Anasayfa / Etkinlikler

Vecihi Hürkuş'un kollarında can veren ilk hava şehidi

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu’nda birbirinden ilginç tebliğler sunuldu.

 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ‘’Uluslararası Orhan Gazi Kocaeli Tarihi–Kültürü Sempozyumu V’’nun ikinci gününde birbirinden ilginç sunum ve tebliğler yer aldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı’ndan Tamer Çeliker sunduğu tebliğde Kocaeli’nin Cengiz Topel’den önceki ilk havalimanı ile burada görev yapan Vecihi Hürkuş hakkında bilgi verdi. Çeliker, Kocaeli’nin ilk hava şehidi Remzi Bey’in Vecihi Hürkuş’un kollarında can verdiğini de anlattı.

KOCAELİ’NİN İLK HAVAALANI(1921-1924)

Selim Sırrı Paşa Salonu’ndaki oturumun başkanlığını Prof. Dr. Nurettin Gülmez üstlendi. Salondaki tebliğler ise şu şekilde yapıldı; Prof. Dr. Nurettin Gülmez, Celal Bayar Üniversitesi(Çok Partili Hayat Döneminde TBMM’deki Kocaeli Milletvekilleri Üzerine Bir Analiz (1946-2015), Prof. Dr. Mehmet Çevik, Fırat Üniversitesi(1923- 1950 Yılları Arası Kocaeli’nde Eğitimin Yapılandırılması), Dr. Mustafa Serhan Yücel, Bilecik Şeyh Edebali Üniv. Prof. Dr. Ayşem Seda Yücel, Hacettepe Üniversitesi(İzmit Vilayetinde Öğretmenlik Mesleği İle İlgili Bazı Değişkenlerin Değerlendirilmesi(1925-1926), Doç. Dr. Yücel Yiğit, Polis Akademisi Güv. Bil. Enst.(Seka’nın Yabancı Montörleri), Tamer Çeliker-Alptekin Cevherli-Semiha Lavas Özkol Kocaeli Büyükşehir Belediyesi(Kocaeli’nin İlk Havaalanı (1921-1924)

İLK SAVAŞ UÇAĞIMIZ FRANSIZ YAPIMI

Türk Havacılık tarihinde ilk izlere 1900’lü yılların başlarında rastlandığını, o dönemde ilk aldığımız uçağın Fransız yapımı Deperdussin isimli tayyare olduğunu aktaran Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden Tamer Çeliker, Balkan Savaşı başladığında Osmanlı Devleti'nin elinde 17 adet uçak olduğunu, 1. Dünya Savaşı’na 8 uçakla giren Osmanlı’nın savaş bittiğinde elinde 100 adet uçak olduğunu aktardı.

20 SPAD VE 21 ALBATROS UÇAĞI

Kocaeli’nde Cengiz Topel Havalimanı’ndan önce Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında bugün 42 Evler olarak bilinen alanda bir havaalanı olduğu bilgisini veren Çeliker, ‘’İzmit havaalanının 1. Dünya Savaşı’nda da kullanıldığı görülmektedir. Batı Cephesi Komutanlığı emrinde iki ayrı uçak bölüğü bulunmaktaydı. Bu iki ayrı uçak bölüğü 01 Haziran 1922 tarihinde alınan kararla Batı Cephesi Komutanlığı emrinde Cephe Uçak Bölüğü adı altında birleştirilmiştir. Uçak Müfrezesi emrinde iki adet Breguet-14 uçağı bulunuyordu. Bu sırada İtalya’dan 20 Spad XIII av uçağı ile Almanya’dan 21 adet Albatros C-XV uçağı alınmıştır. Bu uçakların bir kısmı İzmit Havalalanı’nda görevlendirilmişlerdir’’ dedi.

KOCAELİ HALKININ ALDIĞI UÇAKLAR

Kocaeli halkının Türk havacılığına yaptığı katkılara da yer veren Çeliker, ‘’Kocaelililerin yaptığı bağışlarla 5 adet uçak alınarak, Türk Tayyare Cemiyeti’ne bağışlanır. Bu uçaklara Kocaeli, İzmit, Gebze, Kandıra, Karamürsel isimleri verilir. Havacılık tarihinde önemli yerlerden birine sahip olan Kocaeli, bağış kampanyasında da ülkemizin havacılık geleceğine katkı yapar’’ açıklamasını yaptı.

VECİHİ HÜRKUŞ, KOCAELİ’DE GÖREV YAPTI

Kocaeli’nin ilk havaalanında Türk havacılığının efsane isimlerinden Vecihi Hürkuş’un da görev yaptığını söyleyen Çeliker, sözlerine şöyle devam etti; ‘’Vecihi Bey, 1923 yılı başlarında İzmir’den İzmit Tayyare Bölüğü’ne atanır. Vecihi Bey, İzmit’te kaldığı kısa süre içinde büyük bir acıyla sarsılır. Kocaeli’nin ilk hava şehidi Remzi Bey, onun görev yaptığı sırada hayatını kaybetmiştir. Vecihi Bey, Tayyare Makinist mektebinden beri yakın arkadaşı olan Pilot Remzi Bey'in şehit oluşunu anılarında şu şekilde anlatıyor:

REMZİ BEY’İN UÇAĞI DENİZE ÇAKILDI

Daha Fazıl'ın acısı içimizde sızlarken tam bir ay sonra 28. 2. 1923 günü aramızdan sevgili Remzi'yi de kaybettik. Havacılığımızda yeni bir gözyaşı döktüren bu hadise tamamen gözlerimin önünde cereyan etmişti. Remzi öğleden sonra Spad av tayyaresiyle yerden yükseldiği zaman İzmit ufuklarının hâkimi olduğunu neşeli uçuşu ile gösteriyordu. Yarım saat kadar devam eden bu uçuştan dönen kahraman çocuk, deniz üzerinden meydana ve takriben 250 metre yükseklikten yaklaşmıştı. Bu sırada tayyare bir dalış vaziyetine geçerek dikildi ve motörün kuvvetini kesmedi. Ben olduğum yerde ihtiyarsız "gaz kes "diye bağırıyordum. Fakat ne tayyare düzeldi ve ne motörünü kesti. Her an büyüyen o süratle İzmit körfezinin derinliklerine kadar uzandı ve büyük bir gürültü ile sulara gömüldü.

HÜRKUŞ KURTARMAK İÇİN DENİZE ATLADI

Bütün kuvvetimle vaka mahalline doğru koşmağa ve sahilde bulduğum bir sandala atlayarak tayyarenin saplandığı noktaya yetişmeğe azmettim. Belki birkaç dakika geçmişti, Tayyare buradaki az olan derinlik içinde aynen görülüyordu ve Remzi içinden çıkmıyordu. Derhal üzerimdeki elbiseleri fırlatarak denize daldım. Remzi'yi bırakmayan kemerlerden kurtardıktan sonra tayyareden dışarı çıkardım. Fakat heyhat! Göremeyen açık mavi gözler sadece gülüyordu. Nabız durmuş, hayat sönmüştü. Bu anda kahraman Remzi'nin de azizler arasına göçtüğünü anlayınca ıslak vücudumun ürperdiğini ve gözlerime hücum eden yaşlarla beraber üşüdüğümü hissettim…

KOCAELİSPOR KURULDU

Çeliker, Kocaeli’nin ilk havaalanının bu yıllardan sonra da sivil havacılık alanında kullanıldığı ve zaman zaman at yarışları da düzenlendiği bilgisini verdi. Çeliker, bu alanın Kocaelispor ile olan bağlantısını da şu sözlerle anlattı; ‘’1950’li yıllarda dönemin İzmit Belediye Başkanı Osman Gencal, Baç Spor’un talebi üzerine 1 TL gibi sembolik bir rakam karşılığında araziyi takıma tahsis etmiştir. Baç Spor da daha sonra bu araziyi satıp buradan elde edilen gelirle 1966’da Doğan Spor ve İzmit Spor ile birleşerek bugünkü Kocaelispor kurulmuştur. Bugünkü 42 Evlerin kurulması da o yıllarda bu arazinin satışıyla başlamıştır.’’

YUNANLILAR MEZALİM YAPTI

Ankara Üniversitesi’nden Dr. Çağla D. Tağmat Milli Mücadele döneminde Yunan Ordusunun İzmit’te yaptığı katliam hakkında çarpıcı bilgileri Yunan ve İngiliz yayınlarından sunduğu belgelerle ortaya çıkardı.

GAYRİMÜSLİM HANELERİNE HAÇ İŞARETİ

Ankara Üniversitesi’nden Dr. Çağla D. Tağmat Milli Mücadele döneminde Yunan Ordusunun İzmit’te yaptığı katliamı Yunan ordusu 11. Tümen’in yaptığını dile getirdi. Yunanlıların 1921’de İzmit’ten çekilirken bir yangın çıkarıldığı ve bunun sonucunda birçok Müslümanın katledildiği belirten Tağmat. Bu katliamın sadece Yunanlıların geri çekilmesi esnasında değil İzmit’te bulundukları sırasında da yapıldığını, bu bilgilerin de yabancı kaynaklar tarafından da kanıtlandığı aktardı. Tağmat, Yunanlıların İzmit’ten çekilirken hertarafı yaktıklarını, Müslüman olmayan halka zarar vermemek adına gayrimüslimlerin hanelerini haç işareti ile belirlediklerini belirtti.

YUNANLILAR 1 YIL BOYUNCA ZULÜM YAPTI

Dr. Tağmat sözlerini şu şekilde sürdürdü;” Eylül 1920’de İzmit’e giren Yunan kuvvetleri, başka bölgelerden getirttikleri Rumları İzmit’e yerleştirmekle kalmamış, Ermenilerle de işbirliğine girişmişlerdir. Köyleri yakmak ve halka saldırmak gibi faaliyetlerde bulunan Yunanlar, İzmit’te kaldıkları yaklaşık bir yıllık süreçte, gasp, yağma, baskın ve zulümlerle bölgede varlık göstermişlerdir. 1921 yılında Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri’nin Yunanlarda yarattığı tedirginlik, Haziran 1921’de İzmit’i Gemlik ve Yalova istikametinde boşaltmalarıyla sonuçlanmış ancak Yunanlar İzmit’ten çekilirken bölgeyi yakmış ve çok sayıda sivil Türk hayatını kaybetmiştir. Arnold Toynbee’nin bizzat şahit olduğu, İzmit ve Karamürsel’de yaşanan bu olay, bölgeyi bir harabeye çevirirken halk arasında da büyük paniğe yol açmıştır.”

KUVAYİ SEFERİYE

Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Adnan Sofuoğlu, merkezi Kocaeli olan Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin Ankaraya karşı başarısız kalan son girişimi olan Kuvay-ı Seferiye hakkında az bilinen gerçekleri gözler önüne serdi. Sofuoğlu, Milli Mücadele hareketini etkisiz hale getirmek için Kuvayi İnzibatiye’nin hezimete uğratılmasının ardından oluşturulan bu oluşumun bazı dalgalanmalara meydan verdiğini fakat yüce Türk milletinin kararlılığıyla altüst edildiğini dile getirdi.

KOCAELİ'NİN TIP TARİHİ

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu’nda Kocaeli’deki tıp tarihi gözler önüne serildi. 5 farklı sunumun işlendiği oturumda bilinmeyenler ortaya çıkarıldı.

İZMİT’TE FRENGİ

Yahya Kaptan Konferans Salonu’nda gerçekleşen oturumda ilk olarak Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nermin Ersoy, Kocaeli Üniversitesi ve Öğrt. Gör. Belgin Babadağlı İzmit Sancağı’nda Frengi hastalığı hakkında az bilinen gerçekleri aktardı. Amerika kıtasının keşfinden (1492) sonra Avrupa’ya yayılarak büyük salgınlara yol açmış olan frenginin 16. Yüzyılın “sifiliz yüzyılı” olarak anılmasına neden olduğunu dile getiren Ersoy” Osmanlı ülkesine nasıl geldiği konusunda farklı görüşler bulunmakta, ancak görülmeye başlandığı tarih itibarıyla Osmanlı-Rus Savaşları (1806-1812, 1828-1829), özellikle Kırım Savaşı (1854) sonrası salgınlar artmıştır. Bu amaçla İzmit Sancağı’nda frengiye karşı yürütülen mücadele kapsamında İzmit, Adapazarı, Geyve ve Kandıra kazalarına seyyar frengi tabipleri atanmış, 1911 yılında İzmit’te, 1918 yılında da Adapazarı’nda Frengi Hastanesi açılmıştır” dedi.

KARAMÜRSEL’E ATANAN MÜSLÜMAN DOKTORLAR

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Kenan Olgun sunumunda Osmanlı Devleti’nde doktor ve cerrah yetiştirmek amacıyla ilk modern Tıp Fakültesi’nin 1806 yılında açıldığını aktararak” Tıphane-i Amire adıyla açılan bu okulda öğretim görevlileri Müslüman ya da yabancı olurken öğrencilerin tamamı Müslümanlardan oluşmaktadır. Bununla birlikte dersler önce İtalyanca sonra Fransızca olarak verilmiş, zamanla okula gayrimüslimlerde alınmaya başlanmıştır. Bu okullardan mezun olan doktorlar Osmanlı Devleti’nin çeşitli yerlerinde görev yapmışlardır. Ülkenin birçok yerinde sıklıkla görülen tabipliklere atanan gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarından ziyade Karamürsel’e Müslüman doktor atamalarının daha fazla olduğunu görürüz” ifadelerini kullandı.

HİLAL-İ AHMER CEMİYETİ VE İZMİT

Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa Sarı ise Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin, savaş alanında yaralanan veya hastalanan askerlere yardım etmek amacıyla kurlduğunu belirterek “Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, 1911 yılında yeniden kurulduktan sonra ülke genelinde vilayet, sancak ve kazalarda şubelerini açtığı görülmektedir. Bu şubelerinden birisi de Ekim 1911’de açılan İzmit Şubesi’dir. Cemiyetin İzmit merkez şubesinin dışında sancağa ait diğer kaza ve nahiyelerde şubeleri açılmıştır. Cumhuriyet döneminde Kocaeli’nde İzmit, Karamürsel, Geyve, İznik, Adapazarı, Bahçecik, Değirmendere, Derbent, Gebze, Kandıra, Karasu, Hendek, Sapanca, Akhisar, Akyazı ve Yalova Hilâl-i Ahmer Şubeleri faaliyetlerini devam ettirmiştir.” şeklinde konuştu.

İZMİT’TEKİ KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ

On dokuzuncu Yüzyıl sonu 21. Yüzyıl başında İzmit Sancağı’nda sağlık hizmetleri konusunu ise Yrd. Doç. Dr. Aslıhan Akpınar, Dr. Cebrail Yılmaz ve Tarihçi Resul Narin aktardı. İzmit’te koruyucu uygulamaların öncelikli olarak belirli hastalıklara karşı şekillendiği, zaman zaman genel temizlik ve dezenfeksiyon kurallarının uygulandığı ve nihayet sosyal hayata müdahale anlamındaki zorunlu uygulamaları da içerdiği kaydedildi. Yrd. Doç. Dr. Rahime Aydın Er ise Cumhuriyet döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadele konulu sunumunu gerçekleştirdi.