Sultaniye Köşkü: Beykoz Acem Köşkü
Sultaniye Köşkü nedir? Sultaniye Köşkü nerededir? Batık Köşk nedir?
Sultaniye Köşkü: (Acem Köşkü / Batık Köşk ); İstanbul Boğazı'nda Beykoz kıyılarındaki Sultnaniye Hasbahçesi içinde deniz üstünde inşa edildiği seyahatnamelerden, arşiv belgelerinden ve temel kalıntılarından anlaşılan tek Osmanlı yapısıdır. Taşra bölgelerde, Haliç ve Boğaziçi’ndeki bahçelerde ava çıkan veya seferden dönen padişahların dinlenmesi için inşa edilen ve "biniş köşkü" olarak tanımlanan mimari yapılardan olduğu tahmin edilmektedir.
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde ve Fransız Arkeolog Antoine Galland'ın 17. yüzyılın ikinci yarısına ait notlarında bahsedilen Sultaniye Köşkü İsveçli ressam Cornelius Loos'un 1700'lü yıllarda yaptığı resimlerden birinde de yer almaktadır.
Belleten Dergisinin Ağustos 2014 tarihli (Cilt 78 - Sayı 28) sayısında yayınlanan "Osmanlı Hasbahçelerinin Sultanı: Sultaniye Hasbahçesi" başlıkla makalesinde Murat Yıldız, şu bilgileri vermektedir:
"Acem Köşkü olarak bilinen Sultaniye Köşkü de biniş köşklerinin ortak özelliğini taşımaktaydı. Her ne kadar Evliya Çelebi, köşkün III. Murad tarafından yaptırıldığını söylüyorsa da, arşiv kaynakları sözkonusu yapının daha önceki bir tarihte yapıldığını göstermektedir. Zira 1528- 1529 tarihli iki tamir defteri, Nisan 1531, tarihli bir sayım defteri, ile Mayıs 1541 (M. 948) tarihli bir tamir defteri köşkün çok daha önceki bir tarihte inşa edilmiş olduğunu ispatlamaktadır. Muhtemelen köşkün III. Murad döneminde Özdemiroğlu Osman Paşa’nın İran Seferi sırasında oradaki bir kasırdan söküp getirdiği kubbe, cam, pencere gibi malzemelerin kullanılarak yeni bir tarz üzere inşa edilmiş olması, Evliya Çelebi’yi köşkün banisi hususunda yanıltmıştır.
Bununla birlikte gerek 1541 tarihli tamir defteri, gerek Evliya Çelebi, gerekse 29 Temmuz 1673’te köşkü gören Antoine Galland köşkün denizin içinde sütunlar üzerinde kurulu olduğu hususunda ittifak hâlindedir. Fener ve Kandilli bahçelerinde de deniz üzerinde birer kasrın yapılmış olması o dönemde Boğaziçi'nde bu mimarı tarzın yaygınlığını göstermektedir. Galland, köşkün üzerine konulduğu sütunların denizin içinde, belli aralıklarla üçer üçer çakıldığı bilgisini vermektedir. İçi ve dışı çinilerle kaplı olan köşkün duvarları da yer yer mermer ve somaki plakalarla kaplıydı. Yine Galland’ın verdiği, pencerlerin kapaklarının Acem işi olduğu bilgisi Evliya Çelebi’nin köşkün bir kısım malzemelerinin İran seferi sırasında getirildiği bilgisini teyit etmektedir. Aldığı izin üzerine bir kayıkla denizin ortasındaki köşke yaklaşarak orayı iyice inceleyen Galland, hakkında en ayrıntılı bilgi veren müellif kimliğiyle, köşkün istinad ettiği ayakların İstanbul’un en değerli abideleri olduğunu öne sürmektedir. Kendisi direklerin sadece iki ayak uzunluğundaki deniz üstünde kalan kısmından, bu sütunların bir Bacchus mabedine ait, üzerindeki şekillerin ise Grek üslubunda yapılan çizimler olduğunu teşhis etmiştir. Yine onun verdiği bilgiye göre köşkün karşısında bulunan bir ağaçtan yüze ve ellere sürülen güzel kokulu bir yağ sızardı.
Evliya Çelebi ise çok güzel tersim edilmiş olan köşkün içindeki nakışlar ve hayvanat tasvirlerinin sahil-i deryada şiddetli havadan bozulması mümkünken, kendi zamanında bunların herhangi bir tahribata maruz kalmadığını şaşkınlıkla ifade etmektedir. Dahası o bu köşkte, yerle gök arasında ne kadar hayvan varsa hepsinin yanı sıra av sahnelerinin de resmedildiğini ve köşkün bu özelliğiyle meşhur olduğunu ilave etmektedir.
Köşkün varlığına dair tespit edilebilen en erken tarihli arşival kayıtlar, yukarıda da bahsedildiği üzere 1528-1529 tarihli iki tamir defteridir. Köşk ile birlikte burada bulunan ve bir kısmı tamir bir kısmı ise yeniden inşa edilen yapılar hakkında bilgi veren bu defterlere göre köşk, divanhane, hasoda, sofa, kızlara ait odalar, çatma odalar, hamam, mutfak, acemi ve bostancı kışlaları, bostancıbaşı odası, çeşme, suyolu ve su dolabı gibi yapılardan oluşmaktaydı. Bostancıbaşı Ali Ağa tarafından yapılan sayımı konu alan Nisan 1531 (Şaban 937) tarihli sayım defteri ise köşkte bulunan eşya ile ilgilidir. Burada, padişahların günlük hayatlarında kullandıkları eşyalar bağlamında, Osmanlı toplumunun maddî kültürü hakkında fikir edinmeye yardımcı olan bu kayıtlarla ilgili ayrıntılı bilgi vermek yerinde olacaktır. Defterde yer alan ve döşeme, dekorasyon, mutfak ve diğer eşyalardan meydana gelen eşyalar konu başlıklarına göre şöyle tasnif edilebilir.
Döşeme ve uyku eşyaları: İki döşek, bir minder, iki yastık, beş yorgan, dört yüz yastığı, iki çarşaf, üç divan halısı, iki küçük halı, on kilim, iki akmişe perde, iki çuha perde, yirmi Sofya kebesi ve on Yanbolu kebesi.
Aydınlatma ve Mutfak malzemeleri: Bir şamdan, altı bakır şamdan, sekiz sini-yi harcî, on tepsi-yi harcî, iki güğüm, dört kapaklı tas, iki bakraç, yedi Rumî tencere, bir Horasanî tencere, dört kepçe kevgir, üç sini, iki kuzu tepsisi, bir demir? kapak, bir büyük leğen, iki küçük leğen, bir kebap aleti, yedi ibrik, iki üsküre, beş sahan, iki saç, altı kebap demiri, iki kuzu demiri, bir maşa, bir kül küreği ve bir küldeş.
Yaklaşık bir asır sonra buradaki eşya ile ilgili bir sayım daha yapılmıştır. Ağustos 1648 (B. 1058)’de gerçekleşen bu sayımın amacı, padişahın bahçelere yapacağı geziler esnasında mevcut eşyaların ihtiyacı karşılayıp karşılayamayacağını, şayet karşılayamayacaksa esksikliklerin tamamlanmasıydı. Bu bağlamda başta Beykoz olmak üzere Büyükdere, Bebek, Emin, İskender, Çiftlik ve Halkalı bahçelerindeki kasırlarla birlikte Sultaniye köşkündeki eşyaların sayımı da yapılmıştır. Mutfak, mefruşat, yatak, döşeme ve hamam eşyası başlıklarına göre tasnif ettiğimiz ve önemli bir kısmı eskimiş olan eşyaların ad ve miktarları şöyleydi.
Döşeme ve uyku malzemeleri: Bir münakkaş minder, bir kadife minder, bir çatma yastık, bir kadife yastık, dört yüz yastığı, iki çarşaf, yedi yorgan, iki mâî kumaş döşek, bir kırmızı kumaş perde, bir yeşil çuka perde, bir kırmızı çuka perde, bir seccade halı, sekiz divan halısı, iki Selanik keçesi, bir küçük halı, on altı kırmızı eski çuka pencere perdesi, iki eski kırmızı kapı perdesi, bir eski yastık, yedi eski yorgan, bir eski çarşaf, iki eski küçük halı, yedi eski kilim, otuz bir eski kebe, iki eski çadır ve birisi eski olan iki mehter iskemlesi.
Mutfak malzemeleri: Altı tencere, on bir sahan, yedi kapak, bir Acem havanı, iki baklava tavası, bir kebap tavası, iki güğüm, üç tepsi, bir küçük tepsi, üç üsküre, bir tepsi-i orta, dört kapaklı tas, bir kuzu sinisi, üç büyük sini, bir büyük leğen, iki küçük leğen, bir küçük üsküre, dört bakır badiye, iki bakraç, iki el tavası, iki kepçe, iki kevgir, üç eski tencere kapağı, dört eski tencere, üç eski sini, sekiz demir şiş, beş maşa, iki ızgara, iki yahni geş?, üç saç ayağı ve iki eski saç.
Diğer malzemeler: Sekiz şamdan ve iki hamam küreği.
Sultaniye Köşkü, denizin ortasında bulunmasından dolayı nem, tuzlu su, rüzgâr ve yağmur gibi faktörlerin yıpratıcı etkilerinden dolayı zaman içerisinde küçük ya da büyük çaplı onarımlara ihtiyaç duymuştur. Bu tamirlerden birisi köşkün muhtemel inşa tarihinden yaklaşık 20 yıl sonra yapılmıştır. Mayıs 1541 (M. 948) tarihinde gereçekleşen bu onarım için 122.263 akça malzeme alımı ve 114.359 akça ücretler olmak üzere toplam 236.622 akça harcanmıştır. Ancak ödeme devlet tarafından bir defada ve peşin olarak yapılmamıştır. Toplam meblağın 126.701 akçası işin başında teslim edilirken, 109.921 akçası ise işin bitiminde teslim edilmiştir. Yapılan masrafların kalemler bazında dağılımı şöyleydi.
Köşke alınan 122.263 akça değerindeki malzemeler:
Ahşap malzeme: 24 ceviz tahta: 1.032, 1.126 adet Riva merteği: 1.386, 2.750 adet devs-i miyane tahtası 4.675, 250 pazu (bazu, yazu?) tahtası: 3.015, 99 se..-i Üsküdar: 1.292, 440 adet teneke: 1.320, 22 Üsküdar çubuğu: 435, 99 Üsküdar selvisi: 1.292, 512 kamçı çubuğu: 2.696, 310 Karadeniz çubuğu: 2.330 ve 47 verdinar? çubuğu 1.980 akça.
Taş malzeme: 260 kemer taşı: 3.380, 1.757 zira çapa taşı: 7.032, 299 zira zira taşı: 3.562, 845 zira kaldırım taşı: 5.66, 279 zira kapak taşı: 2.322, 1.035 akçalık bina taşı, 1.770 akçalık mermer, 70 kıyye Horasanî: 1.000, 4.300 çarşı tuğlası: 1.776, 12.400 yarım tuğla: 1.983, 3.000 kiremit: 450 ve 200 şeşhane tuğla: 660 akça.
Çivi: 7,5 kantar mertek çivisi: 1.188, 6 kantar mismar-i hatıl: 960, 1 kantar taban çivisi: 160, 5.950 adet mismar-ı şümar: 952, 1.070 adet mismar-ı şümar-ı miyâne: 906, 26.300 adet mismar-ı şayika: 1.597, 21.700 adet mismar-ı tahta: 660, 43.500 adet mismar-ı çubuk: 890, 75.000 adet mismar-ı şişe[121]: 660, 44.500 adet mismar-ı Budin: 414 ve 8.000 mismar-ı Sırb: 400 akça.
Demir-çelik: 26 kantar âhen-i kiriş: 6.292; Bahâ-i âhen: 1.642; 1,5 kantar çivi-yi âhen: 126, 23 kantar çubuk-i âhen: 2.147, 1 adet vârya-i âhen: 29, 6 adet keski[122]-yi âhen: 240 ve 2 adet dörbi[123]: 20 akça.
Diğer malzemeler: 7.500 kantar keçe: 8.181, 8 Revzenhâ-i[124] âhen-i toplu: 3.250, 30 demir kürek-i âhen: 150, 25 demir kazma: 13[125], 2 vukiyye çelik: 50, 350 kuka: 500, 18 Tire reseni: 74, 7,5 vukiyye siyah tutkal: 92, 40 akçalık reyh?: 40, 3 adet galbîz-i hâk: 15, 17 adet gerder[126]: 80, 1 kantar keten: 110, 489 kantar Sırb külçe: 36.675, 1 adet müzehheb alem: 3.000 ve adı okunamayan bir malzemenin 5 adedi 225 akça.
Bu onarımda çalışan personele ve gerekli olan diğer iş ve işlemler için ödenen 114.359 akçalık ücretin kalemlerine göre dağılımıysa şöyle idi:
İşçi ücreti: Seng-tıraşan (ber-vech-i maktû): 4.021, ustalar: 49.638, demirciler: 1.747, errekeşân[127] 1.000, hamallar 1.970, lağımcılar 1.375, doğramacılar 3.469, nafaka-i gılman-ı acemiyan: 3.075
İşçilik ücreti: seng-tıraş: 14.107, trabzonhâ-i mermer: 9.100, sövehâ-i revzenhâ mermer: 5.200, söve-i bâb mermer: 2.550, bâbhâ-i revzenhâ-i cunpa ve gayrihi: 8.400, kâşî tıraşı: 1.246, havz-ı çeşmehâ-i mermer ve taş: 1.000, diğer ücretler (527 + 5.934) 6.461 akça.
İnşa edildikten sonra üç asır boyunca çokça kullanılan köşk, XIX. yüzyılın son çeyreğine kadar padişahların aile fertlerinin uğrak yerlerinden biri idi[128]. Bu yüzyılın son yıllarından itibaren harabe hâline gelen köşkün[129] kalıntıları XX. yüzyılın başlarında hâlâ görülebilmekteydi[. Köşk günümüzde “Batık Köşk” olarak bilinmektedir