Arkeolog Didem Küçükaytekin projesine destek bekliyor haberi

Üniversitelerin arkeoloji bölümlerine büyük hayallerle başlayan genç arkeologların mezun olmayı başardıktan sonraki en büyük sıkıntıları işsizlik. Ege Üniversitesi klasik arkeoloji mezunu Didem Küçükaytekin de o sıkıntıyı yaşayanlardan biri. Ama onu pek çok arkadaşından ayrı kılan takdir edilecek bir yönü var. Proje gelişirmesi ve marka yaratmayı denemesi. Destek verirseniz başaracak.

Arkeolog Didem Küçükaytekin. Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümü 2016 yılı mezunlarından. Pek çok genç arkeolog gibi o da mezun olunca kendi alanında iş bulma şansı yakalayamadı. Ancak kaderine razı olmak yerine "ne yapabilirim" diyerek çare aramayı tercih etti. Arkeolojiyle özel sektörün birleştirilebileceği alanları araştırdı. Ve bir proje geliştirdi.

Şimdi projesi için arkeolojiseverlerden destek bekliyor. Bu girişimci ruhun alkışlanacak projesini destekleyerek ona vereceğiniz destek hayatını değiştirecek. Desteğiniz sadece ona değil, işsizliğe çare arayan pek çok arkeologa da moral verecek...

Didem'in amacı: Ülkemizde önemi yeterince kavranamayan ve tanıtımı doğru yapılamayan arkeoloji bilimini farklı bir çerçeveden tanıtmak ve kendisi gibi, günümüz şartlarında işsiz kalmış, farklı disiplinleri bir araya getirebilen başarılı arkeolog ve sanat tarihçilere, uzmanlık alanlarında alternatif iş imkanları yaratabilmek!

İşte destek için tıklayıp, çorbada tuz misali Didem'e katkı sağlayabileceğiniz link (https://www.fongogo.com/Project/did-antique-atelier-concept-store) ve Didem'in sizlere seslenmek için hazırladığı sayfalar:

Sözü İşsiz Arkeolog Didem Küçükaytekin'e bırakıyoruz.

Merhabalar,

İsmim Didem Küçükaytekin. Kendine imkansızı gerçekleştirebileceği yeni bir yol belirlemiş genç bir girişimci adayı ve aynı zamanda mesleğine farklı bir çerçeveden bakmayı tercih eden araştırmacı bir arkeoloğum.

Çok isteyerek okumaya başladığım Ege Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümünden 2016 yılında mezun oldum. Diğer meslek gruplarıyla kıyaslandığında, özel sektörde, bir arkeolog olarak iş bulabilme olasılığım çok düşüktü. Bu sebeple 2016 yılı Haziran ayında arkeolojiyle özel sektörün birleştirilebileceği alanları araştırmaya başladım.

Araştırmalarım sırasında 2016 senesi Eylül ayı itibariyle, gözlemlediğim üzere TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müze mağazalarında, müze ve ören yeri çevre dükkanlarında satılan Antik Yunan ve Roma medeniyetlerini tanıtmaya yönelik hazırlanan hediyelik eşya ürünleri oldukça klasikleşmiş bir ürün yelpazesine sahipti. Alınan ürünün ne olduğu, tarihi önemiyle ilgili verilen bilgi yetersizdi. Ürün koleksiyonlarının birçoğuna yalnızca bu mağazalardan erişim sağlanabilmekte ve şehir merkezinde, insanların sıklıkla ziyaret ettikleri mağazalarda Antik Yunan ve Roma medeniyetlerini tanıtabilecek ürünler ya çok az sayıda ve yetersiz bilgilendirmeyle ya da hiç satılmamaktaydı.

Projenin amacı ülkemizde oldukça fazla sayıda bulunan arkeolojik sanat eserlerini günümüz sanat anlayışıyla birleştirerek alıcıya yenilikçi tasarımlar sunmak ve var olan ürünlere alternatif yaratmaktı.

2016 yılı Kasım ayında proje did. Antique ismini alarak, on farklı tasarımıyla bir çanta grubu olan “Unique” koleksiyonunu çıkardı. 2017 senesi Haziran ayına dek beş farklı ürün grubu yaratılarak “ ‘estival “ adında ikinci bir koleksiyon daha çıkarıldı. Proje kapsamında oluşturulan farklı pazar alanlarıyla, Atelier Om Alaçatı, tasarım pazarları ve müzik festivalleriyle, ürünlerin yanında verilen ekstra bilgi kitapçıklarıyla alıcıya antik eserler post modern sanat anlayışında farklı tasarımlarla sunuldu. Projenin temeli olan kültürel mirasın tanıtımını sağlama ve var olan değerleri alıcıya hatırlatma amacı, projenin sürdürülebilirliğini kanıtladı. Zira alınan her bir ürün aynı zamanda bölgeye ait bir anı, bir bilgi akışı sağlama aracıydı.

Başladığım bu heyecan dolu macerada ortaya kocaman bir marka çıktı. Fark ettim ki tüm bu macera boyunca yanımda başta çok sevgili ailem, birbirinden değerli arkadaşlarım, dostlarım ve bu noktaya gelinceye dek tanıştığım herkesin ufakta olsa bir payı vardı. Yolculuğum boyunca öğrendim ki yardımlaşmak en güzeli, paylaşmak ise en kıymetlisi...

Bu doğrultuda öncelikli amacım, ülkemizde önemi yeterince kavranamayan ve tanıtımı doğru yapılamayan arkeoloji bilimini farklı bir çerçeveden tanıtmak ve kendim gibi, günümüz şartlarında işsiz kalmış, farklı disiplinleri bir araya getirebilen başarılı arkeolog ve sanat tarihçilere, uzmanlık alanlarında alternatif iş imkanları yaratabilmek.

Hayallerime giden bu yolda gerekli protokol basamaklarını ve kağıt, evrak işlemlerimi tamamladım. Fakat iş planımı faaliyete geçirebilmek adına gerekli olan sermayeyi bir türlü iş bulamadığım bugünlerde tamamlayamadım.

Hayallerimle aramdaki engel para olsun istemiyorum. Yarınlarımda daha fazla kişiye ulaşabilmek, daha fazla yardım edebilmek için bugün sizlerin yardımınıza ihtiyaç duyuyorum.

Yapacağınız minik yatırımlar sayesinde, bugün Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olan, çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezi, paha biçilemez doğal güzelliği ve 8500 yıllık tarihiyle İzmir'de did. ANTIQUE Atelier & Concept Store'u açacağım. Atölye ve showroom alanın, 1985 ve 1993 restorasyonları ve Dario Moreno Sokağı takviyesiyle bugünkü halini alan İzmir Tarihi Asansör yanında, Bet Israel Sinagogu yakınında, Karataş mevkinde açmayı planlıyorum. Bunun için gerekli makine teçhizatını alabilmek, bulunan yapının antik haline uygun restore edilmesini sağlamak, showroom alanın dekorasyonu ve hazırlanan koleksiyonu çıkarabilmek adına belirli bir sermayeye ihtiyaç duyuyorum.

Yardımlaşmak yalnızca maddi yapılan bir eylem değildir. Projeyi olabildiğince fazla kişiyle paylaşmanız, güzel dileklerinizi göndermeniz ve açılacak mağazayı ziyaret etmeniz kalplerin birliğini sağlayacaktır, buna inanıyorum.

Ve yine inanıyorum ki bireyin, içinde yaşadığı toplumun, ait olduğu coğrafyanın / mekanın / kentin geçmişini bilme, parçası olduğu doğanın anlamına ulaşma arzusu ile açıklanmaya çalışılan “doğal ve kültürel varlıkların korunması” olgusu, yalnız bilimsel bilincin parçası olarak değil, aynı zamanda öznel bilginin nesnesi olarak da anlamlandırılmayı ve anlaşılmayı hak ediyor. Sizleri benim arkeolojiden, sokakların tarihi dokusundan, bilimin, sanatın, felsefenin doğduğu Ionia kültüründen aldığım hazzı paylaşmaya davet ediyorum.

Sevgi ve inanışla kavuşacağımız güzel günlere,
Didem