Mesoamerica'da sıkça kullanılan ve Güney Amerika'dan temin edildiği düşünülen turkuaz mineralleri üzerinde yapılan araştırma, eski Amerikan toplumları arasında ticari ilişki olduğu tezlerini desteklemedi.
Arkeologlar uzun zamandır Mesoamerica'daki prehispanik devletlerin (İspanyol işgali öncesi), Amerikan Güneybatı'sı ve kuzey Meksika'nın bitişiğindeki kısımlarında yaşayan gruplar ile iletişim halinde olduğnu ve uzun mesafeli değişim yoluyla ticaret yaparak, en azından turkuaz renkli mineraller aldıklarını düşünüyorlardı.
Ancak Jeokimyasal analizlere dayalı son bilimsel araştırmaya imza atan arkeolog ve paleontologlar; İspanyolların işgalinden önce, Mezoamerikan kültürlerin yaşadığı bölge ile Güneybatı Amerika kültürleri arasında sanıldığı gibi iletişim ve kültür alışverişi olmadığını savunuyorlar.
Mezoamerika olarak adlandırılan Meksika’dan Orta Amerika’ya kadar uzanan bölgede yaşayan Aztekler ve Mikstekler için Turkuaz, çok değerli bir taştı. Yerliler turkuaz renkli mineralleri ile kol bantları ve süs eşyaları üretiyor, hızma olarak kullanıyor, tören bıçaklarının kabzalarını onlarla kaplıyorlardı: Ayinlerde kullanılan kalkanl ve çift başlı yılanların ürkütücü heykelleri de turkuaz renkli taşlarla süsliyordu. Turkuaz renkli minerallerden mozaikler tasarıyordu.
Yüzyılı aşkın süredir, sanat eserleri ve mücevher parçalarında kullanılan turkuazın kökenini araştıran arkeologlar, Mezoamerika’da turkuaz madenciliğe dair kanıt bulamıyorlardı. Bu yüzden bazı araştırmacılar bölgedeki turkuazın varlığını, binlerce kilometre uzakta turkuaz madenlerinin bulunduğu Güney Amerika ile uzun mesafeli ticaret alışverişinin kanıtı olarak gösteriyordu.
Ancak Science Advances dergisinde yayınlanan son araştırma sonuçları, İspanyol işgali öncesinde Mezoamerika ve Güneybatı Amerika kültürleri arasında yoğun temas olduğu, aralarında ticaret yaptıkları ve sosyal etkileşimde bulundukları düşüncesini sorgulamaya açıyor.
Science Advances (Bilimsel Gelişmeler) dergisinde 13 Haziran tarihinde Alyson M. Thibodeau, Leonardo López Luján, David J. Killick, Frances F. Berdan and Joaquin Ruiz. imzaları ile yayınlanan yayınlanan "Was Aztec and Mixtec turquoise mined in the American Southwest?" (Aztec ve Mixtec turkuaz madenleri Amerika'nın Güneybatısında mıydı?) başlıklı makalede turkuaz renkli minerallerinin Güneybatı Amerika’dan getirilmediği belirtiliyor.
Araştırmacılar turkuaz minerallerinin nereden geldiğini test etmek için kurşun ve stronsiyum izotopik oranlarını kullandılar. Araştırmada 43 Mesoamerican turkuaz eserlerinin jeolojik kökenini araştırıldı. 38 mozaik karosu Aztek başkenti Tenochtitlan Kutsal Bölgesinden alındı. Mixteca tarzı mozaiklerde kullanılan 5 fayans ise Smithsonian Ensitütüsü Amerikan Kızılderili Ulusal Müzesinden temin edildi.
Numunelerin çoğu, Amerikan Güneybatı'sındaki turkuaz tortullarından farkl izotop sayılarına sahip, Mezoamerica'daki bakır tortuları ve kabuksal kayalara yakın sonuçlar verdi. Sonuç olarak Aztekler ve Mixtec'ler tarafından kullanılan turkuazın Mesoamerican kaynaklarından türediği ve Güneybatı ile uzun mesafeli alışveriş yoluyla elde edilemeyeceği sonucuna ulaşıldı.
Yüzeye yakın turkuaz formlar, genellikle yağmur suları veya yeraltı sularının neden olduğu, bakır ayrışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkar. Mezoamerika’nın bol miktarda bakır madenine sahip olması, turkuaz yataklarının bir zamanlar orada bulunmuş olabileceğini düşündürüyor. Turkuaz eserlerin üzerinde bulunan izotopik imzalar, aynı zamanda Mezoamerika’da bulunan bakır yataklarının imzalarıyla da eşleşti.
Jeokimyasal analizlere göre; turkuaz mineralleri Mezoamerika’dan çıkarılmış görünüyor.
Makalenin baş yazarı Pennsylvania Üniversitesi jeokimya profesörü Alyson Thibodeau, arkeologların Mezoamerika’da turkuaz madeni kalıntılarını bulamamasının, madenlerin hiç orada olmadıkları anlamına gelmediğini söylüyor.
Arizona Üniversitesi’nden antropolog ve makalenin ortak yazarı David Killick, bu bulguların, bu zaman zarfında Aztekler ve Mikstekler ile çevre kültürler arasındaki herhangi bir etkileşimin kapsamına dair ipuçları sunduğunu savunuyor ve “Kanıtlar giderek artan şekilde Mezoamerikalılarla Güneybatı Amerikalılar arasında örgütlü temas olmadığını gösteriyor.” yorumunu savunuyor.
Arkeolojikhaber.com