Stadion
Stadion nedir?
I. Stadion:1. 180- 200 metrelik bir uzunluğu gösteren ve stadion olarak adlandırılan ölçü birimi.
2. Çeşitli spor karşılaşmalarının yapıldığı geniş bir alan ve izleyiciler için otunna sıraları bulunan büyük yapı.
Antik çağda, kentlerin içinde agora, tiyatro, gymnasion ya da kutsal alanların yakınlarına inşa edilirdi.
Stadionların ortalama uzunlukları 200-250 metrex 25-30 metredir.
İlk Yunan stadionlan “U” biçiminde ince uzun yapılardı. Anadolu’da Perge, Aspendos, Selge, Sillyon ve Sardes stadionian “U” plânlılara örnektir. Bazen de Olympia ve Epidauros stadionlan gibi dikdörtgen plânlı olup uçlan köşelidir.
Stadion yapılacak yerin seçimi esas olarak arazinin durumuna bağlıydı. İki alçak tepe arasındaki bir düzlük stadion için en uygun araziydi. Uygun bir vadinin olmaması halinde, bir tepenin yanındaki teras düzletilir, ya da yamacın dibine yarışma pisti yer-leştirilirdi. M.Ö. IV. yüzyılın sonlarına doğru koşu pistinde başlama ve bitiş çizgileri yer almaya başlamıştır. Bu çizgiden koşmaya başlayan atletler, pistin yuvarlak ucundaki, terma adı verilen alçak işaret sütununun etrafından dolanıp bu çizgiye geri gelmekteydiler.
Oturma yerleri erken örneklerde yoktu, ilk kez M.Ö. III. yüzyılda yapılmışlardır. Oturma yerleri hem yere hem de malzemeye göre değişiklik göstennektedir. Erken stadionların oturma yerleri ahşaptan yapılmıştı. Hellenistik dönemde ise mermerden yapılmıştır. Yine bu dönemde bazı oturma yerlerinin daha gösterişli yapıldıkları görülmektedir. Özel kişilere ait şeref locaları hellanodikeler (oyun organizatörleri) ve hakemler için ayrılmaktaydı.
Romalılar, Yunan stadiommu alarak geliştirdiler. Sphendonenin (yarım daire biçimli uç) Yunan stadionuna girmesi Roma döneminde, yaklaşık M.S. I. yüzyılda olmuştur. Başlangıçta sphendone tek iken, geç döneme ait stadionlarda her iki uç da yuvarlatılmıştır.
Stadionlar, Roma döneminden önce koşu sporunun yanı sıra yüksek atlama, cirit, disk atma vb. sporlar da yapılmaktaydı.
Roma döneminde ise vahşi hayvanlarla yapılan mücadeleler ile gladiator dövüşleri de düzenlenmiştir.
Bu gösteriler Nysa, Aphrodisias, Laodikeia’daki gibi amphitheatrum şeklinde inşa edilmiş stadionlardar da düzenlenmekteydi.
Seyirciye daha iyi izleme olanağı vermek için uzun kenarlarda, kurvatur denilen dışa doğru hafif bir genişleme uygulanmıştır.
II. Stadion:
1. Yunanların kullandıkları alışılagelmiş uzunluk ölçüsü. 1 stadion 183 metre uzunluğundaydı.
2. Yunan olimpiyat oyunlarında ya da dini atletizm oyunlarında stadyum koşusu.
3. Yunan ve Roma mimarilerinde, atletizm yarışlarının yapıldığı, U biçiminde uzun yapı.
Stadionun iki uzun kenarında ve yuvarlatılmış ucunda (sphendone) seyirci oturma sıraları bulunur. Sözcüğün kökeni yaklaşık 180-200 metrelik bir uzunluğu belirten ölçü birimine dayanır.
1 stadion yaklaşık 600 Roma ayağına eşit olmakla birlikte, birim yöreden yöreye farklılık gösterir. Yaklaşık 200-250 metre uzunluk ve 25-30 metre genişlikte olan stadionların MÖ 8. yüzyıldan beri yapıldığı bilinmektedir. Kent içinde gymnasion, tiyatro, agora ya da kutsal alan yakınlarında kurulmuşlardır.
Antik kaynaklara göre Yunanistan'ın en erken stadionu olan Olympia Stadionu dört yılda bir gerçekleştirilen olimpiyat oyunları için tasarlanmıştı.
Erken dönemlerde stadionların uzun kenarlarından birinin ya da her ikisinin yamaca oturduğu bilinmektedir. Olympia, Delphoi, Epidauros ve İsthmia'daki stadionlar erken dönemin önemli yapılarıdır.
MÖ 4. yüzyıl sonlarına doğru stadion, koşu pistindeki başlama ve bitiş çizgileriyle tipik bir biçim kazanmıştır. Aynı dönemde, Olympia, Delphoi ve Epidauros örneklerinde olduğu gibi, kimi oturma sıraları şeref tribünü olarak daha gösterişli yapılmıştır. Helenistik Dönem de oturma sıraları mermerdi.
Atina Stadionu MÖ 2. yüzyılda Herodes Attikus'un mali yardımıyla mermer kullanılarak yenilenmiştir. Yapının anıtsal girişi yönündeki başlama ve bitiş çizgileri sütunlar ya da cipuslarla (alçak işaret sütunları) işaretlenmiştir. Bu çizgiden koşmaya başlayan atletler pistin dönen ucundaki, terma denen cipusun etrafından dolanıp bu çizgiye geri gelirlerdi. Bir stadionda koşunun yanı sıra disk atma, cirit, yüksek atlama gibi sporlar da yapılırdı.
Yetkin örneklerin geliştirildiği Helenistik Dönem de sphendone, stadionun vazgeçilmez bir öğesi durumuna gelmiş; giderek her iki uçta da sphendonesi bulunan stadionlar yapılmıştır. Bazı Roma Dönemi stadionlarında pistin sonundaki bu dönüş, daireye tamamlanarak bir olasılıkla gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır.
Anadolu'da çok yetkin stadion örnekleri vardır.
MÖ 2. yüzyılda yapılan Miletos Stadionu planıyla Helenistik Dönem özelliği gösterir, ama doğu girişi Roma dönemine aittir.
Palaistra'nın kuzeydoğusundan geçilen Priene Stadionu'nda koşu pistinin batı yönündeki başlama noktalarmı belirleyen sekiz taş Helenistik Döneme aittir. Bunların batısındaysa üstlerinde Korinth sütunları bulunan, Roma dönemine ait 10 başlama taşı vardır.
Bir vadinin iki yamacına ve tonozlu büyük bir alt yapı üstüne oturtulmuş Nysa Stadionu sel suları nedeniyle bugün çok harap olmuş durumdadır. Strabonun amfi tiyatro olarak yorumladığı iki sphendoneli bu yapının arena uzunluğu 192 metre genişliğiyse 44 metredir ve 30 bin kişilik olduğu düşünülmektedir.
Ephesos'taki Neron Vedius Gymnasionu'nun güneyine bir stadion inşa ettirmiştir. Yapının güney oturma sıraları Panayır Dağının yamacına yaslanmakta; karşısındaki sıralarsa tonozlar üstüne oturmaktadır.
MS 1. yüzyılda yapılmış Aphrodisias stadionu Antikçağ'dan günümüze ulaşan benzerleri arasında en iyi korunmuş olanıdır. İki ucu sphendoneli bu yapı 59 metre genişlik ve 262 metre uzunluğa sahiptir.
MS 2. yüzyılda oturma sıraları tonozlar üstüne inşa edilmiş olan 12 bin kişilik Perge Stadionu'da anıtsal girişi yok olmakla birlikte iyi korunagelmiştir. Ayrıca Aizanoi'de tiyatronun sahne binasıyla birleşen stadion ile Didyma'da Apollon Tapmağı'nın güney podyum basamaklarını kullanan Geç Helenistik stadion da ilgi çekici örneklerdir.