Sualtı Kültür Mirasının Korunması
Arkeoloji Sanat Yayınları tarafından neşredilen, Kültür Bakanlığı ve UNESCO desteğiyle TSSF tarafından Doç. Dr. Hakan Öniz editörlüğünde bir grup akademisyene hazırlatılan “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” kitabı Sualtı arkeolojisi alanında önemli açığı kapatıyor
Sualtı Kültür Mirasının Korunması
Yayınevi: Arkeoloji Sanat Yayınları
ISBN: 9786053964636
Yazar: Anonim
Cilt tipi: Karton Kapak
Türkçe
Editör: Hakan Öniz
Yayın Yılı: 2018
Ölçüler: 16x23 cm
Sayfa Sayısı: 108 sayfa
Yayınevinin tanıtım bülteninde kitapla ilgili şu ifadelere yer veriliyor:
8500 kilometrelik kıyı şeridi olan ülkemiz, dünyanın en uzun sahillerine sahip ülkeleri arasında yer almaktadır.
İlk tarihin, ilk coğrafyanın, ilk denizciliğin, ilk tarımın, ilk hayvancılığın yapıldığı bu toprakların hem üstünde, hem kıyısında hem de denizlerinin derinliklerinde başka çok az ülkenin sahip olabileceği kültürel miras değerleri barınmaktadır.
Günümüzden 11000 sene önce Anadolu’dan Kıbrıs’a binlerce obsidyenin deniz yoluyla ulaştığı, Istanbul Yenikapı kazılarında yaklaşık 8000 yıl öncesine tarihlendirilen ahşap bot kürekleri bulunduğu, dünyanın korunmuş en büyük antik tersanesinin Silifke Dana Adası’nda keşfedildiği düşünülürse, belki başka hiçbir ülkede bulunmayan zengin bir denizcilik tarihi birikimine sahip olduğumuz anlaşılacaktır.
Şüphesiz tüm bu değerler çok çeşitli risklerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu risklerin önüne geçebilmek için hem Kültür ve Turizm Bakanlığımız hem Birleşmiş Milletler, Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) hem de Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) tarafından önemli adımlar atılmaktadır.
Bu risk grupları içinde ne yazık ki donanımlı dalış yapan bazı dalıcılar da yer almaktadır. Bu kitapla söz konusu risk grubunu bir tehdit unsuru olmaktan çıkartıp, su altı kültür mirasının korunmasında kazanıma dönüştürmek hedeflenmiştir.
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu böylelikle kültürel mirasın korunmasına bu şekilde destek veren dünyadaki ilk su altı federasyonu olma niteliğini kazanmıştır. Denizin içine doğru atılan her palet, binlerce yıl öncesinden kalmış bir kalıntıya ulaşma şansı demektir. Bu kalıntıları korumak, en kısa yoldan ilgili kurumlara haber vererek bilime kazandırmak her dalıcının görevidir.