Antik Kalpli Göl'deki yeni tür mikroorganizmalar yeni bir antibiyotik umudu oldu
Tülay Bican Süerdem, AA muhabirine, inceledikleri mikroorganizmaların bazılarını cins düzeyinde tanımlamasını yapabildiklerini, tür bazına inebilmek için moleküler bazı identifikasyon (kimlik belirleme) yöntemlerine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Moleküler düzeyde tanımlama yaptırabilmenin finansal destek gerektiğini belirten Süerdem, "BAP bütçesi dahilinde basit bir izolasyon çalışması yapabildik ama bunu daha ileri basamaklara götürmek istiyoruz. Mikroorganizmalarla ilgili küf ve maya çalışıyoruz. Bakterileri de ilave ederek hangi mikroorganizmaların nasıl bir enzim profilleri var ona bakıyoruz." dedi.
Gölün neden pembeleştiği tespit edildi
İzolatlar neler üretir, hangi alanlarda yararlanılabilir, gıda, sağlık ve biyoteknolojik anlamda bu mikroorganizmalardan nasıl fayda sağlanır düşüncesiyle öğrencileri de bu çalışmalara entegre ettiklerini dile getiren Süerdem, yaptıkları çalışmalarda potansiyel yeni tür, yeni kayıt olma özelliğinde mikroorganizmalar gözlemlediklerini söyledi.
Süerdem, "Göl niçin pembedir?" fikriyle yola çıkmadıklarını ancak yaptıkları literatür çalışmalarında "dunaliella salina" adlı bir fitoplanktonun buna neden olduğu bilgisine ulaştıklarını ifade etti.
Gölün rengiyle ilgili ayrı disiplinlerle çalışma yapılabileceğini belirten Süerdem, şöyle konuştu:
"Finansal destek bulduğumuzda ya da daha az sayıdaki izolatlarımızla moleküler identifikasyon yaptığımızda bu işin çok daha derinine yani gen seviyesine inilmiş olup, yeni tür çıkma olasılığı yüksek potansiyel mikroorganizmalar olduğunu söyleyebiliriz. Buna nereden vardık? Bu tanımlama işlemlerini yaparken morfolojik, kültürel tanımlamalardan hareket ediyoruz. Tür bazında ise çok daha zaman alıcı çalışmalara ve moleküler düzeydeki çalışmalara ihtiyaç var. Yaptığımız çalışmada farklı olarak gözlemlediğimiz, ilk defa görüyoruz dediğimiz birden fazla türümüz var. Yeni bir tür keşfi yapılırsa Türkiye mikrobiyota çeşitliliği için çok önemli katkı olacak. Bu mikroorganizmalar bünyesinde enzim üretebiliyor. Ürettikleri enzimler gıda sanayisinde, sağlık sektöründe, aşı, hormon eldesinde gıda koruyucu katkı maddeleri olarak kullanılabiliyor. Yapılarında neler varsa o tespit edilen türde bunlar ortaya konulduğunda yeni bir antibiyotik keşfinden bile söz edebiliriz."
Avrupa Birliği projesine dönüştürmeyi hedefledikleri çalışmada örnekleme alırken siyah tabaka oluşumunu gözlemlediklerini ve bozulmuş yumurta kokusu aldıklarını kaydeden Süerdem, üzerine basıldığında çamurun balçık gibi içine çektiğini, bu nedenle ziyaretçilere gölün suyuna dokunmaları halinde ellerini yıkamaları uyarısında bulundu.
Çiğdem Münibe Alyanak - AA