Arkeologlar Derneği, Yarımburgaz Mağarası'na ilgi bekliyor

Arkeologlar Derneği, Yarımburgaz Mağarası'na ilgi bekliyor

Arkeoloji kazılarındaki bulgulardan dolayı bilim literatürüne “Yarımburgaz Kültürü"nü kazandıran 400 bin yıllık yaşam izi bulunan mağaralar, atıl ve bakımsız halde kaderini bekliyor.

Günümüzden 400 bin yıl öncesinde ilk yaşam izleri belirtilen Yarımburgaz Mağaraları kaderine terk edildi. Yıllarca film ve dizi çekimleri ile tahrip edilen mağaralar, şimdilerde, madde bağımlılarının meskeni haline gelmiş durumda. Mağaraların yeterince korunamadığını belirten uzmanlar, dünya tarihi için de önemli yer tutan mağaraların topluma kazandırılması gerektiğini savunuyor. Kanal İstanbul'un güzergahının değişmesindeki en büyük etkenlerden birinin de Yarımburgaz Mağaraları olduğu belirtiliyordu.

YİĞİT ÖZAR: 400 BİN YILLIK BİR TARİH

Başakşehir'de bulunan ve 4 ayrı mağaradan oluşan Yarımburgaz mağaralarında daha önce 1960'lı yıllarda ilk arkeolojik çalışmalar yapılmış. Yapılan kazılarda, önemli bulgulara erişilen mağaralar şu günlerde, bakımsızlıktan harap olmuş durumda. Zamanla çevresinde toplanan madde bağımlıları da söz konusu tarihi alanda ciddi tahribatlar oluşturmuş. Mağaraların içlerinde ve girişlerinde ateşler yakılmış ve duvarlarına sprey boyalarla yazılar yazılmış.

Daha önce bölgede yapılan arkeolojik inceleme ekibi arasında yer alan Arkeologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Yiğit Özar, tarihi yerlerin kaderine terk edilmesine tepkili. Bölgenin yeterince korunamadığını belirten Özar, şöyle konuştu:

" Yarımburgaz Mağarası, Küçükçekmece Lagünü yakınlarında İstanbul'a yakın bir mağara. Aynı zamanda İstanbul çevresinde bulunan en büyük arkeolojik kazı alanlarından biri. 1960'lı yıllarda ilk kez Şevket Kansu tarafından buralarda arkeoloji kazıları yapıldı. Ardından arkeolog Mehmet Özdoğan ve Güven Arsebük gibi isimler buralarda çalışma yaptılar. Söz konusu çalışmalarda, günümüzden yaklaşık 400 bin yıl öncesine, kimi kaynaklara göre ise 800 bin yıl öncesine kadar arkeolojik buluntulara rastlanıyor. Burada aynı zamanda Neolitik dönem kültürlerinin Avrupa'ya aktarımı ile ilgili de önemli arkeolojik buluntulara rastlanıyor. Bu bulgular da bilim literatürüne “Yarımburgaz Kültürü" olarak geçiyor. Bu mağara Bizans döneminde Şapel olarak kullanıldığını da biliyoruz. Bunları yukarı mağaradaki bulgulardan anlıyoruz. Ancak daha sonra mağara içinde film çekimleri sırasında yaşanan tahribatlar sonucunda, bu buluntuların çoğu yok edildi. Dolayısı ile burası İstanbul içinde çok önemli arkeolojik alanlardan biri burası. Yalnızca İstanbul için de değil, kıtalar arasındaki konum açısından da tüm dünya için önemli bir yer tutuyor burası."

YARIMBURGAZ MAĞARALARI YETERİNCE KORUNAMIYOR"

Mağaraların 1977 yılında 1'inci derece arkeolojik varlık olarak tescillendiğini belirten Özar," Ancak bu yasal koruma yerine getirilemiyor. 80'lerden sonra özellikle çok sayıda film ve dizi çekimi için kullanılıyor . Tarkan filmleri ve bir çok dizinin bir bölümü burada çekildi. Ne yazık ki bu çekimler mağaraya çok ciddi tahribatlar yarattı. Örneğin Yor'un Öyküsü filminde mağara içine bir çukur kazıldı, içi su ile doldurularak dinamitle patlatıldı. Bu patlama sırasında da mağara içindeki önemli arkeolojik kalıntılar da parçalandı. Mağaranın bugün girişinde büyük bir demir parmaklık var böylece korunuyor görünümü veriliyor ama bu parmaklıklar kesilerek içeri çok rahat girilebiliyor. Bizim talebimiz, buraların güvenlik önemlerinin arttırılarak halka açılması ve öneminin anlatılması. Elbette bu mirasa iyi sahip çıkmamız ve korumamız gerekiyor. Geriye kalanlar, olanların çok daha azı olsa da, halen önemli verileri barındırdığına şüphe yok" diye konuştu. Bu arada Kanal İstanbul'un güzergahının değişmesindeki en büyük etkenlerden birinin de Yarımburgaz Mağaraları olduğu belirtiliyordu.

SEMT SAKİNERİ: UYUŞTURCU İÇENLER BURAYA GELİYOR

Semt sakinleri de artık mağaralarda yaşayan madde bağımlılarından rahatsız. 71 yaşındaki Seyit Azez, "Buraya bazen geliyorlar, uyuşturucu içiyorlar. Milletin peşine takılıp para istiyorlar. Biz bu durumdan rahatsızız. Bazen de bağırıp çağırıyorlar. Bir ara çağırdılar, üzerinde altın var mı dediler, ama sonra gelip dokunmadılar bana. Çocuklarımız var. Onları tek başına sokağa bırakmaya korkuyoruz. Adamlar uyuşturucu madde çekiyorlar. Çoğunun kafası yerinde değil. Gelip adamı bıçaklarlar, ne olsa yaparlar. Allah'tan korkmaz bunlar. Dolayısı ile biz çekiniyoruz, bir yere yayan gidip gelemiyoruz. Araç olmazsa biz o yolu kullanamayız. Yaya olduğunuzda hemen peşinize düşüyorlar" dedi.

Gökhan Çelik - Güven Usta - Ersan San  - DHA


Benzer Haberler & Reklamlar