Ali Güveloğlu'nun Antik Çağ'da Beslenme ve Damak Tadı kitabında Hellenlerden Roma’ya beslenme ve damak tadına dair ilginç bilgiler yer alıyor
“Antik Çağ’da Beslenme ve Damak Tadı” adlı kitabı Pinhan Yayıncılık tarafından yayımlanan Ali Güveloğlu, Eski Çağ tarihine ve yemek pişirmeye olan merakı sonucu yazdığı kitapta, Hellenlerden Roma’ya beslenme ve damak tadını araştırdı.
Yemeğin, insan hayatının tam merkezinde yer almasına rağmen tarihle ilişkilendirmekte güçlük çekilen bir alan olduğunu söyleyen Güveloğlu, yemeğin ve beslenmenin tarihle ilişkisini inceledi.
“Antik Çağ’da Beslenme ve Damak Tadı” adlı kitabın “Nasıl Besleniyorlardı?” başlığının “Romalılar” kısmında, varlıklı Romalıların büyük bir lokmayı hızlıca yeme yarışmaları yaptığını anlattı. Ayrıca varlıklı Romalıların, büyük yemek organizasyonları düzenlerken yoksul Romalıların öğünlerini geçiştirdiklerinden bahsetti. Yemek organizasyonlarının imparatorun güç gösterisi olduğuna da değinildi.
İşte “Romalılar” bölümünde yer alan ilgili o kısım:
“Düşük gelir düzeyine sahip olanlar yiyecek bulmakta zorlanırken zengin sofralarındaki davetliler fazla gelen yemekleri kendi hizmetçilerine verebilir, köpeklerin yemesi için yere atabilir, ya da şölen sonunda ev sahibinin dağıtacağı sepetlere doldurarak yanlarında götürebilirdi. Köleler her bölüm arasında konukların ellerini yıkamaları için ibrikler ve leğenlerle yanlarına yaklaşır, masayı toparlar ve yeni yemekleri getirmek için hazırlık yaparlardı.
Hellenlerin kottabosu gibi Romalılar da çeşitli oyunlar oynayabilirdi, büyük bir lokmayı hızlıca mideye indirme yarışı da bunlardan biriydi. Romalılar yemekten sonraki içki faslını commissatio kelimesiyle karşılıyorlardı. Yemek sonrası commissationun uygulaması Hellenlerinkinden farklı değildi, şarabın ne oranda suyla karıştırılacağı, hangi sırayla içileceği gibi uygulamalar commissationun yöneticisi olan arbiter commissatio tarafından belirlenirdi.
Varlıklı Romalılar akşam yemeği ile içki faslını kendi sınıflarının zenginliğiyle birleştirilip birlikte yaşamak anlamına gelen convivumu yarattılar. Amaçları yalnızca birlikte yiyip içmek değildi, bazen seçim öncesi toplantılar düzenliyor, bazen bayramları kutluyor ya da imparatorların himayesinde halka açık convivumlar düzenliyorlardı.
Cicero Romalıların convivumunu Hellenlerin birlikte içmek ya da birlikte yemek amacıyla düzenledikleri symposionundan üstün görür, çünkü birlikte yaşamak birlikte içmekten ya da yemekten daha önemlidir. İmparatorlar tarafından finanse edilen organizasyonlarda devam edebiliyordu. Böylece imparator da gücünü ve zenginliğini kullanarak halkın gönlünü kazanmış oluyordu. Yoksullar ya da Apuleius’un Metamorphoses (Başkalaşımlar) adlı romanındaki Milo gibi cimriler akşam yemeğini oldukça yavan bir şekilde geçiştirebiliyorlardı.”
Odatv.com