Traianus Marcus Ulpius Traianus
Traianus Marcus Ulpius Traianus kimdir_
Traianus / Marcus Ulpius Traianus: MS 53-117. MS 98-117 arasında Roma imparatoru.
İspanya’da, Italica kentinde doğdu. İtalya dışında doğmuş ilk Roma imparatorudur.
İlk kez MS 77’de resmi görev aldı. Suriye, İspanya ve Almanya’da askeri görevlerde bulundu. MS 97’de imparator Nerva tarafından evlat edinildi, onun ölümüyle ertesi yıl imparator oldu.
I. ve II. Dacia Savaşları sonucunda Dacia’yı ele geçirdi (MS 106) ve eyalet yaptı. Bu savaşta Decabalus’a karşı kazandığı zaferi anlatan ve günümüze ulaşmış olan bir sütun yaptırdı, 'Dacius’ unvanını aldı.
Madenler yönünden zengin bir bölgeyi büyük bir ganimetle birlikte ele geçirdiği için zaferini kutlamak için on bin gladyatörün yer aldığı ve 123 gün süren oyunlar düzenletti. Bu fetih sonrasında Roma İmparatorluğu en geniş sınırlarına ulaştı. Başka bir deyişle Traianus fetih yapan son Roma imparatorudur.
MS 115’te başlattığı doğu seferinde Ktesiphon ve Babil’i aldı, ‘Parthicus’ ünvanmı aldı. Bu seferden dönerken Anadolu’nun güneyinde Selinus’ta felç geçirdi ve öldü.
Oğlu olmadığı için ölümünden önce Hadrianus’u evlat edinmiştir. İmparator olarak senato ile iyi geçinmeye çalıştı. Eyaletlerin sorunlarına büyük ilgi gösterdi, Plinius (genç) ile mektuplaşmaları bu ilgiyi yansıtır.
Pek çok faydalı imar faaliyeti yürütmüştür: pek çok hamam, Roma’nın içinden geçen Tiber Irmağı’nın taşkınlarını önleyecek bir kanal, Ostia’da yeni bir liman, Appia Yolu’na (Via Appia -Roma Yolları) ek yapılarak Brundisium-Beneventum arasının bağlanması.
Hıristiyanlara karşı zorbaca bir politika izlemedi; resmi tutum dinsel düşmanlığı değil, düzeni koruma gereksinimine dayanıyordu.
Traianus’un başarılarından ve görkemli yapılarından gözleri kamaşan sonraki Romalılar, onun hükümdarlığını imparatorluğun erken döneminin doruğu olarak kabul ettiler.
Beş İyi İmparator’un İkincisidir. Montesquieu onun için şöyle yazar: “Bunun yönetimi zamanmda doğmak bir bahtiyarlık oldu. Romalılar için bu derece mutlu ve onurlu bir dönem gelmemiştir. Bu zat büyük bir devlet adamı, büyük bir general, kendisini iyiliğe yönelten bir kalbe, en doğru şeyi ona gösteren aydınlık bir düşünceye, soylu yüksek büyük ruha sahip, hiçbirinde aşırılığa varmamak üzere çeşidi erdemlerle donanmış bir kişiydi.”