Bartın Tarihi Eser Envanteri

Bartın Tarihi Eser Envanteri

 

Müzeler ve Ören Yerleri

Amasra Müzesi
 

Antik Tiyatro

Roma dönemine aittir. Amasra’da Aya Yorgi Tepesi’nin güney yamacındadır. Sahne binası ve oturma sıralarının bulunduğu bölümler tahrip olmuştur. Halen mezarlık olarak kullanılmakta olup, sadece giriş kapısına ait kalıntılar görülebilmektedir.
 

Roma Dönemi Kalıntıları

Halk arasında “Bedesten” olarak adlandırılan kalıntılar Amasra’ya yaklaşık 3 km. uzaklıktadır. Roma dönemine aittir. Büyük bir yapıttır. Kalıntıların, gymnasion veya Roma hamamı olabileceği de tartışılmaktadır. Geç dönemde ticari amaçlarla da kullanıldığı ve “Bedesten” adını da buradan aldığı sanılmaktadır.


Akropol

Amasra’da Bedesten’in güneybatısındadır. Surlardan çok az bir kısmı ayaktadır. Burada bulunan bazı sütunlar Amasra Müzesi’nde sergilenmektedir.


Amasra Kalesi

İki ana kütleden oluşmaktadır. Boztepe Adası’nda ve Zindan Mahallesi’nde yer alan kütleler “Boztepe Kemeri” denilen bir köprü ile bağlanmaktadır. Boztepe’de yer alan ve “Sormagir Kalesi” de denilen yapı Roma dönemine aittir.

Kalenin güney surları 200 m. olup, üzerinde 6 burç bulunmaktadır. Zindan Mahallesi’nde bulunan kısım ise 300 m. uzunluğunda ve 50 m. genişliğinde bir alan çevrelemektedir. Ortalama yüksekliği 17 m. dir. Amasra Kalesi özellikle Cenevizliler tarafından yoğun biçimde kullanılmış, 14. ve 15. yüzyıllarda ciddi onarımlar görmüştür. 


Halilbey Camii (Yukarı Cami)

Bartın şehir merkezindedir. 1872 yılında Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Kubbesiz, dikdörtgen planlı, iki pencere ile aydınlanan kagir bir yapıdır. 

İbrahimpaşa Camii (Orta Cami)

Bartın çarşısındadır. Bosna Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı bilinmemekle birlikte 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir, 1864 ve 1897 yıllarında iki yangın geçirdiği, 1898 yılında yeniden yaptırılarak 1901 yılında ibadete açıldığı bilinmektedir. 1968 yılında deprem sonrası tamir görmüştür. 12'si büyük kubbenin etrafında olmak üzere 32 pencerelidir.

Kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir. Ana malzeme; köşelerde blok kesme taş, diğer kısımları moloz taştır. Altında 11 adet dükkân bulunmaktadır. 

Bartın Hamamları

ŞEHİR HAMAMI : BARTIN 1747 yılında Bartın Voyvodası Çalıkoğlu tarafından yaptırılmıştır. Yapının duvarları harçlı moloz taş, iki katlı soyunma yeri ahşaptır. Bir büyük, üç küçük kubbeli olup, ortasında küçük bir şadırvanı vardır. Ana mekan camekanlı Soymalık, Sıcaklık ve Külhan'dır. 
SOMAKLIOĞLU HAMAMI:  BARTIN 1883 yılında Somaklıoğlu Hacı Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Günümüze kalıntıları ulaşabilmiştir. 
AMASRA HAMAMI:  17 yy.da yapıldığı sanılmaktadır. Soğukluk, Ilıklık, üç kurnalı yıkanma yeri ve su hazneleri ile külhan bulunmaktadır. Yıkanma yeri bir orta kubbe iki yarım kubbe ile örtülüdür. Soğukluk kısmı yıkılmıştır. Dört köşesinde görülen "Biye"ler Anadolu Beylikleri döneminin tipik mimari özelliklerini taşımaktadır.

Bartın Hanları

TAŞHAN - BARTIN 

1832-1835 yılları arasında Hacı Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. 24,25 x 23,70 m.lik alanı kaplamakta olup, iki katlı, dikdörtgen planlı ve açık avluludur. 18 odası, 16 tonozlu bölmesi vardır. Halen şahıs mülkiyetinde ticari amaçla kullanılmaktadır. Kent merkezinde, Hükümet caddesindedir. 

DERVİŞOĞLU HANI - BARTIN 

1897 yılında Dervişoğlu Ali ve Osman Kardeşler tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgene yakın planlı, iki katlı ve revaklıdır. Birinci katta 7, ikinci katta 9 odası vardır. Yapı malzemeleri taş ve tuğla olup, sonradan restore edilmiştir. Halen ticari depo olarak kullanılmaktadır. Karakaş caddesindedir.

Bartın Irmağı

Bartın’ın en önemli akarsuyu, M.Ö.’ki yıllarda Parthenios adı ile anılan ve kente adını veren Bartın Irmağı’dır. Şehir merkezinde Gazhane Burnu’nda birleşen Kocaçay ve Kocanazçayının oluşturduğu ırmak, 15 Km. akarak Boğaz mevkisinde Karadeniz’e ulaşır.

Kocanazçayı; güneyden doğup Kozcağız’ dan kuzeye doğru akarken, Kocaçay; Kastamonu’dan gelip Ulus’tan geçen Göksu ve Eldeş Çayları (Ulus Çayı) ile bunlara katılan derelerden oluşur. Arıt ve Mevren Derelerinden oluşan Kozlu Çayı ile birleşen Kışla Deresi, Akpınar ve Karaçay Dereleri Kocaçay’ı besleyen akarsulardır. Diğer önemli akarsuları; Kurucaşile topraklarında doğan ve Karadeniz’e ulaşan Kapısuyu ve Tekkeönü Dereleri ile Ulus-Uluyayla’yı sulayan Ovaçayı ve İnönü dereleridir. Bartın Irmağı; üzerinde 500 tonluk gemilerle Karadeniz’den kente kadar ulaşım yapılabilen en düzenli akarsudur. Akış hızı saatte 720 m. olup, denize her yıl 1.000.000.000 m3 su akıtmaktadır.

Camiler ve Kiliseler

Halilbey Camii (Yukarı Cami): Bartın şehir merkezindedir. 1872 yılında Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Kubbesiz, dikdörtgen planlı, iki sıralı 45 pencere ile aydınlanan kagir bir yapıdır. Salon boyutları 12x13 m’dir. 

İbrahimpaşa Camii (Orta Cami): Bartın çarşısındadır. Bosna Valisi İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı bilinmemekle birlikte 150 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir, 1864 ve 1897 yıllarında iki yangın geçirdiği, 1898 yılında yeniden yaptırılarak 1901 yılında ibadete açıldığı bilinmektedir. 1968 yılında deprem sonrası tamir görmüştür. 12'si büyük kubbenin etrafında olmak üzere 32 pencerelidir.Kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir. Ana malzeme; köşelerde blok kesme taş, diğer kısımları moloz taştır. Altında 11 adet dükkân bulunmaktadır.   

Şadırvan Camisi (Aşağı Cami): 1903-1905 yıllarında halktan toplanan paralarla yaptırıldığı söylenmektedir. Minaresinin ise 1913 yılında yapıldığı şerefedeki kitabeden anlaşılmaktadır. Dikdörtgen planlı olup, duvarları köşelerde kesme taş, diğer kısımları tuğla ve moloz taştan harçla yapılmıştır. Kırk pencere ile aydınlanan ferah iç mekanlara sahiptir. Altında dükkanlar bulunmaktadır. Minaresi, kuzeybatı köşesinde kesme taştan çok köşeli olarak yapılmıştır. 

Amasra Fatih Camii: 9. yüzyılda Amasra Kalesi içinde yapılmış eski bir Bizans kilisesidir. Amasra'nın fethi sırasında 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiştir. Dönemin tüm yapı özelliklerini taşıyan yapının Narthex (İlk Cemaat) bölümü ve Ambon (Lapsis) çıkıntısı sonradan mekana katılmıştır. 19x11 m boyutlarındaki cami, 1887 yılında dört duvarı dışında mekanı örten ve yer yer yıkılma tehlikesi gösteren beşik tonoz örtüsü kaldırılmış, ahşap tavan ve çatı yapılarak büyük bir onarımdan geçirilmiştir.

İçkale Mescidi: Amasra Kalesi içinde, eski bir şapeldir. 15. yüzyılda mescide dönüştürülmüş, 1930 yılında ibadete kapatılmıştır.
9. yüzyılda çok itinalı bir tuğla-taş örgü sistemi ile yapılan şapel, 11x7 m. boyutlarındadır. Ambon tonozunda "İsa Peygamber’in Göğe Yükselişi" (Ascension) sahnesini hatırlatan izler; ambon, narteks ve duvarlarının ise, renkli ve dinsel konulu duvar resimleri (fresk) ile süslü olduğu görülmektedir. Ancak duvarlar ince bir sıva ile kapatıldığından, bu freskolar zamanla düşen sıva tabakaları altından yer yer ortaya çıkmakta ve tahribata uğradığı anlaşılmaktadır. 

Aya Nikolas Kilisesi: 1319 yılında Bartın’daki Rum Cemaati tarafından Bartın merkezinde yaptırılan ve 1936 yılından itibaren bir süre elektrik santralı olarak kullanılan bu tarihi yapı, 1955 yılında restore edilmiş olup, kültür evi olarak hizmete açılmıştır.

Amasra Küçüktepe Martyriumu: Uzun yıllar Roma ve Bizans yönetiminde kalan Amasra'nın, Ereğli ile birlikte Hıristiyanlığın gizlice örgütlendiği ve M.Ö. 1. yüzyıl sonları ile 2. yüzyılda bütün imparatorlukta etkisi hızla yayılan Hıristiyanlığın hayli taraftar bulduğu ilk yerlerden olduğu söylenmekte, 9. yüzyılda Kırım ile ilişkisi bulunan etkin bir başpiskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir. 

Yeraltı Çarşısı: Amasra’da bulunan ve Roma dönemine ait olduğu sanılan çarşının en önemli bölümü Tomaşkuyusu mevkiindedir. Bedestendeki yapı tekniklerinin aynen uygulandığı 17 m’lik bir ana galeri ile buraya açılan yaklaşık 50 odadan oluşmaktadır. Güneye ve batıya doğru gidildikçe antik şehir alanlarında yer yer geniş kanalizasyonlara ve kanalizasyon bacalarına rastlanır. 

Hisarkale Mahzeni: Kurucaşile’de, tarihi Kromna kentinin merkezi olan Tekkeönü köyünün Hisarkale mevkiindedir. Tekkeönü Kalesi’ne ait kalıntılarla bütünleşen ve kale içinden denize kadar uzanan bir dehliz ile 7 adet kaya kuyusundan oluşmaktadır. Dönemi bilinmemekle birlikte kuyuların, Kromna halkınca savaşta erzaklarını saklamak için kullanıldığı, dehlizin gerektiğinde kaleden denize kaçış dehlizi olduğu ve denize açılan kapısının liman yapımı sırasında doldurulduğu söylenmektedir.
 

Ebu Derda Türbesi: Hz. Peygamberimizin Sancaktarı Ebu Derda Hazretlerine ait olduğu söylenir. Ancak; tarihi kaynaklara göre, Hicretin 50. yılında İstanbul’un kuşatılması sırasında bu bölgeden geçerken buralarda bir süre kaldığı tahmin edilen Ebu Derda Hazretleri hatırasına sonradan bir türbe yapıldığı ve burasının manevi bir makam olarak kabul edildiği olasıdır. Türbenin, belgelenemeyen bir rivayete göre Bartın Müftülerinden Toscuoğlu Hacı Rıfat Efendi tarafından yaptırıldığı söylenmekte, yılı bilinmemektedir. Eldeki kaynaklardan, takriben yüz yıl kadar önce tamamen yandıktan sonra onarıldığı anlaşılmaktadır. Günümüze sadece bir taş lahidi ulaşan ve yanında küçük bir cami ile kavşak suyu çeşmesi ve bir kuyu bulunan türbe, manevi makam olarak hayli ziyaretçi çekmektedir.

Güzelcehisar Lav Kayaları

Söz sahillerden açılmışken Güzelcehisar'ın bir başka yönünden bahsetmeden edemezdik. Evet. Tarih ve doğanın iç içe olduğu Güzelcehisar, Bartın'a 17 km uzaklıktadır. Güzelcehisar'ı 80 milyon yıllık "Lav Sütunları" daha da anlamlı hale getirmiştir. Lav sütunları şu şekilde gelişmektedir. Bugün bilinen Karadeniz dağ kuşağı, günümüzden 80 milyon yıl önce volkanların yer aldığı bir yay şeklinde idi. Bölge derin bir vaziyette Tetis Okyanusu ile kaplıydı. Anılan okyanus tabanının kuzey yönünde dalıp batması, her iki tabanın yerin derinliklerinde eriyip yüzeye çıkması sonucunda, Bulgaristan sınırında başlayıp Gürcistan'a kadar varan bir alanda, volkanlar serisine sebep olmuştur. Volkanlardan akan lavlar soğuyup kristalleşerek kaya haline dönüşürken, soğuma ve katılaşmanın doğal sonucu olarak büzülmüştür.

İşte bu büzülme kayada gerilim yaratmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak çatlaklar meydana gelmiş ve bu çatlaklar giderek büyümüştür. Altıgen, beşgen ya da dörtgen biçimli bir yapıya dönüşen bu düzgün geometrik yapıya Lav Sütunu adı verilmektedir. 
Güzelcehisar lav sütunlarının çapları 50-100 cm olup, boyları 30 mt.nin üzerindedir. 
Kuzey İrlanda, İskoçya ve Kalifornia'da bulunan lav sütunları koruma altına alınarak doğal miras kabul edilmişlerdir. 
Türkiye'de Jeolojik Miras Envanteri Önerileri içersinde bulunan Güzelcehisar lav anıtları, dünyanın ender gelişmiş doğal oluşumlarındandır. 

Kalifornia'daki Devil's Postpile doğal anıtı her yıl dünyanın dört bir yanından gelen yüz binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. 

Önümüzdeki yıllarda Güzelcehisar, iyi bir tanıtımla hem doğa kaşiflerinin, hem de güneş-kum-deniz turizmini sevenlerin ilgi odağı olacaktır. 

Kaleler

Tekkeönü Kalesi ve Yeraltı Galerisi: Kromna Kenti’nin merkezi Tekkeönü (Hisar) Kalesi içinde bir Mahzen ve denize kadar uzanan Galeri bulunmaktadır. Kale kalıntıları yakınındaki 7 adet kaya kuyusunun, Kromna halkınca savaşta erzaklarını saklamak için kullanıldığı söylenmektedir.

Kuş Kayası Yol Anıtı

Amasra - Bartın karayolu üzerinde, Amasra'ya 4 km uzaklıktaki Kuşkayası mevkisindedir.Roma İmparatoru T. Germanious Claudius zamanında Doğu Eyaletleri İnşa Ordusu Komutanlığı yaptıktan sonra yaşam boyu Bitinya -Pontus Valiliğine atanan Gaius Julius Aguilla tarafından M.S. 41-54 yıllarında yaptırılmıştır. Roma yol ağının bir parçası olan ve İmparatorun anısına yaptırılan bu anıt; yufka kabartma tekniğiyle kayalara oyulmuş Kral heykeli ve Roma Hakimiyet Kartalı ile birbirini tamamlayan iki kitabe, oturma sedirleri ve kaya nişlerini kapsamaktadır. Anıta ait , Kral Heykeli ve Hakimiyet Kartalı'nın başları tahrip olmuştur. Birisi kral figürünü çevreleyen Niş'in üstünde, diğeri kabartmalardan uzakta ve batıda bulunan birbirini tamamlayan kitabelerde; "Devletlerarası barışın ve dostluğun anısına, İmparator Germanious'un yüceliği için G.J.Aguilla dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı" ifadeleri bulunmaktadır. Eni 5 m.yi bulan Roma karayolunun son izleri bu anıtın önünde, yüzyıllarca kullanımın aşınmışlığı ile görülürken, anıtın yapıldığı zaman yanında muhtemelen bir Anıtsal Çeşme'yi (Nymphaion) de kapsadığı, fakat zamanla bu çeşmenin yıkıldığı kalıntılardan anlaşılmaktadır. Ayrıca; Roma Dönemine ait, aynı mahiyette, fakat çok sade bir anıtın izleri de Amasra'ya hakim Savrankaya Tepesi'nde görülmektedir. 

Kuş Kayası Yol Anıtı Restorasyonu
13 Aralık 2005 tarihinde Padova Eyaleti İle BArtın Valiliği arasında işbirliği protokolü imzalanmıştır. Bu protokolün amacı;karşılıklı turizm akımı potansiyelinin harekete geçirilmesi, küçük- otra girişimtemsilcileri arasında görüşmeler yapılmasının sağlanması, her iki İl arasında sportif karşılaşmaların yapılması, eğitim ve kültürel faaliyetlerin ortaya konulması gibi konular içermektedir. Ayrıca 8 Agustos 2005 tarihinde Padova Eyaletine bağlı Fontaniva Belediyesi ile Bartın ve Amasra Belediyesi arasında bir kardeş kent protokolü imzalanmıştır. Bu protokol çerçevesinde Roma İmparotorluğu döneminde (M.S 41-54) yapılan Bartın Amasra yolundaki "kuşkayası Yol Anıtının" Padova arkeoloji Müzesi Müdürü Dr. Girolamo Zamapieri Başkanlığında oluşturulmuş bir ekip tarafından restorasyonu yapılmaya başlamıştır.....

Mağaralar

Çakraz'daki Gürcüoluk mağarası ile Kayadibi'ndeki Sipahiler mağarası dikit, sarkıt, traverten ve soğan oluşumlarla muhteşem manzaralar sergilemektedir.

Gürcüoluk Mağarası:Bartın'a 32 km. uzaklıkta, Amasra ilçesi, Karakaçak köyünün Ovacık mahallesindedir. Çakraz-Bozköy virajında güneye dönen yolu takiben, Karakaçak köyünün Konuklar mahallesini geçtikten sonra, Ovacık mahallesi üzerinden yine güneye doğru, bazen orman içi, bazen de patika yollarda 3-4 km. yürümek gerekmektedir. 

Özellikleri: Gürcüoluk Mağarası, üçgen şeklindeki ana girişten sonra, 2-3 m. yüksekliğinde, 3-4 m. genişliğinde ve 4-5 m. uzunluğunda meyilli bir ara oda çevresindeki yaklaşık 15-20 odadan oluşmaktadır. İlk oda takriben 6 x 7 m. ölçülerinde, dikit ve sarkıtlarıyla rengarenk bir dünyadır. Burasının doğu, kuzey ve kuzeydoğu yönlerinde yer alan irili ufaklı odalarda yine dikit ve sarkıtlarla bezenmiştir. Bu odalardan birinden üst kattaki odalara geçilebildiği gibi, bir diğerinden ancak bir insanın sığabileceği büyüklükteki bir dehlizle yeryüzüne çıkmak mümkündür. 

Mağarada sıcaklık hayli düşük olup, gezi sırasında solunum güçlüğü çekilmesi, karbondioksit miktarının fazlalığından kaynaklanmakta, bu özelliği ile de astım hastalarının şifa aradığı mağaralardan birisi olabileceği düşünülmektedir.

Sit Alanları

TESCİL EDİLMİŞ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI İLE SİT ALANLARI (AĞUSTOS 2005)

Sit Alanları

Arkeolojik Sit Alanı : 9
Kentsel Sit Alanı : 1
Doğal Sit Alanı : 9
Tarihi Sit Alanı : -

Diğer Sit Alanları

Arkeolojik ve Doğal Sit : 4

Toplam : 23

Kültür (Tekyapı Ölçeğinde) ve Tabiat Varlıkları : 375

GENEL TOPLAM : 398 


Benzer Haberler & Reklamlar