İtalya'nın en popüler turistik merkezlerinden Unesco Dünya Miras Listesi'ndeki Pompeii antik kentinde süren arkeoloji kazılarda, beyni sıcaktan eriyerek camlaşan insan iskeleti bulundu.
Milattan Sonra 79 yılında Vezüv Yanardağı'ndan fışkıran lavlar İtalya'nın Napoli şehrinin yakınında bulunan antik çağ kenti Pompei ile Herculaneum ve Stabia kentlerini haritadan silmişti.
New England Tıp Günlüğü dergisinde yayımlanan makalede, Herculaneum kentinde tahta yatak üzerinde uyuyan bir erkek vücudu fosili bulunduğu, yapılan incelemede patlama sonrası oluşan yüksek ısıda adama ait beyin dokusunun camlaştığı belirtildi. Söz konusu bulgunun kafatası içerisinde kırıklar halinde yer aldığı ve siyah parlak bir görünüşe sahip olduğu ifade edildi. Öte yandan iskeletin süngerimsi göğüs kemiklerinin yapı olarak; II. Dünya Savaşı'nda Dresden ve Hamburg'da yangın bombaları sonucu ölen insanların kalıntılarına benzediği ifade edildi.
New England Tıp Günlüğü Dergisi'nde 23 Ocak tarihinde Pierpaolo Petrone, Piero Pucci, Massimo Niola, Peter J. Baxter, Carolina Fontanarosa, Guido Giordano, Vincenzo Graziano, Francesco Sirano, Angela Amoresan imzaları ile yayınlanan Vezüv Volkanı patlamasından Isıya Bağlı Beyin Vitrifikasyonu, M.S: 79 (Heat-Induced Brain Vitrification from the Vesuvius Eruption in c.e. 79
Aaraştırmaya göre, Vezüv Yanardağı 79 yılında patladığında, fırlattığı kayalar ve gazlar öyle sıcaktı ki, bu sıcaklık kanı kaynatmak, eti buharlaştırmak ve hatta beyin dokusunun parçalarını cama dönüştürmek için yeterince yüksekti.
Arkeologlar kazılar sırasında nadiren insan beyni bulur ve bulduklarında organlar sabun benzeri ve pürüzsüz bir şekilde görünür. Sabunlaşma adı verilen süreç sırasında, yağlı beyin dokusundaki trigliseritler, çevredeki yüklü parçacıklar ile reaksiyona girerek zamanla sabuna dönüşür. Ancak bilim insanları, Vezüv patlaması sırasında Herculaneum’da ölen bir adamın kalıntılarını incelediklerinde çok farklı bir şey buldular.
Sıcak kül dalgasıyla, kurbanın beyni vitrifikasyon adı verilen bir süreçle yanarak siyah parçalara dönüşmüştü. Yayımlanan rapora göre camsı malzeme, adamın kafatasının yüzeyini sarmıştı.
Olağandışı keşif, insan osteobiyolojisi ve adli antropoloji profesörü Dr. Pier Paolo Petrone tarafından yapıldı. Önceki çalışmalarda Petrone ve meslektaşları, Herculaneum’da Vezüv patlaması sırasında kayıkhanelere kaçan iskelet kalıntılarını incelemişti. Bu insanlar da volkanik patlamanın aşırı sıcaklığından ölmüştü.
Vezüv Yanardağı’na yakın bir konumda bulunan Herculaneum antik kenti kalıntıları. C: Andreas Solaro/AFP
Herculaneum, yanardağ patlaması ile ünlü olan Pompeii’den yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta yer alıyor ve Vezüv yanardağının tabanına daha yakın bir yerde duruyor. Yanardağa olan bu yakınlık, Herculaneum’daki insanların özellikle korkunç bir kaderle yüzleşmesini sağladı: Kaynayan kanlarının buharı, kafataslarında yoğun baskı oluşturdu ve kafalarının patlamasına neden oldu.
Yeni çalışmada araştırmacılar, sahildeki değil, Collegium Augustalium olarak bilinen bir binada ahşap bir yatakta ölen bir Vezüv kurbanını inceledi.
Vezüv Yanardağı, Avrupa anakarasındaki tek aktif durumda olan yanardağı. C: Alberto Incrocci/Getty
Ceset 1960’larda bir volkanik kül höyüğünün içine gömüldü. Kayıkhane kurbanları gibi, bu kömürleşmiş iskelet de patlama sırasında patlayan bir kafatasının seyrek kalıntılarını taşıyordu.
Ekip, patlayan kafatasının kalıntılarında duran ve kafatası oluklarının kalıntıları arasında dağılmış siyah camsı malzeme parçalarını tespit etti. Araştırmanın eş yazarı Piero Pucci, beyin dokusu parçalarını aldı ve içinde bulunan proteinleri analiz etti.
Pompeii’de çömelmiş bir adamın reçine kalıbı. Giydiği kapüşonluyu, dumandan korunmak için ağzına kapatıyor. C: Stephen Morrison/EPA
Analiz, karar verme gibi daha yüksek beyin fonksiyonlarından sorumlu olan beyin zarı; duygusal işleme için önemli olan amigdala; ve hareketi ve ödüllere cevabımızı kontrol etmeye yardımcı olan substantia nigra da dahil olmak üzere, insan beyninin farklı bölgelerinde bulunduğu bilinen proteinleri ortaya çıkardı.
Pucci ayrıca beyin dokusu örneklerinde yaygın olarak bulunan trigliseritlerle birlikte insan saçı yağında tipik olarak bulunan yağ asitlerini de tespit etti.
Ceset yakınında bulunan kömürleşmiş odunun analizine dayanarak, ekip odanın muhtemelen 968 Fahrenheit (520 santigrat derece) maksimum sıcaklığa ulaştığını belirledi.
Bu aşırı sıcaklık, kurbanın vücudundaki yumuşak dokuları buharlaştıracak ve son yağ kalıntılarını yakacak kadar sıcaktı.
Kısa bir ısı patlamasının ardından, vücut hızla soğumuştu ve camlaşmış beyin parçaları ile kaplı patlamış bir kafatasının korkunç kalıntılarını geride bırakmıştı.
Kaynak: Live Science Çeviri: Erman Ertuğrul - Arkeofili.com.