Arkeologlar Hun Atlantisi'nde zamanla ve dalgalarla yarışıyorlar

Arkeologlar Hun Atlantisi'nde zamanla ve dalgalarla yarışıyorlar

Rus arkeologlar Sibirya’da Atlantis denilen Hunların kayıp uygarlığına ait izlerinin bulunduğu Sayan Denizinde zaman zaman su üstüne çıkan adacıklarda zamana ve dalgalara karşı yarışarak arkeoloji kazıları gerçekleştiriyor. Alandan çıkan hazinelerin ve kadınlara ait süs eşyalarının ihtişamı göz kamaştırıyor. İşte Sibirya Atlantisi ve suların yuttuğu Hun Türklerinin kayıp uygarlığı:

Sibirya'da öyle bir arkeolojik kurtarma kazısı yapılıyor ki eşi benzeri yok.

Sibirya'nın güneyinde Rusya Federasyonu’na bağlı özerk Türk devletlerinden Tuva Cumhuriyeti topraklarında, Bay-Dag 2, Aymyrlyg-XXXI ve Urbiun-III mezarları gibi Hun (Xiongnu - Hiyong-nu) kültürü hakkında önemli bilgiler veren arkeolojik alanlar yer alıyor. Ancak bunlar arasında yer alan Ala-Tey ve Terezin arkeolojik alanlarında kazılar, resmen doğa şartları ile insanın bilgi arzusu arasındaki savaşı gözler önüne seriyor.

Hun Atlantisi

3,445 mil uzunluğundaki Yenisey Irmağı (Ulug-Khem / Ulug-Hem) üzerinde kurulan Rusya'nın en büyük elektrik santrali Sayano-Shushenskaya Barajı'nı yer aldığı Sayan Denizi denilen alanda yazın suların çekilmesiyle ortaya çıkan adacıklarda keşfedilen Ala-Tey ile Terezin'de Bronz Çağı’ndan Cengiz Han dönemine kadar uzanan zaman dilimine tarihlendirilen Hun Türklerine ait çok sayıda mezar çıkarıldı.

Alanda geçtiğimiz yıllarda keşfedilen "Hun Uyuyan Güzeli", "Sibirya'nın Uyuyan Güzelliği" gibi sıfatlarla meşhur olan Hun prensesine ait mezardaki mücevherler hayli medyatik arkeolojik kalıntılar arasında.

Ala-Tey ile aynı suları paylaşan çok yakınlardaki Terezin arkeolojik alanının bulunduğu bölge; Sibirya’da “Rus Atlantisi” veya "Sibirya Atlantisi" olarak adlandırılıyor. Aslında Hun Atlantisi demek daha doğru. Sebebi malum; tıpkı efsanevi Atlantis kenti gibi Hun uygarlığına ait şaşırtıcı buluntular da sulara gömülmüştü. Atlantis hâlâ bulunamadı ama Hunluların sulara gömülmüş uygarlığı artık zaman zaman su üstüne çıkıyor..

Arkeologlar zamanla yarışıyor

Bölgenin iklim koşullarından dolayı uzun süre suların büyük kısmı donduğu için kısa bir süre günyüzüne çıkan alanda arkeologlar kelimenin tam anlamıyla zamanla yarışıyor. Çünkü her yıl yaz aylarında özellikle Temmuz ayı başlarında buzlar eridiği için sular yaklaşık 15 metre yükseliyor ve arkeolojk alanların bulunduğu adalar sulara gömülüyor..

Siberiantimes.com sitesinden Svetlana Skarbo'nun haberinde yer alan bilgilere göre; Arkeologlar alanda sadece mayıs ayının ortasından haziran sonuna kadar çalışabiliyorlar. Temmuz ayında ihtibaren eriyen buzullar, kazı alanlarını sular altında bırakıyor.

Dr. Marina Kilunovskaya: Bilimsel bir destan yazıyoruz

Tuva Arkeoloji Seferleri (Tuva Archaeological Expedition) adlı proje kapsamında keşfedilen arkeolojik alanlar için St. Petersburg Enstitüsü Maddi Kültür Tarihi bölümünden Dr. Marina Kilunovskaya, "Bu sitedeki arkeolojik kazılar  bilim tarihine yazılacak bir destandır" diyor.

Terezin'de 32, Ala-Tey'de ise 110 mezar bulunduğunu belirtien son kazılarda Dr. Marina Kilunovskaya, "Son kazılarda eşyaları ile gömülen 2 tane kısmen mumyalanmış, tarih öncesi ‘moda tutkunu’ kadına ait mezarlar bulduk. Bunlardan biri, medyada ‘uyuyan güzel’ adı verilen ve sonraki yaşam için ipek elbise giydirilmiş; olan kadındı. Diğeri ise ahşap bir dikiş takımı ile gömülmüştü. Her iki mezarda yaklaşık 2 bin yıllıktı. Zengin Hun göçebelerine ait mezarlar, mezar hırsızları e defineciler tarafından tahrip edilmediği için çok şanslıyız” dedi.

Hunlar kadınlara değer verdi.

"Sibirya Atlantisi'nde bulduğumuz Hun kadınların toplumdan saygı gördükleri açık" diyen Dr. Marina Kilunovskaya, “Hunlar kadınlara değer veriyordu. Bu sadece evlilik için geçerli bir durum değil. Anne olarak da, kardeş olarak da kadıonlara saygı gösterildiği anlaşılıyor. Yetenekli zanaatkârlar kadınlara için gösterişli eşyalar tasarlıyorlarlardı. Belli ki kadınların bazıları da moda takip eden modern kadınlar gibi bu eserlere tuku gösteriyordu" ifadesini kullanıyor.

Uyuyan Hun Güzelinin zenginliği prenses olmasına yorumlanıyor

Sibirya'nın uyuyan güzeli olarak adlandırılan 2 bin yıllık ipek elbise ile gömülmüş genç kadının belinde boncuklu bir kemer vardı. Kemerin değerli taşlarla süslenmiş tokasında oltu taşları yer alıyordu. Kendisine çam fıstıkları da bulunan zengin bir cenaze yemeği sunulmuştu. Kese çekilli bir çantanınitinalı işçilikle yapılmış şık bir Çin aynası vardı.

Moda takipçisi oldukları iddia edilen Genç kadınların mezarından çıkan arkeolojik bulgular arasında, kemerleri süslemek için kullanılan turkuaz boncuklar, çok daha küçük bir mor boncuk seti, bakır alaşımdan yapılmış bir kemer halkasının parçaları ve oymalı bir kemik kemer tokası  davardı.

Alanda birbirinden değerli arkeolojik eşyalar bulundu

Göçebe Hun savaşçılarına ait buluntular arasında, ejderhalarla savaşan kaplanların sahnelendiği oymalar,bronz boğalar, atlar ve yılanlarla dolu mücevherler ve süslemeler de vardı. 

Mezarlarda, sapı halkalı bir demir bıçak da bulunfu ki buluntular üzerine yapılan ekstra çalışmalar bıçağın eski bir deri tasarımcısına ait olduğunu gösterdi. Sanatkar çalışma aletleriyle gömülmüştü, mezarında küçük bir torbaya yerleştirilmiş birkaç parça deri ve iplik parçaları da ardı.

Deri tasarımcısı dokumacının kısmen mumyalaşmış bedenin yanında, deri çanta içinde biz gibi kullanılan bir tahta işleme mili de bulundu.

Binlerce yıldır mezarlarda korunan eşyalar arasında, ışıltılı cam boncuklar, iki taş kolyeler, kemikten yapılmış kemer tokalaro, biri doğrusal, diğeri dairesel desenli ve kenarları boyunca delikli huş ağacı kabuğundan yapılmış tablolar bulundu.

Dr Kilunovskaya, “Deri parçaları, iplikler ve iğ ile bulunan her iki mumya da Hun toplumunda özel rol oynamış insanlara ait olabir" dedi.

Kemer, Hun kıyafetleri için son derece önemli unsurdu,

Dr Kilunovskaya kemerlerde sanatın ihtişamını şöyle yorumluyor: "Göçebeler için kemer, kıyafetlerinin son derece önemli parçasıydı. Hem zenginliğini hem toplumdaki itibarını gösteriyordu. Üstelik cep kullanmıyorlardı, bu yüzden de günlük yaşamlarında gerekli tüm temel unsurları kemerler üzerine asıyorlardı"

Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com


Benzer Haberler & Reklamlar