Bakan Nabi Avcı: Türkiye'nin neresinde konuşuyor olursak olalım, bulunduğumuz yerde 3-5 kilometrelik bir çember çizelim. Mutlaka dünya çapında ilgi çekecek bir tarihi, arkeolojik eser vardır. Nerede bakarsanız bakın doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir açık hava müzesi.
Rize İyidere'de bir otelde düzenlenen 1. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri (MENA) Doğu Karadeniz Turizm ve Yatırım Zirvesi'ne katılan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, turizmin öncelikle istikrar, güven ve algı sektörü olduğunu belirtti.
Turizmin gelişmesi için istikrar, güven ortamı ve güvenlik sorunlarının asgariye inmesinin önemli olduğuna değinen Avcı, "Güven istikrarın olduğu ülkede turizm gelişiyor. Aksi taktirde ne yaparsanız yapın bu olumsuz algı sizin bütün birikimlerinizi, girişimlerinizi heba ediyor. Son zamanlarda özellikle Türkiye'nin güvenilirliği konusunda dünyada olumlu bir imajın oluşması için gece gündüz çalışan değerli bakanımıza (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Sektör temsilcisi ve turizm medyası ile bir araya gelince görüşlerini açıkça ifade ettiğinin altını çizen Avcı, "Göğsümüzü gere gere şunu açıkça söylüyoruz: Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenli ise Türkiye'de o kadar güvenlidir. Hatta Türkiye bu kadar acı tecrübelerden sonra çıkardığı dersler itibarıyla bunların hepsinden çok daha güvenli bir ülkedir. Bu imajın oluşmasından dolayı Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Beye ve güvenlik teşkilatına teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin her alanda 2023 hedefleri olduğuna vurgu yapan Avcı, şöyle devam etti:
"Dünya sıralamasında eğitim, sağlık ve aklınıza gelebilecek her alanda ilk ona girme gibi bir hedefimiz var ama bir sektör var ki 2023 hedefini bugün itibarıyla gerçekleştirmiş. O da turizmdir. Türkiye yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen, özellikle batı medyasından sistematik bir şekilde sürdürülen olumsuz kampanyalara rağmen bugün dünyanın büyük altıncı turizm destinasyonudur. Avrupa'da de dördüncü büyük turizm destinasyonudur. Üstelik Türkiye sadece bu olumsuz kampanyaların etkisi ile değil, aynı geçmişte 1980'lerde ilk turizm hamlesini başlatan Turgut Özal döneminde belirlenmiş olan o günün şartlarından da öyle yapılması gereken turizm stratejisinin deniz, kum, güneş parantezinde yürütülmüş olmasına rağmen. Türkiye'nin turizm ve tanıtım stratejisini deniz, kum, güneş konsepti üzerinden yürütmesi aynı zamanda pazarını bununla sınırlandırması anlamına geliyor. Deniz, kum, güneş dediğiniz zaman geleneksel pazarınız Rusya, İngiltere, Almanya. Buna rağmen altıncı olduk."
Buradaki toplantının ana temasının da algıdan kurtulması olduğunun altını çizen Avcı, şunları söyledi:
"Türkiye sadece deniz kum güneşten ibaret değil. Türkiye son bir kaç yıldır deniz, kum, güneş pazarının dışına çıkarak sahip olduğu bütün turizm potansiyelini devreye aldığı zaman Allah'ın izni ile ilk üçe girmemesi için hiçbir neden yok. Bu büyük potansiyel var. Kayak Federasyonu ile yürütülen çalışmalar gösteriyor ki, Türkiye olağanüstü kış turizmi potansiyeline sahip. Sadece o da değil. Türkiye aynı zamanda kültür turizmine göre de olağanüstü bir potansiyele sahip. Türkiye'nin neresinde konuşuyor olursak olalım, bulunduğumuz yerde 3-5 kilometrelik bir çember çizelim. Mutlaka dünya çapında ilgi çekecek bir tarihi, arkeolojik eser vardır. Nerede bakarsanız bakın doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir açık hava müzesi. Olağanüstü tarihi kültürel bir yapıya sahiptir."
Türkiye'nin sadece deniz kum güneş diyerek bu noktaya geldiğine dikkati çeken Avcı, "Bugün diğer alanları geliştirirsek çok daha ileri gideceğiz. Karadeniz Bölgesi'nin bu alanda nasıl bir hamle gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Turizm alanında Karadeniz ve Karadeniz insanı 2023 hedefini en kısa sürede katlayarak gerçekleştirecektir." dedi.
Karadeniz'in büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirten Avcı, "Bu büyük potansiyeli bir mirasyedi savurganlığı içerisinde heba etme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Özellikle yayla turizmi bakımında çok önemli bir uyarıda bulundu Sayın İçişleri Bakanımız. Bu uyarı şifahi ile kalmayacak, bundan sonra geriye doğru işleyecek şekilde yayla turizmini tahribe hiç bir şekilde izin verilmeyecek. Gerekenlerin harfiyen yerine getirileceğini hepimizin bilmesi gereklidir. Bir bölgenin adı bir kere kötüye çıkarsa bunu telafi etmek olağanüstü zor." değerlendirmesinde bulundu.
Turizmde olumlu algı oluşturmanın zaman aldığını, olumsuz algının çok kısa sürdüğünü ifade eden Nabi Avcı, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin onda biri kadar turizm potansiyeline sahip olmayan ülkeler çok ciddi gelir elde ediyor. Danimarka dostlarımıza söylediğim için alınmıyorlar. Danimarka küçük bir ülke. Turizm potansiyeli olarak Shakespear'in meşhur oyunu Hamlet'in geçtiği iddia edilen bir şatoları var. Kopenhang merkezinde bizim gençlik merkezinden biraz daha hallice bir parkı var. Deniz kenarında bir kayanın üzerinde bir kız çocuğu boyutlarında deniz kızı heykeli var. Andersen masallarından birinin kahramanı. Yeme kültürü de bir dilim yağlı ekmek. Karadeniz'de her annenin çocuğuna sabah kahvaltıda sürdüğü yağlı ekmek. Üzerine yeşillik, peynir ile süsleyerek vitrinde sanat eseri gibi duruyor. Bizim herhangi bir ilçemizde fazlasıyla bulabileceğimiz alt yapı veya malzeme ile turizm yapıyorlar ama bir önemi artıları var. Turistleri özellikle Ortadoğu'dan giden turistleri cezbeden bu ülkelerde fiyat istikrarı. Fiyatın alıcıdan alıcıya müşteriden, müşteriye değişmemesi."
Panele Avcı ile birlikte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Rize Valisi Erdoğan Bektaş, bazı milletvekilleri ile Arap ülkeleri ve Doğu Karadeniz illerindeki turizm firma yetkilileri katıldı.
Muhittin Sandıkçı - Rize