Anasayfa / Arkeoloji / Avrupa

Torino Kefenindeki kan izlerinin en az yarısının sahte olduğu kanıtlandı

Hıristiyan inancına göre İsa Peygamberin çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı iddia edilen kutsal cenaze örtüsünün üzerindeki kan lekelerinin yarısından fazlasının olmaması gereken yerlerde olduğu deneysel çalışma ile tespit edildi.

 

Torino Kefeni olarak bilinen, Hazreti İsa'nın Hıristiyan inancına göre çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığı iddia edilen, üzerinde kan lekeleri ile birlikte önden ve arkadan sakallı bir adam silüetin olduğu keten kumaştan dokunmuş Torino'daki 'Kutsal Cenaze Örtüsü' üzerinde yeni bilimsel çalışma gerçekleştirildi.

Adli tıp bilimcisi Dr Matteo Borrini ve kimyager Luigi Garlaschelli tarafından yapılan adli tıp olay yeri inceleme yöntemleriyle, hem gerçek hem sentetik kan kullanarak deneyler yaptılar.

Kan lekelerin dağılımını adli bilim yöntemleriyle yeniden yapılandıran deneyin sonuçları Adli Bilimler Dergisi'nde (Journal of Forensic Sciences) 10 Temmuz tarihinde Torino Kefesine BPA (Bisfenol A) Yaklaşımı (A BPA Approach to the Shroud of Turin) başlığıyla, Liverpool'daki John Moores Üniversitesi, Doğal Bilimler ve Psikoloji Okulundan felsefe bölümü öğretim üyesi Dr. Matteo Borrini ile CICAP (Italian Committee for the Investigation of Claims of the Pseudosciences / İtalyan Pseudosciences iddialarını İnceleme Komitesi) üyesi yüksek lisans öğrencisi Luigi Garlaschelli imzaları ile yayınlandı.

Araştırma için gönüllü denek çarmıha gerildi

Daha önce Amerikan Adli Bilimler Akademisi'nin 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleştirilen Yıllık 66. ve 67. Bilim Toplantısı'nda sunulan araştırma sonuçlarını içeren makaleye göre araştırma gönüllü biri kullanılarak çarmıh üzerinde gerçekleştirildi.

Torino Kefeni'nin üzerinde yer alan kan izlerinin benzerlerini elde etmek için gönüllü kol ve vücut pozisyonu kefene uygun şekilde çarmıha gerildi. Daha sonra vücudundan sızabilecek olası kan lekeleri oluşturuldu.

Torino Kefeni'ndeki kan izlerinden sadece sol elinin arka tarafındaki kan izi ile deneğin kan izi çakıştı. Göğsün ön tarafındaki (mızrak yarasından kaynaklanan) sıçrayan kanın posziyonu da , kefenin ayakta durma pozisyonu için arkadan gelen lekeler için gerçekçi bir şekilde kanamayı temsil ettiğini gösterir.

Ahşap yüzeylere temas eden tırnak yaralarından sızan kanamanın simülasyonu ise net olarak tespit edilemeyen sonuçlar verdi. Bunun haricindeki kan lekeleri ise deneyle tamamen uyumsuzdu.

Kefendeki kan izlerinin oluşabilmesi için çarmıha gerilen kişinin kolunun neredeyse dikey durması gerekiyordu.

Dr. Matteo Borrini: Torino Kefeni üzerindeki izler gerçek dışı

Dr. Matteo Borrini, araştırmaya dair ANSA'ya şunları söyledi: "Biz lekeleri oluşturan maddeyi analiz etmedik, sadece örtü üzerindeki duruşlarını doğrulamak istedik. Bunu yapmak için, hem gerçek hem de yapay kan kullandık. Araştırmaya yardımcı olan arkadaşım Luigi Garlaschelli kendisinin çarmıha gerilmesine razı olarak simülasyonu oluşturmamızı sağladı. Bu yöntemle sadece bazı lekelerin gerçekte çarmıha gerilmiş bir insanın oluşturacağı lekelerle uyumlu olduğunu gördük. Bir insanın ister haç üzerinde isterse haçtan indirildikten sonra bu tarz bir beze sarılması halinde bu lekeleri oluşturması mümkün değil. Deneyimiz,çarmıha gerilen birinin çarmıhtan indirildiğinde ya da gömüldüğü zaman meydana gelebilecek olası kanamaların örtüye sarıldığında ortaya çıkarabileceği kan lekelerinin nasıl izler bırakabileceğini ortaya çıkardı ve Torino Kefeni üzerindeki izlerin çoğunun tamamen gerçek dışı olduğunu gösterdi" dedi.

Araştırmacılar: Kefen bir ortaçağ sanatsal ürünü

Araştırmacılar lekelerin parmakla ya da bir araç kullanılarak yapay şekilde kefene damlatıldığına inanıyor ve "Sonuçların hepsi bir arada değerlendirildiğinde, kefenin bir sanatsal ürünü olduğu kanattindeyiz. Zaten daha önceki karbon tarihleme sonuçları da fefenin Orta Çağ'da yapıldığını göstermişti" diyorlar.

Kefeninin 2 bin yıllık olduğu iddia ediliyordu

Bazılarınca en az iki bin yıllık olduğuna bazılarınca da Orta Çağ sahtekarlığı olduğuna inanılan kefen 4.2x3.9 metre ölçülerinde. Üzerinde Hz. İsa olduğuna inanılan sakallı bir adamın silüeti yer alıyor.

Geçtiğimiz yıllarda yayınlanan, Padua Üniversitesi makine mühendisi Giulio Fanti ve gazeteci Saverio Gaeta tarafından yazılan "Il Mistero della Sindone" (Kefenin Gizemi) adlı kitap, kefen hakkındaki tartışmaları alevlendirmişti.

Hıristiyan dünyasının en değer verilen dini eşyalar arasındaki kefenin kökenleri hakkında gerçekleri ortaya çıkarmak istediğini söylen Fanti, meslektaşlarıyla kızılötesi ışın ve spektroskopi kullanarak, kefenin ipliğini analiz ettiklerini ve dalga boyları aracılığıyla radyasyon ölçümü yapılan testlerde, kefenin M.Ö 300 ile M.S 400 yılları arasındaki döneme ait olduğunun tespit edildiğini iddia etmişti.

Karbon 14 yöntemi ortaçağ yıllarını gösteriyordu

Oysa, deneyde kullanılan iplikler, 1988 yılında karbon 14 yöntemiyle tarihlendirilmişti. Geçmiş tarihlerde İngiltere, İsviçre ve ABD’de yapılan deneyler, kefenin Orta Çağ ürünü olduğunu 1260 ile 1390 arasında imal edilmiş olabieceğini göstermişti.

Haberde adı geçen araştırmaya destek veren CICAP'ın ana hedefi bilimsel olduğu iddia edilen iddiaları araştırmak. CICAP aynı zamanda Avrupa Şüpheci Örgütleri Konseyinde (ECSO - European Council of Skeptical Organisations) yer alıyor.

arkeolojikhaber.com