Antiokheia neresidir?
1. Antiokheia: Batı Anadolu’da, Aydın’ın Kuyucak İlçesi, Çiftlik Köyü’nün 500 metre doğusunda yer alan kent.
Çul Dağı’nın eteklerinde ve Dandalos Çayı’nın kıyısında Asartepe’de yer alır.
Symmathios ve Kranos adlı iki sitenin Seleukos kralı Antiokhos I Soter’in zamanında (MÖ 280-261) birleştirilmesiyle kurulduğundan dolayı kent onun adını taşır.
Kent hakkında Strabon’dan bilgi almaktayız. Strabon antik çağda bu kentte çok kaliteli incir üretildiğinden, Diotrephes isimli ünlü filozofun burada yetiştiğinden söz eder.
2. Antiokheia: (Pisidia Antiokheia’sı): Yalvaç.
Güneybatı Anadolu’da, İsparta’nın Yalvaç İlçesi’nin yaklaşık 1 km. kuzeyinde ve Sultan Dağları’nın güney yamaçları boyunca uzanan verimli arazide kurulu kent.
Kent MÖ 3. yüzyılda Seleukos I Nikator ya da oğlu Antiokhos I Soter tarafından Magnesia ad Meandrum’dan göç ettirilenlerle kuruldu. MÖ 39 ila 36 yılları arasındaki bir tarihte Amyntas’ın idaresi altına giren Antiokheia, onun MÖ 25’de öldürülmesiyle, bölgenin bütün şehirleri gibi, Galatya eyaletine dahil edilmiş ve Colonia Caesarea adını almıştır.
Augustus’un yalnızca Pisidya’da değil fakat Anadolu’da kurduğu ilk ve en önemli koloni olan Antiokheia bu tarihten sonra giderek daha da önem kazandı. MS 3. yüzyılın sonlarına doğru kurulan genişletilmiş Pisidya eyaletinin, Hıristiyanlık döneminde de Pisidya bölgesinin metropolisi durumuna geldi.
Sebaste Yolu (Via Sebaste) ile Anadolu’nun güney sahiline bağlanıyordu.
Kentin tarihi 13. yüzyıla dek izlenebilmektedir.
Roma’da olduğu gibi yedi tepenin üzerine kurulmuş olan kentin kalıntıları geniş bir alana yayılmıştır. En eskisi MÖ 1. yüzyıl sonuna tarihlenen kent sikkelerinden Antiokheia’nın MS 3. yüzyılda ekonomik durumunun parlak olduğu anlaşılır.
Aziz Paulus Anadolu gezilerinde bu kente de uğramıştır. Tanrı Men hakkındaki bilgilerimizi çoğu bu kentteki Men Askaenus tapınağının yazıtlarından gelir. MS 713’te Araplar tarafından tahrip edilmiş ancak varlığını MS 13. yüzyıla değin korumuştur.
3. Antiokheia: Antakya.
Anadolu’nun güneyinde, denizden 24 km. içeride, Orontes Irmağı kenarında yer alan kent.
MÖ 300’de Seleukos kralı Seleukos I Nikator tarafından geniş, verimli bir ovanın kıyısında kurulmuştur. Ancak daha sonraki dönemlerde Antiokheialılar, kentlerini gerçek kurucularının kahraman Triptolemus’un getirdiği bir grup yerleşmeci olduğunu ileri sürmüşler, bu kahramanı bir kült ve bir festivalle onurlandırmışlardır.
Kentin kurulduğu yerin en büyük sorunu, yakınındaki Silpion Dağı’nın görüş alanı içinde olması, bu yüzden kolay savunulamamasıydı. Nitekim kent her saldırıya uğrayışında düşmüştür.
Antigonos I Monophtalmos kendi başkenti olması için Antigonia adıyla bir kenti 7 km. uzaklıkta MÖ 307’de kurmuştu. Onun Ipsos Savaşında ölmesinden sonra yarım bırakılan bu kentin yapı malzemeleri Antiokheia’da kullanıldı, o kentin nüfusu da Antiokheia’ya yerleştirildi.
Antiokhos IV Epiphanes devrinde (MÖ 175-164) kentin büyüklüğü iki katına çıkmış, görkemli kamu binaları yapılmıştır.
Orontes Irmağı ağzındaki Seleukeia Pieria zamanla kentin limanı konumuna gelmiş ve kentte Aramca konuşan cemaat ve Yahudi nüfus oluşmuştur.
MÖ 64’te Pompeius(büyük) tarafından Roma topraklarına katıldı, özerklik verildi ve Suriye eyaletinin başkenti yapıldı.
Septimus Severus ve Pescennius Niger arasındaki taht mücadelesinde Pescennius’un tarafını tuttuğu için galip Septimus Severus tarafından MS 194’te ağır şekilde cezalandırıldı.
Kentteki pek çok bina yıkıldı ve idari olarak Laodikeia ad Mare’ye bağlandı. Kenti MS 260’da Şapur I komutasındaki Sasaniler ele geçirdi.
Tiberius’un evlatlığı Germanicus MS 19’da kent yakınlarında öldü. MS 638’de Arapların kontrolüne giren kentte iskan kesintisiz devam etmektedir.
Yakındoğu’nun önemli bir sivil, askeri ve dini merkez olması ve 250 bin kişilik nüfusuyla İskenderiye, Seleukeia ve Constantinopolis’ten sonra doğunun üçüncü büyük kentiydi.
Zenginliği Asya’dan Akdeniz’e çıkan ticari yol üzerinde olmasından ve şarap, zeytinyağı üretiminden kaynaklanıyordu.
Roma İmparatorluğu doğudaki başlıca rakibi olan Partlara karşı koymak üzere Suriye’de bulundurduğu birliklerine ana üs olarak Antiokheia’yı seçmişti. Böylece kent Roma varlığını daha fazla hissetmiş, ayrıca ordunun getirdiği para da kentin zenginliğine katkıda bulunmuştur.
Konstantinopolis’in kurulup gelişim göstermesinden sonra Doğu Akdeniz kentleri önem açısından onun gerisinde kaldı. Buna karşın kent Hıristiyanlığın hızlı yayıldığı bir merkez oldu.
MS 252 ile MS 380 arasında bu kentte on kez Hıristiyan konsili toplandı. Kentteki ilahiyat okulları MS 5. yüzyılda İskenderiye okulları ile birlikte bu alanda rakipsiz idi.
Hıristiyan terimi ilk kez bu kentte kullanılmıştır.