Londra'nın süper kanalizasyon projesi denilen tünel inşaatında yapılan arkeolojik araştırmalar sırasında Thames nehri çamurlarının içinde uzun çizmeleri sapasağlam duran gizemli bir erkek iskeleti keşfedildi.
Thames Nehri'ndeki kanalizasyon kirliliğini engelleyebilmek amacıyla inşa edilecek Thames Tideway Tünelinin yapılacağı alanda arkeolojik araştırmalar yapan MOLA arkeologları Bermuda'da Tideway’in Chambers Rıhtımı'nda sıradışı bir iskeletle karşılaştı.
Arkeologlar için deniz veya nehir kıyısında çamura gömülmüş ceset kalıntısı bulmak hayli sıradan bir durum. Ancak bulunan iskeleti sıradışı kılan bir görüntü söz konusuydu. adam çamurun içinde yüzükoyun yatıyordu, bir kolu başının üst kısmına kıvrılmıştı ve yüzü yana dönüktü. Bu pozisyon onun ya çmaura düştüğünü ya da suya düşer düşmez boğularak cesedinin çamurla kaplandığını gösteriyordu. Ölüm anında veya ölüm sonrası herhangi bir yara ve hasar tespit edilememesi düşününün büyük ihtimalle kaza olduğuna yorumlanabilir.
Bu pozisyon kriminolojik açıdan bazılarına ilginç gelse de arkeologları şaşırtmaya yeterli değildi. Ama arkeologlar cesede hayretle bakıyorlardı çünkü gerçekten sıradışı bir durum söz konusuydu.
Botların stiline göre çizmeli adam 1400’lü yılların sonlarına veya 1500’lerin başında ölmüştü
Adamın giysileri çürümüş olmasına rağmen, ayaklarındaki diz üstü deri çizmeler sapasağlam duruyordu. Çizme giymiş bir iskelet görüntüsü arkeologları bile şaşırtmaya yeterliydi. Çizme deridendi ve mumlu keten ipliğiyle dikilmişti. Günümüzün çizmeleri gibi özel tasarım ve estetik takı ve süslemelere sahip değildi. Çok basit ve sade görünüşlü, pratik iş çizmesiydi. Dikkat çeken tek özelliği uzunlukları. Botların stiline göre, iskeletin 1400’lü yılların sonlarına veya 1500’lerin başında öldüğü tahmin ediliyor. Arkeologlara göre; O zamanın denizcilerinin, Tudor zamanı savaş gemisi Mary Rose’un batığında bulunan çok sayıdaki çizme, o yıllarda bu tarz uzun çizmeler giyilebildiğini kanıtlıyor.
Botların içinde bir miktar bitki yer alıyor. Ne olduğu henüz analiz edilmedi, ancak arkeologlar, adamın ayaklarının üşümemesi ve sıcak kalkması için kullandığı bir bitki türü olduğunu düşünüyorlar.
Mesleği her ne ise bu çizmelerle suyun içinde uzun süre durmasını gerektiriyordu.
Arkeolog Beth Richardson, “Çizme sıradışı değil, sıradışı olan ounu çürümeden, sahibinin ayakları içindeyken bulmamız. Pek çok kazıda ayakkabı veya ayak bileği uzunluğunda botlar bulduk. ama bu kadar uzun çizme ile hiç karşılaşmadık. Yüksek çizmeler, orta çağda ve yeni çağda pek yaygın değildi. Çizimlere, yazılara veya portrelere bakarsanız, çok az insanın bot ve çizme giydiğini görürsünüz. İskeletin sahibi muhtemelen 600 yıl önce yaşamış olmalı. Çizmelerin dizlere kadar ulaşıyor olması, sahibinin büyük olasılıkla balıkçı veya nehir kıyısında ya da çevresinde çalışan bir işçi olduğunu gösteriyor. Mesleği her ne ise bu çizmelerle suyun içinde uzun süre durmasını gerektiriyordu. Adam nehirde çalışırken ölmüş, çamura düşmüş kalkamamış olabilir, yorgunluktan bittiği için bu hale düşmüi olabilir. Hatta çok fazla içmiş olabilir. Gerçek nedeni bilemiyoruz. Ancak deri malzeme Londra iklim şartlarında özellikle de çukura saplanmış olduğu için çok iyi korunmuş olması normal. Çizmeleri inceleyerek, 500 yıl önce yaşayan bir adamın günlük hayatına büyüleyici bir bakış atmayı başardık. Tehlikeli ve zor şartlarda nasıl yaşamış olabileceğini daha iyi anlamamıza yardımcı oldular, ama nasıl öldüğünü anlayamadık." dedi.
Arkeologlar, adamın nasıl öldüğü sorusuna da cevap bulmaya çalışıyorlar. Adamın omurga ve sol kalça eklemi boyunca geniş çaplı dejeneratif eklem hastalığı izleri tespit edilebiliyor. Adamın en az 3 muhtemelen de çok daha yaşlı olduğu düşünülüyor. İskeletin dişlerinde kendine özgü oluklar var. Bu oluklar, dişlerin ısırma yüzeyine bir miktar malzemenin çekildiği veya uzun bir süre dişlerde bir nesne tutulduğuna dair olası bir işaret. Olasılıklardan biri, balıkçılar gibi dişleri arasında uzun süre ip tutuyor olması.
Derinin çok değerli olması cinayet ihtimalini ortadan kaldırıyor
Tideway Arkeoloji Kazısının Lideri Jack Russell “Tideway arkeolojisi programı, Londralıların tarihi boyunca nehri nasıl kullandıklarına dair gerçekten ilginç yeni kanıtlar bulmamızı sağladı. Nehri temizlememiz ve onun sularını Londra'ya yeniden bağlama hedefimize doğru ilerlerken, bunun gibi önemli keşiflerden öğrenebileceğimiz dersler gerçekten önemli. Kalıntılar gösteriyor ki nehir, 15. yüzyılın sonlarında bile tehlikeli bir yerdi. İskelet o tehlikelerden birinin kurbanı olmuş bir balıkçı belki bir denizci olabilir mi? Suya düştükten sonra Bermondsey Duvarı'na mı tırmanıyordu? Çamura mı sıkışıp boğuldu? Öte yandan deri o çağda da çok pahalıydı. Birisinin böyle çok değerli bir eşya giyerken öldürülmüş olaması ihtimalini ortadan kaldırıyor. Çizmeler tamamen uzatıldığı zaman uyluk yüksekliğine ulaşırdı ki bu da nehir içinde yürümek ve yapışkan Thames çamurundan geçmek için ideal bir seçimdi. Bu yüzden bu adam belki de bu yolu kullanan bir serseri bile olabilir.Çamurdaki adamın gizemini açığa çıkarmak için arkeoloji ve osteoloji uzmanları çalışıyor.
MOLA Headland'daki İnsan Osteoloğu Niamh Carty, “Bir insan iskeleti okumak, bir insanın yaşamının osteo-biyografisini yaratmamıza izin veren inanılmaz bilgiler sağlıyor. Çamura gömülmüş adamın dişlerini incelemek çocukluğuna dair ipuçları verdi ve iskeletindeki izler, ağrılar ve ağrılar hakkında fikir üretmemize izin verdi. incelemelerimiz sürecek" dedi.
Mezarda bulunan deri çürümeden korunarak çizmelerin sergilenemesini sağlayacak projeler üzerinde de araştırmalar sürüyor.
arkeolojikhaber.com