Ankara Üniversitesi DTCF Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü

Ankara Üniversitesi DTCF Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü

Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle 1936 yılında kurulan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin ilk kürsüleri arasında Sumeroloji, Hititoloji ve Klasik Filoloji de yer almaktadır. Bunlardan Klasik Filoloji, 1960 yılında Latin Dili ve Edebiyatı ve Yunan Dili ve Edebiyatı olarak ikiye ayrılmıştır. Bu dört kürsü, 1982 yılından itibaren Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü altında anabilim dalları olarak yapılandırılmıştır.
İsmi de bizzat Atatürk tarafından verilen Sumeroloji Anabilim Dalı, Türk Üniversitelerinde sadece Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde bulunmaktadır. M.Ö. ±3300-0 yılları arasında Anadolu ve Mezopotamya’da yaşamış olan halkların dilleri ve kültürleri hakkında araştırmalar yapmaktadır. Sumeroloji adını taşımakla beraber, Sumer dili, tarihi ve kültürünün ötesinde bu anabilim dalının eğitim-öğretim programı Eski Önasya’nın diğer çivi yazılı metinleri (ağırlıklı olarak günümüzdeki Sami dillerin atası konumundaki Akadca ve lehçeleri, Urartuca) ve kültür tarihi içerikli derslerden oluşmaktadır. Anadolu’nun en eski yazılı belgeleri olan Asur Ticaret Kolonileri Çağı’ndan günümüze kadar ulaşmış olan Eski Asurca belgeler bu anabilim adalı öğretim elemanları tarafından okunup değerlendirilerek yayınlanmaktadır. Yeni Asur Dönemi’ne ait belgelerde aynı şekilde araştırılıp değerlendirilmektedir.
Hititoloji Anabilim Dalı, Anadolu’da MÖ 2. binyılda önemli bir uygarlığı ortaya koymuş olan Hititlerin dilini yazılarını ve kültürünü araştırmak, bu kapsamda dersler verilerek araştırmacılar yetiştirmek amacıyla kurulmuştur.
Yunan Dili ve Edebiyatı ile Latin Dili Edebiyatı Anabilim Dallarının görevi; Eski Yunan ve Latin Dillerini, edebiyat ve kültürlerini çağdaş yöntemlerle öğretmek ve bu kapsamda klasik dillere ait özgün metinler üzerinde çalışabilecek, Batı Medeniyetinin temelini oluşturan kültürel, bilimsel ve felsefi düşünme yetisini kavramış araştırmacılar yetiştirmektir. Eskiçağdan günümüze ulaşmış, Latince ve Eski Yunanca her türlü yazılı belge Klasik Filolojinin ilgi alanına girmektedir; dolayısıyla Eskiçağda felsefe, tarih, sahne sanatları, hukuk, tarım, tıp gibi alanlarda yazılmış ne varsa klasik edebiyat kapsamında ele alınmaktadır.

Misyonumuz
Misyonumuz, Eskiçağ olarak belirlenmiş geniş tarihsel süreç içinde oluşturulmuş ve günümüze kadar ulaşmış çeşitli nitelikte yazılı veriler üzerinden ilgili uygarlıkların siyasal, sosyal ve kültürel yaşantılarının araştırılması, gerçeğe en yakın haliyle algılanması, yeniden kurulması ve bu çalışmalara süreklilik kazandırılmasıdır. Ayrıca Eski Yunanca ve Latince özgün edebi metinlerin Türkçeye kazandırılması ve böylece ülkemizde çeviri edebiyat alanında var olan kültürel boşluğun doldurulması hedeflenmektedir.

Vizyonumuz
Vizyonumuz, Eskiçağ dilleri ve kültürleri alanında sağlam bir bilgiye sahip olan ve yüksek kaliteli araştırmalar yoluyla ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel katkılar yapmaya hazırlanan öğrenciler ve araştırmacılar yetiştirmektir.

Anabilim Dalları

1 - Sumeroloji
Sumeroloji Anabilim Dalı A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü içerisinde yer alan bir filoloji branşıdır. Bu Anabilim Dalında M.Ö. ±3300-0 yılları arasında Anadolu ve Mezopotamya bölgelerinde yaşamış halkların kültür ve dilleri hakkında araştırmalar yapılırken, öncelikle çivi yazısının icadı, hangi evrelerde ne gibi değişikliklere uğradığı, hangi halklar tarafından kullanıldığı gibi, temel konulara yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Sumerce’nin yanında, özellikle Samî bir dil olan Akadca’nın Babil ve Asur lehçeleri üzerinde durulmaktadır. Bunlardan, Anadolu’nun yazı ile tanıştığı, Asur Ticaret Kolonileri Çağında kullanılmış olan Eski Asur çivi yazısı ve dili hakkında, orijinal belgeler kullanılarak detaylı araştırmalar yapılmaktadır. Anabilim Dalı Anadolu’nun eskiçağ tarihini aydınlatmak için, kaynak dil bilen araştırmacılar yetiştirmeyi hedeflemektedir.

2 - Hititoloji
MÖ .II. binyılda (ve I.binyılda da kent devletleri olarak) Anadolu’da ilk defa güçlü bir siyasi birlik kuran, çeşitli toplulukları kaynaştıran ve kültürlerini yaklaşık bin yıl kadar sürdüren Hitit uygarlığının; orijinal (çiviyazısı ve hiyeroglif) yazılı belgelerini (tabletler, mühürler, anıtlar, steller vb.) transkripsiyon, çeviri ve değerlendirmeleriyle birlikte; “filolojik-linguistik, tarih, edebiyat, sanat, mimarlık, hukuk, din, kültür, sosyal, ekonomik, yönetim, diplomatik” verilerini bilimsel normlarda inceler ve araştırır.

3 - Yunan Dili ve Edebiyatı
Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Mustafa Kemal Atatürk’ün emirleriyle Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde 1936 yılında Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalını da kapsamak üzere “Klasik Filoloji Kürsüsü” adıyla kurulmuştur. Ancak daha sonra Anabilim Dalımız Lisans eğitimini Yunan Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı olarak ayrı sürdürmeye devam etmiştir. Dört yıllık öğretim sonunda öğrencilerine lisans diploması veren Anabilim Dalı’nda ilk iki yıl Yunanca dil bilgisi, morfoloji ve sentaksı, Hellen-Roma sosyo-kültürel ve siyasi tarihi dersleri verilmekte; ayrıca Arkaik, Klasik ve Hellenistik dönemleri kapsayan edebiyat tarihi dersleri okutulmaktadır. 3. ve 4. yıllarda öğrencilere Yunan kültürünün belli başlı temsilcileri olan yazar (Platon, Ksenophon, Herodotos, Euripides, Plutarkhos vb.) ve ozanlardan (Homeros, Hesiodos, Sappho vb.) özgün parçalar vezinleriyle okutularak klasik metinler filolojik açıdan ele alınmaktadır. Metin inceleme derslerinin yanı sıra, 3. ve 4. sınıfta Epigrafi metinleri okutulmakta, ayrıca Hellen-Roma tarihi ve kültürü derslerine devam edilmektedir. Anabilim Dalımızda kayıtlı öğrenciler 3. ve 4. sınıfta Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nın Latin Dili ve Grameri derslerini de almaktadırlar. Dört yıllık Lisans programı boyunca Klasik Arkeoloji, Eskiçağ Tarihi, Felsefe ve Batı dillerinden seçmeli olarak aldıkları derslerle eğitimlerini tamamlayan öğrencilerimiz Eski Yunan-Roma uygarlıklarına ve günümüze kalan eserlerine daha geniş bir çerçeveden bakabilmekte ve bu alanda yapılacak çalışmalarda uzman olarak çalışma yetkinliğini kazanmaktadırlar.

4 - Latin Dili ve Edebiyatı
Lâtin Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalında dil, abc’den başlayarak ele alınmaktadır. Bunun için ilk iki yılda haftada sekiz saat olmak üzere kuramsal ve uygulamalı yöntemle dil bilgisi ve dilin yapısı öğretilmektedir. Bunun yani sıra haftada dört saat Roma toplumu ve yazını tanıtılmaktadır. Dilin yapısı V.-VI.-VII.-VIII. yarıyıllarda sentaks (cümle bilgisi) dersleriyle daha ayrıntılı olarak ele alınmaktadır (haftada dört saat). Öte yandan Lâtin düz yazısı ve şiirinden örnekler okutulmaktadır (haftada sekiz saat). Öğrenciler, Yunan Dili Edebiyatı Ana Bilim Dalının bütün derslerinden sorumludur. Bunun dışında yaşayan diller, Tarih, Felsefe, Arkeoloji, v.b. ana bilim dallarından seçmeli ders alabilirler. Yunancada nasıl ‘gramma, atos n.’ ‘harf, harfler toplamı, yazı anlamına geliyorsa, Lâtincede ‘littera, ae f.’ ‘harf’, bunun çoğulu olan ‘litterae, arum f.’ ‘harfler toplamı, yazı, yazın’ demektir. Yazıya dökülen ne varsa, yazılı her konu ‘litterae’dir: Tıp, hukuk, astronomi, tarım, coğrafya, matematik, felsefe, bilim, politika, insanin kendisi, duygu, düşünceler, yazın, v.b. dolayısıyla Roma yazını dersleri, bu tur konuları içerdiği için, geniş kapsamlıdır. Sosyal bilimlerden özellikle Eski Çağ ve Orta Çağ, bir ölçüde de Yeni Çağ tarihi, felsefe, arkeoloji ile yasayan bati dilleri ve yazınları alanlarında özgün kaynaklara Lâtincesiz başvurulamaz. Geçmişin kalıntılarının gömülü olduğu ya da buluntularla dolu yurdumuzda Lâtince öğrenimi bunları değerlendirme açısından büyük önem taşımaktadır. Kimi Osmanlı arşivlerini okuyup değerlendirebilmek için Lâtinceye gereksinim vardır. Bati düşüncesinin ve uygarlığının klâsik yazına dayanması nedeniyle batıyla ilgili sosyal bilimler üzerinde araştırmada bulunacak kişiler için Lâtin dili ve yazını özellikle gereklidir. Lâtin Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalında 8 yarıyıl boyunca öğrencilere Eski Çağ ve Orta Çağ üzerine araştırma yapmak için formasyon vermek amacı güdülmektedir. Bu ana bilim dalını bitirenler, hevesli olmaları durumunda bu alan ve konulara yönelebilirler. Ancak uygulama göstermiştir ki, öğrencilerimizin çoğu, özel ve kamu kesiminde iş bulabilmiştir, pek azı ise mesleğine en yakın olarak müzelerde çalışmaktadır. Yüksek lisans ve doktora yapmaları durumunda ise üniversitelerde görev alabilmektedirler.

Kaynak: http://eskicagdilleri.humanity.ankara.edu.tr

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar