Arkeologlardan, eserin sahte olduğuna bu kadar kolay karar verilmesine tepki gösteriyor.
Ereğli Müze Müdürlüğü geçen yıl basına sızan fotoğraflar üzerinden hazırladığı raporda 2 bin700 yıllık olduğu tahmin edilen eserin sahte olduğunu ileri sürmüştü. Üstelik eserin çıktığı ileri sürülen hafriyat alanında da arkeolojik katmanlara rastlanmadığını tutanak altına almıştı. Oysa bölgede müteahhit tarafından kazılmış bir defineci çukuru bulunuyordu. Müze yetkilileri bu alana bakmaya bile gerek duymadı.
Arkeologlar kaymakamlığa karşı 10 ay geçtikten sonra Cumhuriyet Savcılığı, eserin çıktığı yerdeki hafriyatı yapan şirket sahibini sorguladığında kayıp eserin saklandığı yer ortaya çıktı.
Geçen hafta, eser gömüldüğü yerden çıkarılarak müzeye taşındı. Bu sırada tarihi esere yapılmaması gereken bir şekilde araba fırçasıyla temizlenip yıkandı.
Daha önce esere ‘Sahte’ raporu veren Ereğli Müze Müdürü Mahmut Altuncan ameliyat olacağı gerekçesiyle rapor aldığı için olay yerinde bulunmuyordu. Konya müzesinden bir ekip eseri incelemek üzere Ereğli’ye çağırıldı. Ereğli Kaymakamlığı önceki gün Konya’dan gelen ekibin yaptığı incelemede eserin sahte ya da taklit olduğunu açıkladı.
Bilim insanları, eserin sahte olduğuna bu kadar kolay karar verilmesine tepki gösteriyor. Arkeoloji Sanat dergisine konuyla ilgili görüşlerini gönderen hocalar mutlaka laboratuvar sonuçları alınmasını, bir bilim heyetinin eseri incelemesi gerektiği görüşünde birleştiler.
ÇIKTIĞI YERE BAKILSIN
Ankara Üniversitesi Prehistorya ve Önasya Arkeolojisi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu konuyla ilgili: “Söz konusu eser, geç Hitit beylikleri dönemine ait olup, Tabal ülkesindeki MÖ 8. yüzyıla tarihlendirilen Kral Warpalawas tarafından yaptırılan birçok eser ile aynı ikonografik özellikleri göstermektedir. Başta İvriz kaya anıtı olmak üzere, Ereğli Müzesi’ndeki Luwice ve Fenikece çiftdilli tanrı steli, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki Bor steli olarak adlandırılan ve Kemerhisar’da bulunmuş stel, Niğde steli ve Niğde Keşlik’te bulunan Keşlik stellerinde olduğu gibi esas sahnede Kral Warpalawas veya Tanrı Tarhu betimlenmiş. Muhakkak ki eserin üzerinde ve çıktığı yerde bilim insanlarından oluşacak bir komisyon tarafından inceleme yapılması gerekmektedir” dedi.
TİTİZ İNCELEME GEREK
Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlilerinden Yrd. Doç.Dr. S. Gökhan Tiryaki ise “Eserin ikonografik açıdan yakın benzerlik içerisinde bulunduğu diğer örneklerden ayrıldığı noktalar var. Bu ayrımın temel saikleri, onun İvriz, Bor ya da Warpalawas tarafından yaptırılan anıtsal nitelikli kraliyet ürünleriyle yapılacak stilistik karşılaştırmalarda açıkça ortaya çıkar. Rapora konu olan eserin orijinal ya da sahte olup olmadığı konusunda uzman kimselerin yerinde gerçekleştirecekleri titiz incelemelere gereksinim vardır” dedi.
Ömer Erbil - Hürriyet
arkeoloji haberleri, arkeloji haber,