Batı Avustralya'daki kimyasal tesisler 40.000 yıllık kaya resimlerini eritiyor. Çevreciler, bilim adamları ve arkeologlar Avustralya'nın en eski kaya sanatını emisyonlardan korumak için kampanya yürütüyorlar. Ama resmi raporlara göre kayaların yok oluşuna tesisler değil iklim şartları yol açıyor!
Batı Avustralya'nın Burrup Yarımadası sahillerinde, birbiri üstüne yığılmış paslı teneke kutuları gibi görünen, bir milyonu aşkın garip şekilli kübik kayalarda çok sayıda petrograf (kaya sanatı) ürünü petroglif bulunuyor.
Yöresel ismiyle Murujuga olarak adlandırılan petroglifler, Avustralya'nın en büyük ve en eski kaya sanatı koleksiyonu. Kaya sanatı eserleri, burada yaşayan insanların hikayelerinin eşsiz kalıntıları. Onlar aynı zamanda katledilerek yok edilmeden önce 1860'lı yıllara kadar burada yaşayan Yaburarra halkının yaşamına dair de son kanıtlar.
Ancak bu eşsiz tarihi mirasın sadece bir kilometre ötesinde Avustralya'nın en büyük ve çevreye kirli kimyasallar saçan tesisleri yer alıyor. Bu tesislerden yükselen, havayı ve çevreyi kirlettiği iddia edilen kirli sarı duman çoğu zaman yarımadanın üzerinde asılı kalıyor.
HEM MİLLİ PARK HEM SANAYİ BÖLGESİ
Çünkü alan Ulusal Park olmanın yanı sıra Sanayi Bölgesi.
İnsanlar devasa petroglifl hazinesinin önemini fark etmeden önce; Burrup yarımadası, 1960'lı ve 70'li yıllarda Batı Avustralya hükümeti tarafından, endüstriyel yatırımlara açılmıştı. Bölgeye kurulan sanayi tesisleri kalkınmaya önemli katkı sağladı ama kaya sanatı hazinesinin büyük kısmı da bu sayede yok edildi. 2007'de hâlâ varlığını koruyan resimlerhükümet tarafından milli miras siciline alındı ve yarımadanın bir bölümü milli park ilan edildi.
Buna rağmen, sanayileşme faaliyetleri de devam etti. En son, 2015 yılında faaliyete geçmesi onaylanan Yara ammonyum nitratlı gübre fabrikası oldu. Yarımada'da halen doldurulması planlanan boş sanayi siteleri var.
The Guardian gazetesinden Anne Davies'in haberine göre; Yara gübre tesisinin bacalardan yükselen amonyum nitrat'ın yanı sıra Woodside'ın LNG gaz işleme tesisinden çıkan atık sülfür ve Rio Tinto'dan demir cevheri alımını yapmak için limanı ziyaret eden gemilerin kullandığı yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar tarihi resimleri tehdit ediyor.
Arkeologlar, bilim adamları ve çevreciler; atmosferde asit miktarının artmasının; kayaçların eriyemesini ve dağılmasını sağladığını belirterek; kaya sanatının geleceğini tehdit ettiğini savunuyorlar. İddiaya göre yeni açılan tesislerle birlikte, bölge havasındaki asit oranı son yıllarda bin kat artış gösterdi.
Yarımada'da halen daha boş sanayi siteleri var.
CSIRO RAPORU TARTIŞMALARA NEDEN OLDU
Resmi kuruluş The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation (CSIRO - Kamusalservet Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Örgütü) raporunda kayaların sanayi tesislerinin atıklarından zarar görmediği, doğal koşullardan etkilendiği savunuluyor. CSIRO raporuna göre kayaların renk değişiminde kimyasal etki yok, kayalar rengini çöl iklimi değiştiriyor. Fakat bu açıklama sivil kurumlara göre inandırıcı değil ve rapor tamamen taraflı.
SENATO KOMİTESİ'NİN RAPORU BEKLENİYOR
Senato komitesinin, Avustralya'nın hem ulusal tarihi hazinesinin hem de sanayi ürünlerinin en az zarar görmesini sağlamak için yakın zamanda rapor yayınlaması bekleniyor.
Ancak politikacıların, hem sanayiyi hem de sanat esererini korumaya ihtiyaç duyduklarını söylemeleri raporun tarihi kalıntılar için pek de ümit verici olmadığına yorumlanıyor. Sanayinin ve kaya sanatının güven içinde bir arada olabileceğini savunabilmek için yeterli bilimsel araştırmanın yapılmadığına dair şiddetli itirazlar var.
KAYA RESİMLERİNDE NELER VAR?
Friends of Australian Rock Art (Avustralya Kaya Sanatı Dostları derneğinden Judith Hugo "En eski kaya sanatı buzul çağında yapıldı. Daha sonraki çağlarda da bu resimlere yenileri eklendi. İklim değişikliğinden, deniz seviyesinin yükselmesine kadar pek çok tarihi olay 40.000 yıl boyunca bu kayalara resmedildi. İnsanlığın hayatta kalma mücadelesinin 40 bin yıllık kaydı var burada ve Dünyada başka hiçbir yerde böyle sürekli bir kayıt yok" diyor.
Yerel arkeolog Ken Mulvaney; Petrogliflerde en eski tarihi çağlardan kalıntıların yanı sıra, katliam kurbanı olan Yaburarra halkının yaşamına dair kayıtların yer aldığını belirterek; "En eski resimlerde Kangurular gibi kara hayvanlarının varken sonradan kaplumbağalar ve balıklar gibi deniz hayvanları yer alıyor. Bu da suyun yükelmesi ile birlikte insanların avlanma kültürünün değiştiğini gösteriyor. Bunun yanı sıra insan yüzü ve insan figürleri gibi pek çok imge var. Kabileler, yarımadayı kutsal yer olarak görüyor. Yerli muhafızlar, kaya resimlerine yenilerinin eklenmemesi için çaba sarf ediyor" diyor.
arkeolojikhaber.com