Senato
Senato nedir?
Senato: Roma'da, devletin en kalıcı öğesini oluşturan ve uzun bir dönem yönetimde ağırlık taşıyan kurum.
Krallık döneminin başlarında bir danışma meclisi olarak ortaya çıktı. MÖ 509'da 300 üyesi bulunuyordu ve üyeleri arasında, büyük ve küçük ailelerin başkanları olmalarına göre bir ayrım yapılıyordu.
Yalnız patricilerden oluştuğu krallık dönemi boyunca yetkileri belirsiz kaldı.
Krallığın yıkılmasıyla birlikte konsüllerin danışma meclisi durumuna geldi. Üyeleri konsüllerce atanmaya ve onlar istediğinde toplanmaya başladı. Böylece magistratların yanında ikincil bir konuma düştü. Ama konsüller her yıl yenilenirken, senato sürekli bir organ niteliği taşıyordu. Senatonun bazı üyeleri deneyim ve saygınlık bakımından konsüllerden üstündü.
Magistratlar pek ender olarak senatonun önerileri dışına çıkıyordu; çünkü giderek yerleşen bir gelenek uyarınca, görev sürelerinin sonunda onlarda senatoya üye oluyorlardı.
Pleblerin senatoya ilk girişleri de büyük olasılıkla magistratlık yoluyla oldu.
Cumhuriyet döneminin başlarında bir danışma organı olarak kalan senato, zamanla bağımsızlaşarak geniş yetkiler edindi.
MÖ 312 dolayında senatörleri seçme yetkisi konsüllerden cencorlara geçti. MÖ 81'de Sulla, quaestorların sayısını 2'ye çıkararak ve eski quaestorlar4n senatoya girmesini kurala bağlayarak senatonun kendiliğinden oluşmasını sağladı.
Bundan sonra senato ile magistratlar arasındaki ilişkileri düzenleyici nitelikte, yazılı olmayan bir dizi kural gelişti. Roma'nın başlıca yönetim organı durumuna gelen senato, iç ve dış politika, yasalar, mali ve dinsel sorunlar üzerine öneriler getirmeye başladı. Ayrıca magistratlara görev verme, konsüllerin yönetimine verilecek iki eyaleti belirleme, magistratların görev süresini uzatma, fethedilen yeni toprakların yönetimini düzenlemede magistratlara yardımcı olacak komisyonlar atama gibi yetkiler elde etti. Savaş ve banş konularında halkoyuna başvurma zorunluluğu dışında, bütün dış ilişkileri yürütme görevini eline aldı. İtalya'daki çeşitli topluluklar, eyalet ve bağımlı devletlerarasındaki uyuşmazlıklarda çoğu kez hakemlik işlevini üstlendi.
Senatörlere MÖ 218'de ticaret yapma yasağı getirilmesine karşın, mali işler senatonun denetimindeydi.
Kamu gelirlerini toplamaya ilişkin sözleşmelerden, censorlar sorumluydu; ama senato bu sözleşmelerin yeniden düzenlenmesini isteyebiliyordu. Kamu harcamalarını denetlemekle görevli genç ve deneyimsiz quaestorlar senatonun yönlendirmesi altındaydı.
Senatonun eyaletler üzerindeki genel denetimi, buralardan elde edilen gelirlerin yönetimini de içeriyordu.
Senato aynı zamanda kamu arazilerini tahsis etme ve boşaltma yetkisini kullanıyor ve böylece devlet malzemesinin her alanını elinde tutuyordu.
Senatonun giderek artan güç ve yetkisi, Tiberius Gracchus döneminden (MÖ 133) sonra tribunusların, Marius'tan sonra da askeri liderlerin girişimleriyle sınırlandırıldı. Sulla'nın senatoyu yeniden eski gücüne kavuşturma çabalarına karşın, senatonun otoritesini sürekli sarsan darbeler sonucunda Cumhuriyet rejimi yıkıldı. Sulla tarafından 500-600'e yükseltilmiş olan senatör sayısı iç savaş nedeniyle büyük ölçüde azaldı.
Caesar senatörler listesini gözden geçirerek sayılarını 900'e çıkarttı ve çoğunu kendi yandaşların arasından seçti. Böylece senatonun bileşimi de köklü bir değişiklik geçirdi. Caesar'a karşı çıkan senatörlerin pek azı yerinde kaldı; yeni senatörler arasında çok sayıda eques, Roma dışındaki İtalyan kentlerinin yurttaşları ve hatta Galya'dan gelme bazı taşralılar yer aldı.
MÖ 27'de 'cumhuriyeti yeniden kurma' iddiasıyla yetkileri elinde toplayan Augustus, en azından görünürde senatonun saygınlığını korumaya özen gösterdi. İktidarı senatoyla paylaşmamakla birlikte, yönetimin pek çok alanında işbirliğini sağlamaya çalıştı.
Senato, Roma ve İtalya'nın yanı sıra sorunsuz eyaletlerin başındaki en üst organ olarak kalmaya devam etti.
Halk tarafından seçilen meclislerin yasama yetkisinin giderek ortadan kalkmasıyla, meclislerin olağan konulara ilişkin kararlanının yerini senatonun buyrukları aldı. İlk kez bir mahkeme niteliğini kazanan senato, kendine bağlı eyaletlerdeki yolsuzlukları yargılamaya başladı. Buna karşılık hâzinenin yönetimi büyük ölçüde imparatorun eline geçti. Öte yandan senato dış politika üzerindeki nüfuzunu yitirdi ve zaman zaman kendisine danışan imparatora bağımlı bir konuma düştü.
Senatörler listesinin başında yer alan imparator senatoyu toplantıya çağırma, toplantılara başkanlık etme ve kendi önerilerini öncelikli olarak gündeme alma yetkisini kazandı. Aynca dilediğince yeni senatör seçebilme olanağını elde etti. Bu sıralarda senatör sayısı genellikle 300'dü.
İtalyan ve taşralı senatörlerin sayısı özellikle Vespasianus döneminde arttı. Septimus Severus'tan sonra taşralı senatörlerin sayısı İtalyanları geride bıraktı. Başlangıçta daha çok İspanya ve Norbonensis'ten (Galli Norbonensis) gelen taşralılar arasında zamanla Asya ve Afrika kökenliler ağırlık kazandı.
Gallienus döneminde senatörler lejyonlara komuta etme hakkını ve eyaletlerin yönetimindeki yetkilerinin büyük bölümünü yitirdiler. I. Constantinus döneminde ise ecjues sınıfıyla aynı konuma geldiler.