Anasayfa / Akademik

Uzaylı teorilerinin arkasında yatan ırkçılık

Bazıları tüm kanıtlara rağmen hâlâ piramit benzeri anıtsal yapıların Afrikalı topluluklar tarafından yaratıldığına değil, antik astronotlar, zaman yolcuları, uzaylılar tarafından yapılmış olabileceği teorilerine inanıyor. Sebep: Derin ırkçılık ve beyaz üstünlüğü duygusu.

 

Komplo teorileri ve safsata bilimine meraklı insanları peşinden sürükleyen, medeniyetlerin arkasındaki uzaylı parmağı iddialarına farklı bir bakış açısı sunan bu konuşma metninde; inşaası için ortalama matematik ve astronomi bilgisinin yeterli olduğu mimari yapıların neden bu kadar çok abartılıp, gizem dairesine alındığına dair oldukça manidar bir sebep sunuluyor.

Orijinal adı; Afrika'nın eski mimarisi hakkındaki tuhaf teorilerin arkasında yatan Irkçılık (Racism is behind outlandish theories about Africa’s ancient architecture) olan bu konuşma metni; 17 Eylül 2017'de The conversation (konuşmalar) sitesinde Witwatersrand Üniversitesi Omurgalı Paleontoloji bölümü doktora sonrası öğrencisi (Postdoc) paleontolog ve paleobiyolog Julien Benoit tarafından yayınlandı.

23 Eylül'de Zambiya'dan yayın yapan SABC (www.sabc.co.za) sitesince alıntılanan yazı "Uzaylı Teorilerinin Altında Kanıksanmış Bir Irkçılık Yatıyor" başlığı ile arkeofili.com sitesi için Tolunay Bayram tarafından Türkçeleştirildi. Yazıyı Tolunay Bayram'ın çevirisi ile yayınlıyor ve altında orijinan İngilizce metnini sunuyoruz.

PİRAMİTLERİ UZAYLILAR YAPTI TEORİLERİNİN ARDINDA YATAN IRKÇILIK

Afrika’daki anıtsal arkeolojik yapıların, antik astronotlar, zaman yolcuları ya da uzaylılar tarafından yapıldığı iddialarının arkasında ırkçılık yatıyor.

Afrika’da bugüne kadar insan kültür tarihine damga vurmuş pek çok antik yapı ortaya çıkarıldı. Büyük Zimbabve, Güney Afrika’daki Mapungubwe, Kenya’daki Gedi kalıntıları ve Sudan’daki Meroe bunlardan bazıları. Tabii atlanması mümkün olmayan dünyanın yedi harikasından biri olan görkemli Mısır piramitleri de bunlara dahil.

Afrika’da ortaya çıkarılan bu kültürel kalıntılar tabii ki birer sürpriz değil. Nitekim Afrika, çok geniş bir tarihsel süreçte kültür tarihimizin başladığı yer konumunda. Kenya’da son yapılan araştırmalar ile beraber bugüne kalan ilk kültürel ürünlerimiz olan taş aletler, 3.3 milyon yıl öncesine tarihlendirildi. Kıtanın kültürel karmaşıklığı ve çeşitliliği de ortada. Kültür tarihimizin ilk ürünleri bu kıtada ortaya çıktı ve hepimizin ortak atası olan Homo Sapiens de ilk olarak burada evrimleşti.

Bütün kanıtlara rağmen hala bir kesim, Afrika’dan ya da dünyanın gelişmemiş herhangi bir noktasından, Gize piramitleri gibi önemli tarihi eserler çıkabileceğine inanmıyor. Bahsedilen bu kesim, bazı anıtsal yapıların Afrikalı topluluklar tarafından yaratılmış olması yerine, antik astronotlar, zaman yolcuları, uzaylılar tarafından yapılmış olduğu teorilerine inanıyor.

Peki nispeten küçük bir kesimin, piramitlerin Antik Mısırlılar tarafından inşa edilmemiş olduğunu düşünmesi kimin umurunda? Bunun kime ne zararı var? Aslında çok büyük bir zararı var. Birincisi, bu insanlar dünyayı dolaşarak ve antik bilgileri yok sayarak teorilerini kanıtlamaya çalışıyor. İkincisi, böylesine büyük mimari yeteneklere yalnızca beyaz Avrupalıların sahip olabileceği gibi bir ırkçı düşünceyi devam ettiriyorlar.

Dünya Mirası için bir tehdit

Örneğin; 2014 yılında iki sözde bilim insanı, akademisyenlerin Gize piramitlerinin gerçek kökenini gizlediklerini söyleyerek kendi kanıtları hazırladılar. Bunu yapmak için ise elbette hiç kimseden izin almadan piramitin bir parçasını kopardılar, çünkü yapacakları sahte analiz için bu oldukça gerekliydi.

2017 yılında Güney Amerikada’ki Dünya Mumya Çalışmaları kongresindeki bilim insanları ünlü Nazca Çizgileri’nin uzaylılar tarafından yapıldığını kanıtlama niyetinde olan Uzaylı Projesi isimli sözde araştırma konusunda kamuoyunu uyaran bir bildiri yayınladı. Nitekim bu araştırma kapsamında, bölgede yüzeyde araştırma yapmak isteyen bir takım deliller mevcut. Tüm delillere rağmen bir kesim ise Nazca çizgilerinin antik Peru insanları tarafından değil, uzaylılar tarafından yapılmış olduğu konusunda oldukça ısrarcı.

Bu gibi olaylar, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin kültürel mirasına yönelik birkaç örneği oluşturuyor. Dünyadaki koruma görevlileri, eşi olmayan bu eserleri korumak ve onarmak için büyük miktarda para harcıyor. Örneğin Gize piramitleri için yapılacak son düzenleme için 45 milyon dolar gibi bir maliyet ortaya çıkartıldı.

Irkçılık ve sömürgeciliğin izleri

Bu konuya en son örneklerden biri de, Güney Afrika’da bulunan bir dizi yuvarlak taş dizisi, sözde bilim insanları problemine iyi bir örnek konumunda. Bazı insanlar gerçekten bu gibi yapıların uzaylılar tarafından tasarlandığını inanıyorlar. Araştırmacılar ise taş dizilerin Koni halkı tarafından halat, çubuk ve ahşap kullanılarak yapıldığını kanıtladı. Ancak bahsedilen bu çevreler (aslında “ırkçı” demekte bir sakınca yok), Afrika’nın antik kabilelerinin bu gibi şeyleri yaratmış olabileceğini kesinlikle kabul etmiyor.

Ancak aynı insanların, Ortaçağ Avrupalılarının kıtanın muhteşem katedrallerini yalnızca halatlar, çubuklar ve ahşap kullanarak inşa etmiş oldukları gerçeği ile herhangi bir sorunları yok. Afrika’nın üretici kabilelerinin yaratımlarını kesinlikle reddederken Avrupalılar için aynı şey söz konusu bile değil.

Azteklerin, Paskalya adasındaki insanların, Antik Mısırlıların, daha öncesi ve daha sonrasında bugünün gelişmekte olan coğrafyalarında var olmuş olan diğer kültürlerin karmaşık yapılar oluşturabileceği düşünmek neden bu kadar zor?

Cevap maalesef göründüğü kadar basit: derin ırkçılık ve beyaz üstünlüğü duygusu.

Irkçılık bazı kesimler için vazgeçilmez düşünce tarzı olarak hala mevcut ve Avrupalı olmayanların anıtlar kuracak toplumlar yaratmış olmaları hala onlar gerçek üstü bir konu.

Gerçeği anlatmak

Özellikle sosyal medya ve internet, bu modern çöp teoriler için mükemmel bir platform haline gelmiş durumda. Bu mecralardan insanları bilim insanlarının gerçekleri toplumdan sakladıkları konusunda kandırmaya çalışıyorlar. Bazen de bu konuda başarılı oluyorlar.

Doğrusunu söylemek gerekirse renkli, tuhaf ve gizemli teorileri ile doğru bilgiyi ve bilimi boğabilecekleri de artık gerçek bir risk. Gerçeklerin üstü bu tuhaf teoriler nedeniyle örtülebilir.

Bu konuda baştan beri söylendiği gibi sadece Afrika değil, benzer durumda olan pek çok diğer toplum etkilenmekte. Kültür tarihinin unutulmaya yüz tutmuş uygarlıklarının büyük başarıları, bilinçsiz kitlelerin garip teorileri nedeniyle zarar görebilir. Hatta bu saçma teoriler televizyonlarda ulusal kanallarda yıllarca sürdürülen bilimsel araştırmaların yerini alabilir.

METNİN TAMAMININ İNGİLİZCESİ

Racism is behind outlandish theories about Africa’s ancient architecture

Some of the most impressive buildings and cities ever made by humans can be found in Africa: the ruined city of Great Zimbabwe, Mapungubwe in South Africa, Kenya’s Gedi Ruins and Meroe in Sudan. Perhaps the most awe-inspiring of these are the last remaining of the Seven Wonders of the Ancient World, the Great Pyramid of Giza, in Egypt.

This should come as no surprise. Africa has an extensive archaeological record, extending as far back as 3.3 million years ago when the first-ever stone tool was made in what is today Kenya. The continent’s cultural complexity and diversity is well established; it is home to the world’s oldest-known pieces of art. And, of course, it is the birth place of modern humans’ ancient ancestors, Homo sapiens.

Despite all this evidence, some people still refuse to believe that anyone from Africa (or anywhere in what is today considered the developing world) could possibly have created and constructed the Giza pyramids or other ancient masterpieces. Instead, they credit ancient astronauts, extraterrestrials or time travellers as the real builders.

Well, you may ask, so what? Who cares if relatively few people don’t believe the ancient Egyptians built the pyramids? What’s the harm? Actually, there is great harm: firstly, these people try to prove their theories by travelling the world and desecrating ancient artefacts. Secondly, they perpetuate and give air to the racist notion that only Europeans – white people – ever were and ever will be capable of such architectural feats.

A threat to world heritage

In 2014 two German pseudo-scientists set out to “prove” that academics were concealing the Giza pyramids’ “real” origin. To do so, they chiselled off a piece of one of the pyramids – of course, without authorisation, so they could “analyse” it.

And earlier in 2017 scientists from the World Congress on Mummy Studies in South America published a communique on their Facebook page to draw attention to the raiding of Nazca graves for a pseudo-scientific research programme called the Alien project. It insists that aliens rather than ancient Peruvians were responsible for the famous geoglyphs called the Nazca Lines, despite all the evidence to the contrary.

Such incidents exemplify the threats to developing nations’ cultural heritage. Conservation authorities around the world must spend a great deal of money to protect and restore unique pieces of heritage, and to guard them against vandalism. For instance, the most recent overhaul planned for the Giza site – back in 2008 – was estimated at a cost of USD$45 million.

These are not wealthy nations, as a rule, and it costs money they often don’t have to repair the damage done by, among others, pseudo-scientists.

Racism and colonial attitudes

A series of stone circles in South Africa’s Mpumalanga province provides an excellent example of the other problem with pseudo-archaeologists. Some people genuinely believe that these structures were designed by aliens. They scoff at scientific research that proves the stone circles were made by the Koni people using ropes, sticks and wood. They will not even entertain the notion that ancient African tribes could be responsible.

But the same people have no problem believing that medieval Europeans built the continent’s magnificent cathedrals using only ropes, sticks and wood. They dismiss scientific research that overwhelmingly proves ancient Africans’ prowess, but insist the documents which contain evidence of Europeans’ construction processes are beyond reproach.

Why is it so hard for some to acknowledge that ancient non-European civilisations like the Aztecs, people from Easter Island, ancient Egyptians or Bantu-speakers from southern Africa could create intricate structures?

The answer is unfortunately as simple as it seems: it boils down to profound racism and a feeling of white superiority that emanates from the rotting corpse of colonialism.

Colonial powers saw their “subjects” in Africa, South America and Southeast Asia as exotic, fascinating – but ultimately primitive.

An increasing knowledge and understanding of the archaeological record mostly dispelled these notions. But for some, and until nowadays, it seems unthinkable that ancient non-European societies have been resourceful and creative enough to erect such monuments. So, the thinking went, conventional science must have been missing or hiding something: ancient astronauts, aliens, or the lost civilisation of Atlantis. Even some mainstream scholars have dabbled in this thinking.

Telling the truth 

The internet and social media has given these modern conspiracy junkies a perfect platform to share their theories. They try to make others believe that scientists are hiding “the truth” about ancient monuments. Sometimes they even succeed.

There is a risk that they will drown out quality knowledge and science with their colourful, outlandish theories. When such bizarre theories emerge, it can water down people’s understanding and appreciation of Africa’s architectural and cultural heritage.

At the same time, these theories can prevent awareness about Africa’s rich heritage from developing. The heirs of the real builders may never learn about their ancestors’ remarkable achievements.

Scientists have a crucial role to play in turning the tide on such harmful theories. Those of us who are doing ongoing research around the continent’s architectural and fossil record should be sharing our findings in a way that engages ordinary people.

We must show them just how awe-inspiring structures like Great Zimbabwe, Meroe and the Giza Pyramids are – not because they were created by some alien race, but because they are living proof of ancient societies’ ingenuity