Tarihi Müslüman Mahallelerinin temel unsurları
Yrd. Doç. Dr. Fatih Köse, Suriçi İstanbul mahallelerinin oluşumunda vakıf eserlerinin rolünü anlatırken, tarihi Müslüman mahallelerini oluşturan ana unsurları da hatırlattı.
Namık Kemal üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Köse, Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı tarafından düzenlenen Dolmabahçe Sohbetleri kapsamında düzenlenen, 'Suriçi İstanbul mahallelerinin oluşumunda vakıf eserlerinin rolü' başlıklı konferansında, İstanbul'un fethinden sonra şehrin vakıf eserleriyle yeniden imar edildiğini söyledi.
Köse, günümüz Fatih ilçesini sınırlayan, tarihi yarımadayı çevreleyen Roma-Bizans dönemi surlarının içinde yer alan mahallelerin, 1453 yılında İstanbul’un fethinden hemen sonra oluşmaya ve şekillenmeye başladığını dile getirdi.
Mahallelerin inanca göre de müslim ve gayrimüslim mahalleleri olarak ayrıldığını ifade eden Köse, bu ayrımın mahallenin oluşumuna ve mimari yapılara da yansıdığını ifade etti.
Vakfın, bir hayır eserini belirli bir şartname ile insanlığın faydasına ikame etmek anlamına geldiğini bildiren Köse, "Vakıf medeniyeti, kısaca hayırlı eser bırakmak ve bunu yaşatmaktır." dedi.
MÜSLÜMAN MAHALLESİ
Yrd. Doç. Dr. Köse, Müslüman mahallesinin merkezini mescid ve caminin oluşturduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Merkezde cami olur. Caminin etrafında bir hamam, çeşme, sıbyan mektebi olur. Cami merkez olduğu için sosyal hayatın da merkezidir. Mahallenin sorumlusu ise padişah tarafından berat-ı şerifle atanmış imamdır. Mahallede nikah kıyan, ölüm-cenaze işleri, doğum gibi kayda geçirilecek işleri yapan kişi imamdır. Bu II. Mahmud dönemine kadar devam etmiştir. Sonrasında ise yavaş yavaş muhtarlık devreye girmiştir.Fatih dönemiyle birlikte 7 tepede de külliye yapıları oluşturulmuştur. Merkezde bir cami, yanında medreseler, aşevi, sıbyan mektebi, hamam, arasta, çarşı, han, darüşşifa, sebil gibi yapılar bulunur. Fatih Sultan Mehmet, Mahmut Paşa, Gedik Ahmet Paşa, Koca Mustafa Paşa gibi sadrazam ve paşalara İstanbul'un imarını, iskanını sağlayıp, insanların ihtiyaçlarını giderebilecek mahalleler oluşturulması için yetkiler verip, imkanlar tanımıştır. Günümüzde hala bu külliye, semt ve mahalleler, Fatih döneminden bu yana isimlerini sürdürmektedir."
Vakıf medeniyetinin, şehrin her alanına nüfuz ettiği ve kendini gösterdiği gibi mahalleler de de en canlı şekilde kendisini gösterdiğini ifade eden Köse, "Vakıf, bunu eserleriyle en müşahhas hale getirmiştir. Vakıf eserleri, mahallenin topoğrafik yapısını da belirler. İstanbul'un 7 tepesi var. Bizans döneminde İstanbul'un 7 tepesinde Bizans anıtları varken, Osmanlı döneminde de yanına bir anıt konulmuştur." ifadelerini kullandı.
Mücahit Türetken- AA