İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü Kütüphanesinde gerçekleşen panelde, Türkiye'de müzeciliğin durumu ele alındı.
Milletlerarası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından her yıl 18 Mayıs'ta kutlanan Uluslararası Müzeler Günü kapsamında İstanbul'da "Müzeler, Sürdürülebilirlik ve Refah" konulu panel düzenlendi.
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz, müzecilikte sürdürülebilirlik konusunun önemine işaret ederek, "Kültürle ekonomik refah arasında bir bağ vardır ama kültürü oluşturan tek bağ bu değildir. Maddi refah her zaman kültürel kalkınma ve refah da vermiyor. Şu an içinde bulunduğumuz müze kurulurken bizim maddi imkanlarımız bugünkünden daha yüksek değildi. Burada insan unsuru ve meselelere bakış önem taşımaktadır." dedi.
Yılmaz, Türkiye'de son 20 yılda müzecilik ve arkeoloji alanında çok ciddi çalışmalar yapıldığının altını çizerek, "Türkiye'de tarihte ilk defa Türk-İslam tarihi alanında kazılar yapılmaya başlandı. Yerli kazı başkanlarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye'de artık 365 gün arkeolojik kazı yapılıyor. 370 tane özel müzemiz var. 59 müze ilk defa ziyarete açılıyor ve 22 yeni müze yapılmış durumda. Ayrıca müzelerde kültür ve sanat projeleri giderek gelişiyor." diye konuştu.
Afetlere dayanıklılık konusunda da müzelerde tedbirler alındığına dikkati çeken Yılmaz, son 20 yılda Türkiye genelinde 165 müzede fiziki olarak afetlere dayanıklılık çalışması yapıldığını vurguladı.
Rahmi Asal: Müzeler, bilimsel çalışmalara ev sahipliği yapan mekanlar olmalı"
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal müzelerin korunması ve geliştirilmesi konusunda uluslararası alanda sorunlar yaşandığının altını çizerek, "Müzeler kendi geleceklerini, etkinliklerini ve yayınlarını normal koşullarda belli bir özerkliğe sahip olarak devam ettirmelidir." ifadelerini kullandı.
İstanbul Arkeoloji Müzesi müdürlerinden ve yakın Türk tarihinde müzeciliğin önemli isimleri arasında yer alan Osman Hamdi Bey'in çalışmalarının bugünkü müzecilik açısından örnek teşkil ettiğini kaydeden Asal, müzelerin bir sergi alanından ziyade, bilimsel çalışmalara ev sahipliği yapan mekanlar olması gerektiğini vurguladı.
Asal, müzeciliğin sürdürülebilirliği konusuna sadece ekonomik çerçeveden bakılmaması gerektiğini dile getirerek, "Birleşmiş Milletler çerçevesinde 2030'a kadar müzeciliği sürdürme ve kalkınma planı çizilmiş fakat bu planlar hep ekonomi üzerinden gitmiş ve kültür eksik kalmış." dedi.
Ayşe Erdoğdu: Ustalar, kalfalar olmadan müzeci olarak yetişmek mümkün değil
Topkapı Sarayı Müzesi Eski Müdürü Ayşe Erdoğdu da müzelerin toplumun hafızası olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
"Müzelerin sürdürülebilirliği konusunda deprem gündemine dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizi derinden etkileyen bir deprem yaşadık. Bunun müzelerle ilgili kısmında birtakım önlemler almamız gerektiğini düşünüyorum. Risk taşıyan yerlerde ve özellikle İstanbul gibi bölgelerde ne kadar hazırız ve ne tür önlemler almalıyız konusunu tartışmalıyız."
Sürdürülebilirlikte müze çalışanlarının en önemli unsur olduğuna vurgu yapan Erdoğdu, "Müzecilik müzelerde öğreniliyor. Ustalar, kalfalar olmadan müzeci olarak yetişmek mümkün değil. Sürdürülebilirlikte tecrübe aktarımı çok önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Ekrem Aytar: Müzeler faaliyetlerine belli bir özerkliğe sahip olarak devam etmeli"
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Ekrem Aytar ise Türk müzeciliğinin 19. yüzyıldan bu yana başarılı bir şekilde ilerlediğini ifade ederek, "Müzelerimiz toplumla iç içe. Yaptığımız akademik yayınlar ve sergilerle müzelerle toplumu bir araya getiriyoruz. Sürdürülebilirlik açısından ekonomi şart, ama bir şekilde bu sorun da çözülüyor. Az sayıda personelle çalışmamıza rağmen müzeciliği iyi bir şekilde devam ettiriyoruz." diye konuştu.
Yeni müzecilerin yetişmesinin tecrübe aktarımıyla mümkün olacağını belirten Aytar, şu an yapılan restorasyon, konservasyon ve kaçak eserlerin geri getirilmesi gibi çalışmaların gelecek nesiller için güzel örnekler oluşturduğunu söyledi.
AA