Asklepios

Asklepios kimdir?

Asklepios: Antik Yunan hekimlik tanrısı.

Apollon’un oğludur. Simgesi çubuğa sa­rılmış kutsal yılandır.

Tapınağında barınan hastaları iyileştirdiğine inanılırdı. Büyü ve sihirle hastalıkları iyi eden kahinlerin bulundukları bu tapınaklara asklepiaion denirdi.

Antik çağda sayıları iki yüzden fazla olan bu ilk hasta­nelerde büyü ve kehanetin yanında birçok olumlu hekimlik yöntemleri de uygulanıyordu.

Hekimliğin kurucusu Hippokrates de buralardan yetişmiş­tir.

En büyük ve ünlü asklepiaion Yunanistan’daki Epidauros’da, Anado­lu’daki en ünlü asklepiaion ise Pergamon’dadır.

Kos asklepiaion’undaki hekimler kendilerini Asklepios’un soyundan sayarlardı.

Romalılar ona Aesculapius derlerdi. MÖ 293’te görülen salgından sonra Roma’da bir asklepiaion ya­pıldı.

Ölü bir kişiyi hayata geri döndürmeye çalıştığı için Zeus tarafından ce­zalandırılmış ve hekimlik kariyeri sona ermiştir.

MÖ 5. yüzyıldan sonra bazı kızları oldu, Hygieia bunlardan biridir. Sanat eserlerinde sakallı olgun bir er­kek olarak, elinde, üzerine yılan dolanmış asasıyla betimlenir.

Bazen yanın­da Telesphoros adlı çocuk bulunur.

Asklepios:
Yunan dünyasında hekim tanrı olarak büyük bir ünü olan ve Roma'lıların da Aesculapius adıyla benimseyip tapındıkları Asklepios, mitolojiye göre Apollon'un oğludur.

Homeros destanlarında Apollon ordulara veba, kıran salan olumsuz, korkunç bir güç diye canlandırıldığı gibi, iyileştirici, derde deva bulan tanrı anlamındaki Paian ek adıyla da anılır.

Destanlar boyunca adı geçen hekimlerin hepsi (İlyada'da Makhaon ve Podaleiros) bu Paian tanrının oğulları ve öğrencileri sayıldığına göre, Asklepios'un da karışık bir serüven sonucunda Apollon tanrıdan doğmuş olması bir rastlantı değildir.

DOĞUŞU:  Thessalia kralı Phlegyas'ın Koronis adlı bir kızı vardır. Apollon'la sevişir ve ondan gebe kalır, ne var ki tanrının dölünü karnında taşırken Arkadya'dan gelme Koronis adında bir yabancıyı da yatağına alır.  Bu olayı tanrıya kutsal kuşu kuzgun haber verir, tanrı da öfkesinden bembeyaz olan bu kuşun tüylerini karaya boyar. Şair Pindaros bu masalı benimsemez, ışık tanrı Phoibos Apollon'un olayı kendi gözüyle gördüğünü ile sürer. Koronis korkunç bir cezaya çarptırılır. Bir odun yığınının üstünde diri diri yanacaktır. Alevler Koronis'i yalamaya başlar, kadın can vermek üzeredir ki, Apollon kanından olan çocuğun yok olmasına katlanamaz, ölünün karnından dölünü çıkarır ve büyümesi için at adam Kheiron'a teslim eder. Bu olay hekim tanrının son anda kurtarıcı olarak yetişmesinin simgesidir.

Asklepios'a hekimlik sanatını öğreten Kheiron doğanın içinde yaşayan, doğanın sırlarına ermiş bir varlıktır. Sağlığın kaynağı da doğada olduğuna göre Kheiron'un açık havada, güneşin altında, şifalı sulardan ve otlardan faydalanma yollarını bilmesi şaşılacak bir şey değildir.

 EFSANESİ VE SANATI: Asklepios böylece usta bir hekim olarak yetişir, hekimliğin ve cerrahlığın bütün bilgilerini edinir, ama bununla da kalmaz ölüleri diriltmek yoluna bile sapar.

Bunun sırrını efsane şöyle açıklar: Tanrıça Athena Gorgo canavarı öldüğü zaman bedeninden akan kanı toplamış ve Asklepios'a vermiş. Gorgo'nun sağ tarafındaki damarlarda dolaşan kan zehirli, sol tarafındaki damarlardaki ise faydalıymış. Bu şifalı kanı Asklepios ölüleri diriltmek için kullanırmış. Epey adam da diriltmiş, bunların arasında Kapaneus, Lykurgos, Minos'un oğlu Glaukos ve Theseus'un oğlu Hippolytos'da varmış (Phaidra)

Zeus doğal düzeni bozan hekim tanrının bu aşırı gücünden kuşku duymaya başlamış, bu haddini bilmezliği cezasız bırakmamış, Asklepios'un üstüne bir yıldırım salmış, yakmış, yok etmiş onu. Ama Apollon da oğlunun öcünü almış, Zeus'a yıldırımı bağışlayan Kyklop'ları öldürmüş, sonra da oğlu Asklepios'u gökte burçlar arasına yerleştirmiş. Bir süre de ayrılmış Olympos'tan (Admetos).

Asklepios sanatını kızı Hygieia (Yunanca sağlık anlamına gelir) ve Asklepiades (yani Asklepios-oğulları) diye sıkı bir lonca düzeni içinde birleşen hekimlerin aracıyla ilkçağ sonuna dek sürdürmüş bir tanrıdır. Öyle ki, hepsi halefleri, rahipleri, oğulları sayılan yaşamış hekimler bile onun efsanelik kişiliğinden faydalanmışlardır. Örneğin Kos (Istanköy) adasında hekimlik yapan Hippokrates'in bile hayatının ne kadarı gerçek, ne kadarı masalu olduğu bilinmez.

TAPINAKLARI: Asklepios tanrının tapınaklarına "Asklepieion" denir. Bunlardan en ünlüsü olara bilinen eski Pergamon, bugünkü Bergama'da bulunuşu hekim tanrıya adanmış bu tapınak hastanelerin ne biçim yerler olduğunu bize açık açık göstermektedir.

Yunanistan'da en ünlü Asklepios tapınağı Epidauros'tadır. Bugün bile kullanılmakta olan tiyatrosu büyük heykeltıraş Polykleitos'un planlarına göre yapılmıştır.

Hiçbir Asklepieion Bergama'nınki kadar yaygın ve çok yönlü değildir. Hellenistik çağda kurulmuş olan bu kutsal alan, Asklepios'tan başka tanrıça Hygieia'yı ve herhalde Asklepios kültünden önce Anadolu'da bulunan Telesphoros'u bir araya getirmekte, ilkçağda şifalı su, iyi hava, kaplıca gibi fizik tedavilerin yanıbasında telkin, eğlence ve kültür yoluyla hekimliğin ne kadar ileri gittiğini göz önüne sermektedir. Anadolu'ya özgü bir nitelik taşıyan bu Asklepieion'un başka hiçbir yerde benzeri olmadığı gibi, ne hazineler sakladığı da büsbütün ortaya çıkmış değildir.

Simgelediği tüm tedavi anlayışının ve yönteminin izlerine olsa olsa Selçuk ve Osmanlı çağlarındaki benzeri yapıtlarda rastlanır. Anadolu Asklepios efsanesine de bir katkıda bulunmuştur: İnsanları iyi ede ede ölüme meydan okuyan Asklepios'u Zeus yıldırımıyla yere serince, ünlü hekimin son deminde yazdığı bir reçete oradaki bir otun üstüne düşüvermiş, yağmur yağmış, yazının özü böylece ota karışmış ve her derde deva sarmısak meydana gelmiş.

İlgili Haberler


Benzer Haberler & Reklamlar