İkinci Göbeklitepe olarak nitlendirilen ve T biçiminde taşlara benzer 250 dikilitaşın bulunduğu tahmin edilen Karahantepe'deki arkeoloji kazılarında ortaya çıkan ilk bulgular, avcı toplayıcı ama kısmen de yerleşik bir kültürün izlerini işaret ediyor. Prof. Dr. Necmi Karul, Karahantepe'de Göbeklitepe'teki tapınak varsayılan yapılardan en az 30 tane olduğunu söyledi.
Göbeklitepe'de tapınak oldukları varsayılan T biçimli dikili taşlarla oluşturulmuş yapılara benzeyen buluntular barındırdığı tespit edilen Şanlıufra'daki Karahantepe'de Göbeklitepe Kültürü ve Karahantepe Kazıları projesi kapsamındaki arkeoloji kazılarında ilk buluntular gün yüzüne çıkmaya başladı.
Bölge halkı tarafından "Keçilitepe" olarak da bilinen alanda, Kültür ve Turizm Bakanlığının himayesinde İstanbul Üniversitesi Tarih Öncesi Arkeolojisi Ana Bilim Dalı ve Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul başkanlığında Eylül ayı başında başlanan kazılarda Göbeklitepe'deki yapılara benzeyen ve neolitik döneme ait "T" biçiminde 250'nin üzerinde dikili taş tespit edildiği belirtildi.
Prof. Dr. Necmi Karul: Yüzeyden görülebilen dikili taşlar 30 civarında yapının olduğunu
Karahantepe Kazı Başkanı İstanbul Üniversitesi tarafından Prof. Dr. Necmi Karul, kazılara eylül ayının başında içerisinde akademisyenler ve işçilerinde bulunduğu yaklaşık 35 kişilik bir ekiple başladıklarını dile getirerek; "Hava fotoğraflarından bile burada yüzeyde gözüken dikilitaş sayısı 250'nin üzerinde. Bu dönemin yapılarına baktığımızda 12 çevrede, 2 de merkezde olmak üzere içerisinde 14 dikilitaş bulunan özel yapılar söz konusu. Böyle bir hesap yapıldığında yüzeyden görülebilen dikili taşlar 30 civarında yapının olduğunu bize söylüyor. Kuşkusuz görülebilenler bunlar ama toprak altına henüz açığa çıkarılmasını bekleyen daha fazla yapının olduğunu da ön görmek gerekir. Dolayısıyla onlarca yapı olduğunu henüz kazıya yeni başlamış olmamıza rağmen rahatlıkla söyleyebiliriz." dedi..
Göbeklitepe'nin "T" biçimindeki dikili taşlarla ayırt edilen yerlerden bir tanesi olduğuna ve tek bir dönemi ifade etmediğine işaret eden Prof. Dr. Karul, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Göbeklitepe'deki yaşam 'T' biçimindeki taşlardan oluşan bir dönemden de ibaret değil. Çok daha uzun bir süreci yansıtıyor, 700 - 800 yıllık bir yerleşim yahut kullanım söz konusu. Karahantepe'nin de bu sürenin içerisinde bir yere oturduğu kesin. Daha uzun bir süreyi kapsayabilir, öncesinden başlayabilir. Bütün bunları burada yapacağımız kazılar gösterecek ama en azından bu sürecin içerisinde önemli bir zaman aralığıyla örtüştüğünü çağdaş (aynı dönemde) olduğunu söyleyebiliriz. Bu da günümüzden 11 bin 500 yıl öncesini ifade ediyor. Karahantepe'nin Tek Tek Dağları Milli Parkı içerisinde olmasının arkeolojiyle bütünleşik farklı projeler yapmaya da fırsat sağlayacağını düşünüyoruz."
Prof. Dr. Karul, Karahantepe'deki dikili taşların dışında kullanılan aletlerin bu bölgede avcı, toplayıcı bir topluluğun yaşamlarını sürdürdüğünü ve yıl boyu değilse bile uzun bir kısmını aynı yerde, kalıcı yerleşimlerde geçirdiklerinin göstergesi olduğunu kaydetti.
Karahantepe'de yapılacak kazılarla akıllardaki birçok sorunun cevabını bulacaklarını aktaran Karul, bu yılki kazıları eylül ayı sonuna kadar sürdüreceklerini sözlerine ekledi.