlar yatağı olmasından ötürü verilmiştir.
Toptepe tümülüsleri: Hasköy'deki Toptepe tümülüsleri (Belediye Evleri Mahallesi'nde Samsun-Çarşamba Karayolunun üstünde yer alan biri büyük, diğeri küçük iki tepeden oluşmaktadır) II. derece arkeolojik sit alanı
Baruthane tümülüsleri: Samsun ili merkez Kalkanca Mahallesinde Samsun-Sinop karayolu üzerinde, şehir merkezinden dört kilometre uzaklıkta Baruthane mevkiinde yer alan Tümülüsler iki adet yığma tepe olup bunlar eski çağlarda soylu kişilerin gömüldüğü mezarlardır. Güney Tümülüs 15m. yüksekliğinde 40m. çapında olup içinde konglomera(yığışma) tabakasının oyulmasıyla oluşmuş iki odalı bir mezar bulunmaktadır. Kuzey Tümülüs ise 8m. yüksekliğinde 30m. çapındadır.Tepe altında konglomera tabakasının oyulmasıyla yapılmış arka arkaya sıralanan üç odadan ibaret bir mezar vardır.Bu Tümülüsler MÖ. 3.yy a tarihlenmektedir.I. derece arkeolojik sit alanıdır
Yolunuz tümülüslere düşerse bu tarihi tepenin hemen yanı başında hizmete açılan Amisos Cafe’de, Karadeniz manzarasına karşı yöresel tatları deneyebilirsiniz. Sizlere tavsiyem Karadeniz pidesi veya saç kavurma. Şehir merkezinden bölgeye minibüs ve otobüs var. Deniz manzarası keyfi yapmak isterseniz, Batı park sahilinden tepeye 320 metrelik bir teleferik ulaşımı da bulunuyor.
Akalan Kalesi: Samsun Merkez Çatmaoluk Köyü Yeniköy Mahallesinin güneyinde yüksek bir platonun dik yamacında kurulmuş kale tipi bir yerleşmedir. Etrafı yaklaşık 500m. uzunluğunda taş örgü bir surla çevrilidir. Geç Demir Çağına ait bir yerleşme olduğu anlaşılmıştır.I.derece arkeolojik sit alanıdır.
Tekkeköy Mağaraları: Samsun’un 14km. doğusunda Tekkeköy ilçesi sınırları içerinde yer alır. Fındıcak ve Çınarcık derelerinin suladığı vadi boyunca yükselen kaya kitlelerindeki büyüklü küçüklü sığınak ve mağaralar ile düz yerleşmelerin 1941 yılında yapılan kazı ve araştırmalar sonunda, Prehistorik ve Protohistorik Çağlara ait oldukları anlaşılmıştır. Çınarcık ve Fındıcak vadilerinin birleştiği yerde ve her iki vadiye hakim durumda bulunan bir kaya kitlesi ise “delikli kaya” adıyla bilinmektedir. Buranın bir Frig kalesi olduğu ileri sürülmektedir. I. derece arkeolojik sit alanıdır.
Kaledoruğu Höyüğü: Kavak ilçe merkezindeki höyük, adını üstündeki kaleden almıştır. Höyüğün uzunluğu 350m. genişliği 250m. yüksekliği de 25m.’ dir.1941 yılında yapılan kazılarda Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait belgeler ortaya çıkarılmıştır. I. ve II. derece arkeolojik sit alanıdır.
İkiztepe: Samsun ili Bafra ilçesinin 7km. kuzey batısındaki İkiztepe Köyü sınırları içerinde yer alan İkiztepe dört yükseltiden oluşur. Burada yapılan kazılar sonucunda Kalkolitik Çağ, Tunç Çağı ile Geçiş Çağı(Hitit öncesi) kültürleri tespit edilmiş, ayrıca İlk Tunç Çağı III’e tarihlenen bir mezarlık ile Tepe I’de İkiztepe’nin son kültür katında Tümülüs tipi iki odalı ve dromoslu anıt bir mezarın yer aldığı saptanmıştır. Bu mezarın Helenistik Çağa ait olduğu anlaşılmıştır.II. derece arkeolojik sit alanıdır.
Asarkale ve Kaya Mezarları:Kolay Beldesi, Asar Köyü yakınında yer alır.Kızılırmak’ın batı kenarında Bafra ovasını Anadolu’nun iç kısımlarına bağlayan vadiyi kontrol etmek için kurulmuş kale tipi bir yerleşmedir.Halen ayakta kalmış ve kayalara oturtulmuş savunma duvarları ile köşeli ve yuvarlak planlı kulelerin alt sıra taşlarının işçiliği, Asarkale’nin ilk defa Helenistik Çağda iskan edilmiş olduğunu gösterir.Duvarların üst sıra taşlar arasında görülen tuğla örgüsü de Orta Çağ’a(Bizans) aittir.
Asarkale’ye nehir seviyesinden batıya gittikçe dikleşen bir yamaç takip edilerek ulaşılır.Yamacın sonunda bir sur girişi yer alır.Teraslar halindeki Asarkale’de kayaya oyulmuş bir sarnıç ile yine kayaya oyularak açılmış merdivenli bir yer altı geçişi vardır.Asarkale’nin yakın çevresinde kayalara oyularak yapılmış 3 Anıt Mezar mevcuttur.Bu mezarlar Helenistik Döneme tarihlenmektedir.I. derece arkeolojik sit alanı ve I. ve II. derece Doğal Sit alanıdır.
Kızılırmak Deltası: Bafra’nın doğusundan batısına 60km. bir kıyı şeridine sahip deltada balık gölleri, kıyı kumulları, çorak adalar, kuru ve su basar çayırlar, sazlıklar, çamur düzlükleri ve tarım alanları yer almaktadır.Kızılırmak deltası kuş popülasyonu açısından da son derece önemli bir yerdir.I-II-III. derece doğal sit alanıdır.
Lerdüge Tümülüsleri: Havza ilçesinin 21 km. doğusunda Lerdüge döneminde beş tümülüs saptanmıştır. 1946 yılında başlatılan çalışmalarda çıkan buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndedir. 4 no'lu tümülüsün buluntularından ve mimari tekniğinden MÖ. 1-MS. 2. yüzyıl arasında kullanıldığı anlaşılmaktadır. Demir kenetlerle bağlanmış taş kapaktan oluşan girişten, tonoz örtülü dromosa (geçit) ve küçük bir kapıdan gömüt odasına girilmektedir. Kesme taştan tonoz örtülü gömüt odasının duvarları insan ve hayvan betimleri ile süslenmiştir. Betimler, bitkisel ve geometrik motiflerle çevrilidir. Altın süs gereçleri, tunç kandiller, çeşitli büyüklükte şişeler, tümülüste bulunan eşyalardır
Çal Köyü Tümülüsü; Vezirköprü'nün güneybatısında Çal köyündedir.
Yukarı Çal Köyü Tümülüsü: Vezirköprü'nün doğusunda yukarı Çal köyündedir.
Kületek Tümülüsü: İlçe'nin Kületek köyündedir.
Örenyeri Yerleşmesi: Köprü’nün kuzeydoğusunda yer alan Güder ve Boğazkoru köyleri hudutlarında yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağı Yerleşmeleri
Kızılcaören Yerleşmesi: Vezirköprü’nün güneydoğusunda yer alan Kızılcaören köyündedir. Roma ve Geç Antik Çağı Yerleşmeleri
Yağbasan Tümülüsü: İlçenin kuzeybatısında yer alamaktadır. Yağıbasan köyünün Çaltıcak mahallesi'nde 3 tümülüs mevcuttur.
Çeltek Tümülüsleri: Çeltek Köyü'nün güneybatısında 2 adet tümülüs mevcuttur.
Aşağı Narlı Tümülüsü: Aşağı Narlı köyünde olup, Doğantepenin güneydoğusundadır.
Avdan Köyü Tümülüsü: Avdan köyünün güney ve güneybatısında olmak üzere 2 adet tümülüs vardır.
Maltepe Tümülüsü: Köprübaşı'nın kuzeydoğusunda yer alan Boğazkoru köyündedir.
Tepeören Tümülüsü: Köprübaşı’nın kuzeybatısında yer alan Tepeören Köyündedir. Roma ve Geç Antik Çağı Yerleşmeleri.
Adatepe Yerleşmesi: Ada Tepe köyündedir. Roma ve Geç Antik Çağı Yerleşmeleri
Çöğe Köyü Yerleşmesi: Vezirköprü’nün kuzeybatısında yer alan Çöğe köyünün okulu önündedir. Roma ve Geç Antik Çağı Yerleşmeleri.
Kızılırmak Deltası (Balık Gölleri): İlçe sınırları içerisinde bulunan Kızılırmak'ın binlerce yıl Anadolu'dan sürükleyip getirdiği sedimenlerle oluşturduğu bereketli deltasında aynı zamanda ülkemizin en önemli sulak alan eko sistemlerinden biri olan Bafra Balık Gölleri de bulunur. Kızılırmak deltası, barındırdığı canlı türlerinin çeşitliliği; canlılar için zengin yaşam alanları bulundurması ve halen bozulmamış olan doğal yapısı ile ülkemizin uluslararası öneme sahip ender sulak alanlarından biridir. Deltadaki kuş türlerinin çeşitliliği ve sayıları eko sistemin canlılar için ne denli zengin ve sağlıklı olduğunu gösterir. Karadeniz'i cephe göçü ile aşan küçük ötücüler ve su kuşlarının yanı sıra yırtıcılar, leylekler, turnalar ve balıklar için de, delta son derece önemli bir beslenme ve konaklama alanıdır. Bölgede Eko-Turizm olanakları son derece fazladır.
Simenit Gölleri: Terme tarafından denize akan bir çayın, arazinin çok düz olmasından dolayı denize dökülmeden önce geniş bir alana yayıldığı, iç içe göller oluşturduğu görülmektedir.
Hacı Osman Ormanı: Konumu: Orta Karadeniz Bölgesinde Samsun ili Çarşamba ilçesi Çınarlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.
Ulaşım: Samsun-Çarşamba devlet karayolunun 8. km.sindedir.
Özellikleri: Avrupa çapında çok sınırlı bir yayılışa sahip ve hızla ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan eşsiz bir alüvyal orman ekosistemidir. Dişbudak (Fraxinus excelsior),meşe(Quercus hartwissiana), dişbudak yapraklı kant ceviz (Pterocarya fraxinifolia), kayacık(Ostrya calpigoliya),kayacılar(Ulmus glabra), doğu gürgeni (Carpinus orientalis), akçaağaç (Acer canpestre)önemli bitki türlerini oluşturmaktadır.
Beslenme imkanlarının çok elverişli olması nedeniyle pek çok hayvan türünün barınmasına imkan sağlamaktadır. Köstebek, kaplumbağa ve gri balıkçıl gibi türler bulunmaktadır.
Bu özelliklerinin korunması amacıyla sahanın 86 hektarlık bölümü 1987 yılında Tabiatı Koruma Alanı olarak ayrılmıştır.
Saha ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda öncelik korumaya verilmiştir. Bu nedenle saha tel çitle çevrilmiştir. Ayrıca saha girişinde bir bekçi evi bulunmaktadır. Sahada yönlendirme levhaları mevcuttur.
Ayvacık
Osmanlılar zamanında Rum ve Ermenilerin yaşadığı bir köy olan Ayvacık'a Türkler Cumhuriyetten sonra yerleşmişlerdir. Bu nedenle ilçe köklü bir kültür yapısına sahip değildir. Varolan tarihi eserler ise Rum ve Ermeni istilasının yaşandığı dönemde yağmalanıp yok edilmiştir.
Havza
Lerdüge Tümülüsleri : Havza'nın 21.km doğusunda Lerdüge köyünde beş tümülüs saptanmıştır. 1946yılında başlatılan çalışmalarda çıkan buluntular Ankara Arkeoloji Müzesine gönderilmiştir.
Ortaya çıkartılan yapının, mimari tekniği ve diğer buluntulardan MÖ. 100- MS. 200 yılları arasında kullanıldığı anlaşılmıştır.
Mustafa Paşa Cami : Havza'nın imaret mahallesindedir. 1256 yılında yapılmıştır. Mustafa Paşa Türbesi: 1429 yılında yaptırılmıştır.
İmaret : Havza ilçe merkezinde imaret mahallesindedir. Amasya emirlerinden Atabeyzade Mustafa Beyin damadı Yörgüç Paşazade Mustafa Bey tarafından 1429 yılında yaptırılmıştır.
Kurt Köprüsü : Havza ilçesine bağlı Kayabaşı (Tahna) köyündedir. Kesin yapılış tarihi bilinmeyen köprünün Roma döneminde onarıldığı tahmin edilmektedir.
Gazi Konağı : M. Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele yıllarına Havza'da ikamet ettiği, o günkü adıyla Mesudiye Oteli'dir. Atatürk 25 Mayıstan 12 Haziran tarihine kadar burada kalmıştır.
İstasyon Binası : İki katlı olan yapı kesmetaştan inşa edilmiş olup çatısı Marsilya kiremiti ile örtülüdür.
Büyük Hamam (Vakıf Hamamı) : İmaret mahallesi, Hamam sokağında bulunan tarihi kaplıca; Bizans döneminde yapılmış olan eski yapı yıkılarak yerine yeniden inşa edilmiştir. Adeta Havza'nın sembolü haline gelen bu tarihi hamam vakıf kayıtlarına göre 1256 yılında Selçuklu sultanı II. Mesud tarafından yaptırılmıştır.
Küçük Hamam (Şifa Kaplıcası) : 1429 yılında Amasya Emiri Mustafa bey tarafından büyük hamama ilave olarak yaptırılmıştır. Bir havuzu olan bu hamam 50 kişi kapasiteli olup devamlı erkeklere açıktır.
Maarif Hamamı : İmaret mahallesi Hamam sokağında Büyük hamamın 50 m. batısında yer almaktadır. II. Abdülhamit'in son dahiliye nazırı Maznun Paşazade Mehmet Memduh Paşa tarafından Sivas Valisi iken 1890-1894 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Üstünde bulunan özel banyolar ve otel kısmı yenidir.
İlkadım ilçesi
Tümülüs-Höyük ve Antik Yerleşim alanları :
* Cedit Mahallesi (Amisos) II. ve III. derece arkeolojik sit alanı.
* Kılıçdede Mahallesi'ndeki Dündartepe (Öksürük Tepe) I. ve II. derece arkeolojik sit alanı.
* Baruthane Tümülüsleri (Asfalt yolun solunda yer alan iki tepeden oluşmaktadır.) I. derece arkeolojik sit alanı.
* Samsun'un batısındaki Küplüce köyünde yer alan Dede üstü tepesi Demir Çağı Helenistik Roma ve Antik Çağı. Dini ve Kültürel Yapılar:
1. Büyük Camii
Ulu Camii, Hamiciye Camii gibi çeşitli adları da vardır. 9 Eylül 1884'te Batum' lu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır, Sultan Abdülaziz'in annesi tarafından onarımı yapılmıştır. Büyük avlu içinde yer alan cami, kesme tastan yapılmış çifte minarelidir. Çifte minaresi tek şerefelidir. Samsun'un en büyük camisidir.
2. Yalı Camii Buğday Pazarı'ndadır. 1312 yılında Sadik Bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır.
3. Pazar Camii Pazar Mahallesi'nde Hazinedar Zade Süleyman Pasa Vakıf ve hayratındandır. 14.yy. İlhanlı yapısıdır.
Çarşamba
İlçede ilk Tunç Çağı yerleşmeleri olan; Tepecik, Kilise Tepe, Tünbütepe Höyükleri vardır.
Çarşamba ilçe merkezi doğuyaka mezarlığı içinde yeralan Göğceli Cami Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. 1206 yıllarında yapıldığı tahmin edilen camiye 1335 yılında revak kısmı ilave edilmiştir. Cami tamamen ahşap olup, tekkatlıdır. Dış kısmı çok kalın ve yaklaşık 25 m. uzunluğundaki kalasların birbirine geçirilmesi ile yapılmıştır. Caminin en önemli özelliğinden biri yapımında hiç metal çivi kullanılmamış olmasıdır. Caminin etrafındaki mezarlık garipler mezarlığı olarak bilinmektedir. Cami tescil edilmiş tarih eserler kapsamındadır.
Çarşamba'da Osmanlılar döneminden kalma camiler de vardır. Bunlar; Rıdvan Bey Camii (1781), Abdullah Paşa Camii (1847), Değirmenbaşı Camii (1916), Yeni Keten Camii (19. yy sonları), Kanarya Camii'dir. Ayrıca Yaycılar Köyünde de 1619 tarihlerinde yapıldığı tahmin edilen yine ahşaptan Şeyh Habil Camii yer alır.
1931 yılında yapılmış, Çarşamba Köprüsü de, Cumhuriyet döneminin ilçeye en önemli armağanı olarak hala hizmet vermektedir.
Ladik
İlçenin tarihi M.Ö. 3000'lere uzansa da yöredeki arkeolojik alanlar da yeteri kadar araştırma yapılmamıştır. Bu arkeolojik alanlar; Çakılarası, İnkaya Mezar ve Ören Yeri, Kale Tepe, Dökme Tepe, Dedealtı, Köy İçi, Devşel Kaya, Tombul Tepe, Kilise Tepe, Kümbet höyükleridir. Ladik merkezinin güneyindeki tepede Ladik gölünün güney doğusunda bir kale kalıntısı da bulunmaktadır.
Ormanlık alanları, yaylaları ve şifalı sularıyla, Osmanlılar döneminde, Amasya'da yaşayan şehzadelerin ve ileri gelenlerin yazın safiye yeri olarak kullandıkları ilçede; yazlık saraylar, camiler, çarşılar, hamamlar vb. gibi bir çok eser yaptırılmıştır. Fakat bu eserlerin çoğu 1943 depremiyle yıkıntı haline gelmiştir.
Bu gün ayakta kalan eserlerden bazıları şunlardır:
Saat Kulesi: 1889 yılında inşa ettirilmiştir. 1943 depreminde büyük hasar görmesine karşın aslına uygun olarak tekrar yaptırılmıştır.
Bülbül Hatun Camii: II. Beyazıt'ın karısı Bülbül Hatun tarafından yaptırılmıştır. Depremde yıkılan cami aslına uygun olarak onarılmıştır.
Avcı Sultan Mehmet Camii: IV. Avcı Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Depremde tamamen yıkılan cami aynı yerine tekrar inşa edilmiştir.
Kümbet : Bir adı da Sadullah Sunullah Paşa Türbesidir. Kümbet bir Osmanlı eseridir.
Seyit Ahmet Kebir Türbesi: Selçuklu döneminin kumandanlarından Seyit Ahmet Kebir Ladik'te yapmış olduğu savaşta ölünce isteği üzerine bu türbeye gömülmüştür.
Salıpazarı
Garpu Kalesi: Cevizli - Konakören köyleri arasında yer almaktadır. M. Ö. 7. yy'a ait olduğu ileri sürülmektedir. Bir rivayete göre Amazonlara aittir. Klasik anlamda bir kaleye benzememektedir. Giriş kapısı kayadan oyularak, yukarı çıkma merdivenler ise kayaları yontmak suretiyle yapılmıştır. Kalede üzeri taşla kapatılmış iki kuyu bulunur.
Değirmen: Gökçeli mahallesinde 500 yıllık bir değirmen vardır. Kesme taştan yapılmış olan kemeri hala yıkılmamıştır. Bugün yine un değirmeni olarak faaliyet göstermektedir.
Cami: Çatak Ahmet Ağa köyündeki (Gökçeli Mh.) 105 senelik bir camidir. Ayrıca Yeşilköyü, Kayadibi, Kızılot köylerinde de 300 - 400 senelik ahşap camiler vardır.
Türbeler: Samzama kadem ve Topal Hacı türbeleri vardır. Halk tarafından çok saygı gösterilip, evliya kabul edilen kişilere aitti.
Alaçam
İlçede Sivritepe, Elçitepe, Gökçeboğaztepe ve Dedetepe höyükleri bulunmaktadır. Sivritepe, Dedetepe, Gökçeboğaztepe de Hitit dönemine ait yerleşmeler tespit edilmiştir. Gökçeboğaztepedeki kazılar 1955 yılında yapılmıştır. Ayrıca Sivritepede yapılan kazılarda Milezyenlere (Miletoslular- Miletliler) ait olduğu belirtilen çanaklar, çömlekler bulunmuştur. Birde Yakakent ve Alaçam'ın güneyinde dağlık ve ormanlık alanda tarihi bir kale yeralmaktadır.
Alaçam'daki tarihi eserler arasında 1515 yılında Anadolu Beylerbeyi Şadi Bey tarafından yaptırılan Şadi Bey cami ve 1887 (Rumi 1303) yılında yapılmış Yeni Cami de sayılabilir.
Gezi ve Mesire Yerleri: İlçenin 2 km kuzeyinde deniz kıyısında temiz kumsalı, çınar, kavak ve taflan ağaçlarından oluşan güzel koruluğu ile Geyikkoşan mesire yeri yeralmaktadır.
Höyükler: İlçe merkezinin güney batısında yer alan Sivri Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı ile Demir ve Orta Çağ)
Yenice köyündeki Dede Tepe (İlk ve Orta Tunç Çağı)
Gökçe boğaz köyündeki Gökçe boğaz tepe veya Ali Osman Tepe (Kalkolitik, İlk ve Orta Tunç Çağı)
Alaçam İlçesindeki düz yerleşme ise ilçenin güney doğusunda yer alan Soğukcam veya Bedeş diye anılan köyün içinde saptanmıştır.
Asarcık: Tarihi değerler açısından çevre ilçelere nazaran pek zengin sayılmamakla birlikte ilçede günümüze kadar gelip, önemini yitirmemiş eserler vardır. Bunlar Kılavuzlu ve Gökgöl köyündeki camiler ve Ayaklıalan köyündeki tarihi kilise kalıntısıdır.
Gökgöl Camii: 1180 yılında ahşap olarak yapılmıştır. M. 1870 H. 1291 yılında ilk kez, 1970 yılında ise son kez tamir görmüştür.
Bafra: Bilinen geçmişi MÖ. 5000-4000 yıllarına dayanan ve günümüze kadar sürekli yerleşim yapıldığı anlaşılan Kızılırmak ağzı ve çevresi Tarihi ve Kültürel eserler bakımından yüklüce bir mirasa sahiptir.
1971 yılından itibaren İkiztepe köyü sınırlarında bulunan İkiz Tepe ören yeri ve çevrede yapılan yüzey araştırmalarında 57 höyük tip, düz yerleşim yeri, 25 antik çağ ile hemen sonrasına ait kalıntı, 48 tümülüs, 5 kaya mezarı, 3 mezarlık, 1 kale, 1 hamam, 1 köprü bulunmuştur. İkiztepe'de, elde edilen bulgular, burada Erken Hitit dönemine ait önemli bir kentin olduğunu belgelemektedir.
İkiztepe ören yerindeki en yüksek tepe ilk Tunç Çağı III. Zamanında (MÖ 2300-2100) mezarlık olarak kullanılmış. Eski Anadolu da bulunan mezarlıklardan en büyüğü olan bu mezarlıkta 623 adet mezar tespit edilmiştir.
İkiztepe ören yerindeki bu en yüksek tepe daha sonra Helenistik çağda (MÖ. 330-30) bir Tümülüs (Yığma Mezar) olarak da kullanılmıştır.
İkiztepe'de ortaya çıkartılan 6000 civarındaki, pişmiş toprak, kemik, boynuz, taş ve maden eserler Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
İkiztepe ören yeri, Kültür Bakanlığınca arkeolojik alan olarak tescil edilmiş ve kamulaştırılmıştır.
Kaleler :
Bafra'da Martı Kalesi ve Asar Kale olmak üzere iki kale kalıntısı vardır. Bunlardan Martı Kalesi harabe halindedir. Helenistik döneme aittir.
Asar Kale'de harabe halindedir. Kızılırmak vadisinde Ağsar köyünde bulunan kale MÖ. 1000 yıllarına tarihlenmiştir.
Paflagonya Kaya Mezarları: (MÖ. 700) da, Asar Kalesinin olduğu bölgede Kızılırmak vadisinde dikkat çeken tarihi yapılardır.
Camiler :
Büyük Cami (1670), Tayyar Paşa Cami (1869), Çarşı Cami(1865), Nuri İbrahim Cami (1887), Şeyhören Türbesi.
Hamamlar :
Yeni Şifa Hamamı (17.yy); Uzun hamam Bedesten; 17.yy da yapıldığı sanılmaktadır.
Çeşmeler :
Çeşme, Alibey Çeşmesi (1751), Hüseyin Bey Çeşmesi, Kadı Çeşmesi (1778), Mescit Çeşmesi (1840), Taşlı Çeşme, Camiler, Türbeler, Hamamlar, çeşmeler ve Bedesten Osmanlı dönemine ait tarihi yapılardır.
Kavak:
Kale Doruğu Höyüğü
Danabasan Tepesi (Höyük)
Dingilkalecik Tepe
Yaşar Doğu Evi
Güney Tepesi
Dere Camii
Bekdemir Köyü Ahşap Camii
Yeni Camii
Yörgüç Paşa ( Çarşı ) Camii
Çakallı Taşhan
19 Mayıs
Yörükler Tümülüsü: Yörükler belediyesinin yakında bulunan tümülüs Roma döneminin kültürünü yansıtmaktadır.
Yörükler Hamamı: Yörükler belediyesinde ve Balık gölünün yakınında yer alan hamam 19 yy. Osmanlı eseridir.
Şeyh Bek Türbesi: Orta Asya'dan ilçeye Türkmenlerin göç ettiği dönemde yapılmış bir türbedir.
Gezi ve Mesire Yerleri:
İlçenin güneyinde yer alan en yüksek tepesindeki Nebyan Ormanları ve çevresi gezi ve mesire yeri olarak ideal olması yanında, ilçede yapılan yayla şenliklerine de mekan oluşturmaktadır.
İlçenin kuzeyindeki Yörükler mevkiinde ise bölgenin en teniz denizi ve kumu yer almaktadır.
Ondokuzmayıs ilçesinin Kuzeyde Karadeniz kıyısında kalan toprakları Kızılırmak Deltası'nın doğu ucudur. Bu bölgede Balık Göllerinin bir bölümü yer alır. Bu göler ve çevresindeki sazlık ve bataklık arazi deltanın Sulak alanlarının bir kısmını oluşturur. Kızılırmak Deltası barındırdığı kuş varlığı ile ülkemize uluslararası platformda prestij sağlayacağı gibi, doğa turizmi, çevre eğitimi, bilimsel araştırma vb. gibi konularda çok büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Tekkeköy: Tekkeköy Ören Yerleri : Hitit ve tunç çağı dönemlerine ait buluntular ele geçmiştir. Bu buluntulardan; çarkta çekilmiş deve tüyü, al renkli keramikler çoğunluktadır. Burada bulunan mezarların ilk Tunç çağına ait olduğu saptanmıştır. Bu mezarlardan çıkan eşyaların Anadolu da bir benzerine daha rastlanmadığı belirtilmektedir.
Tekkeköy Mağaraları : Kalkolitik dönemi sergileyen yerleşim yerleridir. Bu mağaralar doğal oluşmuş ufak mağaraların genişletilerek ve oyularak iskan edilmesi sonucu meydana gelmiştir.
Şeyh Yusuf Zeynüddin Camii ve Türbesi : Şeyh Yusuf Zeynüddin, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında yaşamış büyük İslam velisidir. Gavs-ı Azan Şeyh Abdülkadir-i Ceylani Hazretlerinin torunudur. Camii kendisi tarafından 1285 yılında yapılmıştır. Türbesi ise bu caminin bahçesinde yer almaktadır.
Terme: Tarihi M.Ö. 1000 yıllarına kadar uzanan ilçede efsanevi kadın savaşçılar Amazonların yaşadığı bir çok tarihçi ve coğrafyacı tarafından ileri sürülmektedir.
Amozanların; yerleşmiş olduğu alanlar kaynaklarda Karadeniz kıyıları olarak tanımlanmaktadır. Özellikle Thermodon (Terme Çayı) kıyısında Themiskyra kentini kurmuş oldukları bilinmektedir. Themiskyra kentinin Terme ile Ordu arasında olduğu sanılmaktadır. Bir çok efsanede adları geçen Amazonlar sadece kadınlardan oluşan bir topluluktu. Savaşmayı çok seven ve savaşçı olarak ün yapmışlardı. Tarihin ilginç ve çekici savaş kadınları amazonlar, güzel sanatlara da konu olmuşlardır. M.Ö. 5.yy'da yapılan Amazon kadını heykelleri günümüze kadar ulaşmıştır. Berlin ve Roma Caputoline müzelerindeki Yaralı Amazon Heykeli ve Vatikandaki Amasone Mattei Heykelleri bunların en ünlüleridir. Rubens'in ünlü Amazon Savaşçısı isimli tablosu da Amazonları konu alan sanat eserlerindendir. Sarayköy; de hamam kalıntıları ve su kemerleri vardır. Amazonların burada yaşadığı ileri sürülmektedir.
Pazar Camii; 1840'lı yıllarda yapıldığı tahmin edilen cami Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.
Cüneyd-i Bağdadi Türbesi; Terme ilçe merkezinin 10 km. güneyindeki Dibekli köyündedir. Halk arasında, Bağdat'ta yaşamış olanCüneyd-i Bağdadi'nin Türbesi olduğu inancı yaygındır. Fakat başka bir görüşe göre de; türbede Kubatoğullarından Cüneyt Bey adlı bir komutan yatmaktadır. Bu komutan Moğol istilaları sırasında Canik (Samsun) Beyliğini Timur ordularına karşı savuşmuş bir kahraman ve şehittir.
Yukarı Söğütlü (Karacalı) Camii: Yukarı Söğütlü köyünde, büyük bir mezarlığın içinde ahşap bir camidir. Caminin duvarına kazınmış bir yazıdan 1716 yıllarında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Aşağı Söğütlü Camii: 19. yy.da yapıldığı tahmin edilen cami iki katlı ve ahşaptandır.
Vezirköprü: İlçe 1906, 1939 ve 1943 yıllarında önemli depremler geçirmiş olmasına rağmen Selçuklular 'dan ve Osmanlılar 'dan kalan tarihi eserler ile mimari özelliklerini hala korumaktadır. Bu eserlerden başlıcaları;
- Bedesten ve Arasta; İlçe merkezindedir. Köprülü Mehmet Paşanın eşi Ayşe Hatun'un babası Yusuf Ağa tarafından 1660 yılında yaptırılmıştır.
- Çifte Hamam; 1660 yılında Köprülü Mehmet Paşanın eşi Ayşe Hatun tarafından yaptırılmıştır. Bedestene bitişiktir.
- Kale Hamamı; Yine Ayşe Hatun tarafından 1659 yılında kale camisine bitişik olarak yaptırılmıştır. Mehmet Paşa mahallesindedir. Hala kullanılmaktadır.
- Kale Camii (Taşkale Camii); Bu camide kale hamamıyla birlikte yaptırılmıştır.
- Şifa Hamamı; Köprülü Mehmet Paşa'nın ailesi için özel olarak yaptırıldığı söylenmektedir. Soyunmalık, soğukluk ve sıcaklık olmak üzere klasik tarzda üç bölümlüdür. Halen çalışmaktadır.
- Fazlı Ahmet Paşa Medresesi (Taş Medrese); İlçe merkezindedir. 1661 yılında Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çatısı kurşunla kaplı iken Rus seferi sırasında kurşunları alınıp, kiremit kaplanmıştır. 1943 depreminde etkilendiyse de restore edilmiştir.
1964 yılına kadar çeşitli amaçlarla kullanılan medrese bu tarihten sonra halk kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yörenin basılı materyal bakımından en zengin kütüphanesidir. Kütüphane 378 Arapça, Farsça el yazması, 509 eski harfli Arapça, Farsça, Türkçe karışımı basma kitap, 13649 yeni harfli Türkçe kitap bulunmaktadır.
- Tacettin Paşa (Kurşunlu) Camii; 1494'te yapılmış olan cami, 1943 depreminde tamamen yıkılmış olup, beş kubbeli son cemaat yeri ile iki kubbeli ana mekandan oluşan özgün yapı sonradan düz çatı ile örtülmüştür.
- Saat Kulesi; 1906 yılında Sivas valisi Reşat Akif Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1943 depreminde büyük hasar görmüştür, fakat aslına uygun olarak tekrar restore edilmiştir. Dört taraflı saatleri çalışır durumdadır.
- Ganioğlu Çeşmesi; Geç Osmanlı döneminde yapıldığı bilinmektedir.
- Kurşunlu Cami Çeşmesi; Kurşunlu Camisi avlusundadır. Bu çeşmede geç Osmanlı döneminde yaptırılmıştır.
- Namâzgah Çeşmesi; Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1906 depreminde sadece mimber ve mihrap kısmı ayakta kalan caminin yerine 1915 yılında yeni bir cami yaptırılmıştır.
- Taş Han; Geç Osmanlı döneminde iki katlı olarak, dolgu taştan yapılmıştır.
- Yukarı Nalbant Camii; 1162'de yapılmıştır. Minaresi alüminyum kaplıdır.
- Şehit Müftü Türbesi; Üzerindeki kitabede 1214 yılında yapıldığı yazılmaktadır.
- Kibar Ali Evi de sivil mimari örneği olarak belirlenmiştir. Bu ev bağdadi tarzda iki katlıdır.
Mağaralar
Tekkeköy Mağaraları: Tekkeköy sınırları içerisinde yer almaktadır. Samsun’a 14km. , Tekkeköy merkeze 1 km. uzaklıkta olup Paleolitik ve Kalkolitik dönem yerleşim yeridir. Bölgede ilk yaşam izlerinin görüldüğü bu mağaralar doğal olarak oluşmuş küçük mağaraların genişletilerek oyulması ile ortaya çıkmıştır.
1941 yılında Prof. Dr. Kılıç KÖKTEN başkanlığında Tahsin ÖZGÜÇ ve Nimet ÖZGÜÇ ‘ten oluşan bir heyet tarafından yapılan kazılar bir ay sürmüş , sonuçta Paleolitik Çağ, Mezolitik Çağ , Tunç Çağına ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Çınarcık ve Fındıcak vadilerinin kesiştiği yerde bulunan ve her iki vadiye de hakim olan Delikli Kaya’nın geç dönem bir Frig Kalesi olduğu bilim adamlarınca incelenmesi neticesinde tespit edilmiştir. Bu mağaralarda yaşayan Paleolitik Çağ insanı madeni tanımamış, bütün aletlerini taş, ağaç ve kemikten yapmıştır. Geçimlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağlamışlar, taştan yontmak sureti ile yaptıkları el baltaları, mızrak uçları, kesiciler, kazıyıcılar gibi çeşitli aletleri kullanmışlardır.