Antik çağlarda özellikle kıtlık ve salgın dönemlerinde rahatsızlıkları göze alarak süt içen insanlarda binlerce yıl içinde sütü sindirebilme kabiliyetinin geliştiği tahmin ediliyor.
Sonuçları Nature dergisinde yayımlanan araştırma, İngiltere Bristol Üniversitesi'nde biyojeokimya çalışmaları yürüten Richard Evershed öncülüğünde gerçekleştirildi.
Araştırmaya, genetik, arkeoloji ve epidemiyoloji gibi farklı uzmanlık alanlarından 100'den fazla bilim insanı katıldı. Araştırmanın bir ayağında, antik insanların DNA'ları ile süt bulaşmış çömlek kalıntıları incelendi.
Çalışma neticesinde, Avrupalıların binlerce yıl boyunca laktoz intoleransının neden olduğu gaz problemlerine, karın ağrılarına ve hatta hayati tehlike yaratacak ciddiyetteki ishallere rağmen sütle beslendiği fark edildi. Bilim insanları, laktaz mutasyonunun salgın hastalıklar ve kıtlıklar nedeniyle insanların süt içmesiyle mümkün olduğunu vurguluyor.
Yıllar süren çalışmalar neticesinde, Evershed ve ekibi Avrupa ile çevre bölgelerinde binlerce çömlek kalıntısında süt buldu. Bu verilerle de sütle beslenmenin 9 bin yıllık geçmişini gösteren bir harita hazırlandı.
Sütle beslenmeye dair en eski kanıt, dünyanın en eski tarımsal bölgelerinden Anadolu'da bulunmuş. Kanıtlar, 9 bin yıl önce Anadolu'da süt içen çiftçilerin 6 bin yıl önce inekleri ve diğer hayvanlarıyla birlikte İngiltere ve İrlanda'ya göçtüğünü gösteriyor.
Londra Üniversitesi Akademisi'nden genetik bilimci Mark Thomas, araştırma çerçevesinde laktaz enziminin analizini yürüten ekibin başında yer aldı. Ekip, Avrupa'da ve komşu çevrelerde antik çağlardan kalma bin 786 insan iskeletinden DNA topladı ve bu verileri inceledi. Çalışmalarında laktaz geninin yetişkinlik dönemindeki değişimlerini irdeleyen ekip, ilk mutasyonun 6 bin 600 yıl önce yaşandığını ortaya çıkardı. Fakat, o dönemde nadir yaşanan mutasyonlar 4 bin yıl önce sıklaşmaya başladı. Yani, aradan geçen 2 bin 600 yıl boyunca Avrupalı yetişkinler laktaz enzimini üretemeden süt tüketimini sürdürdü.
Araştırma kapsamında ayrıca, bugün İngiltere'de yaşayan kişilerle de DNA karşılaştırılması yapıldı. Birleşik Krallık BioBank'te verileri bulunan yüz binlerce kişi, araştırmacılar tarafından DNA'larının analiz edilmesine müsaade etti ve çalışmalar oldukça enteresan sonuçlar ortaya çıkardı.
Analiz çalışmaları, 321 bin 781 gönüllünün laktoz mutasyonuna sahip geni taşıdığını ve 20 bin 250 gönüllünün ise bu geni taşımadığını gösterdi.
Çalışmanın şaşırtıcı sonuçlarından biri, mutasyonlu gene sahip olmayan kişilerin de bu gene sahip kişiler kadar süt içebiliyor ve ciddi sağlık problemleri yaşamıyor oluşu... Bu kişiler arasında laktoz hassasiyeti nedeniyle ölüm oranı yüksek değil ya da bu kişilerin kemik gelişiminde bir zayıflık yaşanmıyor.
Bir diğer ilginç bulgu ise, zayıf genlerin uyum sağlayamadıkları için zamanla ortadan kaybolması gerekirken, mutasyon geçirmeyen geni taşıyan bireylerin de mutasyon geçirmiş gene sahip bireylerle aynı sayıda çocuk dünyaya getirebiliyor oluşu...
Kaynak: The New York Times, nature.com Çeviri: Haberglobal.com.tr