Srebrenitsa Soykırımı'nın 25. yıldönümü
Bosna Savaşı’nda Soykırım’dan kültürel kırıma insanlık dışı bir bilanço ve Srebrenitsa'daki katliamı Nezih Başgelen yazdı...
BM ‘ye göre Bosna Savaşı’nda 1992-1995 arasında, 200 bin Boşnak öldürülmüş, 1,2 milyonu mülteci durumuna düşmüştür.
1992 Mart sonu Biyelyina'yı ele geçiren Sırplar, 5 bine yakın insanı katletmiştir. Vişegrad' ta kaçabilenler dışında tüm erkekler öldürülerek Drina nehrine atılmıştır.
Sırpların Mayıs 1995'te Saraybosna'daki pazar yerine yaptığı saldırıda tümü sivil 37 kişi ölmüş, 697 kişi yaralanmıştır.
BM raporlarına göre 1,7 milyon kişi evlerinden ayrılmış; sivillere yönelik saldırılarda konutlar, çarşı-pazar, çocuk parkı, hastane, spor salonu, durak, otobüs terminali gibi günlük yaşam alanları hedef alınmış, Bosna Hersek kentlerinde yaşam durma noktasına gelmiştir.
Nisan 1992'den savaş bitene kadar Sırp kuşatmasında kalan Saraybosna çevresindeki tepelerdeki Sırp topçusunun ve keskin nişancıların ateşi altında inanılmaz zor günler geçirmiştir. Bu süreçte 526 bin olan nüfus 380 bine düşmüş, 50 bin ev kullanılamaz hale gelmiş, Balkan Harbinde Edirne’nin Bulgar işgalinde olduğu gibi Saraybosnalılar açlıktan park ve bahçelerdeki otları yemek zorunda kalmıştır.
BM’ye sunulan bir rapora göre; Sırpların denetiminde 94’ü Bosna-Hersek topraklarında, 11'i Sırbistan ve Karadağ' da toplam 105 toplama kampı kurulmuştur. Sadece Omarska, Luka-Breko, Keraterm kamplarında 6500 insan öldürülmüştür.
Bosna’da yaşananlar Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından "insanlığa karşı suç" olarak kabul edildiği gibi yapılanlar da "kültürel temizlik" veya "kültürel soykırım" olarak nitelenmiştir.
Srebrenitsa'daki katliam II. Dünya Savaşı'ndan bugüne insanlığa yapılan en büyük suç olarak kabul edilmektedir.
Dünyanın gözü önündeki bu trajediyi ve müsebbiblerini kısaca hatırlamakta yarar var. Srebrenica (Adı gümüş anlamına geliyor) Bosna-Hersek’in doğusunda bir kent. Savaş sırasında Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş ve bölgeyi savunmakla görevli Hollandalı BM Barışgücü de buradaki Müslümanların elindeki silahları koruma gerekçesiyle toplamış. Sırplar saldırdıklarında Boşnakların silahlarını geri alma başvuruları, Barış Gücünün Hollandalı komutanı tarafından reddedildiği gibi Bosna'daki BM Barış Gücü komutanı Fransız generalden aldıkları emir doğrultusunda Hollandalı birlik kenti boşaltarak kendilerine sığınan 25 bin mülteciyi ve kenti Sırplara teslim ettiği bilinmektedir. Daha sonra yayınlanan bir videodaki Sırp generalin kenti boşaltan Hollandalı komutana hediye verirken görülen görüntüleri ise tüm dünyada infial ile karşılanacaktır.
11 Temmuz 1995 günü Sırp birlikleri de savunmasız kenti yakıp yıkmış, herkesi öldürmüş, insanların bir kısmını da infaz ederek sayıları 64'ü bulan toplu mezarlara gömmüşlerdir.
BASIC adlı kuruluşun bir raporuna göre de, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Srebrenica katliamının planlanmasından haberdardır. UNPROFOR’un komutanı Fransız General Bernard Janvier’in 24 Mayıs 1995’te Srebrenica, Zepa ve Gorajde’nin Sırplara karşı savunulmaması görüşünden sonraki süreçte bu katliamın yaşanması düşündürücüdür.
1 Şubat 2007 tarihinde toplanan Uluslararası Lahey Adalet Divanı, 1995’te Srebrenitza'da yaşanan ve 8 bin Boşnak'ın öldürüldüğü saldırıyı bir "soykırım" olarak nitelendirmiştir.
Bosnalılara uygulanan şiddet onların kültürüne ve kentsel değerlerine karşı da yürütülmüştür. Avrupa Parlamenter Meclis için hazırlanan Rapor" da; kültürel eserlerin önceden hazırlanmış bir plan dahilinde saldırıya uğradığı, Saraybosna'da vurulan hedeflerin en küçük ayrıntılarına kadar işaretlendiği haritaların varlığına dikkat çekilmiştir.
Bosna Savaşı sırasında; 1.115 cami, 309 Katolik Kilisesi, 36 Ortodoks Kilisesi ile 1.079 adet kamu binası yıkılmış ya da hasara uğramıştır. Bunlar arasında; 1448 tarihli Ustikolina Camii, Foça’daki 1540 tarihli Alaca Camii, Banja Luka’daki Ferhat Paşa Camii, Saraybosna'da ve Mostar’daki tarihi anıtlar , Şarkiyat Enstitüsü’nün Saraybosna Üniversitesi’nin Kütüphaneleri, Bosna Ulusal Kütüphane Binası yer almaktadır.
Tüm ülkede Osmanlı Dönemi'nden kalma anıtlar biteviye bombalanmış, hiçbir stratejik önemi olmayan yapılar yok edilmiştir. Bunun en çarpıcı örneği Hırvatların bombaladığı Mostar Köprüsü'dür. Özellikle Sırplar kendilerinin dışındaki toplulukların bütün geçmişlerini, kültürleri ve yerleşimler değerleriyle birlikte ortadan kaldırmaya çalışmışlardır.
Tamamen planlı bu saldırılarda özellikle çok kültürlü kentlerin kültürel ve sosyal değerleri yok edilmeye, tarihleri silinmeye çalışılmıştır.
Nezih Başgelen