Antalya'nın Ormana köyü, en iyi turizm köyü seçildi

Antalya'nın Ormana köyü, en iyi turizm köyü seçildi

Ormana köyü, Birleşmiş Milletler Turizm Teşkilatınca "en iyi turizm köyü" seçildi

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ormana'nın "en iyi turizm köyü" seçildiğine dikkati çekerek, "Birleşmiş Milletler Turizm Teşkilatı tarafından düzenlenen En İyi Turizm Köyü Programı'nda, 2024 yılı değerlendirmelerinde Antalya'nın İbradı ilçesinde bulunan Ormana köyü 'en iyi turizm köyü' unvanını kazanarak ülkemizi gururlandırdı. Tarihi dokusu, eşsiz doğal güzellikleri ile Ormana'nın sürdürülebilir turizm ve kırsal kalkınmaya yaptığı katkı uluslararası düzeyde tescillenmiş oldu. Ayrıca Karabük-Yörük köyümüz, aynı programın İyileştirme Programına dahil edildi. Antalya-Ormana'nın bu başarı hikayesi küresel tanınırlık kazanması için yeni bir fırsat yaratacak. Hayırlı olsun." ifadesini kullandı. 

ORMANA KÖYÜ NEREDEDİR? DOĞAL GÜZELLİKLERİ NELERDİR?

Fest Travel internet sitesinin aktardığı bilgilere göre;  Antalya’ya 2,5 saat uzaklıkta bulunan bu eski yörük köyü, Toroslar’da, Manavgat çayını besleyen derelerin arasında kurulmuş ve kendine özgü mimarisini korumuş bir yerleşim.

Ormana, Antalya’nın İbradi ilçesine bağlıdır. İbrada ise Luvi dilinde “gür akarsuyu olan” anlamına gelir. Dolayısıyla bu bölgede iki antik çağ yerleşimi olduğu, kazılar yapılmamışsa da saptanmıştır.

Strabon’un bahsettiği antik Erymna kenti burası. Ürünlü ile Ormana arasında antik kentin akropolüne ait kule kalıntısı, temel taşlar ve lahitler mevcut. Erymna adı bu bölgede bulunan iki yazıtta anılıyor. Luvi dilinden gelen ve İsauria (Pamphylia’nın kuzeyi) bölgesinde bulunan bu kentin adı “sunak-halkı şehri” anlamına geliyor. Antik Yunan döneminde Orymna’ya, Selçuklu döneminde ise Ormana’ya dönüşmüş bu ad.

Bugün dışarıya çok göç verip yerleşik nüfusu azalmış olsa da, göç edenlerin köylerine olan tutkusu ve yatırımları ile orijinal düğmeli evlerin hemen hemen 50 kadarı onarım görmüş. Köy halkı yörüklükten manavlığa geçeli çok zaman olmuş. Yerleşik yaşamı benimsemişler. Ancak köy, sarp yerleşimi nedeniyle tarıma elverişli değil. Çevrede bazı üzüm bağlarını ya da evlerin bahçelerinde yetişen bahçe sebzelerini görebiliyoruz ancak temel geçim kaynağı hayvancılık. Özellikle kurbanlık keçileri ve oğlakları ile tanınıyor. Çevresindeki yaylalar ve sulak arazide olması hayvancılık için ideal bir ortam oluşturuyor.

DÜĞMELİ EVLER

Kültür köyü statüsündeki köyde bu orijinal düğmeli evler yıkılmaktan kurtulmuş. Duvardan taşan ahşap parçacıkları nedeni ile bu adı almış evler. Duvarın mukavemetini artırmak için, yığma duvar işçiliğinde yapılan bir teknik bu. Bu yörede yetişen katran ağaçlarından yapılan kalaslar, taşların arasına geçmeli olarak yerleştirilirken dişleri dışarıda bırakılıyor. Böylece duvar uzun yıllar boyunca yıkılma riski taşımıyor. Bugün köyde 300 kadar düğmeli evin bulunduğu söyleniyor. Ancak henüz 50 kadarı restore edilebilmiş. Restorasyon için kendi halkından ustalar eğitip yetiştiriyorlar ve böylelikle evlerin restorasyonu köyün istihdamına da katkıda bulunuyor. Ayrıca, bazıları pansiyona çevrilen bu evler, alternatif turizm olanağını sunmakta. Sadece köy içi değil, çevresini kuşatan orman, şelale, mağara ve yaylalar da doğayı sevenlere bir cennet sunuyor.

EYNİF YAYLASI

Çavuş üzümü yetiştirilen bağlardan geçip Onas Tepesi’ne mutlaka çıkın. Hem olağanüstü bir manzara çıkacak karşınıza hem de bu panorama size çevre hakkında fikir verecek. Buradan Eynif Yaylası’na geçerken çevrede koşuşturan trik sincapları ve tavşanlar, endemik bitkiler, çam ve katran ağaçları size eşlik edecek. Çoban yataklarından birine girip oğlakları ve onları besleyen anne keçileri görebilirsiniz. Toroslardaki keçiler kurbanlıktır, sütünden sadece çoban ailesi peynir ve yoğurt yapmak için yararlanır. Hazır köyde iken, çoban peyniri tadabilirsiniz. Yerel lezzetlere meraklı iseniz, güveçte keçi yahnisi ya da köftesini denemenizi öneririz.

Yol boyu ağaçlara asılı delikli taşlar göreceksiniz. Bunlar dilek taşları. Evlenme yaşı gelen çoban, bulduğu delikli taşı ağaca asıp kısmetine kavuşmayı bekliyor.

Yaylaya geldiğinizde doğada özgür gezen at ve taylar göreceksiniz. Bunlar Ormana’nın yılkı atları. Rivayete göre Osmanlı süvarisi atlar cumhuriyet döneminde doğaya bırakılmışlar ve vahşi yaşam koşullarına alışmışlar.

TOL HAN

Bu bölgede karşımıza bir Selçuklu Han’ı çıkıyor. 13. yüzyılda yapılmış bu kervansarayın adı Tol Han. Anlıyoruz ki izole olduğunu düşündüğümüz bu bölge, Selçuklular döneminde Toroslarda geçit veren bir kavşak olmuş. Ticaret kervanlarının konakladığı handa Osmanlı döneminde basılmış ve İbradi beldesinin adını taşıyan paralar bulundu. Osmanlı sultanının emri ile para basma statüsünü kazanmış bu bölgenin, bir dönem ne kadar önemli ve kalkınmış olduğunu tahmin edebiliriz.

ALTINBEŞİK MAĞARASI

Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın 3. büyük yeraltı gölüne sahip Altınbeşik Mağarası’nın araştırılabilen kısmı, kollarıyla birlikte 2200 metreyi buluyor. Mağara, ağzından itibaren 125 m uzunluğunda bir gölle başlıyor. Gölün derinliği, yer yer 15 metreye kadar ulaşıyor. Mağaranın içinde sarkıt ve dikitler, doğal oluşmuş köprüler, sütunlar ve heykelimsi oluşumlar yaratmış. Mağara ancak yaz ve sonbahar aylarında girişe uygun. Kış ve ilkbaharda mağara tamamen suyla doluyor. Açık olduğu dönemde ise ilk 400 m tekne ile gezilebiliyor.

ÜRÜNLÜ KÖYÜ

Mağaraya 5 km ötede yine düğme evleri ile bir başka köy bizi bekliyor. Ancak Ormana gibi koruma altında değil ve evler yıpranmış, bazıları metruk durumda… Unullu Köyü olarak Osmanlı belgelerinde anılan köyü göç çok etkilemiş ve nüfusu azalmış. Köy halkı sıcakkanlı, gezginlerle sohbeti seviyor. Kendi aralarında ve komşu köylerle ilişkileri çok iyi.

Köyde en önemli sosyal olay düğünler. Bu sebeple göç edenler de köye düğüne geliyor. Komşu köylerle kız alıp verme az; kız kaçırma olaylarına çok az rastlanmaktadır. Köylüler düğünlerde, sevinçli ve yaslı günlerinde her zamankinden farklı olarak birlik beraberlik içindedir. Düğünlerde çeşitli türküler-maniler söylenir, oyunlar oynanır. Gelin, at veya araba ile getirilir. Düğünlerde erkekler ve kadınlar ayrı eğlenir. Düğün süresi genel olarak bir haftadır. Perşembe ve Pazar günleri gelin alma günüdür. Yaz aylarında giderseniz, bir düğüne denk gelebilirsiniz.

MELAS VADİSİ

Yöredeki bir başka güzel vadi olan Melas yakınlarında Üzümdere köyü yer alıyor. Melas çayında, köyden birkaç km ötedeki alabalık çiftlikleri köy halkı için yeni bir gelir kaynağı. Geçmişte kervan yolları üzerinde bulunan köy, yolların toprak kaymaları nedeniyle kapanması sonucu izolasyona uğramış. Ancak Toroslardaki yürüyüş grupları sayesinde ilkbahar ve sonbahar aylarında gezginlere kavuşuyor. Dönüş yolu öncesi uğrayıp mutlaka dere kıyısında keyifli bir yemek yemenizi tavsiye ederiz. 

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar