Monako Tarih öncesi Antropoloji Müzesi ve Moğolistan Bilimler Akademisi üyelerinin ortaklaşa çalıştığı arkeolojik proje çerçevesinde, Moğolistan bozkırlarındaki Geyik Taşlarının gizemi çözülmeye çalışılıyor.
Moğol bozkırlarını süsleyen binlerce dikilitaş (stel) binlerce yıldır ayakta. Bu dikili taşların bir kısmı Balballardan büyük bir kısmı ise Geyik Taşlarından oluşuyor.
Geyik Taşları; MÖ 1200 ve 800 yılları arasına tarihlenen Karasuk kültürü ya da Geyik taşı Medeniyetine mensup göçebelerin mirası ve mezar komplekslerinin bir parçası olarak inşa edilmişler.
CNRS News'ten Laure Cailloce'nin haberinde yer alan bilgilere göre; Moğolistan'ın Arhangay (Arkhangai) kenti sınırlarında yer alan bugüne dek 113 geyik taşı bulunmuş 200 kilometrekare büyüklüğündeki Tsatsyn Ereg nekropolü, Monako ve Moğolistan'ın ortak arkeolojik projesi çerçevesinde Monako Tarih öncesi Antropoloji Müzesi (Musée d’Anthropologie préhistorique de Monaco) ve Moğolistan Bilimler Akademisi üyelerinden oluşan uluslararası bir ekip tarafından inceleniyor.
Amaçları, geyik taşlarının dünden bugüne nasıl kullanıldığına dair bilgilere ulaşabilmek.
Moğolistan’ın ünlü Geyik Taşları, genellikle, yüzlerce höyükle çevrili geniş bozkırlardaki taş mezarların bir parçası ki hemen her mezarın içinden insan kemikleri ile birlikte mutlaka bir at başı ve at kemikleri de çıkıyor.
Araştırma ekibinin başı antropolog Jérôme Magail'ın uzmanlık alanlarından biri de çeşitli açılardan çekilen resimleri birleştirerek 3D rekonstrüksiyon oluşturan yazılımlar. Gerek dron kullanarak gerek yerden çektiği onlarca fotoğrafı yazılım yardımı ile birleştirilen fotogrametrik çalışmaları ile Jérôme Magail, geyik stelleri ve arkeolojik yapıları bütün boyutları ile her açıdan belgeliyor.
Jérôme Magail, fotogrametriyi estampaj denilen yöntemle tamamlıyor. Stele beyaz bir sayfa yerleştiriyor.
Üstüne de bir sayfa karbon kağıdı.. Ve eliyle sürterek yüzeyin pürüzlülüğünü kağıda yansıtıyor.
Moğolistan'ın Gizemli Stellerinde boy gösteren ve onlara Geyik Taşları denilmesine sebep olan hayvan resimleri gökyüzüne uzanan boynuzları ve heybetli gövdeleri ile görenleri etkiliyor. Geyikler, Şaman inancında muhtemelen ölülerin ruhlarına eşlik etmekle görevlendirilmişti.
Üç bin yıl sonra Moğol göçebeleri, Tsatsyn Ereg bozkırlarında cins atlarla gezinmeye devam ediyor. Arkeolog ve antropologlardan oluşan bilim ekibi ise yaşayan geleneklerden ve arkeolojik buluntular ile yazıtlardan bilgiler derleyerek dünden bugüne nelerin taşınabildiğini anlamaya çalışıyor.
arkeolojikhaber.com / Fotoğraflar: Fabrice Monna / MAP-MC