Kuzey Guatemala’da Tikal antik kenti gibi merkezlerinin tuz satışı için önemli noktalar olduğunu tespit edilirken, tuz endüstrisinin Maya ekonımisinde önemli paya sahip olduğu anlaşılıyor. Arkeolojik veriler Klasik Maya'nın da tıpkı Antik Roma, Asya medeniyetleri gibi, tuz ve tuzlanmış balık gibi ticari önem taşıyan emtia malları üretiğini kanıtlıyor.
Antik Mayalar, matematiksel yetenekleri, doğru takvimleri ve etkileyici tapınakları ile bilinebilir. Ama aynı zamanda tuz girişimcileri olduğunu biliyor muydunuz?
MS 300 ila 900 yılları arası Maya medeniyetinin en parlak döneminde, kıyı yerleşimindeki Mayalar, ateş üzerinde kaplarda deniz suyu kaynatarak tuz üretiyordu. Daha sonra bu tuzlar, kek biçimine sokuluyor, kanolarla iç kesimlere taşınıyor ve büyük pazarlarda ticareti yapılıyordu.
Maya tuz imparatorluğunun varlığını destekleyen en son kanıtlar, arkeolog olan Heather McKillop ve araştırmanın eş yazarı antropolog Kazuo Aoyama sayesinde geldi.
PNOS Dergisinde 8 Ekim tarihinde Healher McKillop ve Kazuo Aoyama imzaları ile yayınlanan "Klasik Maya ekonomisinde tuz ve deniz ürünleri taş aletlerinin kullanım-aşınma çalışması"(Salt and marine products in the Classic Maya economy from use-wear study of stone tools) başlıklı makalede yayınlanan araştırma sonuçları, Maya’nın sadece çok fazla tuz ürettiğini değil, aynı zamanda yerel ekonomiye katkıda bulunabilecekleri balıkları tuzlayarak sakladığını ortaya koyuyor.
Tuz ve tuzlanmış balıklar, hem ticaret için uygun olan, hem de potansiyel gıda kıtlığını hafifletebilen saklanabilir mallardı.
McKillop, neredeyse 30 yıldan beri Belize’nin Maya ovalarında tuz üretim sahaları üzerinde çalışıyor. McKillop, bölgede tuz üreten 110 mutfağın kalıntılarını ortaya çıkardı. Bunların her biri günde 7.000 kişi için yeterli miktarda tuz üretmiş olabilirdi. (Her ne kadar hepsi aynı anda kullanılmamış olsa da.)
McKillop, “Bulguların çok fazla odun kesmek için kullanılmış olabileceğini düşündüm, ama aslında taş aletlerin çoğunluğu et ve balık kesmek için kullanılmıştı. Bu gerçekten görüşlerimizi değiştirdi.” diyor.
Başka bir deyişle, Mayalar sadece çok fazla tuz üretmiyordu, ayrıca besinle ilgili gerekli metaları üretmek için de tuz kullanıyorlardı. Bu durum, tuz üreten birinin büyük Maya medeniyetinde önemli bir rol oynadığı anlamına geliyordu. Bu büyüklüğün, en parlak döneminde Mezoamerika’da milyonlarca insanı kapsadığına inanılıyor.
McKillop, “Araştırmamız, kıyı bölgesinin, Maya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası olduğunun açık bir kanıtı, çünkü onlar temel bir meta olan tuz üretmiş ve işlemişlerdi. Herkesin tuza ihtiyacı olduğu için, kıyısal Maya gerçekten günlük hayata katkıda bulundu.” diyor.
Tuz biyolojik bir zorunluluktur. Bazen çok fazla tüketiyoruz, evet, ama tuz, medeniyetin doğuşundan beri insan yaşamı için vazgeçilmez bir şeydi.
Örneğin, Harvard Üniversitesi’nden arkeolog Rowan Flad, antik Roma ve Çin uygarlıklarında tuzun gıda depolama ve ticareti için de hayati olduğunu söylüyor.
Flad, “Tuzun önemi, ozmosu düzenlemenin ötesinde uzanır. Bu mineral, birçok toplumun temelleri için büyük önem taşımaktaydı. Örneğin, bazı lezzetleri zenginleştirerek, mutfağı çok yönlü hale getirir ve yiyeceklerin belirli yerler ile ilişkilenmesine izin verir.” diyor.
Çin’de hanedanlık döneminde tuzun önemini araştıran Flad, tuzun yapılma yollarını ve nerede yapıldığını tanımlamanın oldukça zor olduğunu söylüyor çünkü tuzun kendisi günümüze kadar korunmuyor. “Her zaman için büyüleyici bir bilmece.”
McKillop, yıllardır Maya tuz üretim bilmecesinin parçalarını bir araya getiriyor, fakat henüz bitmedi. Gelecek yıllarda, Belize’nin Payne’s Creek Ulusal Parkı’nda, tuz üretim altyapısının gerçek boyutunu ortaya çıkarmak için daha fazla araştırma yapacak.
(Erman Ertuğrul - Arkeofili.com - National Public Radio. 8 Ekim 2018)