2017 yılından bu yana süren Siirt'teki Başur Höyük arkeoloji kazısında bulunan iskeletler üzerindeki modern moleküler ve bioarkeolojik teknikler kullanılarak, ölüm olgusunun medeniyetin başlangıcını nasıl etkilediğini araştırılıyor.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünün İngiltere University College London, İngiltere Naturel History Museum ve Atina'daki Georgia Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü projeye University College London tarafından 700 bin pound fon desteği sağlandı.
Proje ekibinden EÜ Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Haluk Sağlamtimur ve Dr. Brenna Hasset, EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ı ziyaret ederek kazı çalışmaları konusunda bilgi verdi.
Ziyaret sırasında konuşan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, "Üniversitemiz akademisyenleri ülkemizin dört bir yanında sürdürdükleri kazı çalışmaları ile kültürel zenginliğimizi gün yüzüne çıkarıyorlar. Ülkemizin ne kadar eski ve köklü medeniyetlere ev sahipliğini yaptığını bu kazılarımız sayesinde bir kez daha öğreniyoruz. Ve üzerinde yaşadığımız toprakların zenginliğini bir kez daha anlıyoruz. Başur Höyük kazısının da insanoğlunun medeniyet yolculuğunda geçirmiş olduğu evreleri göstermesi açısından büyük katkı sunacağına inanıyorum. Bu önemli kazı çalışmasında görev alan tüm akademisyenlere başarılar diliyorum" şeklinde konuştu.
Arkeoloji kazılarını çalışmalarını 2007 yılından beri sürdürdüklerini ifade eden Dr. Sağlamtimur, Başur Höyük kazısının Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında bölgede arkeolojik kurtarma kazısı yapılan 23 yerleşim yerinden birisi olduğunu söyledi.
"90 iskelet üzerinde çalışmalar gerçekleştirdi"
Kazı ekibi olarak 20112015 yılları arasında höyüğün Güneydoğu yamacında toplam 17 tane mezar tespit ettiklerini dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Sağlamtimur, "Bu mezarların C14 sonuçlarına göre Erken Tunç Çağı I. dönemine (M.Ö. 31002900) tarihlendiğini belirledik. 2015 yılı kazı sezonunda İngiltereNaturel History Museum’den gelen uzman antropologlar ekibe katılıp, ortaya çıkartılan 90 iskelet üzerinde çalışmalar gerçekleştirdi. Antropologlar bu iskeletler üzerinde detaylı çalışmalar sonucunda bu mezarların içerisinden bulunan iki küçük çocuğun kafasında ve femur kemiğinde darbe izine rastlandı. Çocuklardan birinin özellikle kafatası şiddete maruz kalmış ve diğer bir çocuk iskeletinde ise femur kemiğinde olasılıkla sert bir nesne ile yapıldığı düşünülen bir darbe izi tespit edildi" dedi.
Başur Höyük’te izlerine rastlanılan insan kurban etme ritüeli, katmanlı toplumlarda iktidarın bir gücü ve gösterisi olarak tanımlandığını kaydeden Sağlamtimur, "Mezarların içine o zamanlar için çok değerli olan savaş araçları, metal eserler, çanak çömlekler ve boncuk gibi malzemeler bırakmak, hem de çocuk denilebilecek yaşta insanları gömmek daha hiyerarşik bir toplum inşa etmenin önemli bir aşaması olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
"Proje başvurusu bu ay kabul edildi"
Kazı çalışmasının temel amacının ölüm olgusunun medeniyetin başlangıcına etkileri olduğunu sözlerine ekleyen DDr. Öğretim Üyesi Sağlamtimur, şöyle devam etti: "Başur Höyük mezarlarında bulunan iskeletler üzerinde devam eden çalışmalarımız ile modern moleküler ve bioarkeolojik teknikleri kullanılarak, ölüm olgusunun medeniyetin başlangıcını nasıl etkilediğini ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. İskeletlerin DNA ve diğer analizleri için İngiltere’de yapılmış olan proje başvurusu bu ay kabul edildi. Yapılacak analizler için University College London tarafından araştırmalarımızda kullanılmak üzere 700 bin pound tutarında fon desteği sağladık."