Ariston

Ariston kimdir?

1. Ariston: MÖ 3. yy. Khios’lu filozof.

Stoacılığın kurucusu Zenon’un öğrencisidir.

Kendi görüşleri stoacı ve kinik (Kinizm) öğretilerin sentezidir.

Felsefede gerçekten değer taşıyan tek konunun etik olduğuna inanmıştı, fizik ve mantık alanlarında çalışmaktan uzak durdu.

Diogenes Laertios bunun sebebini şöyle anlatır: “Ariston fizik ve mantık alanlarını kaldırır,  ilki bizi aştığı için, öteki de bizimle ilgili olmadığı için, bir tek ahlak alanı bizimle ilgilidir." 

( Ariston: Sakızlıdır. M.Ö. III. yüzyıl Stoacılarındandır. Kendisini Sakızlı olan diğer bir Ariston'la karıştırmamalıdır. Ariston, Stoacılığı  kurmuş olan Zenon'un doğrudan doğruya öğrenecisi olduğu gibi, Polemon'a da öğrencilik yapmıştır. Zenon doktrininin birçok noktaları dan ayrılmak suretiyle Aristonculuk adı verilen bir ayrı doktrin kurmuştur. Fakat bu fazla sürmemiş ve kendileri hakkında esaslı bir bilgimiz bulunmayan Miltiades ve Diphilus adında iki çıraktan başka bir eser bırakmamış­tır. Ariston, felsefede, mantık ve fiziğe dair ne varsa hepsini çıkarıp atmıştır. Zira, ona göre, mantığın yararı yoktur. Fizik ise, bizim için çözülemez sorunlarla uğraşmaktadır. Felsefenin yasası, bizi doğrudan doğruya ilgilendiren Ah­lak olmalıdır. Aynı zamanda hayatın başlıca ödevlerini, bize dadılarımızın veya ilk eğitmen­lerimizin öğretmesini, filozofun ise, sadece yü­ce iyiliğin neden ibadet olduğunu öğretmeye zonlu olmasını savunur. Ariston'a göre, erdem­den başka iyilik ve rezillikten başka kötülük yoktur. Bütün diğer Stoacıların kabul ettikle­ri birtakım aracı değerlerin hepsini atar. Fiziği ilgilendiren sorunlar ise, bizim belleğimizin dı­şındadırIar. Tanrısal Öz'e bağlı olan şeyler, fi­ziğin konusuna girer. Fakat insanın bunları kavrayabilmesine olanak yoktur. Bilimin bazı noktalarına ait olan bu şüphecilik, Ariston'u, Stoacılıktan uzaklaştırmamızı gerektirmez. Esa­sen o, derslerini kemer altında (portique) de­ğil, Atina'daki Cynosarye jimnazında vermiştir. Diogene Laerce'in söz edip Epiktet ve Antonin'in yorumladığı (Enehir, c. XVII, 50; c. 1, 8) şu fikirler, onun ahlak anlayışını pek iyi gösterir: "Bilge, iyi bir komedya artistine benzer. Zira, hayatın bütün dış ilişkilerine ilgisiz olarak Ther­site kadar da Agamemnon rolünü oynayabilir". Ariston, diyalektiği de reddeder. "Çünkü, der, o, örümcek ağına benzer, yani ustaca yapıldığı
halde yararsızdır".
Arcesilas'ın fikirlerinden boşlanmaz ve her şeyin değerini yararıyle öl­çer. Diogene Laerce, onun yazdığı eserlerin bir listesini verirse de, bunlardan hiç biri zamanı­mıza dek geleemiştir. )

 

2. Ariston: Yunan uygarlığında sabahleyin erkenden yenilen kahvaltı.

Yunan kültüründe öğünlerde yenen şey ekmek ile etti; kabaca öğütülmüş arpa ve buğdaydan yapılan ekmek bu işlere bakan kadınlar tarafından sepetler içinde sofraya getiriliyordu; et kızgın kömür üzerine konan şişlerde kızartılarak hazırlık masasında bölünüp sofradakilerden her birine düşen pay hizmetçiler veya köleler tarafından dağıtılıyordu. Yemekler megatonda, küçük, alçak masalarda masa örtüsü ve peçete olmadan yeniyordu; bıçak ve çatal da yoktu. Yemeklerden önce ve sonra ellerin yıkanmasının bir sebebi de buydu.

3. Ariston: Sakız'da doğmuştur. M.Ö. 260 yılın­ da yetişen gezimcilerdendir. Lykon'un öğrencisi ve ardılıdır. Çiçero'nun pek de övmediği birçok eserler yazmışsa da, bepsi kaybolmuştur.

Hiç bir noktada gezimcilik esaslarından ayrılmadığı sanılmaktadır.


Benzer Haberler & Reklamlar