İki ülke arasındaki çok yönlü iş birliğine katkı sunmak amacıyla hayata geçirilen etkinliğin ikincisinin 7-15 Eylül arasında Taşkent’te yapılması planlanıyor.
İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) Bahariye Sanat Birimi tarafından hazırlanan "Zamanını Aşan Medeniyet: Özbekistan" sergisi sanatseverlerle buluştu.
Sergi, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TİKA'nın destekleri, İstanbul ve Marmara Üniversitelerinin iş birliğiyle Bahariye Mevlevihanesi'nde açıldı.
Türk ve Özbek 28 sanatçıyla 34 akademisyenin yer aldığı sergi ve sempozyumun açılışına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanı sıra Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, Özbekistan İstanbul Başkonsolosu Alisher Botirov, İMH Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Özden, Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan ile sanatseverler katıldı.
Yöresel ikramlarla başlayan açılış programında gerçekleştirilen müzik ziyafetinin ardından Kur'an-ı Kerim tilaveti ve sinevizyon gösterisi yapıldı.
Serdar Çam burada yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Özbekistan'a ziyaretleri, daha sonra ise Özbekistan Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye ziyaretleriyle birlikte başlayan süreçle Türkiye açısından tarihi bir dönemin yönetildiğini ifade etti.
İki devletin bu yakınlığında çok farklı açılımların hızlı bir şekilde devam ettiğine dikkati çeken Çam, "Sadece Cumhuriyet dönemi değil, uzun süredir bu seviyede bir yakınlaşmanın iki devlet ilişkileri açısından bugünkü seviyesine gelmediğini düşünüyorum. İnşallah bu tip etkinliklerle, özellikle tarihin sadece binalarla değil ilişkilerle, binaların içindeki faaliyetlerle restore edildiği bir süreci, İnsan ve Medeniyet Hareketi'nin yapmış olduğu şekilde yaparak, gerek geçmişimize olan görevimizi gerek geleceğe ve gelecek nesillere aktarılması gereken değerlerimizi, mirasımızı aktarma noktasında önemli çabalar içerisinde olacağız." dedi.
Çam, bir sempozyumu da kapsayan bu çalışmanın birçok faaliyette bulunan STK'lara, üniversitelere ve sanat dünyasına örnek teşkil etmesini umduğunu sözlerine ekledi.
- Serginin ikinci ayağı Taşkent'te
"Zamanı Aşan Medeniyet: Özbekistan" proje koordinatörü Meryem Güney de AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir Özbekistan gezisi sırasında bu projeyi hayata geçirmeye karar verdiğini belirterek, "Beni çok heyecanlandıran bir proje oldu. Zaten bir yenilik yapmak adına ben projelerimi sergi ve sempozyum olarak birbirini tamamlayacak şekilde organize etmeye çalışıyorum." şeklinde konuştu.
Sergi ve sempozyumun iki ülke halkının daha yakınlaşması ve kadim bağların farkına varılması açısından önemli bulduğunu ifade eden Güney, "İlkini Bahariye Mevlevihanesi'nde gerçekleştirdik. İkinci sergimizi ve sempozyumumuzu Özbekistan'ın başkenti Taşkent’te gerçekleştireceğiz." dedi.
Sergide eseri bulunan nakkaş Semih İrteş ise bu tür sergilerin benzer konular üzerine çalışma yapan sanatkarları bir araya getirmenin yanında onlara yeni bir ivme kazandırması açısından önemsenmesi gerektiğini dile getirdi.
Özbek ve Türk vatandaşlarının birbiriyle de kaynaşması açısından serginin önemine değinen İrteş, "Türk ve Özbek sanatçıların hazırlamış olduğu münferit parçalar var. Türk ve Özbekleri, aynı kültürde birleşmiş aynı potadaki kişileri kaynaştıracak önemli bir etkinlik." ifadelerini kullandı.
Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları bölüm başkan yardımcılığı yapan tezhip sanatçısı Münevver Üçer, sergiye Osmanlı dönemi tezhip sanatçılardan olan Özbek asıllı Baba Nakkaş'ın eseriyle katılarak hem Özbekleri hem Osmanlı’yı bir araya getirmeye çalıştığını belirtti.
- "Bu sergi bir uyanma, bir aydınlanmadır"
Arkeolog ve Tezhip sanatçısı Nilüfer Kurfeys de özel ilgi alanına giren bir konu olan Özbekistan sanatlarını da içine alan böyle bir etkinlikte olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, "Herkesin ilgilenmesi gerektiği bir coğrafya. Böyle bir şey üstlendiği için ilgililere teşekkür ediyorum. Bir uyanma, bir aydınlanmadır bu. Belki bugüne kadar pek ilgilenmeyenler için de Özbekistan’la ilgilenmek, okumak, öğrenmek açısından faydalı bir etki uyandırmasını diliyorum." dedi.
Yaklaşık 10 sene önce ilk defa gittiğinde Özbekistan’ın ana yurt olduğunu fark ettiğini söyleyen ebruzen Hikmet Barutçugil ise bugün Türkiye'de kültürümüzden izler taşıyan pek çok ögenin izlerini Özbekistan'da da gördüğünü belirtti.
Barutçugil, İpek Yolu'nun Çin’le Avrupa’yı bağlayan bir köprü olduğunu fakat bunun sadece ticari metaların gidip gelmesi değil aynı zamanda kültürün ve sanatın da taşınması anlamına geldiğinin altını çizerek, "Bizim kadim sanatlarımızdaki motiflerin izlerini orada görebiliyoruz. Demek ki bir bağımız var, bir kardeşliğimiz var. Böyle bir projeyi duyunca takdirle karşıladım. Bizim ileriki hedeflerimizde kendi köklerimiz mutlaka olmalı. Dünya siyaseti açısından bizi bir araya getirmemek için çok ciddi çabalar harcanıyor, bir araya gelirsek birlik oluruz." şeklinde konuştu.
- 60 özgün eser sergileniyor
Türk ve Özbek sanatçıların projeye özel 60 özgün eseri yer aldığı sergide, Hasan Çelebi, Hüseyin Gündüz, Gürkan Pehlivan ve Faruk Dinçer Eratlı’nın hüsn-i hat, Mamure Öz, Nilüfer Kurfeyz, Faruk Taşkale, Münevver Üçer, Mustafa Çelebi ve Selim Sağlam’ın tezhip, Meryem Güney’in kat'ı, Hikmet Barutçugil ve Mahmut Peşteli’nün ebru, Gülçin Anmaç, Cihangir Aşhurov, Kamol Mirzaev ve Betül Bilgin’in minyatür, Semih İrteş, Kaya Üçer, Davron Fattokhov ve Kamoliddin Abdullaev’in kalem işi, İslam Seçen, Çini ile Güvenç Güven, Nursen Güven’ln cilt sanatı, Hüsamettin Yivlik, Tokhir Gaziev ve Abdimajit Abdurakhmonov’un ahşap oyma sanatıyla yaptığı eserler yer alıyor.
Türkiye ve Özbekistan’dan akademisyenlerin katılımıyla yarın gerçekleşecek sempozyumda ise "Geçmişten Günümüze Özbekistan", "Kadim ve Ortak Düşünce Geleneğimiz", "Kültürel Ortaklıklarımız", "Ortak Halk Mirasımız Dilimiz", "Geleneksel Sanatlar ve Ortaklıklarımız", "Geleneksel Mimari ve Ortaklıklarımız" başlıkları altında; tarih, dil, kültür, sanat, mimari, edebiyat, felsefe ve düşünce geleneği gibi konular ele alınacak.