Yazar Özer Akdemir: Kapadokya gözler önünde yıkılıyor, bu ayıp bize yeter!
Gazeteci yazar Özer Akdemir, 'Dünya Kültür Mirası'nın içine etmek!..' başlıklı yazısında Kapadokya'daki yol yapım çalışmaları ile ilgili iktidar ve muhalefet politikalarını eleştirdi. İşte o yazı:
Dünya Kültür Mirası'nın içine etmek!..
Geçtiğimiz ayın ortalarında, Avanos’ta buluştuğumuz Kapadokya Çevre Platformu Sözcüsü Mükremin Tokmak’la Ortahisar-Göreme arasında peribacalarının ortasında yapımı süren yol inşaatına gitmiştik. Yol kazısının yığıldığı toprağa neredeyse bacaklarımızın yarısına kadar gömülerek inşaatın sürdüğü tepeye kadar çıktık. Doğal sit alanı üzerinde yapılan yol, arkeolojik sit sınırına gelmiş, eski yolla birleşmesine 500 metre kalmıştı.
Yol yapımının geldiği son nokta olan tepeden, yolun gideceği güzergaha bakarken yolun ne yana gidebileceği senaryolarını konuşmuştuk. Çünkü yol dosdoğru gitse kocaman bir peribacasına denk geliyordu. Peribacasının sol tarafında bilimsel makalelere konu olmuş 1600 yıllık bir Bizans manastırının yemekhaneleri, sağ tarafında ise yine bu manastır kompleksinin bölümleri, peribacası olma yolunda ilerleyen kaya oluşumları ve bir şapel (küçük kilise) vardı.
ESKİDEN İBADET EDİLEN YERLERDE ŞİMDİ ATLAR BAĞLI
Ben yolun peribacasının solundan 4-5 metrelik bir açıklıktan geçirilerek aşağıdaki at ağılı olarak kullanılan düzlüğe ulaşacağını, buradan da 200-300 metre ilerleyip eski yola bağlanacağını öngörüyordum. Peribacasının solundaki Bizans manastırının odalarının bazıları turist gezdirmek için beslenen atların ahırı olarak kullanılıyordu. İçerisinde oyma raflar, kırmızıyla boyalı desenler bulunan ilk Hristiyanların ibadet ettikleri mekanlarda şimdi atlar bağlı idi. Yol, bu yönden giderse muhtemelen bu odalara da zarar verecek, belki de yıkıp geçecekti.
Mükremin ise yolun peribacasının sağından geçerek 200 metre ilerideki otopark olarak kullanılan alana ineceğini, oradan da bir 100 metre kadar ilerleyip eski yolla birleşeceğini düşünüyordu. İyi de o güzergah diğerinden dar ve hem şapel, hem kaya oluşumlarının daha yoğun olduğu bir yerdi. O kayaları, yıkmadan ve büyük peribacasına zarar vermeden yolun geçmesi pek olası görünmüyordu.
Mükremin’le üzerine çıkıp yolun hangi yöne gideceğini tartıştığımız tepeyi birkaç gün önce iyice aşağıya bastılar. 30-40 tonluk bir kepçe tırnaklarıyla yolu kazıyıp eğimi olabildiği kadar azalttı. Saklı Kilise’nin oyulduğu tepenin hemen yamacından devam eden yol ile bu tepe arasında 40 metreyi bulan bir uçurum oluşturana kadar basma ve kazıma işi devam etti.
Yol, tam Bizans manastırı önüne geldiğinde Mükremin’i haklı çıkararak sağa kıvrıldı ve kaya oluşumlarını kırıp geçirerek ilerledi.
KAYA OLUŞUMLARININ İÇİNE TUVALET!
Kapadokya’da çekim yaptığım gün Bizans manastırının tam karşısında bulunan bu kaya oluşumlarının dibinde artık ne zaman yapılmışsa iki küçük beton kulübecik gözüme çarpmıştı. Kulübeler birbirine yapışık, bir kısmı arkasındaki kaya oluşumunun içine girecek şekilde ve birer metrekare boyutlarındaydı. Bunların, bölgeyi gezen turistlerin tuvalet ihtiyaçlarından para kazanmak için kaçak yapıldığını sonradan öğrendim. Kaya oluşumunu tahrip ederek yapılan bu tuvaletlerde sözün gerçek anlamıyla Dünya Mirası Kapadokya’nın içine ediliyordu!
Tıpkı manastır odalarının ahır yapılması gibi, bazı peribacalarına da elektrik çekilerek turistik işletme olarak kullanıldığını gösteren kablo ve elektrik aksamları hâlâ duruyordu. Bu tuvaletler dünyanın en güzel ve özel yerini korumaktan aciz yöneticilerin göz yumması sonucu zamanında kaçak-göçek yapılmış sonrasında terk edilmişti.
İşte bu iki eski tuvalet koca koca kaya oluşumlarını yıkarak yolu genişletmenin bahanesi yapıldı. Ortahisar Belediye Başkanı yol çalışmalarının yıkımını “Bölgemizdeki kaçak yapılarla mücadele kapsamında; önceki yıllarda izinsiz yapılmış kaçak WC üniteleri kaldırılmaktadır” diyerek gizlemeye çalıştı.
KAPADOKYA GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE YIKILIYOR
Gelinen noktada Kapadokya’daki Vandallık herkesin gözü önünde, kaya oluşumlarının ağır iş makineleri ve kepçelerce yıkılması ile devam ediyor. Tuvaletle birlikte, yaslandığı kaya oluşumları yıkıldı ve bu kayaların içindeki mağaralarda binlerce yıllık insan yerleşimleri olduğuna dair izler de gün yüzüne çıktı. Yine de yol genişliği istenilen kadar olmadı. Muhtemelen yolun sağındaki peribacası ve kaya oluşumunu da yıkıp geçecekler bu yüzden!
Her gün yol inşaatına gidip çalışmaları kaydeden, bunları gazetecilere, ilgili herkese gönderen Kapadokya Koruma Grubunun görüntüleri eşliğinde bir yıkımı anbean izliyoruz. Kapadokya gözümüzün önünde yıkılıyor ve sadece twit atıp, ‘ahh, vahh’ ediyoruz!
CHP’nin Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç ve Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez yol çalışmasının önüne gidip, arkada kepçeler çalışırken açıklamalar yaptılar. Yapılanın suç olduğunu ve seçimden sonra hesap sorulacağını söylediler. Diğer partiler bunu bile yapmış değil henüz!
KEPÇELERİN ÖNÜNE ÇIKMAK MEŞRU VE ELZEMDİR
Mahkemelerin siyasi iktidarın aparatı haline geldiği, uygulanmayan AİHM, AYM kararları gibi onlarca örnek ortada iken Kapadokya’da devam eden bu yıkıma karşı dava açmak ya da “Seçim sonrasında hesabı sorulacak” tehditleri savurmak hiçbir işe yaramıyor!
Hukukun işlemediği yerde halkın doğayı korumak, emeğinin hakkını almak, demokratik kazanımlarını savunmak için iktidarı hukuka uymaya zorlamaktan başka yolu kalmıyor. 2022 Hrant Dink “İnsanlığa Işık Tutanlar” ödülüne layık görülen Germencik Dağyeni köylüleri çoluk-çocuk, genç-yaşlı sokağa dökülerek, maden çalışmalarının önüne geçerek yaşam alanlarının nasıl korunacağını gösterdikleri için bu ödüle layık görüldüler. Anayasa’nın verdiği barışçıl gösteri-yürüyüş haklarını kullanarak yaşam alanlarını korudular.
Kapadokya’daki yıkımı durdurmak için de o kepçelerin önüne çıkmak hem anayasal hem uluslararası yasalar nezdinde meşrudur ve gelinen noktada elzemdir. Ana muhalefet başta olmak üzere tüm muhalefet güçlerinin halka ve kendi tabanlarına bu yönde çağrı yapması gerekiyordu şimdiye kadar. Peribacaları yıkıldıktan, manastır yok edildikten sonra yapılan hiçbir şey tüm dünyaya ait olan bu doğa-kültür miraslarını geri getirmeyecek!
Bir kez daha altını çizmek gerekiyor; Bugünkü koşullarda yaşam alanları, kültür mirasları, doğal ve tarihi varlıklarımız yok edilirken, sadece kınamakla geçiştirmek, meseleyi hukuka havale etmek ya da seçimleri adres göstermek suça ortak olmaktır! Hiç kusura bakılmasın!
“İki tane kaçak tuvaleti yıkıyoruz” denilerek milyon yıllık peribacalarının yıkılıp geçilmesi, Düzce Anadolu Lisesi müdiresinin kendisine özel tuvalet yaptırması kadar konuşulmuyor, ne yazık ki! Dünya Kültür Mirasının içine ediliyor ve biz sadece bunu ayıplamakla yetiniyoruz. Bu ayıp bize yeter!..
Özer Akdemir - evrensel.net